SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Danıştay'dan "Dur" Kararı

0
Güncellendi - 2015-12-27 12:40:51
Danıştay'dan
A- A+ PAYLAŞ
Danıştay 8. Dairesi, Malatya merkez başta olmak üzere 2 ilçe ve 9 beldede yaşayan 600 bin insanın içme suyu gereksinimi sağlayan Gündüzbey Pınarbaşı’ndaki kaptajın  (su kaynağı) koruma alanı içerisinde bulunan taş ocağı ile ilgili bölgeyi, Koruma Havzası Alanı ilan eden kurum olan DSİ’den ve su kaynağının zarar görmesinden doğrudan etkilenecek olan Malatya Belediyesi'nden görüş alınmadan firma lehine karar veren Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nin, kararının bozulmasına ve yeniden bir karar almak üzere anılan mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Danıştay 8. Dairesinin kararı özetle şöyle: “ ...Söz konusu alanın Malatya ili başta olmak üzere 2 ilçe ve 9 beldede yaşayan yaklaşık 600 bin nüfusun içme suyu ihtiyacını karşılayan su kaynağının Yeşilyurt-Gündüzbey-Kozluk Pınarbaşı’nda bulunduğu, davacı ruhsat sahasında faaliyete başlamasının ardından yapılan denetimlerde kırmataş üretimi amaçlı yüzeysel veya galeri yöntemler kullanarak patlamalı kazılar yaptığının tespit edildiği, bu tür madencilik faaliyetlerinin içme suyu kaynağına zarar vereceği yönünde Malatya İl Özel İdaresi ve Malatya Belediye başkanlığının yazıları üzerine su kaynağı havzasının koruma alanına alınması için DSİ 9. Bölge Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunularak Malatya İçme suyu kaynağı (Pınarbaşı) Koruma Alanı Haritası’nın çıkartıldığı ve kaptaj tesisi ile su havzasının DSİ Genel Müdürlüğünün şirketin dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin  maden işletme projesi Enerji ve Tabii sonra 07.05.2007 tarihli ve 6223 sayılı yazısı ile koruma alanı ilan edildiği, durumun Malatya Belediye Başkanlığı tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bildirilmesi üzerine oluşturulan dört kişilik heyetçe düzenlenen 26.06 2008 günlü raporda, ruhsat sahasında yapılacak basamaklı patlamaların ve üretim faaliyetinin, kaptaj tesisleri ile arasındaki mesafe, kot farkı, topografya ve alanın jeolojisi dikkate alındığında Malatya içme suyu kaptaj tesislerine bir etkisinin olamayacağı görüşüne yer verildiği, ancak rapora sunulan ek görüşte madencilik faaliyeti sebebiyle su kaynağının yerinde ve debisinde etkileme olmasının kaçınılmaz olduğunun belirtilmesi üzerine Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığınca dava konusu idari işlem tesis edilerek davacı şirketin faaliyetinin DSİ Genel Müdürlüğünün olumlu görüşü ve Malatya Belediye Başkanlığının izni alınıncaya kadar durdurulduğu anlaşılmıştır. Olayda, davacı şirketin maden işletme ruhsatı aldıktan sonra, ruhsatlı alanın yakınlarında bulunan su kaynağı havzasının koruma altına alınması için DSİ Genel Müdürlüğü tarafından ilan edilen koruma bölgesinin içinde kaldığı açıktır. Yukarıda anılan Yönetmelik hükmü gereğince maden alanında sondaj, yarma, galeri gibi maden arama faaliyetleri yapılmadan önce ilgili kurumun, dava konusu olayda koruma alanını ilan eden DSİ Genel Müdürlüğünün görüşü alınması gerekmektedir. Kaldı ki Maden Kanununun 7. Maddesi çerçevesinde de idarenin her zaman insan sağlığına zararlı olan madencilik faaliyetlerini durdurma yetkisi bulunmaktadır. Bu durumda madencilik faaliyetlerinin su kaynağını etkileyip etkilemeyeceğinin belirlenmesi için koruma alanı ilan eden DSİ Genel Müdürlüğü ile su kaynağının zarar görmesinden doğrudan etkilenecek olan Malatya Belediyesinin görüşleri alındıktan sonra maden faaliyetinin devam edebileceği yolunda tesis edilen davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, Şanlıurfa İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine oybirliği ile karar verildi."  TAŞ OCAĞI FOTO: Arşiv

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız