SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Çevremiz"in Gündemi Deprem

A- A+ PAYLAŞ
Doğu Anadolu ve Ölüdeniz aktif fay hatları üzerinde yer alan Kahramanmaraş'ta olası bir depremin büyüklüğünün 7'nin üzerinde olması tahmin ediliyor. 
 
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Alican Kop, "Depremden korunmak için yapmamız gereken temel şey, sağlam zemine sağlam binalar yapmaktır" dedi.
 
Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda kentin depremselliği masaya yatırıldı. Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, vali yardımcıları, kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile sivil toplum örgütlerinin katıldığı toplantıda, olası bir deprem öncesinde alınması gereken tedbirler görüşüldü.
 
Toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Kocatepe, Türkiye'nin afetlerle ilgili genel bir sorunu bulunduğunu belirterek, ülkenin fay hatları üzerinde olması nedeniyle de bir deprem ülkesi olduğunu ifade etti. Vali Kocatepe, "Dolayısıyla sık sık doğuda batıda bu depremleri yaşıyoruz. İlimizde, bilinen fay hatlarıyla çok yakından ilgili, dolayısıyla bu konuda ne durumdayız, şu anki durumumuz nedir? Allah göstermesin bir afet durumunda ne gibi sıkıntılar yaşanabilir. Bu konularla ilgili bu günde sizin
değerli düşüncelerinizi alarak afete hazırlık, depreme hazırlık bağlamında ne gibi çalışmalar yapabiliriz. Bunları görüşeceğiz. Bir program yapıp önümüzdeki dönem içerisinde kendimize bir yol haritası belirleyerek bundan sonra kamu kuruluşlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla belediyemizle neler yapabiliriz bunları görüşeceğiz" diye konuştu.
 
Toplantıda konuşan KSÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Alican Kop ise Kahramanmaraş'ın üzerinde bulunduğu Doğu Anadolu fay hattında yaklaşık 400 yılda bir büyük deprem yaşandığını hatırlattı. Bundan önceki en büyük depremin 1513 yılında meydana geldiğini ve üzerinden 500 yıl geçtiğini kaydeden Kop, yer bilimciler olarak bu tablodan olası bir depremin büyüklüğünün 7 şiddetinden fazla olacağını anladıklarını söyledi. 7.2 büyüklüğündeki Van depremiyle ilgili düşüncelerini de aktaran Kop, şöyle konuştu:
 
"Bizim Arap Levhası dediğimiz levhanın Anadolu'yu sıkıştırmasıyla bu deprem oluştu. Yani bu sistemin dışındadır. Yani doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu faylarının dışındadır. Dolayısıyla bu depremin bu fayları tetiklemesi diye bir durum söz konusu değildir. Ancak burada büyük ölçekli bir levha hareketi olduğu için orada biriken enerji Anadolu'nun içerisine doğru yayılacaktır. Dolayısıyla o yayılımın nereye olacağını şu anda biz bilimsel yöntemlerle belirleme şansımız yok. Ancak bundan sonra kısa periyotlarla buna benzer depremler olacaktır Türkiye'de. Ki en son hemen sonra Hakkari Yüksekova'da oldu. Buna benzer Anadolu'nun içinde depremler olacaktır. Onları gördükten sonra Anadolu'nun içerisine doğru nasıl yayıldığını o zaman görebiliriz. Belki o zaman bu tarafta Antakya civarında olabilir. Elazığ, Malatya civarında olabilir. Çünkü Maraş bölgesi her zaman biraz daha zor kırılmış. Doğu Anadolu'nun kırılmasına baktığımız zaman önce Türkoğlu civarında kırılıyor. Daha sonra Antakya civarında da kırılıyor. Daha sonra Maraş tarafı kırılıyor. Yani onlarda daha kolay hareket olabiliyor. Bunları gördükten sonra karar verebileceğiz. Böyle bir risk var".
 
İKİNCİL RİSK SIVILAŞMA
Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Kop, Kahramanmaraş'ta meydana gelebilecek bir depremde, sarsıntının şiddeti kadar zemindeki sıvılaşmanın da büyük risk taşıdığını dile getirdi. "Depremden korunmak için yapmamız gereken temel şey, sağlam zemine sağlam binalar yapmaktır" diyen Kop, sözlerini şöyle tamamladı:
 
"Kahramanmaraş'ta depremin birinci etkisinden, yıkıcı etkisinden bahsediyoruz. 'Deprem sırasında bir sarsıntı olacak, binalar buna dayanamayacak ve yıkılacak.' Depremin bir de ikincil etikleri var. Örneğin Japonya'da deprem bir şey yapmadı ama daha sonra tsunami ikinci etki diyebileceğimiz Japonya'yı mahvetti. Şimdi Kahramanmaraş'ta ikinci riskte bizim sıvılaşma dediğimiz bir olaydır. Bu özellikle Türkoğlu civarı için. Taneli zeminlerde su seviyesi yüksekse deprem sırasında, sallanma sırasında o taneler arasındaki boşluklar suyla doluyor ve zemin tamamen su gibi davranıyor. Dolayısıyla onun üzerindeki binaları düşünün bütün yapıları düşünün suyun içerisinde yüzer durumdalar. Yani binalar çok kuvvetli, çok sağlam olsalar bile devriliyorlar, batıyorlar veya gömülüyorlar. Bu şekilde de hasarlar oluşuyor. Kahramanmaraş'ta da bu tür riskli alanlar çok yüksek. Türkoğlu ve civarı başta, ovada olan yerler Kahramanmaraş kent merkezinin güney bölümleri yer altı su seviyesi oldukça yüksek ve bir de burada sıvılaşma riski var. Bunların da göz önüne alınması gerekiyor. Onun dışında Kahramanmaraş'ta iyi şeylerde yapılıyor. İmarla ilgili ciddi şeyler yapılıyor. Etüdler yapılıyor. Bundan sonra imar bunlara göre seçilirse problem azabilir. Yoksa Kahramanmaraş gerçekten çok net söylemek istiyorum 7'nin üzerindeki bir riskle karşı karşıyayız. Belki de Türkiye'nin en riskli yerlerinin başındayız".
 
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz ise depreme karşı binalar yapılması için en ufak bir tolerans tanınmadığını söyledi. Poyraz, "Biz bu konuda en azından kendi dönemimizle ilgili söylüyorum. En ufak şeylere bile bu güne kadar göz yummadık. Kaldı ki kendi sorumluluk alanlarımızla ilgili olmasa bile demir vizeleri konusunda bile tek tek bütün inşaatlara gidiliyor her tabla basılırken yüzde 99'u için söylüyorum hepsi kontrol ediliyor" diye konuştu.
 
Toplantıda, İl Afet ve Acil Durum Müdürü İhsan Karadutlu'da bir sunum yaparak risk bölgeleri hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Toplantı soru cevap ve istişarelerde bulunularak tamamlandı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız