SON DAKİKA
SON DEPREMLER

“2. Ordu Karargahı Darbeye ve Darbecilere Direnmiştir”

0
Güncellendi - 2018-04-17 21:58:38
“2. Ordu Karargahı Darbeye ve Darbecilere Direnmiştir”
A- A+ PAYLAŞ

15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında Malatya'da yaşananlara ilişkin görülen davada dönemin 2. Ordu Komutanı eski Orgeneral Adem Huduti, tutuklu bulunduğu Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan SEGBİS ile savunmasını yaptı. Huduti, “Darbeciler bana darbeyi bildirip başa geçmemi istediler, reddedince Ankara’ya kaçırmaya çalıştılar” dedi.

Malatya'daki Kalkışma Davası'nın onuncu duruşmasının altıncı oturumunda esas hakkında savunma yapan davanın bir numaralı tutuklu sanığı Huduti, oğlunun kendisini aradığını ve köprünün kapatılarak, Ankara’da uçakların alçak uçuş yaptığını söylediğini ifade ederek, “İlk önce Genelkurmay İkinci Başkanı’nın Yaşar Güler’in evini aradım. Telefona eşi çıktı ve kendisine ulaşamadığını söyledi.

Bunun üzerine ordu harekat merkezini aradım. Yaşananlara ilişkin bilgi olup olmadığını ve 2. Ordu'da benzer olaylar olup olmadığını sordum. Benim bildiklerim dışında başka bir bilginin bulunmadığı söylendi. Benim harekat merkezini aradığım saat itibariyle sıkı yönetim mesaj emirleri geldiği halde tarafıma hiç bir bilgi verilmemiştir” diye savunma yaptı.

“GELEN MESAJI BAHADIR ERDEMLİ BANA UZATTI”

Yaşananlar sonrası kendisinin 2. Ordu Karargah'ına gitme kararı aldığını belirten Huduti, savunmasında şunları söyledi:

“Hazırlandığım esnada konutumun kapısı art arda çalındı. Kapıya çıktığımda Mustafa Serdar Sevgili, Zeki Karataş ile Albay Bahadır Erdemli'yle karşılaştım. Konuta gelen diğerlerini görmedim. Bana mesajı Bahadır Erdemli uzattı, iki dosya halindeydi. Sözde sıkıyönetim listesi ve atama emirleri vardı. İmzalara baktım ve imzaların bir tuğgeneral ve albaya ait olduğunu gördüm. Emirlere kabaca göz attım.”

“EMİRLERİN KANUNSUZ OLDUĞUNU VE UYGULANAMAYACAĞINI SÖYLEDİM”

Daha sonra makam aracına binerek karargaha gitmek üzere yola çıktığını, amacının karargaha gidip birliklerin durumunu öğrenip kontrolü ele almak olduğunu ifade eden Huduti, “Yanında bulunanlara ‘imzaların bu kişilerce atılamayacağını, emrin kanunsuz olduğunu ve uygulanamayacağını’ söyledim.

Aracıma bindim ve emir subayı Sedat Kaya'ya sıralı amirlerim, ana as birlik komutanları ve valiye ulaşmasını emrettim. Sedat Kaya, sıralı amirlere ulaşamadığını söyledi. Ana as birlikleri komutanlarıyla beni görüştürmesini istedim. Amacım neler olduğunu öğrenmek ve onlara hiyerarşi düzen içerisinde kalmaları ve anayasal düzene bağlı kalmalarını söylemekti” savunmasını yaptı.

“MALATYA’DA KALKIŞMAYA DAHİL OLANLAR OLDUĞUNU İLK O ANDA ANLADIM”

Karargaha geldikten sonra kamera kayıtlarına göre makam odasına girerken saat 23.29'da dönemin 2. Ordu Kurmay Başkanı eski tümgeneral Avni Angun ile telefonda görüştüğünü dile getiren Huduti, savunmasını şöyle sürdürdü:

“Angun bana, ‘kendisine silah çeken bir binbaşı olduğunu ve konutundan çıkamadığını’ söyledi. Malatya ilinde kalkışmaya dahil olanlar olduğunu ilk o anda anladım. Sevgili'ye duruma müdahale etmesi ve Angun'un karargaha gelmesini emrettim. Kamera kayıtlarına göre saat 23.32'de Serdar Sevgili makam odamdan çıkıp Bahadır Erdemli ve Zeki Karataş ile kısa bir toplantı gerçekleştirmiş. Ben de televizyondan gelişmeleri izlerken detaylı olarak emirleri inceledim. Daha sonra Serdar Sevgili ile Zeki Karataş odama geldiler. Kimlerin Avni Angun'u evinde tuttuğunu sordum. Emrin kanunsuz olduğunu ve 2. Ordu birliklerinin buna uymayacağını emrettim.”

“KONVOYUN GERİ DÖNMEMESİ HALİNDE VURULMASINI EMRETTİM”

Dönemin Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı olan 2. Ordu Komutanı Korgenaral İsmail Metin Temel'i aradığını ve darbe karşıtı emirler verdiğini ileri süren Huduti, Temel'in kendisini geri aradığını ve Çakırsöğüt Komando Tugayına ulaşamadığını bildirmesi üzerine bu durumun takip edilmesi talimatını verdiğini ifade ederek, “Sınır komutanını aradım ve bilgi almaya çalıştım. O da tugay komutanına ulaşamadığını ve birliğin çıkmış olabileceğini söyledi. Bende derhal ‘birliklerin kışlaya dönmesini ve çıkanlar hakkında yasal süreç başlatılacağını’ söyledim” dedi.

Huduti, Temel’i daha sonra bir kez daha aradığını belirterek, “Kendisine öncellikle konvoyun tugaya geri gönderilmesi, dışarıda askeri personel kalmamasını emrettim. Konvoyun dönmeyi reddetmesi durumunda ise tank taburu tarafından uygun bir yerde vurulmasını emrettim” diye konuştu.

“BAHADIR ERDEMLİ’NİN DARBECİLERLE HAREKET ETTİĞİNİ ‘BAŞIMIZA GEÇ’ DEDİĞİNDE ANLADIM”

Tutuklu sanık Bahadır Erdemli'nin odasına girerek kendisine, "Komutanın biz bu işe başladık, başımıza geçerseniz mutlu oluruz” dediğini ileri süren Huduti, “Reddettim, ‘ordu komutanı olarak zaten başınızdayım’ dedim. Kimlerden emir aldıklarını sordum ama ‘vazgeçmeyeceklerini ve bu kalkışmaya devam edeceklerini’ söyledi. Bende ‘bunun doğru olmadığını ve emir komuta içine girmeleri gerektiğini’ söyledim. Kararlıydı bende onun direncini kırmaya çalıştım. Bahadır Erdemli’nin darbeciler ile hareket ettiğini ‘başımıza geç’ dediğinde anladım” diye savunma yaptı.

“GEREKİRSE BURADA ÖLÜRÜZ”

Huduti, emir subayı Sedat Kaya'nın 'Komutanım sizi kaçırmayı planlıyorlar' diyerek, kendisini daha güvenli bir yere götürmeyi teklif ettiğini anlattığı savunmasında, “Ben de ‘Hiçbir yere gitmeyeceğim, karargahı terk etmeyeceğim. Hiç bir komutan karargahı terk etmez, gerekirse burada ölürüz” dedim.

Darbe girişimini öğrendikten sonra geçen 1 saat 50 dakikalık süreçte birçok görüşme yaptığını anlatan Huduti, “Malatya’da darbe girişimine katılan unsurların olduğunu anlamam anı karargaha girdiğimde Avni Angun’un aradığı andır. Bu süreçte kışlanın kontrolü fiilen darbecilerin elindeydi. Darbeciler bana darbeyi bildirip başa geçmemi istediler, reddedince Ankara’ya kaçırmaya çalıştılar” dedi.

“VALİ’Yİ KINIYORUM”

Savunmasında, dönemin Valisi Mustafa Toprak ile yaptıkları görüşmeleri anlatarak, “Vali’yi kınıyorum. Malatya’da bir olay olmamasına rağmen çok büyük bir olay olduğun algısını oluşturmuş ve Türkiye genelinde yaymıştır. Kişi karşısındaki kendisi gibi bilirmiş, başka da bir şey söylemiyorum. Görevim olmamasına rağmen onu bilgilendirmek için devlet terbiyem nedeniyle aradım. Vali ise HTS kayıtlarından 38 kez karşılıklı birbirimizi aramışız. Ben kendisini aradığımda vali 17 kez arama cevap verememiştir. 19 görüşmenin 12'si benim, 7'si valinin aramasından olmuştur. Valinin sadece 2 aramasına cevap vermediğim ortadadır. Gece yazdığım darbe karşıtı olduğum mesajını alıp Anadolu Ajansı'na göndermiştir. Bana kışla kapısına geldiğini bile söylememiştir. Bu durum daha sonra ortaya çıkmış, valinin samimi davranmadığını göstermiştir. Bu gelişin arkasında gizli bir plan olup olmadığı ise meçhuldür” dedi.

“İLK MERMİYİ BİZ ATMAYACAĞIZ DEDİM”

Huduti, darbe girişimi sırasında verdiği ilk emrin "çatışma olmayacak, ilk mermiyi biz atmayacağız, darbecilerin ikna edilerek adalete teslim edileceği" yönünde olduğunu öne sürerek, savunmasını şöyle sürdürdü:

“Kararım baştan itibaren silahlı çatışmaya önlemek adınadır. Kışla içerisinde çatışma çıkmasını engelledim. Suçlu olarak gördüğüm kişileri adalete teslim ettim. Bu suç olabilir mi? Müdahale etseydiler en az 40-50 ölü olacaktı. Bir kısmı Mehmetçik, bir kısmı güvenlik güçleri, bir kısmı ise masum sivil vatandaşlar olacaktı. Malatya'da bir darbeci öldürüldü. Az sayıda Mehmetçiğimiz yaralandı ve olay sonuçlandı. Mehmetçikler suçsuzdur. Onlara emir verenler bellidir. Mehmetçikler verilen emri yapar, komutanlarını sorgulamaz, sorgulayamaz. Benim en büyük mutluluğum sorumlu olduğum 17 ilde hiçbir şehit verilmemesidir. Bu da kararlarımın ve uygulamaların doğru olduğunu ortaya koymaktadır."

“ÖNCE DARBEDEN SONRA DEVLETTEN YANA OLDUĞUM İDDİALARI ÇİRKİNDİR”

Darbe girişiminde vazifelerini gerçekleştirmeyenlerin kendisini suçladığını öne süren Huduti, "Darbeyi anladığım andan itibaren sonuna kadar aynı tavrı sürdürdüm. Önce darbeden sonra devletten yana olduğum iddiaları çirkindir. Nasıl darbeciysem yanımda silahım bile yoktu. 2. Ordu karargahı, sınırlı personele rağmen darbeye ve darbecilere karşı aktif bir şekilde direnerek, menfur olayların gelişmesini engellemiştir" şeklinde savunma yaptı.

“BASINA SIZDIRILIŞ BİÇİMİ AYRI BİR SORUNDUR”

Dava dosyasına giren ve hard diskinde, örgüt üyelerinin kendi aralarında mesajlaşmak için kullandığı "Kakao Talk" uygulamasına ait kalıntılar bulunduğu iddiasına da değinen Huduti, savunmasını şöyle sürdürdü:

“Adını ilk defa duyduğum bu uygulamalar, duruşmadan 1-2 gün önce gazetede büyük resmimle yer almış. Bu raporlar ile kaç masumun canı yanmıştır. Bu bilginin basına sızdırılma biçimi de ayrı bir sorundur. Mahkeme öncesi yer alması mahkeme ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir."

BİRİ TUTUKLU ÜÇ SANIK ESAS HAKKINDA SAVUNMA YAPTI

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Yakınca Spor Salonu'nda görülen davanın, onuncu duruşmasının altıncı oturumunda tutuklu sanıklardan dönemin 2. Ordu Komutanlığı İcra Subayı tutuklu sanık eski binbaşı Eyüp Kök ile tutuksuz sanık piyade binbaşı Bülent Kuzucu, tutuksuz sanık Uçak Bakım Subayı Üsteğmen Resul Sayan esas hakkındaki savunmasını yaptı.

Kök, savunmasında, darbe gecesi gelen mesajları silmediğini ve bu yöndeki iddiaların asılsız olduğunu savundu.

Tutuklu sanık eski albay Bahadır Erdemli ile darbe girişiminde HTS kayıtlarına yansıyan telefon görüşmesinin sadece hava karacılıkla ilgili bilgi almak için olduğunu iddia eden Kök, bu görüşmelerin çok kısa ve gece saatlerinden sonra tekrarlanmadığını söyledi.

Duruşmaya 17 Nisan Salı günü devam edilecek.

Ferdi Durdu / Yeni Malatya Gazetesi - Malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız