SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Dünya Barış Günü

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:44:07
Dünya Barış Günü
A- A+ PAYLAŞ

Siyasiler ve kuruluş temsilcileri 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla açıklamalar yaptılar..

AKP İL BAŞKANI TÜFENKÇİ'NİN AÇIKLAMASI..

Adalet ve Kalkınma Partisi Malatya İl Başkanı Avukat Bülent Tüfenkçi şu açıklamayı yaptı:

"Küresel anlamda acı hadiselerin, şiddet olayların yaşandığı, devlet yöneticilerinin kendi vatandaşına anti-demokratik ve insanlık dışı uygulamalar neticesinde her gün onlarca insanın yaşamını yitirdiği, zulüm gördüğü dönemde barışa, kardeşliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız. Özellikle Ortadoğu’da diktatör rejimlerin yaptığı zulüm kabul edilir bir durum değildir. 

Dünya devletlerinin halklarıyla barışık olması küresel barış ve istikrar noktasında çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu anlamda kendi vatandaşıyla barışık bir şekilde istikrarla gelişimini sürdürmekte, farklı etnik grup ve inançlara karşı her zamankinden daha çok hassasiyet göstermektedir. 

Değerli hemşerilerim, evlat acısından daha büyük bir acı yoktur. Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın, hiç kimsenin ocağına bu acıyı düşürmesin. Yıllarca Fırat’ın Doğu’su ile Batı’sını iki ayrı kutup gibi gösterilmesinin bedeli Türkiye’ye ağır oldu. Yaklaşık 30 yıl boyunca ülkemizin Doğusunda, Batısında, Kuzeyinde, Güneyinde nice evladımızı yitirdik, nice şehit verdik ve milyar dolarlarla ifade edilen ekonomik kayıp. Ama unutulan, ihmal edilen bir nokta vardı; annenin ideolojisi yoktur, annenin siyaseti yoktur, sağcılığı solculuğu, Süniliği, Aleviliği yoktur. Oğlu her ne sebeple hayatını kaybetmiş olursa olsun Yozgat’taki anne ile Hakkâri’deki anne oğullarının mezarı başında aynı duayı okuyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa birbirimizden farkımız yok demektir. 

Türkiye bugün gelinen nokta itibariyle, unutulan, ihmal edilen değerlerini, zenginliklerini tıpkı Selahaddin Eyyübi’nin, Alparslan’ın, Yavuz Sultan Selim’in sancağı altında olduğu gibi, Kurtuluş Savaşı’nda, Çanakkale’de, Yemen’de olduğu gibi kardeşliği, birliği, beraberliği canlandırarak hatalardan dönme noktasına gelmiştir. Hamdolsun terör meselesi ülkemizin gündeminden kalkmıştır. Artık farklılıklardan korkan, bunu bir tehdit olarak gören devlet anlayışı yok. Demokrasiye, kişi hak ve özgürlüklerine yakışan tüm etnik ve dini inançları zenginlik olarak görüp, kardeşlik hukuku içerisinde yaşamanın yollarını bulmaktır. Türkiye’nin bu anlamda ciddi bir mesafe kat ettiği inkâr edilemez bir gerçektir. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Arap… herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği altında birinci sınıf vatandaş olarak görülmesi bölünmenin, ayrışmanın aksine bizi birbirimize daha çok yakınlaştırarak, birliğimizi, beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmektedir.

Nasıl ki Fuzuli’nin şiirleri ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmet-i Hani’nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmaktadır. Neşet Ertaş ‘Gönül Dağı’ dediğinde nasıl ki hepimizin tüyleri ürperiyorsa aynı şekilde Şiwan Perver Halepçe dediğinde gönül dünyamızın derinliklerine dalıyoruz. Yunus Emre, Haci Bektaş’ı Veli, Fuzuli, Pir Sultan Abdal da yine aynı şekilde bizim zenginliğimizdir.

Bugün Ortadoğu’da yaşanan acı hadiseleri büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Ortadoğu’da yaşanan süreç dünya barışının tesisi noktasında büyük bir risk teşkil etmektedir. Bir an önce gerçek adaletin sağlanması, bölgede devam eden düşük yoğunluktaki savaşın son bulması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. BM başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların üstlendikleri misyon gereği artık ciddi anlamda girişimde bulunarak küresel anlamda barışa katkı sunmalıdır. Suriye’nin, Mısır’ın, Filistin’in, Gazze’nin hak ettiği barışa, huzura, sükunete kavuşması için küresel anlamda bir girişimin olması gerekir. Türkiye’nin göstermiş olduğu hassasiyeti diğer bölge ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinin göstermesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü Ortadoğu’da barış sağlanamaması tüm dünya da sağlanamaması demektir. 

Bu duygu ve düşüncelerle tüm Türkiye ve dünya halklarının 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kutlar, şiddetin, çatışmanın, terörün son bulduğu bir dünyada bütün etnik kimlik ve inançların birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde yaşamasını temenni ederim."

CHP İL BAŞKANI KİRAZ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, yaptığı basın açıklamasında İnadına barış için, mücadele çağrısında bulunmanın bir insanlık görevi olarak gördüklerini belirterek, “CHP’si olarak elbette ki Irak tezkeresinde olduğu gibi, Türkiye’nin savaşa sürüklenmesine izin vermeyeceğiz” dedi. 

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle parti binasında yaptığı basın açıklamasında barışın önemine temas eden CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, “1 Eylül dünya barış günü tüm dünyada barışa duyulan hasretin bir kez daha dile getirildiği gündür. İnsanlık tarihi boyunca, savaşlar hep sürmüş, bu durum ekonomik, coğrafi ve en önemlisi insanlık açısından büyük tahribatlara yol açmıştır. Savaş için birçok sebep sayılırken, Barışın tek çözüm olduğu unutulmaktadır. Barış söylemini sürekli tekrarladığımız günümüzde yine 1 Eylül’de ülkemizin içinde bulunduğu sorunlu bir coğrafyada ve bölgemizde komşu ülkelerimiz olan Irak, Suriye, Mısır’da masum insanların canlarıyla bedeller ödediği bir dönemden geçiyoruz” dedi.

Irak’a demokrasi vaadiyle yapılan uygulamalarda milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini ifade eden Başkan Kiraz, “Suriye ve Mısır’da da devam eden iç çatışmalarda insanlar sakat kalmakta, hayatlarını kaybetmekte, insanlık adına büyük bir travma yaşamaktadır. Kardeşin, kardeşi kırmakta olduğu bu ülkelerde de sağlıklı bir yaklaşım, sağlıklı bir çözüm yerine Irak’ta olduğu gibi Demokrasi ve Barış vaadiyle operasyon olasılıkları dillendirilmektedir. CHP olarak elbetteki Irak tezkeresinde olduğu gibi, Türkiye’nin savaşa sürüklenmesine izin vermeyeceğiz. Bölgemiz Barış ve Demokrasinin gelmesi noktasında da gereken katkıyı sunmaya devan edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Gününde, günümüzde yaşanan ve geçmişte tüm insanlığın yaşamış olduğu büyük acı ve kayıpları unutmamak, hatırlamak, hatırlatmak ve gelecekte böylesi yıkımların yaşanmaması için, inadına barış için, mücadele çağrısında bulunmak bir insanlık görevi olarak görülmelidir” diye konuştu.

EĞİTİM-İŞ TEMSİLCİSİ..

Eğitim İş Malatya Temsilcisi Feyzullah Çelik de açıklamasında şöyle dedi:

"Başını ABD’nin çektiği emperyalist güçler ve onların Ortadoğu’daki taşeronları uzun süredir sürdürdükleri Suriye kuşatmasını kimyasal silah bahanesiyle Suriye’ye müdahale aşamasına getirdiler.

Emperyalizm küresel ekonomik krizini aşıp, sermayenin daha rahat dolaşmasını sağlamak amacıyla 90’lı yılların başından bu yana sınıf bilincini etnik ve dinsel/mezhepsel kimliklerle yok etmeye, bölgesel iç savaşlar çıkarmaya, terörü desteklemeye ve ardından da “özgürlük getiriyorum’’ adı altında askeri müdahalelerde bulunmaya başlamıştır. Yugoslavya’da, Libya’da, Mısır’da, Irak’ta hep aynı senaryoyu uygulamıştır. Şimdi sıra Suriye’ye gelmiştir.

Dünyanın ilk antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşını yaparak başta komşu halklarımız olmak üzere tüm mazlum uluslara bağımsızlık kapılarını açan Türkiye’nin bugün mazlum uluslara silah doğrultanlarla aynı safta yer almasını doğru bulmuyoruz. 

Türkiye’de siyasi sorumluluk üstlenenlerin, Atatürk’ün 80 yıl boyunca cumhuriyetimizin dış politikasını yönlendiren “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin hedefini çok iyi değerlendirmeleri ve ders almaları zorunludur. 

Eğitim-İş olarak Dünya Barış Günü’nde “Savaşa Hayır”, “Yurtta barış, dünyada barış” diyoruz.

Dünya Barış Günü arifesinde Suriye’ye müdahale hazırlığı yapan insanlık suçunda da sabıkalı ABD’yi protesto ediyor ve Suriye halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız