SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Dünyada Yok' Demişti Ama..

A- A+ PAYLAŞ

TARSİM’in, kayısıda çiçeklenme döneminin de don sigortası kapsamına almasına ilişkin talebi meclis kürsüsünde 3.5 yıl önce gündeme getiren CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu’nun, daha sonra soru önergesine de dönüştürdüğü bu talebe, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’den, dünyada böyle bir uygulama olmadığı gerekçesiyle karşı çıkılmıştı.

Aslanoğlu’nun, bu konuda 15 Mayıs 2007’de TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma tutanaklara şöyle geçmişti:

”FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir yasayı uygularken, yönetmeliğini hazırlarken o ürünün gerçeğini, o ürünle ilgili gerçekleri de dile getirmek lazım. Bu yasaya, çıkan yasaya ve ve sigorta konusunda Türkiye’deki en büyük desteği Malatya çiftçisi vermiştir. Çünkü, üç sene dili yandı, üç sene. Her sene kayısıyı don götürdü. Malatya’da yaklaşık 7 bin poliçe oluşmuştur.

“Aman” dedi, “Benim kayısım yanarsa canım yanıyor.” Geçen sene tabii afetten 60 trilyon zarar oldu, sadece bir 12 trilyonla geçirttiniz. Ama, bu sigorta sistemini getirirken çiçek dönemini kapsatmadınız. Ne işe yarar? Eğer bir şeyi sigorta ediyorsanız, Malatya çiftçisi size güvenmiş, bunu sigorta etmişse, çiçek dönemini kapsamıyorsa o sigorta ne işe yarayacak? Niye yasak savıyoruz? Öyle maalesef, yüzde 60 kayısımız yine bu sene yok oldu, rekoltenin yüzde 60’ı yandı ve yanan yüzde 60’ın da yüzde 70’i çiçek döneminde yandı. Yani, güya sigorta yaptırdık! Ne işe yaradı? Şimdi diyor ki sigorta şirketleri: “Vallahi biz kayısıyı çiçek döneminin sonunda sigorta yaptık. Çiçek dönemini poliçe kapsamıyordu. Bunu, defalarca burada bağırdık, defalarca sigorta şirketlerine söyledik. “Etmeyin, tutmayın. Eğer bir şeyi sigorta ediyorsanız, gerçekçi olun.” dedik. Ne oldu? Ne oldu? Yine bu sene, el elde, baş başta. Sigorta şirketleri yanan kayısının yüzde 70’inin bedelini ödemeyecek. Peki 2090 sayılı yasayı uygulayacak mısınız? Onu da uygulamıyorsunuz. Ne olacak? Yine aç kalacak bu sene Malatya köylüsü.”

Aslanoğlu, konuyu 19 Kasım 2008 tarihinde de Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker’in yanıtlaması istemiyle soru önergesine dönüştürmüştü. Aslanoğlu’nun, “Tarım sigortaları kapsamında, çitçilerimizin “Don” olayına karşı yapılan sigortada özellikle kayısı ürününde “çiçek dönemi” sigorta kapsamı içinde yer almamaktadır. Tarım sigortaları uygulamasında kayısı ürününü “Çiçek Dönemini” kapsayacak düzenleme yapılacak mı?” şeklindeki sorusuna Eker’in yanıtı tutanaklarda şöyle yeralmıştı:

”TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER – Açık alanda yetiştirilen meyveler için don riski teminatı, çiçeklenmenin son bulup taç yapraklarının dökülmesi –yani teknik olarak “kürk içi dönemi” diye tanımladığımız- ve meyve bağlamasıyla başlamaktadır. Meyve ağaçlarında çiçeklenmenin son bulması –yani taç yaprakların dökülmesi ve kürk içi dönemi ve meyve bağlamasıyla sıfır derece santigradın altına düşen hava sıcaklığının doğrudan meyvelere zarar vermesi yoluyla meyve miktarında meydana gelen azalmalar dikkate alınmaktadır. Çiçeklenme döneminde meydana gelen bir don zararından dolayı da üründe ekonomik anlamda miktar ve kalite kaybının tespiti teknik olarak oldukça zordur. Ayrıca sigortacılık tekniğinde teminat çiçeğe değil, üründeki miktar ve kalite kaybına verilmektedir, ki bütün dünyada, sigorta uygulaması yapılan ülkelerde aynı şartlar, aynı standartlar geçerlidir.”

Bütün bunlara karşın, kayısıda çiçek döneminin de don sigortası kapsamına alınması daha sonra iktidarın da gündemine girmiş ve geçtiğimiz aylarda yapılan düzenlemeyle, çiçek dönemi de sigorta kapsamına alınmıştı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız