SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Düşündüğünüz Gibi Değil!."

0
Güncellendi - 2015-12-28 05:44:28
A- A+ PAYLAŞ

Geçtiğimiz aylarda bir dizi bilimsel araştırma ve inceleme yapmak ve Fransa Tarım Enstitüsü (INRA) ile yürütülen ortak projeler üzerinde çalışmak üzere Fransa’ya giden İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Murat Asma ve Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Doğan, Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen bir konferansla Fransa’nın başta kayısı olmak üzere tarımsal faaliyetlerine ilişkin izlenimlerini paylaştı.

Fransa’nın kayısı ıslahı konusunda yaklaşık 70 yıllık deneyimine ilişkin detaylı bilgilerin aktarıldığı “Kayısı Tarımında Son Gelişmeler: Fransa Örneği” başlıklı konferansta, Fransa’da tarımsal üretimin geliştirilmesine büyük önem verildiği, bu önemle doğru orantılı olarak tarımsal alanda bilimsel araştırma ve eğitim yapan kurumlara büyük bütçeler ayrıldığı vurgulandı.

“Tarımsal geliri Türkiye’den 6 kat fazla”

Konferans konuşmacılarından İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Murat Asma, tarımsal alanda Türkiye ile Fransa arasında çarpıcı bir farklılık bulunduğunu vurgulayarak, “Türkiye Fransa’dan çok daha yüksek miktarda tarımsal üretim yapmaktadır. Ancak ihracat geliri açısından değerlendirdiğimizde, tablo tamamen tersine dönmektedir. Fransa tarımsal ihracat geliri bakımından Türkiye’den 5 - 6 kat daha fazla sağlamaktadır” dedi.

Prof. Dr. Bayram Murat Asma, Fransa’nın dünya yaş kayısı piyasasının dikkate değer oyuncularından biri olduğunu belirterek, Fransa’nın ürettiği 190 bin ton yaş kayısının 50 bin tonunu, kilogramı 2.2. dolardan ihraç ettiğini ve bunun karşılığında 106 milyon gelir elde ettiğini, buna karşılık Türkiye’nin 28 bin ton yaş kayısı karşılığında sadece 29 milyon dolar gelir sağlayabildiğini kaydetti.

“Fransa’nın Ulusal Tarımsal Araştırma Enstitüsü INRA’nın bütçesi TÜBİTAK’ın 5 katı”

Konferansın diğer konuşmacısı Prof. Dr. Ergün Doğan ise, Fransa’nın tarımsal faaliyetlere yönelik bilimsel araştırmalara büyük bütçeler ayırdığına dikkat çekerek bu durumu Fransa Ulusal Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (INRA)’nün bütçesini TÜBİTAK bütçesi ile kıyaslayarak verdi. Prof. Dr. Doğan, “INRA’nın bütçesi 1 milyar avro. Bu bütçenin büyüklüğünü şöyle kıyaslarsak daha iyi anlarız: Türkiye’de TÜBİTAK’ın geçen yılki bilimsel araştırma bütçesi 700 milyon TL idi. Fransa’da sadece bir tarım enstitüsünün bütçesi ise, 1 milyar Euro, yani TÜBİTAK’ın Türkiye geneli bilimsel araştırma bütçesinin yaklaşık 5 katıdır” dedi.

Kayısı ıslahı alanında Malatya ve Türkiye olarak Fransa’dan öğrenilecek ileri aşama gelişmeler ve araştırma sonuçları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergün Doğan, ıslah çalışmaları sonucunda iyileştirilen türlerden elde edilen kayısılar için ise şöyle konuştu: “Kayısıların iriliği gerçekten muhteşem. Yani rüyamızda görebileceğimiz büyüklükte kayısı yetiştiriyorlar. İki tanesi bir avucunuza zor sığıyor. Et kalınlığı, rengi, görüntüsü muhteşem. Şimdi, hepinizin “Fransız’ın yetiştirdiği kayısının rengi, görüntüsü muhteşem olabilir de, tadı, lezzeti Malatya kayısısı ile kıyaslanamaz” diye düşünüyorsunuzdur, eminim. Ama düşündüğünüz gibi değil, tadı da muhteşem.”

İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Murat Asma ve Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Doğan’ın konuşmacı olarak katıldığı “Kayısı Tarımında Son Gelişmeler: Fransa Örneği” başlıklı konferansta yapılan sunumlarda öne çıkan hususlar şöyle:

Prof. Dr. Bayram Murat Asma:

Üniversitelerin 3 temel görevi ve sorumluluğu bulunuyor: 1- Akademik eğitim ve nitelikli insan yetiştirme 2- Bilimsel  araştırma 3- Bilimsel yayım. Üniversiteler, yaptıkları bilimsel araştırma ve faaliyetlerin kamuoyunun bilgilendirilmesi, aydınlatılması yolunda kullanılması konusunda da sorumluluk sahibidir. Bugünkü konferansımız da üniversitelerin yayım faaliyetine ve bu alandaki sorumluluğumuza yönelik bir etkinliktir.

Bir batı Avrupa ülkesi olan Fransa tarımsal bilgi, teknoloji ve hizmet üretimde önemli bir ülkedir. Yıllık 3 triyon dolar gayrisafi hasılaya sahip Fransa’nın en önemli Tarımsal Araştırma Enstitüsü INRA diğer tarım alanlarında olduğu gibi meyvecilik alanında da önemli başarılara sahiptir. Fransa’da yapılan kayısı ıslah çalışmalarını yerinde görmek ve teknik incelemelerde bulunmak amacıyla yaptığımız ziyaretten elde edilen bilgi ve tecrübeleri fakültemiz öğrencilerine, meslektaşlarımıza ve Malatyalı meyve üreticilerine aktarmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. 

Türkiye ile Fransa arasındaki tarımsal üretim kıyaslandığında, Türkiye Fransa’dan çok daha yüksek miktarda tarımsal üretim yapmaktadır. Ancak ihracat geliri açısından değerlendirdiğimizde, tablo tamamen tersine dönmektedir. Fransa tarımsal ihracat geliri bakımından Türkiye’nin 5 - 6 kat daha fazla tarımsal ihracat geliri sağlamaktadır. 

Bakın, kayısı, elma, armut, fındık, üzüm, şeftali, kiraz, incir, portakal, çilek, ceviz, fındık ve zeytinden oluşan bir üretim yelpazesinde, Fransa’nın Türkiye’den daha fazla üretim yaptığı tek kalem üzümdür. Mesela, Türkiye’nin 1 milyon 660 bin ton portakal üretimine karşılık Fransa sadece bin ton portakal üretmekte, Türkiye 660 bin ton fındık üretirken, Fransa 9 bin ton fındık rekoltesine sahiptir. Yine, Türkiye 480 bin ton kiraz üretimi yapabilirken, Fransa ancak 30 bin ton kirazla yetinmek zorunda kalmaktadır. Benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Fransa’nın üretimde Türkiye’nin ilerisinde olduğu en önemli tarımsal ürün üzümdür. Üstelik bu alanda da Türkiye aleyhine çok büyük fark bulunmamaktadır. FAO 2011 verilerine göre, Fransa 5 milyon 350 bin ton üzüm üretirken, Türkiye 4 milyon 275 bin ton üzüm üretti.

Tarımsal üretimde Fransa’nın ilerisinde, ancak tarımsal ihracat geliri bakımından bir hayli gerisindeyiz. Bunu istatistik ile ifade etmek gerekirse, Dünya Tarım Örgütü (FAO)’nün 2011 verilerine göre, 11 kalemde Türkiye’nin toplam ihracatı 2.8 milyar dolar, Fransa’nın ihracatı 18 milyar dolar. Sadece et ürünlerinde 3 milyar dolar, peynirden 4 milyar dolar, şarap ve alkoleden 10 milyar dolar gelir elde ediyorlar.

Fransa yaş kayısıyı 2.2 dolardan ihraç ederken, Malatya kuru kayısıyı 4 dolardan ihraç ediyor

Fransa önemli bir yaş kayısı üreticisidir. FAO’nun verilerine göre, 2011 yılı bazında yaş kayısı gelirinde son derece çarpıcı bir tablo ile karşı karşıyayız:  Fransa 50 bin ton yaş kayısı ihracatında 106 milyon dolar gelir sağlarken, Türkiye 28 bin ton yaş kayısı ihracatında ancak 29 milyon dolar elde edebilmiştir. Fransa, 1 kg yaş kayısıyı 2.2 dolardan ihraç ederken, Türkiye 4 kilo yaş kayısıdan elde edilen 1 kg kuru kayısıyı ancak 4 dolara ihraç edebilmiştir. Yani Fransa daha az kayısı üretmesine karşılık bizden çok kazanıyorlar.

Türkiye 3 milyon ton elma üretip, bunun 90 bin tonunu ihraç edebilirken, Fransa ürettiği 1 milyon 400 bin ton elmanın % 50’sini ihraç etme başarısını göstermektedir. Bu veri, Türkiye’nin küresel tarım ürünler pazarındaki durumunu ve  tarımsal pazarlama konusunda yapması gerekenler hakkında son derece ilginç bir istatistiksel manzara sunmaktadır.

Fransa’da kayısı Rhone ( % 47), Avignon (% 32) ve Roussillion Bölgesi (% 21) yetiştirilmekte, üretilen kayısının % 42’si Almanya’ya, % 18’i İtalya’ya, % 8’i ise İsveç’e satılmaktadır. Fransa 1 kg. yaş kayısıyı ortalama 2.2 dolara satmaktadır.

Fransa’da 2010 yılında yapılan bir araştırmada hane başına yıllık ortalama 3.5 Kg yaş kayısı tüketimi için 11 Avro ödenmiş. Fransa’da pazarda 4 ay süreyle yaş kayısı bulunuyor. Son yıllarda Fransa’da yaş kayısı tüketimi artmaktadır.  2008-2012 arasında artış oranı % 25. Fransada  kayısı çocuklar tarafından sevilerek  tüketilmektedir. Tüketici kayısıyı yenmesinin kolay olması, besin ve vitamin değerinin yüksek olması, kalite düzeyinin yüksek olması nedeniyle tercih etmektedir.

Fransa’da ilk kayısı ıslah çalışmaları Patrice Crossa-Raynaud tarafından 1960’li yıllarda başlatılmıştır.    Crossa-Raynaud Tunus ve Avignon’da melezleme ıslah çalışması yapmıştır.   Monilya, bakteriyel kanser hastalıklarına dayanıklılık,  Geç çiçeklenme,  Hasat döneminin uzatılması,  Meyve kalitesinin artırılması ve Şarka (Plum pox virus) hastalığına dayanıklı çeşitler geliştirmeye yoğunlaşılmıştır.

"Fransa’da en fazla kullanılan yöntem  ‘Melezleme Islahı"

INRA’da 1960’lı yıllarda başlatılan kayısı ıslah çalışmalarında çok sayıda çeşit ebeveyn olarak kullanılmış ve toplam 13.000 kayısı melezi elde edilmiştir.  Bu bitkilerden seçilen 1000 genotip aşılanarak farklı alanlarda denemelere tabi tutulmuş,  Bu bitkiler arasında seçilen 100 melez ise ikinci kez farklı alanlarda adaptasyon denemeleri yapılmış

"Peki ne yapmalı?"

Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Murat Asma, sunumunun sonunda, Fransa örneğinden hareketle dünya kayısı pazarındaki mevcut durumu ve Malatya kayısıcılığının ileriye taşınması için yapılması gereken çalışmaları ise şu başlıklar halinde sıraladı: Fidan fiyatları artıyor/ artacak. Royalty (yeni ıslah edilen çeşitlerin ıslahçı telif hakkı) mutlaka ödenecek. Özel Fidanlıklar meyve çeşit ıslahında kamu kurunlarına ve üniversitelere nazaran daha başarılı oluyor. Geliştirilen yeni çeşitler çok kısa sürede ticari değere dönüştürülüyor. Dünyada ıslah şirketleri tekelleşmeye doğru gidiyor. Ülkemizde/Malatya’da ıslah çalışmalarına çok daha fazla kaynak bulunmalı ve ıslah çalışmalarına önem verilmeli. Islah çalışmalarında üniversite/araştırma kuruluşları ve özel fidanlıklar işbirliği yapmalı.

Prof. Dr. Ergün Doğan (İnönü Üniveristesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi)

“Fransa’da çiftçi birlikleri çok güçlü”

Fransa Tarım Bakanlığı’nın idari yapısı ülkemizin Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapılanması ile önemli ölçüde benzerlik gösteriyor. Fakat, Fransa Tarım Bakanlığı’nı farklılaştıran ve etkinleştiren hususun, çiftçi birliklerinin çok güçlü olduğunu gözlemledik. Fransa, tarım ve hayvancılığa yönelik çok önemli projeleri bu birlikler üzerinden gerçekleştiriyor ve bu mekanizmayı etkin biçimde kullanıyor.

“Tarımsal politikalar masa başında üretilmiyor”

Fransa’da ziyaret ettiğimiz ve İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi olarak bazı projelerde ortak çalıştığımız Fransa Ulusal Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (INRA) vizyonu son derece geniş bir örgütlenme ile ülkenin tarım bilimleri alanında çok önemli projelere imza atıyor. Enstitü 18 Mayıs 1946’da 2. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra kurulmuş. 150’ye yakın istasyonu, 8500 personeli, 2500 doktorantı var. Bu enstitüden 3 üniversite çıkar. Çok önemli bir husus 8500 personelin büyük bölümü sahaya dağılmış olan 150 ayrı istasyonda çalışıyor. Yani Fransa’nın tarım yönetimi masa başında değil, bizzat sahada yürütülüyor.  Personeli alıp, merkezde atıl vaziyette tutmuyorlar.

“Tarım Enstitüsü’nün bütçesi TÜBİTAK’ın bilimsel araştırma bütçesinin 5 katı"

Bütçesi 1 milyar avro. Bu bütçenin büyüklüğünü şöyle kıyaslarsak bütçenin büyüklüğünü daha iyi anlarız. Türkiye’de TÜBİTAK’ın geçen yılki bilimsel araştırma bütçesi 700 milyon TL idi. Fransa’daki bir tarım enstitüsünün bütçesi ise, TÜBİTAK’ın yaklaşık 5 katı.

“Kayısıda damla sulama sistemini başarı ile kullanıyorlar, çünkü…”

Fransa’da kayısı yetiştirilen alanlar daha çok Güney’de Akdeniz Sahili’nde. Çok ciddi büyüklükte sofralık kayısı yetiştiriliyor. İspanya tarafına da geçmişler. Fransızlar İspanya’da da kayısı yetiştiriciliği yapıyor. Toprak işlenmiyor. Hem girdilerini azaltıyorlar, hem de bunun için yatırım yapmak zorunda değiller. Yabancı otla mücadele için ise, ya otu biçiyorlar ya da herbisit kullanarak yabancı otu kontrol altında tutuyorlar. Ekim sıklığı ise 5 metrede bir ağaç var.

Sulama konusunda çok ciddi iş yapıyorlar. Malatya’da sıklıkla muhatap olduğumuz bir soru var: ‘Kayısıda damlama sulama yapılabilir mi?’. Ben, mevcut durumda, Malatya’da kayısı için yapılamaz” diyordum. Halen iddiamın arkasındayım. Çünkü Malatya’da yapılan kayısı tarımı ile Batı’da yapılan kayısı tarımı birbirinden tamamen farklı. Malatya’daki kayısı fidanı dikim sıklığı 10 X 10.  Batıda ise böyle değil. Fidan dikim aralığını bir hayli düşürmüşler. Sıra arası 6 metre, bazen 5 metre oluşacak şekilde düşürmüşler. Bu nedenle damlama sulama orada çok başarılı biçimde yürütülüyor. Fransa’da kayısı sıra aralıkları düşük olduğu için suyu rahatlıkla alabiliyor. Geçmişe nazaran su kaynaklarımız azaldı, Eskisi kadar bol yağışlar artık yok. Bu nedenle tarım sektöründe suyun tasarruflu biçimde kullanılması zorunludur. Bu zorunluluğun sonucu olarak orta vadede su kuyularına bile sayaç takılacaktır. Tarımsal sulamada su israfının önlenmesi için bu tedbir kaçınılmaz bir hal alacaktır.

Kayısının toplanması sırasında zarar görmemesi için rahat toplanması, bunun için de kayısı ağaçlarının boyunun çok uzun olmamasına özel bir önem verilmiş. Çünkü kayısı Fransa’da çok değerli bir meyve. 3 – 4 Euro’ya satılıyor. Bu yüzden kayısının zarar görmemesine özel bir önem veriyorlar. Ayrıca, budama işlemini son derece ciddiyetle ele alıyorlar. Boyu baskılanıyor, 3 metreyi geçirmiyorlar. Aksi takdirde yüksekte toplama işlemi zor olduğu için meyvenin zarar görmesinden endişe ediyorlar.

“Kayısının genetiğini ıslah çalışmaları ile iyileştirerek rengi ve tadı çok güzel çeşitler elde etmişler”

Kayısı bahçelerinde, iyi bakım, budama, sulama, gübreleme yapılırsa ve genetik kaynağınız da güçlüyse çok güzel sonuçlar elde edilebilir. Fransa’nın bunu uzun yıllara yayılan ve büyük bütçeler ayrılarak yapılan ıslah araştırmaları ile kayısının genetiğini gerçekten iyileştirdiğini ve bu işi başardığını gördük. Yetiştirdikleri kayısıların iriliği gerçekten muhteşem. Yani rüyamızda görebileceğimiz büyüklükte kayısı yetiştiriyorlar. İki tanesi bir avucunuza zor sığıyor. Et kalınlığı, rengi, görüntüsü muhteşem.

Şimdi, eminim, hepinizin “Fransız’ın yetiştirdiği kayısının rengi, görüntüsü muhteşem olabilir de, tadı, lezzeti Malatya kayısısı ile kıyaslanamaz” diye düşünüyorsunuzdur Hatta, doğal olarak Malatya sevgisi ile ‘Görüntüsü, rengi çok iyi olsa bile Fransız’ın kayısısının tadı inşaallah ekşidir” diye temennisinde de bulunuyor olabilirsiniz. Ama düşündüğünüz gibi değil, tadı da muhteşem”

“Toprak bazlı bakteriyel hastalıklara karşı kayısı ağaçlarını 15-20 yılda bir söküp, yenilerini dikiyorlar”

Fransa’da kayısı ağaçlarının karşı karşıya olduğu sorunlarından birinin de ‘toprak bazlı bakteriyel hastalıklar’ olduğu vurgulandı görüşmelerimizde. Bizde de yaşanıyor bu durum. Peki Fransız kayısı yetiştiricileri buna karşı ne yapıyor? Kayısı bahçelerinde görüştüğümüz yetiştiriciler ve bu bahçelerde tarımsal danışmanlık hizmeti veren bilim insanları, bu konuda “Kayısının ekonomik ömrü bizde çok değil. 15-20 yıl sonra söküyoruz. Yenisini ve yeni türlerini dikerek hem yenileniyoruz, hem bu tür hastalıklara karşı mücadele ediyoruz” bilgisini aktardı.

Yoğun katılım

İnönü Üniversitesi Battalgazi Kampusu’nde düzenlenen “Fransa’da Kayısı Islahı Çalışmaları” başlıklı konferansa Malatya Gıda – Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ali Selvi, TARSİM Malatya Bölge Müdürlü Meriç Özdemir, Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Fevzi Çiçek, Arguvan, Yazıhan, Arapgir İlçe Ziraat Odası Başkanları, Battalgazi İlçe Tarım Müdürü, Ziraat Fakültesi ve Battalgazi Meslek Yüksek Okulu öğretim üyeleri, Ziraat Fakültesi öğrencileri ve kayısı yetiştiricileri katıldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız