SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Dolaba Koyun Dursun

A- A+ PAYLAŞ

Dolaba Koyun Dursun
Bülent KORKMAZ

“Vay vay vay. Malatyahabar.gom” (Malatyaspor yöneticisi Akçadağlı Ali Cengiz sitemizin adını sanını böyle okur-söyler) ‘un gıymetli ohurları…
Muhterem cemaat…

Yaşama ve aşka olan inancını asla kaybetmeyen, ol bu sebeple en kötü ruh halinde dahi sayısal lotoya, piyangoya, iddiaya prim vermemiş, eşek yarışı kuponlarına el sürmemiş ve sürmeyecek, paşa torunu Çetin Altan’ın “enseyi karartmamak lazım” lafına kulak verircesine hareket eden her iki dededen (Cumali-Hasan. İki rahmetli bağ bahça işinde Karpatlar’ın Maradonası’ydı) bahçıvan torunu sanal yazarınız, yaşadığı, duyduğu, gördüğü gülünç hadiseleri yakın çevresi ve sizlerle paylaşmaktan ayrı bir mutluluk duyuyor.

Sizlere de öneriyor ki;

Gülelim, güldürelim; gülmeyenleri ve güldürmeyenleri uyaralım.

Alın size son günlerde torbamıza düşen üç adet, hepsi bir diğerinden merdane ve gerçek oğlu gerçek, 3 adet Özbeöz Malatya hikayesi…

***

* Orduzu’da Gece Mevlit mi Okunur?

Yalçın ağabey, henüz şahsen tanışma şerefine nail olamadığım, meselesi bol bir abimizdir. Malatyaspor İdari Menajeri Atilla Kapkıner’in babasıdır. Vakti zamanında içmiştir. Laf aramızda, küfür söz konusu oldu mu ağzından güller açar. Bi yerde rastlarsanız, kendinize mığayat olun.

Abimiz ve bir grup kankası gecenin geç ve yıldızsız bir vakti Orduzu Pınarbaşı’ndan dönmektedir. Kaza yaparlar. Araba “kırılmış”, Yalçın ağabey sedyelik olmuştur. Derhal Devlet Hastanesi’ne götürülür.. Millet telaş içinde. Usul gereği polis devreye girer. Memur Bey gayet kibar bir ifadeyle, yaralı yakını olduğunu düşündüğü sedye etrafındakilere “Alkol var mı?” diye, gıyaben Yalçın Abi’nin durumunu sormaya çalışır.

Cevap, sedyedeki Yalçın ağabeyden gelir. Şöyle bir döner ve her Türk polisinin gıpta edeceği bir zanlı pozuyla ifadesini verir:

“Ne alkolu soruysun gardaş? Gecenin bu vahtı Orduzu’da mevlit mi ohuduyular? Helbet rakı içtik…”

Bilmeyenlere ve Malatya’dan epey uzun süreden beri uzak olanlara not: Orduzu Pınarbaşı suyu ve ağaçlarıyla o saatte insanları bu tür faaliyetlere davet etmektedir. Suç, bizzat ve şahsen ağaçlar ile suyundur. Ağaçları kesmek, suyu kurutmak lazımdır.

* Ev Malının Gözünü Sevem

Ön Açıklama: Ailevi meseledir, lütfen bizden isim istemeyin… İsim koymadığımız yerlere siz kimin adını koyarsanız koyun.

Hemşerimiz karı-kocanın bir çocuğu var. Aile arasında ikinci çocuk olsa iyi olur hesabıyla laflar ediliyor. Kadının yaşı da çocuk için biraz geçmek üzere.

Bu hususlarda ombudsmanlığı ve Hıncal Uluçluğu tartışılmaz kişiler kuşkusuz anne ve/veya kaynanalardır. Bizimki oğlunu kenara çekip “Oğlum, bah…Bi tene az. İkinci çağayı yapın” mealinde uyarısını yapıyor.

Oğlan, muziplik olsun diye mi, ciddi mi artık, “Ana…Yapmayah. Bi tene evlatlıh alah. Nolacah sanki?”

Anamızın cevabı:

“Yavrım, heç evde yapılanınan dışarıda hazır olan bir mi?”

Arka Açıklama: Haggaten doğru demiştir anamız. Ben tandır ekmeğinden bülüyüm. Bizim fırıncı Memet Usta ekmeğin gralını bişiriyi amma, evdeki tandırın yerini dutmuyu…

* Trafik Canavarları

Yalçın abiyle başladık. Onunla bitirelim.

Hürriyet Malatya bürosunda bir ara muhabirlik mesaisi de bulunan küçük oğlu Bülent ile Muş’tan Malatya’ya gelmekte olan kahramanımız, Bülent’in yolda hız yapması, sollamaları vesaire nedeniyle çılgına dönüyor. Bülent bir yandan küfürleri yiyor, ama umurunda değil, alışmış artık.

Bingöl sınırları dahilinde bir yerde trafik ekipleri arabayı durduruyor. Yalçın Baba hemen kapıyı açıp polisin yanına koşuyor ve eliyle oğlunu işaret ederek, “Aha bu trafik canavarı. Dutun bunu, en ağır cezayı yazın” diye ihbarda bulunuyor.

Polis cezayı yazacak. Bülent’i alıyor bir telaş. Ama o da cin gibi. Hemen cebinden nüfus cüzdanını çıkarıp polise göstererek şöyle diyor:

“Bu benim babam. Kafası çok bozuk. Kendisini acele Elazığ’a (akıl hastanesi var ya) götürmemiz lazımdı. O yüzden hız yaptım”

Baba-oğul bu minval üzerine birbirine girecekken, polis, şöyle bir bakıp elini sallayarak, “İkinizde çekin gidin” diyerek yakasını kurtarıyor.

Ve bu muhabbetin ardından 200 kilometre daha yaparak, Malatya'ya vasıl oluyorlar. Bu 200 kilometrenin nasıl geçtiğini de siz tahmin edin!..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız