SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Cizre Davasında Beraat

0
Güncellendi - 2015-12-28 05:12:56
Cizre Davasında Beraat
A- A+ PAYLAŞ

Cizre’de 1993-1995 yılları arasında işlenen 20 faili meçhul cinayetle ilgili Eskişehir’de görülen davada, aralarında emekli Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak'ın da bulunduğu 8 tutuksuz hakkında beraat kararı verildi.

Dava dosyasında sanıklar, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından ‘Dosyanın Güvenliği’ gerekçesiyle Eskişehir’e nakledilmişti. Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’nden Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesine nakledilen dosyada bulunan sanıklar, “Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, adam öldürmeye azmettirmek, adam öldürmek ve devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçlarından yargılanıyordu.

YAKINLARININ KÜRTÇE KONUŞMALARI TERCÜMANLA TÜRKÇE’YE ÇEVRİLDİ

Kamuoyunda 'Cizre JİTEM davası' olarak bilinen ve güvenlik nedeniyle Eskişehir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında sabah saatlerinde başlanıldı. Duruşma nedeniyle Eskişehir Adalet Sarayı çevresinde polisler geniş güvenlik önlemi aldı. Duruşmaya tamamı tutuksuz olan sanıklardan emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ ile Burhanettin Kıyak, Fırat Altın, Hıdır Altuğ ve Adem Yakin ile avukatlar katıldı. Sanıklardan Kukel Atağ ve Temel Atağ ise duruşmaya katılmadı.

Görülen karar duruşmasında mağdur yakınları ile tutuksuz sanıklar ve yaklaşık 25 avukat katıldı. Duruşmada Kürtçe konuşan müştekilerin konuşması tercüman aracılığıyla Türkçeye çevrildi. Duruşma kamera ile kayıt altına alındı. Müşteki avukatlarının savunmalarının ardından sanıklar karar duruşmasında son kez ifade verdi.

“MAHKEMENİN VERECEĞİ KARARA SAYGI DUYUYORUM”

Duruşmada konuşan Cemal Temizöz, Haklarında verilen mütalaaya katıldıklarını ifade ederek, “Yıllarca terör örgütleri ile mücadele ederek, tehditler altında yaşadım. Bu dava sadece burada devam etmedi. Duruşma dışarıda yargılamalar oldu. 1992 yılında PKK’nın ilk kalkışma programı yaptığı yer Cizre’ydi. Arabasında, evinde vahşice boğazları kesilerek öldürülenleri kim öldürdü? Bunların hiçbiri bugün yargılanmıyor. Ben bu şartlar altında Cizre’ye geldim. Cizre’de görev yaptığım sürede huzurlu bir yer haline getirdim. Önceden Cizre’de ne oluyorsa, şimdide o oluyor. Zamanında kurturulmuş bölgeydi, şimdide böyle. Adli Tıp Raporlarında aleyhe bir durum yok. Aldığım Üstün Cesaret Madalyasını bu dava ile bir idam ipi gibi boynuma dolanmıştır. Terör örgütlerle yaptığım mücadeleden dolayı ve devleti kullananların hedefi oldum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum.

Karar aşamasında son sözünü söyleyen Temizöz, “Mahkemenin kararına saygı duyuyorum” dedi.

Duruşmada konuşan sanık Hıdır Altuğ ise, “Ne Cizre’de bulundum. Ne de bu olayla alakam var. Beraatımı talep ediyorum” diye ifade verdi.

Bir diğer sanık Adem Yakin ise verdiği ifadede şunları söyledi:

“Ben Kürt’üm. Dünü unutup, bugünü yaşamak vatana ihanettir. Köyleri bastılar, çocukları, anne, babaları hatta havyaları öldürdüler, bunları yapan asker miydi? 5 yıl yattık. Ben görevimi yapmaktan başka hiçbir şey yapmadım. Dava ile ilgili yaptığım tüm savunmaları tekrar ederim” dedi.

Fırat Altın ise, “Cinayetlerin işlendiği tarihte ben fiilen tutukluyum. O tarihten evvelki olaylardan haberimin olmasının imkanı yok. Bu olayların içinde olmadığımı her zaman söyledi. Bunlar yalan ve düzmecedir” diye konuştu.

Burhanettin Kıyak da duruşmada, “PKK’nın yoğunluk gösterdiği bir ortamda kelle koltuklarda görev yapmamın bedeli 33 ay tutuklu kalmak olmamalı. Suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu.

Kamil Atağ ise, Dağlarda operasyonlara katıldıklarını belirterek, “Hukuk devletiyiz. Hukuka sonuna kadar güveniyoruz. Kürdüm, bu vatan hepimizin vatanı. Birileri bu durumdan rahatsız oluyorsa istediği kadar rahatsız olsun. O halk bizim halkımızdır. Bu olaylarla ne alakam var ne ilgim. Devletime sağdığım ve sağdık kalacağım” diye konuştu.

MAHKEME HEYETİ İDDİA EDİLEN TÜM SUÇLARDAN BERAATLERİNE KARAR VERDİ

Mahkeme heyeti karar öncesinde sanıklara son sözlerini sorması üzerine, suçsuz olduklarını ifade eden sanıklar, beraatlarına karar verilmesini istedi. Ardından sanık avukatları savunmalarını yaptı. Mahkeme heyeti karar vermek için duruşmaya ara verdi. Ara ardından kararını açıklayan heyet, sanıkların haklarında iddia edilen suçlardan ayrı ayrı beraat etmelerine karar verdi.

“FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER DEVLET POLİTİKASI ALTINDA İŞLENMİŞTİR”

Duruşma sonrasında açıklama yapan müşteki avukatı Ahmet Özmen, uzun ve yorucu bir duruşmanın ardından çıkan kararın Türkiye demokrasisi için kara bir gün olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Faili meçhul cinayetler olarak adlandırdığımız, 90'lı yıllarda kamu görevlileri tarafından işlenen cinayetlere ilişkin en kapsamlı dava olan, kamuoyunda 'Temizöz ve arkadaşları" davası olarak geçen davada maalesef bugün mahkeme heyeti tüm sanıklara yargılanmış oldukları tüm suçlardan beraat ettikleri yönünde bir kara verdi. Bununla da yetinmedi, davanın sanıklarından Kamil Atağ'ın kardeşi Mehmet Nuri Binzet'in vermiş olduğu tanıklık beyanları için dosyanın kesinleşmesini beklemeden yalan tanıklıktan hakkında suç duyurusunda bulunmasına karar verdi. Faili meçhul cinayetler, hep söyledik yine söylüyoruz, planlı, sistematik bir şekilde, bir devlet politikası olarak işlenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Eğer bu sistematik ve planlı olmamış olsaydı, İstanbul'dan Van'a, Şemdinli’den Kocaeli'ne kadar Türkiye'nin bütün illerini kapsayacak şekilde faali meçhul cinayetler yaşanmazdı. Biz JİTEM gerçeğini biliyoruz. Bugün dava da JİTEM'i ispat eden birçok ispatta bulunduk. Devlet politikasının bir diğer ayağı ise bu suçları işlemiş JİTEM mensuplarının korunuyor olmasıdır. Yapılan yargılama maalesef gönülsüz bir yargılamadır. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması noktasında gerekli adımlar atılmamıştır.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız