SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Darbeler Ülkenin Yüz Karası'

A- A+ PAYLAŞ

Mazlum-Der Malatya Şubesi başkan yardımcısı Aydın Eroğlu, 27 Nisan e-muhtırasının yıldönümü dolayısıyla yaptıkları açıklamada, "Darbeler çözüme giden yolu tıkamaktan başka bir sonuç doğurmamıştır."dedi.

Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı düzenleyen Eroğlu, şunları söyledi:

"Bugün, ülkemizin çok acılar çektiği darbe süreçlerinin bir denemesi olan 27 Nisan, 27 Nisan 2007’de ülkemizde yeni bir darbe fitili ateşlenmek istendi. Bu kara tablolara karşı ülkemiz insanı uyanık olmak ve o günleri unutmamak, unutturmamak zorundadır.

Bu vesile ile karanlık darbe geleneğinin kısa bir dökümünü yapmak gerekirse, şunları söyleyebiliriz.

Her şeyden önce, darbe geleneğiyle devşirilmiş iktidarlar bu ülkeye çok şey kaybettirdi. İnsan ve mal zenginliğini heba etti. Ülkenin birliğini sabote etmenin yanı sıra kapanması, şu gün olmuş mümkün olmayan, yaralar açtı. Yaşadık ve gördük ki; darbeler ufuksuz insanların ülkeye yaşattıkları acılar bilançosudur.

Ülke tarihindeki ilk acı darbe Sultan Abdulaziz’e yapılmış ve öldürülmüştü. Daha sonra Sultan 2.Abdulhamit darbeye maruz kaldı, bu darbeyle imparatorluğun çöküş süreci hızlandırıldı ve bu arada Yıldız sarayında ülkenin yarınları için biriktirilen müthiş bir servet bir gecede yağmalandı. Dikkat edilecek ilk şey, tarihe 31 Mart vakası olarak geçen bir sürecin ardından gelen bu darbe, kendi irtica masalını yazan ilk darbeydi.

27 Mayıs darbesi ülkeye bir başbakan ve iki bakanın asılmasına mal olurken, aynı zamanda milletin demokratik tercihleri gasp edildi.

1971 muhtırası ve daha sonra 12 Eylül 1980 darbesi… 1980 darbesini yapanlar “biz adil davrandık, bir soldan, bir sağdan astık” diyorlardı. Astıkları insanların suçları var mıydı, bir suç olan darbeyi yapanlar bu insanların suç işlediklerine nasıl karar veriyordu, bu cevabı verilmesi gereken bir konudur. Ayrıca darbe öncesi karanlık süreçte, sağ ve soldan binlerce insan belli merkezlerin bilgisi dâhilinde katledilirken, darbe bu katliamların üzerine bina edildi.

28 Şubat 1997 tam bir sürek avına dönüştürülen darbe süreciydi, benzerliğiyle 2. Abdulhamit’e yapılan darbeyi andırıyordu. Zira bir gecede milyarlarca dolar ülke zenginliği buhar oldu, uçtu.

Bu süreci anlamadan 27 Nisan 2007 muhtırasını anlamak mümkün değildir. Kısa dökümünü yaptığımız bu darbeler aynı zamanda ülkeye ihanetin bir listesidir. Ve darbeler her yönüyle ülkemize ve insanımıza yönelik ihanetler toplamıdır. 27 Nisan muhtırasının bir sonucu olarak işini yapan hukukçular avukatlık bile yapamayacak şekilde mesleklerinden uzaklaştırılmıştır. 12 Eylül’e soruşturma isteyen hukukçular aynı sonuca maruz kalmıştır. Bütün darbelerden sonra yaşanan hukuksuzlukların ve insanlık dışı uygulamaların bir dökümü çıkarıldığında görülecektir ki darbeler ülkemizin yüz karasıdır.

Darbeler ve onların ardındaki ruhu anlamadan bugün yaşadığımız sorunlara çözüm yolları geliştirmemizde mümkün olmaz. Zira darbeler çözüme giden yolu tıkamaktan başka bir sonuç doğurmamıştır.

Ülkemizde en ufak bir suç emaresi soruşturulurken darbe yapanların soruşturma dışı kalmaması gerekir. Cumhuriyet dönemindeki bütün darbeler bir yargı sürecinden geçmelidir. Darbe öncesi yaşanan bütün karanlık tertipler deşifre edilmelidir.

Bu vesile Malatya MAZLUMDER şubesi olarak ülkemizin bir daha darbe süreçleriyle yara almamasını diliyor, aydınlık yarınlara birlikte yol almayı, kardeşliğimizi yaralayan bütün vahim hadiselerin son bulmasını umut ediyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız