SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Demokratikleşme Paketini Açtı

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:03:45
Demokratikleşme Paketini Açtı
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Çok önemli bir aşamaya geçiyor, Türkiye’yi daha büyütmek için adımlar atıyoruz. Bugün açıklayacağımızı Demokratikleşme Paketi bir ilk değildir, bir son da olmayacaktır. Bu paket bir ilk değildir” dedi. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; Başbakanlık’ta düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın başkanlığında aylardır üzerinde çalışılan Demokratikleşme Paketi’ni açıkladı. Kabine üyeleri ve AK Parti Genel Başkan Yardımcılarının katıldığı basın toplantısını gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri ile çok sayıda gazeteci takip etti.

Başbakan Erdoğan, paketin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederek başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “3 Kasım 2002 seçimlerinde ve sonraki seçimlerde bizi destekleyen 11 yıllık reform sürecinin sahibi olan reform kararlılığımızı diri tutan ve muhafaza eden, desteklerini esirgemeyen aziz milletimize teşekkür ediyorum. Türkiye’nin özgürleşmesi noktasında herkese milletçe minnettarlığımızı ifade ediyorum. 11 yıl boyunca da aynı istikamet doğrultusuna fedakarca görev yapan, milli iradeyi en güçlü şekilde savunup milletin talepleri doğrultusunda çalışan meclisimize ve milletvekillerimize teşekkür ediyorum. 11 yıllık uzun soluklu bir sürecin sadece bir safhasıdır. Bu safhada bu paketin hazırlanmasında emeği geçen herkese şükranlarımı ifade ediyorum. Tarih sahnesine çıktığımız andan bugüne kadar hürriyet ve istiklalimiz için sayısız şehitler verdik, o şehitlerimizin de arzularını bir kere daha yerine getiriyoruz. Terörün sona ermesi, akan kanın durması öncelikle olarak şehit yakınlarının temennisidir. İç barışımızı güçlendirecek, bütünlüğümüzü geliştirecek her adım milletimizin en büyük temennisidir. Türkiye’nin istiklalini güçlendiriyor, ufkunu açıyor, umudunu çoğaltıyoruz. Bu paket ile şehitlerimizin uğruna can verdikleri milletimizin birliğini, dayanışmasını daha da pekiştiriyoruz. Vasiyetlerini yerine getirdiğimiz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum.”

Tarihi bir anın yaşandığını söyleyen Erdoğan, “Çok önemli bir aşamaya geçiyor, Türkiye’yi daha büyütmek için adımlar atıyoruz. Bugün açıklayacağımızı Demokratikleşme Paketi bir ilk değildir, bir son da olmayacaktır. Bu paket bir ilk değildir. Atatürk’ün devrim niteliğindeki adımları muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkartmayı hedeflemiştir. 3 Kasım 2002 seçimleri ile oluşan hükümet ile iş başına gelen hükümetimiz, 11 yıllık süreç içinde çok önemli reformlar gerçekleştirdi, çok cesur adımlar attı. Bu paket Türkiye’nin demokratikleşme tarihinin tabi sonucudur. İnsanoğlu var oldukça değişim ve devam edecek, şartlar değiştikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır. Bugün açıklayacağımız reformları bir son nokta olarak asla görmüyoruz. Türkiye değiştikçe, şartlar olgunlaştıkça, siyaset bir hak arama yöntemi olarak daha fazla güç kazandıkça yeni reformlar Türkiye gündeminde kaçınılmaz olarak yerini alacaktır. Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük ihtiyaçlarına bir kerede ve bütün zamanlar için cevap verecek bir paket talebi makul bir beklenti olamaz. Böyle bir beklentinin siyasetin ve toplumun tabiatı ile çelişeceği açıktır. Gönül isterdi ki, 11 yıl önce 1 tek paket ile tüm yasakları kaldıralım, kısıtlamalara son verelim, özgürlüklerin önünü açalım. Ancak Türkiye siyasetinin buna müsait olmadı milletimiz gördü. Çözüm demokrasi, hak ve özgürlükler, barış kavramını dillerinden düşürmeyen parti ve siyasetçilerin 11 yıl boyunca değişim karşısında nasıl bir direnç oluşturduklarını milletimiz gördü. Sadece siyaset, muhalefet değil, anayasadan yasalara, medyadan iş dünyasına, devletin koridorlarına sirayet etmiş çetelere kadar çok büyük dirençlere rağmen cesaretle reform süreçlerine sahip çıktı. Darbe senaryolarına rağmen kararımızdan, vazgeçmedik. Tahriklere, kanlı provokasyonlara rağmen değişim iradesinden geri adım atmadık. Tehditlere rağmen boynumuzu eğmedik. Sandığa, demokrasiye yönelik saldırılara, kışkırtmalara rağmen milli iradeden ve demokrasiden taviz vermedik. Millet bize bir emanet yükledi, bizde bunun hakkını vermek için cesaret ile dimdik durarak aldatmayarak, Türkiye’yi bu seviyelere taşıdık. Çok açık söylüyorum, demokratikleşme paketleri milletimizin yüzünü güldürür, darbecilerin uykusunu kaçırır. Milletimizi memnun edecek ne varsa onu yapmaya devam edeceğiz. Bu bir son değildir. Bir nihayet değildir. Bir son nokta asla değildir. Türkiye artık geri döndürülemez biçimde demokrasi istikametinde ilerlemektedir. Bu paket bu ilerleyişin tarihi aşamasıdır. Bundan sonra da talepler olacaktır, demokrasimizin daha da derinleştirilmesi için tartışmalar yaşanacaktır. Esas olan hak ve özgürlük taleplerinin, şiddetin, silahın dışlandığı bir ortamda mücadelenin siyasi ortamda verilmesidir. Hiçbir şiddet gösterisi meşru hak talebinin yerini tutamaz. Yumruklar sıkıldıysa tokalaşma mümkün değildir. Gönüller kapalıysa, kalpler katı kesilmişse oradan gönül birlikteliği çıkmaz. Silahlar konuşuyorsa oradan çözüm çıkmaz. 11 yıl boyunca bütün gayemiz o sıkılı yumrukları çözmek, kalpleri yumuşatmak, fikirlerin konuşmasını sağlamak yönünde olmuştur. Sorunları siyaset kurumu çözecekse elbette halkla beraber çözecektir. Toplumsal destek her türlü demokratik adımın enerji kaynağını oluşturur. Biz ne yaptıysak milletimizle birlikte yaptık. Oturdukları yerden ahkam keserek vaatlerde bulunanlar halkın kabul ve rızasını sağlamak durumundadır. Halka rağmen düzen kurmaya çalışanlar başarılı olamadılarsa halka rağmen ileri adım atmak ta mümkün değildir. Biz demokratikleşmeyi halkımızla birlikte gerçekleştirmenin gayretindeyiz. Bu paket Türkiye’nin ulaştığı seviyenin tezahürüdür. Türkiye’de kimlik dayatan, vatandaşlarının kökeni ile, inancı ile dünya görüşü ile uğraşan bir devlet yoktur. Artık Türkiye’de vatandaşının ihtiyaçlarına, taleplerine kulak tıkayan, asimile eden, taleplerini reddeden, ihtiyaçlarını inkar eden bir devlet anlayışı yoktur. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Türkiye’de devlet bu anlayışa dönmüştür. Son 11 yılda hukuk ve demokrasi alanında yaşadığımız sessiz devrimi ile birlikte yukarıdan dayatması bir devlet ve siyaset anlayışı tarihin çöp sepetinde yerini aldı. Türkiye’de insanı ile vatandaşı ile var olan, insanı için var olan, herkese aynı mesafede duran bir devlet anlayışı vardır. Meşruiyetin kayrağı artık millettir. Söz yetki ve karar artık milletindir” diye konuştu.

Türkiye’de 27 Mayıs’ın yaşatılmak istendiğini belirten Başbakan Erdoğan, “Anayasanın bir çok maddesi ile bir çok kurumları ile, 27 Mayıs yaşatılmak istenmektedir. Esasen Türkiye’de değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs’ın o kararlık gölgesidir. Bugün bile çeşitli kesimlerce yaşatılan zihniyettir. Elime o dönemlerin gazete arşivlerinden gelen bazı örnekleri gördüğümde atılan başlıkların aynı olduğunu görüyorum. Başta anayasada olmak üzere bu zihniyet değişmediği sürece Türkiye’de değişim zor olmaya devam edecektir. Türkiye’de millet zamanın ruhunu kavramayı her zaman başarmıştır. Milletimiz her yeniliğe açık olmuş, çok hızlı ayak uydurmuş, devleti ve siyaseti dönüştüren de milletin kendisi olmuştur. 11 yıl boyunca attığımız her adımda söylenenler şuandan itibaren ezberden dile getirilecek. 11 yıl boyunca her reformla birlikte Türkiye bölünüyor iddiasını dile getirdiler, bunları bugünde söyleyecekler. Milleti korkuttular, göreceksiniz bugünden itibaren korkutmaya çalışacaklar. Değişimin hep karşısında durdular, bugünden itibaren değişimin karşısında duvar olmayı sürdürecekler. Muhalefet artık dilini, siyaset yapma tarzını değiştirmek, büyüyen Türkiye vizyonuna göre hareket etmek zorundadır. Türkiye 2013 yılını yaşarken 1960 yılında kilitlenen saatte durmak Türkiye adına bir talihsizliktir. Unutmayın İstiklal Marşımızın ilk kelimesi korkma diyor. Korkaklar zafer anıtı dikemezler, Değişimlerden yeniliklerden korkanlar bir milim dahi ilerleyemezler. Siyasetlerini korku üzerine kuranlar değişimin karşısında ayakta duramazlar. Türkiye’nin bölünme, gerileme, parçalanma diye bir meselesi yoktur. Türkiye’nin muhalefet diye bir sorunu vardır. Hiçbir proje üretemeyen, yapılana karşı çıkan bir muhalefet anlayışıyla yoluna devam etmesi zordur. Büyük Türkiye vizyonuna yakın bir muhalefet Türkiye’nin hakkıdır, ertelenemez bir ihtiyaç halini aldı. Bugüne kadar taş üzerine taş koymayıp sadece bizi taşa tutanlar bundan sonra yapılanları küçük göstermeye çalışmaya sürdürecekler. 11 yıldır yaptığımız reformlara destek olmayan bu zihniyetin bugünkü reformları alkışlamasını beklemiyoruz. Biz yüzümüzü millete çevirdik. Bu paketin kıymetini bu işin dertlisi olanlar, yüreği yananlar, ocağına ateş düşenler bilir. Bu paket acıların tedavisi, akan kanın durması, akan gözyaşlarının dinmesi noktasında son derece önemli bir adımdır. Bir istikamet çizmektedir bu paket, 11 yıl önce hayali dahi kurulamayan hak ve özgürlükleri getiren bir pakettir. Türkiye siyasetin hukukun, demokrasinin rehberliğinde, milletin desteği ile bugünlere ulaşmıştır. Bu paket birilerinin dediği gibi dayatmanın eseri değildir, bir müzakerenin, pazarlığın eseri değildir. 11 yıl boyunca hiçbir reforma dayatmalarla, baskı ile pazarlık ile açıklamadık. Milletimiz için hayırlı olan ne ise biz onu yaptık. Paket çözümler itibariyle sürprizlerden ibaret ama sorunların hiçbiri sürpriz değildir. Paketin gizlendiği eleştirisi son derece temelsizdir. Pakette yer alan sorunları çoğunluğun Cumhuriyet tarihimiz boyunca var olan sorunlardır. Her bir sorun alanı ile ilgili olarak tüm tartışmalar, tavsiyeler dikkate alındı, çözümler ona göre şekillendi. Gönül ister ki, Bütün bu sorunların kaynağı olan anayasa yeniden yapılabilseydi. Biz iktidar olarak yeter ki üzümü beraber yiyelim. Sizin sayınızın toplamda 220 olması, bizim sayımızın 326 olması böyle bir çalışmayı gerçekleştirmemize mani değil dedik. Biz böyle bir uzlaşma komisyonuna 3 üye verirken muhalefet 9 üye ile katıldı. Orada zaten bir uzlaşma diye bir şey söz konusu değil. Madem 59 maddede uzlaştınız bu maddeleri 15 gün içinde meclisten geçirelim bir mesafe alalım. Bir taraftan burada bu mesafe alınırken, komisyon çalışmalarına yine devam etsin. Buna da yaklaşmadılar, mesele ipe un sermek. Bir iş yapalım, dertleri yok. Bugün çözümün karşısında duran, sabote etmek için çalışan böyle bir muhalefet ile yeni bir anaya mümkün olamadı. Bu reform paketimizde de referans noktamız önce millettir. Bundan 1 yıl önce yine 30 Eylül gününde partimizin 4. büyük kongresini gerçekleştirdik. 2023 vizyonumuzu açıkladık o kongrede, bu 63 maddenin önemli bir çoğunluğunu 1 yılda yerine getirdik” şeklinde konuştu.

Mevcut seçim sistemi üzerine açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Mevcut seçim sistemi yüzde 10 barajı AK Parti’nin getirdiği bir sistem değildir. Biz 2002 seçimlerine girerken bu sistem uygulanıyordu. Biz bu sisteme tabi olarak bu seçime gerdik. Partimizi kurarken mevcut seçim sisteminin katılımcılıktan uzak olduğunu güçlü şekilde ifade etmiştik. Tüm öneri, tavsiye ve eleştirileri gözden geçirdik ve bu sorunu çözmek için bir adım atıyoruz. Yeni sistemin nasıl olduğu konusunda 3 farklı alternatifi tartışmaya açıyoruz. Birincisi, yüzde 10 barajı ile devam edebiliriz. İkincisi, barajı yüzde 5’e çekip 5’li gruplandırma ile daraltılmış bölge seçim sistemini uygulayabiliriz. Üçüncüsü, ülke barajını tamamen kaldırarak dar bölge seçim sistemini getirebiliriz. Bu 3 seçeneği önümüzdeki günlerde tartışacak en doğrusu hangisi ise o yönde düzenlemeyi meclise getireceğiz. Siyasi haklar alanında ikinci düzenlemeyi siyasi partilere devlet yardımı konusunda yapıyoruz. Bu kapsamı genişletiyoruz. Siyasi Partiler Kanunu’nun ek 1. Maddesini değiştiriyor, yüzde 7 olan oranı yüzde 3’e çekiyoruz. Yüzde 3’ü aşan oranda oy alanlara devlet yardımı yapılacaktır. Bu düzenlemenin siyasi partilerimizi güçlendireceğine, katılımcılığı artıracağına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına da kolaylık getiriyoruz. İlçelere teşkilatlanma için, beldelerde teşkilat kurma zorunluluğunu kaldırıyoruz. Siyasi partilerde eş genel başkanlığın önünü açıyoruz. Siyasi partilere üye olmayı daraltan bazı engelleri ortadan kaldırıyoruz. Oy verme hakkına sahip olan herkesin siyasi partilere üye olma hakkının önünü açıyoruz. Farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanını getiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Nevşehir Üniversitesi’nin ismini, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriyoruz. Böylece, tarihimizin bir büyük şahsiyetinin, bir gönül dostunun, gönül mimarının ismini, kabrinin bulunduğu Nevşehir’deki üniversitemize veriyoruz" dedi. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında 'Demokratikleşme Paketi'ni açıkladı. Erdoğan, yaptığı konuşmada; yeni süreçte, nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin şekilde mücadele etmeye başladıklarını belirterek, "Nefret saikiyle işlenmesi durumunda, belirli suçların cezalarını daha da artırıyoruz. Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak. Ayrımcılıkla daha etkin mücadele etmek için, ceza miktarlarını artırıyoruz. Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz. Bu sebeple işlenen suçun cezasını da 1 yıldan 3 yıla kadar artırıyoruz. Türkiye’de hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak" dedi.

Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu kurduklarını bildiren Erdoğan, ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamlarının, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacağını ifade etti. Yaşam tarzına saygıyı, Türk Ceza Kanunu ile güvence altına aldıklarını söyleyen Erdoğan, Türk Ceza Kanunu'nda yapılacak değişiklikle, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesini de ceza kapsamına aldıklarını dile getirdi.

Erdoğan, "Dini ibadet ve ayinlerin, bireysel olarak da yapılmasının engellenmesini aynı şekilde bu kapsama alıyoruz. 'Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriyoruz" diye konuştu.

Yapılacak bir başka düzenlemeyle, Türk Ceza Kanunu'nda, belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyideyi kaldırdıklarını açıklayan Erdoğan, böylece fiilen de uygulama alanı kalmayan ihlalleri ceza kanunundan çıkardıklarını, bir nevi klavyelere özgürlük getirdiklerini belirtti.

Reform Paketi kapsamında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Bu kapsamda, öncelikle, toplantı yer ve güzergahının belirlenmesinde katılımcılığı sağlıyoruz. Mülki Amir, ilgili Sivil Toplum Örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle, nihai kararını verecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sürelerini uzatıyoruz. Açık yerlerde, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilen toplantılar, güneş batmadan dağılacak şekilde; kapalı yerlerde saat 23’e kadar süren toplantılar da, saat 24’e kadar yapılabilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz. Mevcut durumda, Hükümet Komiseri tarafından üstlenen yükümlülükler, artık Düzenleme Kurulları tarafından yerine getirilecek. Kurul, toplantının amacının dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gördüğü durumda, dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek. Gösteri ve yürüyüş, kanuna aykırı hale gelirse, Düzenleme Kurulu, gösteri ve yürüyüşün sona erdiğini ilan edecek ve bunu kolluk amirine bildirecek. Düzenleme Kurulu bu görevi yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri, toplantıyla ilgili kararını verecek" ifadelerini kullandı.

FARKLI DİL VE LEHÇELERDE EĞİTİM

Demokratikleşme Paketi'yle birlikte eğitim alanında yapılacak düzenlemeler hakkında bilgi veren Erdoğan, "Yapacağımız yasal değişikliklerle, özel okullarda, farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açıyoruz. Bu konuda dünya örneklerini çok yakından inceledik. Biliyorsunuz, 2003 yılında yaptığımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi amacıyla özel kurs imkanını getirmiştik. Daha sonra ise, üniversitelerimizde, farklı dil ve lehçelerle ilgili birimlerin açılmasını sağlamıştık. Geçen yıl yaptığımız eğitim düzenlemesiyle, farklı dil ve lehçelerin okullarda seçmeli ders olarak öğretilebilmesinin yolunu açmıştık. Şimdi de, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz. Ülkemizde Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusu, 2923 Sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanuna yapacağımız bir Ek ile Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek. Milli Eğitim Bakanlığımız, bu tür kurumların açılmasına ve denetimine ilişkin esasları çıkaracağı bir yönetmelikle düzenleyecek. Programlar, Kanun’da yer aldığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yine mevcut Kanun’da yer aldığı gibi, bu okullarda da belli dersler Türkçe olacak" dedi.

NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ'NİN ADI HACI BEKTAŞ-İ VELİ ÜNİVERSİTESİ OLUYOR

Bir başka yasal düzenlemeyle, köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engeli kaldırdıklarını bildiren Erdoğan, "1949 tarihli İl İdaresi Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan ve dayatma içeren ibareyi kaldırarak, köylerin 1980’lere kadar kullandıkları tarihi isimlerini yeniden almasını mümkün hale getiriyoruz. Mevcut Kanun’da belirtildiği gibi, Köy isimlerinin değiştirilmesi, İçişleri Bakanlığımızın tasvibiyle olacak. İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi için mevcut kanun hükmünce yasal düzenleme gerekiyor. İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi yönünde talepleri Hükümet olarak dikkate alacağız. Yine bu kapsamda, bir üniversitemizin de ismini değiştiriyoruz. Nevşehir Üniversitesi’nin ismini, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriyoruz. Böylece, tarihimizin bir büyük şahsiyetinin, bir gönül dostunun, gönül mimarının ismini, kabrinin bulunduğu Nevşehir’deki üniversitemize veriyoruz" şeklinde konuştu.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

Demokratikleşme Paketi'yle getirilecek bir başka yeniliğin 'kişisel verilerin korunması hakkında' olduğunu anlatan Erdoğan, "Kişisel verilerin korunmasına yasal güvence getiriyoruz. 12 Eylül 2010’da yaptığımız Anayasa değişikliğiyle, kişisel verilere Anayasal güvence getirmiştik. Şimdi, bu Anayasa maddesinin uygulamasını sağlamak için, taslağı hazır olan kanunu Meclis’imize gönderiyoruz. Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak, ilgisiz kişilerle paylaşılamayacak" dedi.

Yardım toplamada kısıtlamaları kaldırdıklarını bildiren Erdoğan, "Yardım toplama konusunda, zaman zaman özgürlükler sınırlama altına alınmıştı. Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu’na yetki verilmiş, aslında Anayasa ve yasalara tamamen aykırı, insan hak ve hürriyetlerine ters bir durum oluşturulmuştu. Bununla ilgili yönetmelik geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı. Şimdi, yasal olarak da bu yanlış uygulamaya son veriyor, ilgili kanunun 8’inci maddesindeki söz konusu hükmü kaldırıyoruz. Vatandaşımız, bundan sonra yardımlarını hür iradesiyle istediği yere verebilecek" diye konuştu.

Şu ana kadar açıklanan reformların yasal düzenleme gerektirdiğini söyleyen Erdoğan, belli bir takvim içerisinde bu yasal düzenlemeleri hayata geçireceklerini dile getirdi.

İDARİ DÜZENLEME GEREKTİREN REFORMLAR

Erdoğan, ikinci kısımda, sadece idari düzenleme gerektiren reformların bulunduğunu belirterek, Bu düzenlemeleri, Bakanlar Kurulu Kararı, Genelge ya da Yönetmelik Değişikliğiyle gerçekleştirmek mümkün. Kılık Kıyafet Yönetmeliğini değiştirerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağını kaldırıyoruz. 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik', kadın ve erkekler için kısıtlayıcı hükümler içeriyordu. Bu kısıtlamalar, çalışma hakkını, din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ediyor, ayrımcılık içeriyordu. Yönetmeliğin 5’inci maddesinde değişiklik yaparak, kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırıyoruz. Resmi Elbise giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, Emniyet mensuplarını, Yargıda Hakim ve Savcıları bunun dışında tutuyoruz" ifadelerini kullandı.

İLKOKULLARDAKİ ÖĞRENCİ ANDI UYGULAMASI KALDIRILIYOR

İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldıracaklarını açıklayan Erdoğan, "1933 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir genelge yayınlanmış, ilk ve orta dereceli okullarda Andımız uygulaması başlatılmıştı. Bu uygulama zaman zaman kaldırıldı, metin değişikliğe uğradı. 12 Mart ve 12 Eylül’de, bireysel girişimler neticesinde bu uygulama devam etti. Geçen yıl, ortaokullarda bu uygulamayı kaldırmıştık. Şimdi de, ilkokullarda bu uygulamaya son veriyoruz" dedi.

Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur Manastırı arazisinin, manastır vakfına iade edildiğini bildiren Erdoğan, "Böylece, bir haksızlığı gideriyor, Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını teslim ediyoruz. Esasen, Cumhuriyet tarihimiz boyunca, bu konuda en büyük hassasiyeti Hükümetimiz gösterdi, hakların iadesi konusunda ciddi bir çalışma sergiledi. 2003, 2008 ve 2011 yılında yaptığımız düzenlemelerle, mağduriyetlerin giderilmesi için samimi adımlar attık ve somut neticeler elde ettik.

Şu ana kadar, bu kapsamda 250’den fazla iade yaptık ve 2,5 milyar Liralık mülkü hak sahiplerine teslim ettik. Süreç devam ediyor, incelemeler devam ediyor… Hiç kimseyi mağdur etmeden, hak sahiplerine haklarını teslim edeceğiz" şeklinde konuştu.

ROMAN DİL VE KÜLTÜR ENSTİTÜSÜ KURULUYOR

Başbakan Erdoğan, Roman Dil ve Kültür Enstitüsü'nün kurulduğunu bildirerek, "Roman vatandaşlarımızın dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara ilişkin araştırmalar yapmak, çözüm önerileri üretmek amacıyla, bir ilimiz üniversitesi bünyesinde, Roman Enstitüsü kuracağız. Roman vatandaşlarımızın yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve eğitim alanındaki sorunların giderilmesi için adımlar atıyoruz. Bu amaçla, 2009 yılında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğimiz Roman Çalıştayı sonrası başlatılan çalışmaları hızlandırıyoruz. İlgili bakanlık ve kurumlarımız çalışmalarını hızla tamamlayacaklar. Özellikle barınma noktasında Roman vatandaşlarımız için çok önemli bir adım attık ve TOKİ eliyle Roman konutları üretmeye başladık. Edirne, Çanakkale, Sakarya, Bursa ve diğer birçok il ve ilçemizde bu inşaatlar devam ediyor" ifadelerine yer verdi.

Demokratikleşme Paketi'nin bu başlıklardan oluştuğunu anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye’de, bugüne kadar, tek bir paket halinde açıklanan en kapsamlı reform sürecini başlatıyoruz. Bu süreci en kısa zamanda tamamlayacak, yeni hedeflere doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Bu paketle birlikte, Türkiye ekonomisi, demokrasisi, Türkiye’nin toplumsal yapısı ve kardeşliği inanıyorum ki çok büyük güç kazanacak." 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız