SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Destek Kesin Tespitten Sonra..'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da kayısının büyük çapta hasar görmesine neden olan don olayı TBMM'de konuşuldu. Bu konuda sözalan AKP Milletvekili Öznur Çalık, sorunu dile getirirken CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu da söz alarak kendisine destek verdi. Çalık'a yanıt vermek için söz alan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, hasarın belirlenmesi ve karşılanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Eker, "Tabii gelen ilk değerlendirmelerde hasar oranının yüksek olduğu ifade ediliyor ancak bizim bunu herhangi bir karara, bir ödemeye, bir yardıma, bir desteğe dönüştürmemiz muhakkak surette kesin hasar tespitinin ortaya çıkmasıyla mümkündür."dedi.

TBMM'nin Salı günkü oturumunda, kayısının dondan hasar görmesine ilişkin olarak konuşulanlar tutanaklara şöyle geçti:

"BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Malatya'da yaşanan tabii afet ve don olayı hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur Çalık'a aittir.

Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya'da meydana gelen don afeti nedeniyle zarar gören kayısı ağaçları ve çiftçilerimizin uğradığı zararlarla ilgili şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyanın kayısı başkenti olarak anılan Malatya'mızda her dört aileden birinin, yaklaşık 60 bin ailenin geçim kaynağı kayısı üreticiliğidir. Dünya kuru kayısı üretiminde yüzde 90'lara yaklaşan pay, ilimize aittir. Kayısı, Türkiye'nin ihracatı içerisinde çok önemli bir yere sahiptir.

Kayısı ile ilgili bugüne kadar yapmış olduğumuz çalışmalarla üreticilerimizin daha önceki yıllarda çeşitli düzeylerde yaşanan don olayları nedeniyle uğradığı maddi zararların önüne geçebilmek adına girişimlerde bulunmuştuk ve yapmış olduğumuz bu girişimler neticesinde, yaşanan afetler dolayısıyla çiftçilerimizin zararlarını karşılamak adına Hükûmetimiz, Sayın Başbakanımız, bakanımız TARSİM uygulamasını başlatmıştır. TARSİM uygulamalarında Türkiye genelinde Malatyalı çiftçilerimiz gerekli sorumluluk bilinciyle takip etmiş ve ürünlerini sigortalatmışlardır ve bu vesileyle de Malatya'ya TARSİM'le birlikte ödenen para vardı.

Ancak kayısının çiçek dönemindeki don afeti hasarı tarım sigortası teminatı kapsamında olmadığından çiçekte oluşabilecek hasar TARSİM tarafından tazmin edilememektedir. Bu sebeple daha önce 2006 yılında yaşanan don afetinin hasarları Sayın Başbakanımızın talimat ve himmetleriyle 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde tazmin edilmiş ve 6.874 çiftçimize 16 trilyon 751 milyar ödenmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, Malatya'mızda 17-18 Mart 2010 tarihlerinde gece yaşanan don olayı nedeniyle bu yıl geçmiş yıllara oranla çok daha ciddi oranda zararlar oluşmuştur ve kayıplar oluşmuştur. Bu yaşanan afet tüm Malatya kamuoyunu ciddi ve derinden yaralamıştır. Merkez dâhil tüm ilçelerimizde -on üç ilçemizde- kayısı ağaçlarında büyük maddi hasarlar meydana gelmiştir. Malatya'nın can suyu kayısımızın ciddi hasarlarını maalesef şu an hep birlikte takip etmekteyiz.

Yapmış olduğumuz girişimler neticesinde gerek Tarım İl Müdürlüğü yetkililerimiz gerekse TARSİM yetkililerimiz şu an hasar tespit çalışmalarına devam etmektedir. 17-18 Mart 2010 tarihinde ilimizin Akçadağ ve Yazıhan ilçelerinde sıcaklık derecesi eksi 3 dereceyi bulmuştur. Bu ilçelerimizde yapılan tespitler ve bize gelen bilgiler, ağaçların ciddi anlamda dondan etkilendiği yönündedir.

18'ini 19'una bağlayan gece Kale, Battalgazi, Doğanyol, Pütürge'de eksi 3 derece; diğer ilçelerimizde ve merkez de dâhil olmak üzere eksi 6 dereceye kadar soğukluk söz konusudur.

Genel olarak ilimizin bütün ilçelerinde kayısı ağaçlarımız çiçeklenme döneminde olduğundan, çiçek eksi 2 dereceden sonra dondan etkilenmektedir. Bazı ilçelerimizde sıcaklığın sıfır olduğu belirtilmesine rağmen, bu oran, zarar oranı yüzde 70'lere varmaktadır.

Yaşanan afetin yaralarını sarmak, çiftçilerimizin yegâne geçim kaynağı olan kayısımızda meydana gelen hasarın tazmin edilebilmesi adına, Malatya milletvekilleri ve İl Başkanımız olarak, sürecin başından itibaren, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere Sayın Tarım Bakanımız, ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde çiftçilerimizin zararlarını tazmin etmek için girişimlerde bulunmuş vaziyetteyiz.

Bu çerçevede, çiftçilerimizin yaşadığı sorunlar ve karşılaşılacak maddi hasarlarla ilgili olarak bilgileri ve dosyayı Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ilettik, Sayın Bakanımızla konuları paylaştık. Özellikle çiçek dönemindeki don hasarının tarım sigortası teminatı kapsamında olmadığından dolayı çiçekte oluşabilecek hasarın TARSİM tarafından tazmin edilmediği, dolayısıyla oluşan bu hasarın 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun kapsamına alınmasını ve bu kapsamda zararın tazmin edilmesi hususundaki beklentilerimizi arz ettik. Sayın Başbakanımız da konunun önemine binaen Tarım Bakanımıza hasarın tespitiyle ilgili talimatlarını vermiş bulunmakta.

Meydana gelen afetin neticeleri hepimizi derinden üzmüştür. Yapılan çalışmalar en kısa zamanda sonuç verecektir. 2006 yılında yaşanılan afette nasıl Malatyalı çiftçilerimizin zararları Hükûmetimiz -Sayın Başbakanımız ve Bakanımız- tarafından karşılanmışsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çalık, lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Ben inanıyorum ki Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla, 2010'da kayısıda yaşanılan bu zararın yine Sayın Bakanımız ve Başbakanımız tarafından ciddi manada takip edilip zararlar karşılanacaktır. Ben, bu konuda, Malatya'da konuyu çok yakından takip eden ziraat odalarına, muhtarlarımıza, Malatya kamuoyuna, Malatya milletvekillerimize, tüm siyasi partilerimize teşekkür ediyorum ve şimdiden, Sayın Başbakanımızdan ve Bakanımızdan bizleri bu konuda bir kez daha zararlardan kurtarmak için, zararlarımızı karşılamak için desteklerini beklediğimizi ifade ediyor ve Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çalık.

Aynı konuyla ilgili Sayın Çetinkaya, Sayın Aslanoğlu ve Sayın İnan söz istemişlerdir. Her 3 sayın milletvekiline ikişer dakika söz veriyorum.

Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Bir kez de aynı konuyla ilgili gündem dışı yarın bana söz vereceğiniz için teşekkür ediyorum.

Sayın Çalık'a teşekkür ediyorum.

Sorun hepimizin sorunu, sorun çiftçimizin ve tüm Malatyalının sorunu. Sorun ekmeğimizdir. Bu konuda hepimiz çiftçimize her türlü önlemi almak zorundayız. Hakikaten tüm Malatya'nın tüm ekonomisi kayısıya bağlıdır. Çiçek dönemini kapsamayan sigorta nedeniyle tüm çiftçilerimiz mağdur olmuştur. Olay çok büyüktür, zararımız çok büyüktür. Bu nedenle hepimizin bu konuda hassas bir şekilde çözüm bulacağımızı ümit ediyorum. Sorun, siyasetin ötesinde bir ekmeğin sorunudur, çocuklarımızın sorunudur, orada yaşayan herkesin sorunudur. Bu konuda kim destek verirse şimdiden ona bir Malatya Milletvekili olarak teşekkür ediyorum. Özellikle 2090 sayılı Afet Yasası'nın mutlaka çalıştırılması lazım çünkü çiçek dönemi sigorta kapsamı içinde değil. Bir kez daha, kim destek olacaksa, ekmek adına, çocuklar adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Sayın Şandır, siz de söz istediniz ama Grubunuzdan Sayın İnan istedi, her gruptan bir sayın milletvekiline vereceğim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Aynı konuda MHP Grubu adına ben de konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - O zaman Sayın İnan'a vermekten vazgeçeceğiz Sayın Şandır.

Sayın İnan, buyurun.

MÜMİN İNAN (Niğde) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye'de olduğu gibi Niğde'de de özellikle hava sıcaklarının aşırı düşmesi neticesinde Türkiye'nin genelinde çok ciddi bir biçimde don afeti yaşanmıştır ve çiftçilerimiz mağdur olmuşlardır. Sayın Çalık'ın dile getirdiği gibi, Türkiye'nin ve dünyanın merkezi olan kayısıyla ilgili Malatya'da meydana gelen afetle birlikte Niğde'de de kayısı, şeftali, nektarin ve bademle ilgili çiftçilerimiz çiçek aşamasında sigorta kapsamında olmadıkları için çok ciddi bir biçimde mağdur olmuşlardır. Dolayısıyla, bu mağduriyetin giderilmesi noktasında Sayın Başbakandan ve Sayın Tarım Bakanından gerekli ilginin gösterilmesini, dolayısıyla çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi noktasında acil olarak -Niğde'de henüz tespitler de yapılmamıştır- tespitlerin de yapılarak bir an önce çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi ve umudunu ona bağlayan insanlarımıza en azından moral açısından ilk etapta bir tespitin yapılarak gerekli tedbirlerin alınması noktasında Hükûmete de yapacağı çalışmalar için şimdiden ilgilerine de teşekkür ediyoruz.

Ben, çiftçiler adına da, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına da, göstereceğiniz ilgiden dolayı Sayın Bakanım, Sayın Başbakana şimdiden teşekkür ediyoruz efendim.

Sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Sayın Ünlütepe, zaten grup adına Sayın Aslanoğlu'na vermiştim, teşekkür ediyorum.

Sayın Çetinkaya, buyurun.

MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elâzığ) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Hakikaten Sayın Çalık'ın da belirttiği gibi, Malatya bölgesi ve benim ilim olan Elâzığ'da da özellikle Baskil ilçesinin yüzde 100'e yakını tamamen kayısı üretimiyle uğraşmakta ve bütün gelirleri kayısıdan karşılanmaktadır. Fakat 16, 17, 18 ve 19 Mart tarihlerinde vuku bulan don olayı neticesinde kayısıların yüzde 100'e yakını tamamen dondan etkilenmiş ve maalesef kayısılar tamamen, yani yüzde 100'e yakını dondan zarar görmüş durumda. Sayın Tarım Bakanımla da bu konuyu görüştük ve bölgeye müsteşar yardımcısının başkanlığında bir komisyon, bir heyet gönderildi. Hasar tespit komisyonu yapıldıktan sonra konu Sayın Başbakanımız tarafından da Hükûmet olarak konu değerlendirilecek ve zarar gören çiftçilerle ilgili gerekli bütün yardım ve destekler o zaman kararlaştırılacak. Tabii çiçek safhasında olduğu için tarım sigortası maalesef yapılamamaktadır mevcut kanuna göre, ama 2090 sayılı Kanun'la bu konu değerlendirilecek ve inşallah hiç olmazsa çiftçilerimizin kısmen de olsa bu husustaki karşılaşmış olduğu zararın Hükûmetimiz tarafından en kısa zamanda gereken önem verilerek buna bir çare bulunması hususunda yapılacak desteklerden dolayı şimdiden başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Hükûmetimize teşekkür ediyorum ve gerek Malatya'da gerek Elazığ'da ve Baskil yöresinde gerek Niğde bölgesinde meydana gelen bu don olayından dolayı zarar gören bütün vatandaşlarımıza, hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.

Bana bu sözü verdiğiniz için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetinkaya.

Sayın Kaplan, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz de Malatya'da kayısı hadisesinde don olması nedeniyle üründe büyük bir zararın meydana geldiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Önemli olan vicdanların donmamasıdır. Türkiye, bu tür tabiat olaylarıyla sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Devletin, Hükûmetin bu konuda önlem almasıyla, sigorta açısından da birtakım düzenlemeler yapmasıyla rahatlıkla aşacağına inanıyoruz. Söz, vaat değil, gecikmeden somut adımların atılması gerektiğine inanıyoruz ve tarım sektöründeki yaşanan krizle birlikte bu tür doğal afetler karşısında da önlem alınmasının gerektiğini düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Gündem dışı konuşmaya Hükûmet adına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; gündem dışı konuşma yapan Malatya Milletvekilimiz Sayın Öznur Çalık'ın konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; havaların birden soğuması sebebiyle geçtiğimiz hafta Türkiye'nin bazı bölgelerinde don hadisesi yaşandı. Özellikle Malatya merkez ve ilçelerinde 17-19 Mart 2010 tarihlerinde sıfırın altında değişik değerlerde ve sürelerde don afeti meydana geldi.

Tabii, 1.100 rakımın üzerinde olan bölgelerdeki ağaçlarda henüz tomurcuk kabarması, tomurcuk patlaması ve pembe tomurcuk devresinde olunduğundan nispeten dondan hasar az meydana geldi ancak 1.100 rakıma kadarki 1.100 rakımın altındaki bölgelerde ise çiçeklenme, tam çiçeklenme ve taç yaprak dökümü devam ettiğinden bu bölgelerimizde, bu yükseltilerde zarar görme oranı daha yüksek.

Biz tabii gerek İl Tarım Müdürlüğümüz vasıtasıyla mahallinde gerekse bugün Müsteşar Yardımcımız ve Üretim Genel Müdürümüzün, ikisinin de katıldığı bir heyet Malatya'ya gidiyor. Ayrıntılı, orada -ki bu kişiler aynı zamanda Tarım Sigortaları Yönetim Kurulu Başkanı ve üyesi; Müsteşar Muavinimiz bu Kurulun Başkanı- dolayısıyla, meseleyi iki boyutta ele alıyoruz. Birincisi, sigorta ile ilgili olabilecek ihtilaflar konusunda inceleme yapmak ve bunu bir vuzuha kavuşturmak teknik olarak.

İkincisi ise sigorta yaptırmamış olan vatandaşlarla ilgili olarak da hasarın derecesini ve bunlarla ilgili olarak mevcut mevzuat çerçevesinde hangi imkânların, hangi prosedürün uygulanabileceğini tespit etmek üzere arkadaşlarımız teknik olarak çalışıyorlar. Tabii gelen ilk değerlendirmelerde hasar oranının yüksek olduğu ifade ediliyor ancak bizim bunu herhangi bir karara, bir ödemeye, bir yardıma, bir desteğe dönüştürmemiz muhakkak surette kesin hasar tespitinin ortaya çıkmasıyla mümkündür. Bunu özellikle şunun için de vurguluyorum: Çünkü bu bir defada olan biten bir şey değil. Genellikle "geç don" dediğimiz hadise Nisan 15'e kadar olabiliyor o bölgelerde. Dolayısıyla yani diyelim 17-19 Mart tarihlerinde vuku bulan bir don var, bir hasar var ama kesin olarak bunun arkasından gelebilecek bir başka don veya bir başka problem ilave hasarlar da meydana getirebilecektir. O nedenle de biz şu anda bunu bütün detayıyla zaten inceliyoruz, tespitlerimizi yapıyoruz. Bu sadece Malatya, tabii şu anda Sayın Çalık konuşma yaptığından dolayı -kendisine de teşekkür ediyoruz bu konuyu gündeme getirdiğinden dolayı, diğer milletvekillerimize de- bu konuyu konuşuyoruz ama tabii Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bugünlerde olabiliyor, Niğde'de de, başka yerlerde de; oralarda da zaten gerekli inceleme, araştırma yapılıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz tabii tarım sektörünün, daha doğrusu tarımsal üretimin tabiat şartlarına bağlı bir üretim olması hasebiyle yüksek düzeyde risk altında olduğunu biliyoruz. Özellikle açıkta yetiştirilen ürünlerde, gerek bitkisel ürünlerde gerek meyve sebzede, tarla ürünlerinde hepsinde bu risk son derece yüksek, zaman zaman oluyor. Bu riski minimize etmek için bir yandan bilgi ve teknoloji kullanılması, bilişim teknolojilerinin kullanılması, bir yandan alınabilecek tedbirlerin alınması ama öte yandan da bu riskle kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalındığında da üreticiye destek olunması açısından birtakım argümanları biz geliştirdik ve ortaya koyduk. Türkiye 1930 yılından itibaren konuştuğu Tarım Sigortaları Kanunu'nu bizim dönemimizde, bizimle birlikte, 2005 yılında uygulamaya koydu ve 1 Haziran 2006 tarihinden itibaren de bir risk değerlendirmesi kapsamında tarımsal sigorta uygulaması yapılıyor. Hatta çiftçi ödediği poliçe bedelinin yarısını da devletten, Bakanlıktan, Hükûmetten destek olarak almaktadır. Yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Yani çiftçimiz tarlasını diyelim 500 Türk Lirasına sigortalattıysa, 250 lirasını biz hibe olarak kendisine karşılıksız ödüyoruz. Nitekim bu ay mesela sigorta ödememiz yaklaşık 9 milyon lira ki, cuma günü sigorta ödemeleri gerçekleştirilecek, 9 milyon lira bu ayın ödemesi olarak yapıyoruz.

2009 yılında Malatya ilimizde 7 milyon 277 bin lira çiftçi prim ödedi, 7 milyon 277 bin lira… Burada sigortanın ben ne kadar önemli olduğunu ve aslında çiftçinin ne kadar yararına olduğunu ifade etmek istiyorum. Karşılığında ne aldı Malatya çiftçisi? 24 milyon 120 bin lira hasar ödemesi aldı. Yani 7'ye karşı 24 aldı, 7 ödedi 24 aldı. Bu uygulama bu şekilde sürüyor.

Şimdi tabii, burada özellikle çiçeklenmeyle ilgili birtakım tartışmalar var. Dünyanın hiçbir yerinde de, dünyanın tarım sigortası uygulanan hiçbir ülkesinde bütünüyle, baştan aşağı çiçeklenme sigorta kapsamında değil çünkü çiçek dökülmesi sadece don ile meydana gelmiyor, dondan kaynaklanmıyor. Don olmasa da, fizyolojik sebeplerle de, yani normal bir gelişmenin bir parçası olarak da çiçek dökebiliyor. O nedenle, teknik olarak çiçeğin tamamının risk kapsamında değerlendirilip, sigorta kapsamında değerlendirilip bunun bütünüyle sigortalanması dünyanın hiçbir yerinde yok ve böyle bir uygulama da, böyle bir risk de mümkün görünmüyor ancak bunun mutlaka bir orta yolunun bulunması… Bu konuda bizim, tabii, gönlümüz çiftçinin lehine bir uygulamanın gerçekleşmesi ve çünkü bu reasüre ediliyor yani üç yıllık dönemlerle reasürans yapılıyor yani bu alınan, toplanan primler bir başka yere sigortalanıyor ve onun bir sözleşmesi, bir anlaşması var, bu şekilde yapıldı. Hatırlarsanız değerli milletvekilleri, biz uygulamayı başlangıçta yaptığımızda zaten don risk kapsamında değildi, daha sonra biz donu çiftçinin faydasına olur düşüncesiyle -ki yerinde de bir karar- onu kapsama dâhil ettik. Nitekim bu sene sel baskınlarını da tarım sigortası kapsamına aldık ilk defa olarak. Sel felaketlerini de bu sene tarımda eğer bir zarar, bir hasar söz konusu oluyorsa bundan dolayı yapılıyor.

Bu konudaki ikinci risk yönetim aracımız, daha doğrusu çiftçi riskle karşı karşıya kaldığında yaptığımız, uyguladığımız yöntem, 2090 sayılı bir kanun var tabii afetlerden zarar görenlere yapılacak yardımlarla ilgili. Bu Kanun, tabii, 1977 yılında yürürlüğe giriyor fakat 1996 yılına kadar hiç uygulanmıyor, 96-2002 arasında sadece 2 milyon lira, bir, çiftçiye ödeme yapılıyor, sadece 2 milyon lira 99-2002 arasında. 2003-2009 arasında çiftçilere karşı karşıya kaldıkları zararlar nedeniyle bu Kanun kapsamında 253 milyon 953 bin lira, biz, Türk çiftçisine bu kapsamda yardımda bulunduk yani 253 -eski parayla- trilyon lira. Bu Kanunu da biz işlettik ve yürütüyoruz. Bu Kanunla ilgili şu anda, biraz daha bunun, tabii, şartları ağır. Bunun şartları içerisinde çiftçilerimizin toplam mal varlığının yüzde 40'ının hasar görmesi şartı var. Bunun şartlarının iyileştirilmesi ürün bazında, belki yüzdeleri itibarıyla, toplam mal varlığını değil de biraz daha ürünle birebir ilişkilendirilmek suretiyle bir düzenlemeye gidilebilir. Bu, tabii, yüce Meclisin, sizlerin takdiriyle olacak bir husus ama biz, bugün karşı karşıya kaldığımız Malatya'daki kayısı üreticilerinin sorunlarının çözülmesi, karşı karşıya kaldıkları felaketten bir nebze kendilerine yardımcı olmak maksadıyla, gerek sigorta ile ilgili gerekse 2090 sayılı ve gerekse eğer gerekiyorsa tabii kesin hasar raporlarının sonuçlarına göre başka birtakım kararları arkasından alacağız. Bununla ilgili gerekli çalışmaları da zaten yapıyoruz.

Bu vesileyle Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mart ayında, bu ay içerisinde, daha doğrusu bugün Ziraat Bankasına biz 1 milyar 200 milyon lira Türk çiftçisine destek ödemesi gerçekleştiriyoruz. Cuma günü, 26 Mart günü çiftçilerin hesabında olacak ama bugün biz Bakanlık olarak bankaya, çiftçilere ödenmek üzere aktardık. Nedir bunlar? Özellikle fındık üreticileri ile ilgili bizim bu sene başlattığımız destek uygulamasında yaklaşık 640 milyon lira yani 640 trilyon lira ödemesi fındıktan, çay primi keza 126 milyon lira, 259 milyon lira hayvancılık, 8 milyon 900 bin lira tarımsal sigorta, 5 milyon 600 bin lira kırsal kalkınma destekleri, 147 milyon lira hububat, bakliyat primleri ve 9 milyon lira sertifikalı tohum kullanımı olmak üzere yaklaşık 1 milyar 200 milyon lira yani 1 katrilyon 200 trilyon eski parayla Türk çiftçisine biz bugün bankaya ödenmek üzere hesaplarına geçirdik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bu vesileyle bir kez daha, gerek Malatya'daki tüm zarar gören üreticilerimize gerek komşu il Elâzığ-Baskil gerekse Türkiye'nin diğer bölgelerinde, Niğde'de, başka bölgelerde afetle karşı karşıya kalan, dondan zarar gören bütün çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündem dışı ikinci söz, Nevruz Bayramı ve önemi konusunda söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'ye aittir.

Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Mart Nevruz Bayramı ve önemi üzerine gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ben de başta Malatya olmak üzere Elâzığ ve çevre illerde don nedeniyle zarar gören kayısı üreticilerimize geçmiş olsun diyor, Hükûmetin acilen bu çiftçilerimize destek olmasını, Malatya ve Elâzığlılar adına önemle rica ediyorum..."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız