SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Eğer 2 Gün Önce Alsaydım.."

0
Güncellendi - 2015-12-28 05:42:12
A- A+ PAYLAŞ

Malatya’da geçirmiş olduğu cinnet sonucunda Haziran 2015’de gece eşini ve 2 çocuğunu bıçaklayarak öldüren ve duruşma sırasında başını iki elinin arasından ayırmadan duran şahıs, “Eğer 2 gün önce ilaç almış olsaydım hiçbir şey olmazdı” dedi. Mahkeme heyeti ise, İstanbul’a gönderilerek rapor aldırılan verilen “Cezai ehliyeti tamdır” kararından tatmin olmayarak, şahsı Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na gönderilmesi için eksik belgelerin tamamlanması bekliyor.

EŞİNİ VE 2 ÇOCUĞUNU ÖLDÜRMÜŞTÜ

Olay, 10 Haziran 2015 tarihinde gece yarısı Cevherizade Mahallesi Karadeniz Sokak'ta meydana gelmişti. Cinnet geçirdiği iddia edilen 35 yaşındaki Selahattin Güneş, gece yarısı eşi Ayşe (35), oğlu Miraç (9) ve kızı Berrak'ı (5) yataklarında uyurken bıçaklayarak öldürmüş, ardından ise akrabalarını aramış, evinin önünde bekleyerek gelen polislere teslim olmuştu. Olaydan sonra cenazeler Bingöl iline gönderilerek burada toprağa verilmişti. 

ÖLEN EŞİNİN AİLESİ ŞİKAYETÇİ OLMADI

Olay gününden beri tutuklu bulunan sanık Selahattin Güneş’in yargılanmasına Malatya 2. Ağır ceza Mahkemesi’nde devam edildi.  Olayda ölen Ayşe Güneş’in Bingöl’de bulunan ailesinin verdikleri ifadelerinde Selahattin Güneş’ten şikayetçi olmadıkları belirtildi.

Duruşmada tanık olarak dinlenen Güneş ailesinin oturduğu apartmandaki bayan komşusu; “Selahattin Güneş, çok beyefendi birisiydi. Gece balkonda çay içiyordum. Ablasının sesi üzerine aşağıya indim. Eve girdiğimde eşi Ayşe yatak odasında karyolanın üzerinde, çocukları ise salonda yer yatağının üzerinde kanlar içerisindeydi. Eşi de çok temiz bir insandı. Selahattin’in rahatsız olduğuna dair bir bilgim yoktur. Eşine ve çocuklarına karşı çok düşkündü” dedi.

“OLAYDAN ÖNCE ‘KAFAMDA ÇOK ALIP VERİYORUM’ DİYORDU”

Tanık olarak dinlenen sanık Selahattin Güneş’in kız kardeşi E.G. ise, “Olaydan 6-7 ay önceydi. Ağabeyim bana ‘başının ağrıdığını’ söyledi. Doktora giderken benimde yanında olmamı istedi. Birlikte doktora gittik. Doktora kendisini tam olarak ifade edemedi.  Doktora, ‘Kafamda çok alıp veriyorum’ dedi. Emar çektiler ve bir şey çıkmadı. Psikolojik ilaçlar verildi. Olaydan önce, son dönemde ‘içimde bir sıkıntı var, birileri aileme zarar verecek’ diyordu. Kendisi eşine ve çocuklarına çok düşkündü.  Eşi de olaydan önce ‘Bizim için çok korkuyor’ diyordu.” Şeklindeki ifadeleri ileri sürdü.

Mahkemede dinlenen diğer tanıklar da, sanık Selahattin Güneş’in eşine ve çocuklarına karşı çok düşkün olduğunu ve böyle bir olayı gerçekleştireceğini dair ihtimal vermediklerini ileri sürdüler. 

“İLACI 2 GÜN ÖNCE ALMIŞ OLSAYDIM….”

Olaydan önce İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde temizlik görevlisi olarak çalışan sanık Selahattin Güneş, duruşma boyunca başını iki elinin arasına alarak durdu. Sanık Güneş, “2 gün önce ilaç almış olsaydım, hiç bir şey olmazdı’” diyerek , “Üzüntüden bir şey söyleyemiyorum” dedi. Sanık Güneş, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kendisini ifade edemediğini, sorulan sorulara cevap veremediğini ifade etti.

YENİDEN ADLİ TIP KURUMU’NA GÖNDERİLECEK

Olaydan sonra gönderildiği İstanbul Adli tıp Kurumu’nda sanık Selahattin Güneş için “Cezai ehliyeti tamdır” raporu verildiği belirtildi. Ancak mahkeme heyeti ve duruşma savcısı bu rapordan tatmin olmayarak sanığın yeniden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na gönderilmesini istiyor. Mahkeme heyeti, dosyadaki eksik belge ve bilgilerin duruşma arasında tamamlanması yönünde karar alarak, sanığın olay sebebiyle cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti hususunda Adli Tıp kurumu Genel Kurulu’na gönderilmesi için önümüzdeki duruşmada karar verilmesi için ara karar aldı.

ARŞİV FOTO: Selahattin Güneş olaydan sonra yakalandığında polisler arasında

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız