SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Efsane Hoca

A- A+ PAYLAŞ

Malatyaspor'un geçtiğimiz Pazar günü Eskişehirspor'la deplasmanda oynadığı karşılaşma öncesinde, yönetici ve takımı ziyaret eden iki tanıdık Malatyaspor'lu vardı. Bunlar, Malatyaspor'un "namağlup" şampiyonluğunun mimarı eski teknik direktör Nihat Atacan ve o kadroda futbolcu olarak görev alan kardeşi Muzaffer Atacan'dı. Eskişehirli olan Atacan'lara, Malatya günlerini andılar, Malatyaspor'u konuştular. Kulüp Başkanı İlhan Kavuk ve Basın Sözcüsü Ali Cengiz, Atacan'la üzerlerinde isimleri yazılı 44 numaralı Malatyaspor formaları hediye ettiler.

NİHAT HOCA..
1960lı yılların sonu ile 1970li yılların ortalarında Türkiye 1. Liginde (şimdiki Süper Lig) fırtına gibi esen Eskişehirspor’un sloganlaşmış 3 efsane ismi vardı. Eskişehirspor, lig ve kupada hatta dönem dönem Avrupa’da başarılara imza atarken Es-Es taraftarları “Nihat-Fethi-Ender/Filelere Gönder” diye yeri göğü inletiyordu. Bu futbolcular, Ender Konca, sonradan “futbol profesörlüğünü” yeterli görmeyip okuyarak Maliye Profesörü olan Fethi Heper ve Nihat Atacan’dı.

O Nihat Atacan, sonraki yıllarda, antrenör olarak da “efsane” olacaktı. Futbolu bıraktıktan sonra çalıştırıcılığa soyunan Atacan, 1981 yılında Cengiz Turcan’ın yerine Malatyaspor Teknik Direktörlüğüne getirildi. Yardımcısı ise sonradan Malatyaspor başta olmak üzere birçok takımda teknik direktörlük yapacak, şu anda Malatya Belediyespor’un başındaki İsmail Tekin idi.

Atacan’lı 2. lig takımı Malatyaspor o sezon kümede kaldı. Ertesi sezon 13 sporcu transfer edildi. Futbolda fizik kapasitenin şimdiki kadar yüksek olmadığı, maç sayılarının az olduğu, dolayısıyla takımların daha düşük sayıda oyuncudan kurulu kadrolara ihtiyaç duyduğu bir dönemde “takımın yeni baştan kurulması” demekti. Malatyaspor, hiç hesapta yokken, bir anda şampiyonluk potasına yaklaşır gibi oldu ama kapasitesi yeterli değildi. Nitekim rakipleri İskenderunspor ve Orduspor’a kritik maçlarda kaybetti ve ligi 3. sırada tamamladı.

Ama oynanan futbol, o tarihe kadar 2. ligin sıradan bir takımı olmaktan öteye geçemeyen Malatyaspor’u ve Malatya’yı ümitlendirdi. 1983-84 sezonu Malatyalıların kolay kolay unutamayacağı bir dönemdi. Sezon başında tüm şehir gelin arabası gibi süslenmiş, deyim yerindeyse “yer sarı, gök kırmızı” olmuştu. Malatyaspor, bir sezon önceki iskeleti bozmadı ve kilit noktalara 3 büyük futbolcuyu transfer etti: savunmaya Fuat, orta sahaya Muzaffer (Nihat Atacan’ın kardeşi) ve forvete Feridun Özütok (şampiyonluğa giden yolda tüm kritik maçların gollerini atacak ve sonrasında 36 yaşına kadar Malatyaspor’a “aslanlar gibi” hizmet edecek, Malatya futbolunun gördüğü en büyük isimlerden biri) alınacaktı.

Malatyaspor, sezon başlamadan oynadığı 2 özel maçta başarılı olacağının sinyallerini verdi adeta. Kaleci Rasim'in (Beşiktaş) jübile maçında Beşiktaş'ı ağırlayan Malatyaspor, tamamen dolu tribünler önünde güçlü rakibiyle 1-1 berabere kalmış, goller Ali Rıza Tunçyürek ve Necdet'ten (penaltı) gelmişti. Bu, Malatyaspor taraftarı için "inanılmaz" bir şeydi. Çünkü o güne kadar değil Beşiktaş'la berabere kalmak oynamak bile büyük bir rüyaydı. Malatyaspor, akabinde 1. Ligin güçlü ekiplerinden Ankaragücü ile oynadı. Malatyaspor, başlarda yediği gollerle 2-0 geriye düşmüş ama Ali Rıza'nın 2 golü eşitliği getirmişti.

Malatyaspor, lige fırtına gibi girdi. Rakip tanımadı. Rize Rize’de, Kayseri Kayseri’de vuruldu, İskenderun ve Gaziantep deplasmanlarından puanla dönüldü, ikinci yarının başında en yakın takipçi İskenderun Feridun’la avlandı ve resmen değilse de “mantıken” lig bitti. O saatten sonra Malatyaspor, futbolda eşine pek rastlanmayan türden bir hedefin peşindeydi: Yenilgisiz şampiyonluk. Malatyaspor, bunu da başardı. Hatta Kırşehir’de, küme düşmemek için oynayan rakibi karşısında, 2-0 yenik duruma düşüp 3-2 kazanarak, üstelik 1 de penaltı kaçırarak bunu başardı. Oynanan 30 maçta sadece 7 maç berabere bitmiş, 23 maç galibiyetle tamamlanmıştı.

O günleri bilenler, o kadroyu gözleri dolarak ezbere sayıyorlar: Kaleciler Çetin, Osman,Recep, savunmada Melih, Kaptan Sefa, Fuat, İbrahim, Cengiz, Tümer, orta alanda Muzaffer, Hasan, İhsan, Selim, Kader, ileride Feridun, Oktay, Ali Rıza, Necmettin, İsmet…

ATACAN O TAKIMIN HOCASIYDI..
Sonrasında Malatyaspor Atacan’la 1 yıl daha devam etti. Kümede kaldı. Atacan, Malatyaspor’un Carlos, Serginho, Eder gibi Brezilya yıldızlarını transfer ettiği 1988/89 sezonu başında da teknik patrondu. Ancak yönetim sorunları ve İstanbul’da oynanan bir Galatasaray maçı sonrası (maç 6-0 yenilgiyle bitmişti) görevinden ayrıldı.

Eskişehir’de yaşayan ve emekliliğin tadını çıkaran Nihat Atacan, Malatyaspor geçen hafta bu şehre gittiğinde, kardeşi Muzaffer Atacan’la birlikte Malatyaspor yönetiminin davetlisiydi. Bu buluşmada Nihat Hoca o günleri andı ve bakın neler anlattı?

"UYUM BAŞARI GETİRDİ.."
“Küme düşme potasında aldığımız Malatyaspor, 2 sezon sonra şampiyon olup 1. lige yükseldi. 13 sporcu almıştık. Bunlar ekonomik hem bölgeye uyumlu kaliteli bir ekipti. O yıl yenilgisiz şampiyon olduk. Takım ve şehir kenetlenmişti, hedefi yakaladık. Malatya’da 3,5 yıl süreyle çalıştım. O günleri asla unutamıyorum.

Sahada başarı gelirken kulübün tesisleşmesi gerektiğini düşündük ve İsmail Hoca (Tekin) ile birlikte Sayın Başkan Nurettin Soykan’a bu talebimizi ilettik. Takım, misafirhanelerde kalıyordu. Başkan bunu uygun gördü ve tesisleşmeyi başlattı.

Bizim en büyük avantajımız seyirci ve futbolculardaki forma aşkı ve takım ruhu idi. Nurettin Soykan başkanlığında Cahit Kurdal, Nurhan Taştepe, Harut Sözkes gibi büyüklerimiz takımı şehirle bütünleştirdiler ve başarı geldi.”

"PARA YOKSA BAŞARI YOK"
“Günümüz futbolunda artık para yoksa başarı yok. Bunun için kulübe sabit gelir getirecek düzeni sağlayan sistem gerekir. Malatyaspor kulübü bizden sonra do ekonomik durumu çok iyi dönemlerde yaşadı. Ama o dönem bu fırsat değerlendirilemedi (Atacan, Turan Çevik’in başkanlığı dönemini kast ediyor. Malatyaspor o dönem 1. ligi Galatasaray ve Beşiktaş’ın ardından 3. bitirmişti) Şu andaki borçla Malatyaspor bu hale geldi. Şu anda gördüğüm kadarıyla genç ve idealist bir başkanı var. Takip ettiğim kadarıyla iyi de bir yönetim kurulu var. Bu işe gönül vermiş insanlardan oluşan bir yönetimi var. Malatyaspor’un düzlüğe çıkması için acizane önerim, Malatya’da görev yapan sporcu, antrenör, hakem ve yöneticilerle ilişkiler arttırılarak Malatyaspor’a olan sevginin arttırılması amaçlanmalı.

Nasıl ki 26 sene sonra beni burada buldunuz ve hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum, diğer insanların da Malatyaspor’a olan sevgisi arttırılmalı. Hep büyük paralar vererek geleceği olmayan sporcularla kadroyu doldurarak hiçbir yatırım yapmamış olursun. İyi bir yönetim tarzı istişare neticesinde ortaya çıkar. Kendi teknik heyetiyle ortak karar neticesinde, genç ve yetenekli sporcularla uzun vadeli mukavele yaparak olur. Takımlar bu şekilde akıllıca yönetilir. Gençlerbirliği ve Gaziantepspor buna örnektir. Pilot takımları ile birçok futbolcu çıkardılar.

MALATYA BELEDİYESPOR'UN ROLÜ..
“Gördüğüm kadarıyla Malatya’nın 3. ligde bir takımı var: Malatya Belediyespor. Birlikte çalıştığım yardımcı antrenörüm İsmail Tekin çalıştırıyor. Söylediğim pilot takım uygulaması Malatya Belediyespor üzerinden geliştirilerek, buradan yetenekli futbolcular aktarılabilir. Ama nasıl ki olgun meyveyi dalında fazla tutmak çürümeye yol açarsa, kulübe ekonomik kazanç sağlayacak rakamları bulan futbolcuyu değerlendirip bu çarkı döndürmek gerekir. Bu şekilde elde edilecek gelirin yarısı tekrar altyapıya harcanarak bu sistem devam ettirilebilir.

"YÖNETİCİLİK GÖNÜL İŞİ"
Yöneticilik gönül işi ve sevgi işi. Malatya’da spor kamuoyunda yıllarca hizmet etmiş insanlar bu sistemin oluşması için katkı sağlamaları gerekir.

“Yöneticilik gönül işi, sevgi işi. Malatya spor kamuoyunda yıllarca hizmet etmiş insanlar bu sistemin oluşması için katkı sağlamalı. Malatya’da bizlerin başarılı olmasında, Türk futbolu adına büyük bir şans olarak nitelendirdiğim Nurettin Soykan’ın başkanlığı asıl sebep. Ayrıca Cahit Kurdal, Nurhan Taştepe, Harut Sözkes gibi yöneticilerle çalışmanın benim üzerimdeki mutluluğu halen o günkü gibi duruyor. Bu insanlar Allah uzun ömürler versin hayatta. Ekonomik olarak olmasa bile manevi olarak Malatyaspor’a çok şey verebilirler. Öncelikle bunlarla istişare yapın."

ESKİŞEHİR'DE FUTBOLCU, MALATYA'DA ANTRENÖR
“Malatya’da 3, 5 yıl çalıştım. Aradan yıllar geçmesine rağmen daha dünkü gibi oradaki sohbetleri anlatıyorum. Malatya’nın Malatyalının bizim ailemizin yanında ayrı bir yeri var. Eğer Nihat Atacan futbolcu olarak kendisini Eskişehirspor’da kanıtladı ise antrenör olarak da Malatyaspor’da namağlup şampiyon olarak kanıtladı. Tüm Malatyalılara selam ve sevgilerimi yolluyorum”.

VE MUZAFFER ATACAN..
Nihat Hoca’nın kardeşi olan ve 1983-87 arası Malatyaspor formasını giyen Muzaffer Atacan’da Malatyaspor yönetiminin konuğu oldu.

Halen Eskişehir Demirspor amatör takımını çalıştıran Muzaffer Atacan, şampiyon oldukları senenin formasını halen evinde sakladığını söylüyor ve ekliyor:

“Malatyaspor’un yıllar sonra bize gösterdiği ilgiye teşekkür ediyorum. Malatyaspor Türk futbolu adına bir şeyler yapmak istiyorsa altyapıya önem vermeli. Bir bakıyorum Malatyaspor ve Eskişehirspor halen yıllar önceki başarılarıyla konuşuluyor. Bunun devamı için altyapıda sporcunun gıdasından barınmasına eğitimine okuluna kadar her ihtiyacını karşılayacak sistemi oturtmak gerekir. Profesyonel yöneticiliğin gereği bu olmalı.”

Atacan, Malatyaspor’un zamanında bölgedeki yıldız isimlerin tercih ettiği takım olduğunu, Şifo Mehmet haricinde Ünal, Şeyhmuz, Feyzullah gibi oyuncuların Malatyaspor’u tercih ettiğini anımsattı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız