SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Çözüm Alternatifleri Çoğalmalı"

A- A+ PAYLAŞ
 
Malatya'da BİLSAM çatısı altında biraraya gelen akademisyenler Kürt Sorununu tartışarak, BDP'nin PKK'ya karşı net tavır alması gerektiğini bildirip, "Demokratik Açılım" süreci yeniden canlandırılarak, çözüm alternatifleri çoğaltılmalıdır" denildi. 
 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BİLSAM) Derneği Akademik Düşünce Topluluğu tarafından konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, "BİLSAM Akademik Düşünce Topluluğu tarafından aylık periyotlarla gerçekleştirilen toplantıların bu haftaki konusu "Kürt Sorunu" idi. Üç saat süren ve Gazeteci Yazar Orhan Miroğlu'nun da katıldığı Akademik Düşünce Topluluğu toplantısında yıllarca ülkenin kan kaybetmesine ve çok sayıda can kaybının yaşanmasına yol açan "Kürt Sorunu" tartışıldı " denildi. 
 
BİLSAM Akademik Düşünce Topluluğu tarafından yapılan tartışma ve değerlendirmelerin sonunda hazırlanan sonuç bildirgesinde tespit ve önerilere özetle şöyle yer verildi: 
 
"Gerek dünyadaki demokratikleşme eğilimi gerekse de Türkiye'de son yıllarda yakalanan istikrarlı gelişme süreci önümüze yeni imkanlar çıkarmıştır. Adalet, özgürlük ve hukukun üstünlüğünün esas alındığı bir Türkiye kurmak ve ülkedeki tüm kesimlerin katılımı ve mutabakatıyla yeni bir anayasa hazırlamak imkanıyla karşı karşıyayız. Bu fırsat özellikle Kürt Sorununa kalıcı bir çözüm bulma açısından iyi değerlendirilmelidir. Yapılacak anayasa özgürlük temasını öne çıkarmalı, kişi ve grup haklarını garanti altına almalı ve etnik, mezhebi ve ideolojik yaklaşımlardan arındırılmış bir vatandaşlık tanımını içermelidir. Bölge bir an önce şiddet sarmalından çıkarılmalı ve çatışmazlık durumu sağlanmalıdır. Zira silahların konuştuğu bir ortamda insanların konuşması mümkün olmayacaktır. 
 
Siyasi iktidar tarafından başlatılan "Demokratik Açılım" süreci yeniden canlandırılarak, çözüm alternatifleri çoğaltılmalıdır. Bu kapsamda geniş kapsamlı bir af, anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi uygulamalar gündeme alınmalıdır. " 
 
"Başta BDP olmak üzere toplumun bütün kesimleri özellikle son dönemlerde siyasi iktidar tarafından ortaya konulan iyi niyetli çabalara şiddet eylemleriyle karşılık veren PKK'ya karşı daha net tavır almalıdır. Şiddete karşı olan bölge halkı ve sivil toplum kuruluşları bu karşıtlıklarını daha açık bir şekilde ortaya koymalıdırlar. Kürt sorunuyla ilgili yaşanan süreç sadece iki taraflı bir süreç olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun için her kesimden akil insanlar, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, entelektüeller, üniversiteler ve medya olumlu bir dil ve üslupla sürece müdahil olmalı, çatışmazlık ortamının sağlanması, korunması ve çözüm sürecinin devam ettirilmesi hususunda sorumluluk üstlenmelidirler" denilen sonuç bildirgesinde daha sonra şunlar belirtildi: 
 
"Artık bu acıların yaşanmaması, anaların ağlamaması, çocukların öksüz ve yetim kalmaması için vicdan sahibi her insan harekete geçmeli ve bu kardeş kavgasının son bulması için çaba harcamalıdır. Bu, her şeyden önce ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur. Zira söz konusu olan insan hayatı ve tamiri mümkün olmayan acılardır. En azından herkes kendine "Farkındalık geliştirmiş bir insan olarak bugüne kadar bu acıyı durdurmak için ne yaptım?" sorusunu sormalıdır. 
 
Son günlerde ülkemizin yakın tarihinde yaşanan bazı talihsiz olaylar ve daha özelde "Dersim'de Ne Oldu" başlığıyla yürütülen tartışmalar ve devamında siyasi iktidar tarafından özür dilenmesi, ülke olarak demokratikleşme, özgürleşme, tarihimizle yüzleşecek özgüvenin ortaya konulması ve bütün farklılıklarımızla birlikte ortak bir gelecek inşa etmek açısından olumlu gelişmelerdir. Bu süreç devam ettirilmelidir. 
 
Bu sorunlarımızı çözme yolunda, bu toprakların en büyük ortak paydasını oluşturan İslam gerçeği, zengin tarihi mirasımız ve insanlığın ortak birimimi olan evrensel değerler bizlere önemli potansiyel, örneklik ve ipuçları sunmaktadır. Bu potansiyel değerlendirilmelidir. 
 
Bu çabaların nihai hedefi; Türkiye coğrafyasının Anadolu'dan bütün dünyaya uzanan kültürel, ekonomik, siyasi alışverişe açık bir adalet ve özgürlükler coğrafyası haline getirilmesi olmalıdır. Anadolu toprakları; bütün dünyadan insanların gelip gidebildiği, kültürel ve ekonomik faaliyetler yürütebildiği, eğitim alabildiği, zalim yönetimlerden kaçanların Avrupa yerine tarihte olduğu gibi Anadolu'ya gelip sığındığı; din, millet, cumhuriyet ve tarih düşmanlığı yapmadığı sürece her kişi ve kesimin farklılıklarını serbestçe yaşayabildiği büyük bir barış adasına ve bir selam yurduna dönüştürülmelidir. Sadece Türkiye'nin değil, bütün insanlığın böyle bir çıkışa ihtiyacı olduğuna ve Türkiye'nin bunu başarabileceğine inanıyoruz". 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız