SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Celal Abisiz 3 Yıl...

0
Güncellendi - 2015-12-27 12:36:26
Celal Abisiz 3 Yıl...
A- A+ PAYLAŞ

Suat KOZLUKLU

Ne garip! Zaman dediğimiz şey hem çabuk hem çok ‘yavaş’  geçiyor. Belirli bir tarihte yaşadığınız bazen çok ama çok uzun zaman önce olmuş gibi geliyor bazense dün kadar yakın…

Aynen sevgili Celal Birsen ve yol arkadaşı Muhsin abiyi kaybettiğim, kaybettiğimizde olduğu gibi. 3 yıl olmuş yitip gideli ama biraz önce olmuş gibi hatırlıyorum acılı haberi aldığım anı. Yıllar geçecek ama hep o acı an çok yakın duracak bana, sevenlerine.

Yüreklere kor gibi düşen haberi 14 Şubat 2009 günü evde yemek yapmaya çalıştığım saatlerde Malatya’dan arayan İsmet Yalvaç’tan almıştım. “Yok, olamaz öyle şey, yanlış duymuşsun” diye bağırmıştım. Son bir umut telefona sarılmış, başkalarını aramıştım, haber yanlıştır, yaşıyordur, diye.

Ne çare? “Her ölüm erken ölümdür” demiş ya Şair. Celal Abi de “erkenden ama çok erkenden” göçüp gitmişti bu dünyadan.

Şüphesiz kamuoyunda Celal Birsen denilince akla iş dünyasındaki büyük başarısı geliyordu. Pütürge’den İstanbul yollarına düşmüş fakir bir ailenin evladıydı. Çok çalışmış, çok mücadele etmiş, Celal Birsen markasını sadece Türkiye değil dünya pazarlarına kabul ettirmişti. Malatyaspor’da başkan vekilliği yapmış, ağır duruşunu orada da sergilemişti.

Onu yakından tanıma şansına erişmiş bizler için Celal abi insani olarak da bir “değer” bir “marka” idi. İnsanlar şu veya bu işi yapar, başarılı veya başarısız olurlar. Bunlar “geçici” şeylerdir; insan işindeki başarısıyla, kariyeriyle kendini değerli saymaz. Celal abi bunun farkında idi. Tam anlamıyla 'gönül adamıydı'. Bir samimiyet abidesiydi, herkese kibar davranırdı. Ağzından inanmadığı tek kelime çıkmazdı, hamuru iyilikle yoğrulmuştu. Kafası kötülüğe çalışmazdı. Kocaman bir çocuktu. Onu sevmemeye gerçekten imkân yoktu. O sizi sevdiyse sizi öyle bir kuşatırdı ki, siz de onu severdiniz.

Celal abi en yakın arkadaşım değildi belki ama daha ilk gördüğüm günden itibaren onun hep 'dostum' olduğunu düşündüm. Sonradan öğrendim, neredeyse herkes onunla tanıştıktan sonra aynı hisse kapılıyormuş. Sanki onu bin yıldır tanıyordunuz, en yakın dostunuz, en eski arkadaşınız oydu.

Kendisiyle barışıktı. O kuşağın birçoğu gibi herhangi bir eğitim alamamıştı. Bunu dert etmez, nereyi bitirdiniz diye sorulduğunda, “Yuniversiti of Massaçusıts” der ve kahkahayı basardı. Muhafazakâr bir insandı ama hiçbir zaman bunu ön plana sürecek bir tavır takınmazdı. Doğal olarak alkol almazdı ama bazen iş gereği alkol alınan ortamda bulunurdu. Bu durumdan habersiz garson “ne alırdınız Celal Bey?” diye sorunca içten gülümsemesiyle “Johnnie Walker Blue Label varsa içerim, yoksa başka bir şey içmem” derdi. Bu içkinin pek bulunmadığını, her bir şişesinin binlerce dolardan satıldığını öğrenmişti; yani kibar yoldan “ben içmiyorum” derdi.

Kahkahası çok içtendi. Zor sinirlenirdi. En umutsuz durumda bile umudunu kaybetmezdi. Söyleyecek çok sözü, yapacak çok işi vardı.

Benim de ona dair söyleyecek çok şeyim var ama ne fayda. Yazmak istedikçe içimi hüzün kaplıyor; tiryakisi olmasam da bir sigara yakasım geliyor anılar dehlizine dalarak…Üzülme, ayrılıklar da hayata dair diyorum kendime, teselli buluyor, susuyorum.  Susmak ağır gelse de, bu kadar kolay işte.

Hayatımızda derin izler bırakmış dostların yokluğuna alışabiliyor muyuz? Yoksa sadece alışmak mı istiyoruz? İnanın bunu ben de bilmiyorum. “Yakışmadı sana bizi bırakıp gitmek Celal abi” diye çaresiz bir serzenişte bulunuyorum.

Nur içinde yat güzel insan Celal Birsen… Ve onun yol arkadaşı Muhsin abi…

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız