SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Ecevit Doğruyu Söyleyemeden Öldü''

A- A+ PAYLAŞ

Bir konferans için Malatya'ya gelen Emekli Hava Pilot Korgeneral Yaşar Müjdeci, Cuma akşamı Tv Malatya stüdyolarında canlı yayında ekranlara gelen “ FİKİR KLÜBÜ “ programına konuk oldu. Bu arada, aynı akşam ER TV'de bir programa katılan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, AKP Milletvekili Münir Erkal'a "çok ağır" eleştirilerde bulundu.

"ECEVİT DOĞRUYU SÖYLEMEDEN ÖLDÜ.."
İnönü Üniversitesi'ndeki bir konferansa Prof.Dr. Alpaslan Işıklı ve Ferit İlsever'le birlikte katılan, Talat Paşa Hareketi Genel Sekreteri, İzmir Strateji Merkezi Başkanı, 1974- 1976 yılları arasında yüzbaşı- binbaşı rütbesiyle Erhaç 7. Ana Jet Üssü'nde de görev yapmış olan emekli Korgeneral Müjdeci, TV Malatya'daki “ FİKİR KULÜBÜ “ programında Malatya Gazeteciler Derneği Başkanı Orhan Çekin, Gazeteci Bülent Yalvaç ve gazeteci Rıfat Gökçe’nin sorularını yanıtladı.Programda PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanması olayını yorumlarken “ Yöneticilerimiz şeffaf olmadığı için milletten ayrı gayrı işler yaptılar. Bunları anlatmadılar “ dedi.

Emekli Korgeneral Müjdeci’ nin programda bu noktada aktardıkları şöyle idi:

“Amerika kendisinin karşısında Türkiye’nin evet diyebilecek bir duruma getirilmemiş oluşunun büyük sıkıntılarını gördü. Ecevit hükümetine seçim de kullanacağı bir koz lazımdı. Ecevit’in kendi tarafında olduğunu zannediyordu Amerika. Orada yanıldı. Ecevit doğruyu söylemeden öldü.Bunu Rahşan Ecevit ‘de biliyor. Bir çok şey biliyor ama doğrular söylenmiyor. Şeffaflık olmadığı için. Devlet Bahçeli de biliyor Hüsamettin Özkan da biliyor. Ama tabii bir takım sıkıntılar var. Sıkıntıları olduğu Ecevit'den ziyade Rahşan Ecevit ile Hüsamettin Özkan arasında. Onların yıldızı hiç barışmadı. Kesin olarak barışmadı. O günlerde görüyorsunuz Hüsamettin Özkan çanak suallerle, parası ödenmiş programlara çıktığında gayet güleç yüzlü ve çok rahattı. Gelecek olan soruları biliyor. Çok muhtemeldir ki kendisi hazırlayıp vermiştir. Bunlar bana göre medyanın Türk seyircisine ve Türk milletine ihanetidir. Hakikati söylemiyorlar çünkü bir kere Apo Türkiye’ye niye verildi ? Ecevit’in seçim zaferinin kazanılması ve dolayısı ile koalisyon hükümeti kurulsa dahi Türkiye'yi yönetebilecek güçlü bir iktidar Amerika’ya evet diyecek bir pozisyon yaratılmak içindi. Sonradan Ecevit’in sert davranması Amerika’ya ters davranmasına paralel olarak Amerika’nın Ecevit’e tutumunda da değişiklik oldu. Bu andan itibaren işte Derviş devreye düzenleyici olarak hatta TERMİNATÖR olarak giriyor. Ecevit, Karaoğlan dediğimiz Ecevit hemen getirdi onu bakan yapıverdi.O’nun programı zaten hazırdı. Devreye koydu. Şu anda işin çok garip tarafı Ak Parti tarafından da bu program % 100 şekilde Derviş’in programı uygulanıyor. Tüm bunlar , şeffaf olmayan yönetimlerin, milletten ayrı gayrı hareket yapmalarının tabii sonucu oluyor.”

REKTÖRDEN..
Bu arada, Cuma akşamı İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hilmioğlu da, ER TV'de, Mikail Pelit'in yönettiği programa katıldı ve son günlerde tekrar gündeme gelen kadro konusu, AKP Milletvekili Münir Erkal'ın karşı çıkışı, iddiaları ve suçlamalarına yanıt verdi.

Hilmioğlu, dinleyicilerden gelen soruları da yanıtladığı programda, milletvekili Erkal için "çok ağır" eleştiri ve suçlamalarda bulundu.

Rektör, Turgut Özal Tıp Merkezi'nin yurt dışından gelecek hastalara da hitap edebilecek "özel yönetim statüsü"nde olması için, üniversite hastaneleri dışında özel bir yasa gerektiğini, Özal döneminde bu yasanın "idari yargı tarafından" uygun görülmediği için çıkarılamadığını, bu durumu kendisinin "belki 30 kez" anlattığını, ancak daha anlamayanlar bulunduğunun ortaya çıktığını, hekim olarak bir konuyu 10 kez anlatıldığında anlamayanları sınıflandırdıkları tanımı da programda "açıkça" ifade etti. Hilmioğlu, Erkal'ın bahsettiği, ancak Özal'ın sağlığında "yasal" engel nedeniyle gerçekleşmeyen "özel statü" kabul edilse, ABD'den yıllık 500 bin- 1 milyon dolar para karşılığı, Turgut Özal Tıp Merkezi'ne ameliyat vs. için doktor gelebileceğini, dışarıdan bu nedenle hasta gelmesi halinde, merkezin o koşullarda Malatyalı "3 tane" hastaya hizmet verebileceğini, onun da "Malatya'nın zenginleri" olacağını, oysa bugün yılda 300 bin hastanın teşhis ve tedavilerinin yapıldığı bir merkez konumunda olduğunu söyledi.

Rektör, bir süre önce, bir bölümü AKP İl Başkanı tarafından Malatya'da kamuoyuna açıklanan, üniversitedeki Sayıştay incelemeleri raporuna ilişkin görüşlerini açıklarken, 3 ay çalışan Sayıştay elemanlarının, Malatya'dan ayrılmadan önce raporlarını AKP İl Başkanına verdiklerini ve onun tarafından açıklandığını, bu incelemenin "devletin" değil, "hükümetin" Sayıştay elemanlarınca yapıldığını, kendilerinin hukuki süreçte, bu rapora ilişkin yanıtlarını verdiklerini anlattı. Üniversiteden 90 öğretim üyesi- elemanının ayrıldığı eleştirilerine değinen rektör, bunların tamamının kendi istekleriyle, kendilerine göre daha iyi koşullar buldukları için gittiklerini, bir rektörün yasal olarak "disiplin" olayları haricinde hiçbir öğretim üyesi ve elemanını gönderemeyeceğini bildirdi.

İnönü Üniversitesi'nin, bilimsel yayın sıralaması ile ilgili olarak en son Sabah Gazetesi'nde yayınlanan bir habere göre 78 üniversite arasında 3. sırada yeraldığını, daha önce de yapılmış bir araştırmada devlet üniversiteleri arasında bu konuda 7. sırada bulunduğunu belirten Hilmioğlu, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunlarının Nisan 2006'da son sıralarda "kötü bir yerde" yeraldıklarını, ancak Eylül 2006 TUS'unda 14. sıraya yükseldiklerini söyledi.

Üniversitede 300 işçinin sorununun çözüldüğü iddiaları karşısında, bunun bir sorun çözme değil, AB standartlarına göre yapılan bütçede, bu işçilerle ilgili ödemelerin A kaleminden B kalemine transfer olduğunu belirten rektör, bu konuda da ayrıntılar verdi.

Kendisinin Hekimhan- Hasançelebi'deki Demir Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada yönelttiği eleştirilerin gündeme gelmesi üzerine de rektör, "Başbakan, 'Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim' demişti. Ülke; devlet ve ulustan, milletten oluşur. Devleti ve ulusu pazarlayacağını söyleyenlere karşı görüşümü dile getirdim."dedi.

Kadro verilmemesi konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürüp götürmeyecekleri yolundaki bir dinleyici sorusuna da, "Hayır.. Ülkemi onlara şikayet etmem.." yanıtını veren rektör, Adıyaman Üniversitesi'ndeki kurucu rektörlük sıfatıyla, bu ilin çoğunluğu AKP'li parlamenterleri ile kurulan diyaloğun Malatya'ya örnek olması gerektiğini bildirdi.

Programa bağlanan ANAP İl Başkanı Soner Gökçe de, rektöre, milletvekilleriyle muhatap olmadan, sorunları direkt Başbakan Tayyip Erdoğan ile diyaloğ kurularak takibi önerisini getirirken, o da Erkal'a ağır eleştiriler yöneltti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız