SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''En Bunalımlı Dönem..'' İddiası!..

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi'ne bağlı fakülte ve yüksek okulların, 2005- 2006 eğitim ve öğretim yılı mezuniyet töreni, kampusteki futbol sahasında yapıldı. Üniversitenin Eczacılık fakültesi de bu yıl ilk mezunlarını verirken, Tıp Fakültesi'nden de 65 öğrencinin mezun olduğu bildirildi.

MEZUNİYET TÖRENİ..
Cumartesi günü saat 18.00'de başlayan mezuniyet törenini; Vali adına yardımcısı Bayram Öz, CHP Milletvekilleri Mevlüt Aslanoğlu ve Muharrem Kılıç, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Tuncay Çakan, Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf İzzettin Cengiz'in yanı sıra, bazı kurum ve kuruluşların yetkilileri, öğrenci velileri ile kalabalık bir öğrenci topluluğu izledi.

Tören; üniversiteye bağlı fakülte ve yüksek okulların akademik kadroları ile öğrencilerinin yürüyüşü ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın söylenmesinin ardından, ilk konuşmayı okul birincisi ve Eczacılık Fakültesi'nin ilk mezunlarından Fatmagül Taşlıpınar yaptı.

REKTÖRÜN KONUŞMASI..
Taşlıpınar'ın ardından konuşan rektör Hilmioğlu, 1975 yılında kurulan üniversitenin halen 9 fakülte, 3 enstitü, 2 yüksekokul ve 10 meslek yüksek okulu ile eğitim-öğretim yaptığını, bu birimlerde 400'ü öğretim üyesi olmak üzere 1.200 akademik personelin bulunduklarını, geride bıraktığımız dönemde üniversitenin toplam öğrenci sayısının 19 bin olduğunu söyledi.

Rektör, ilk mezunlarını 1980 yılında veren İnönü Üniversitesi'nin, ön lisans ve lisans düzeyinde buğüne kadar verdiği mezun sayısının 35 bine ulaştığını, bugün mezun olacak 4 bine yakın öğrenciyle, bu sayının 40 bine yaklaştığını bildirdi.

Öğrencilere hitabeden Prof.Dr. Hilmioğlu, ülkenin içerisinde bulunduğu iç ve dış koşullara değinerek, son 10-15 yıldır küreselleşme ve özelleştirme rüzgarıyla ekonomik çöküş oluştuğunu, bunun nedenlerinin çok iyi bilinmesi gerektiğini belirterek, "Cumhuriyetimizin en bunalımlı döneminde üniversitemizden mezun oluyorsunuz. Bağımsızlığımız, ulusal birliğimiz, üniter devlet yapımız ve Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tehdit altındadır. Yüce Atatürk'ün siz Türk Gençliğine emanet ettiği Cumhuriyetimize karşı sorumluluğunuzun bir gereği olarak bu tehditlere karşı her tür mücadeleye hazır olmak durumundasınız. Çünkü söz konusu olan bir ulusun yokolma savaşıdır."dedi.

Rektörün konuşmasının bir bölümü şöyle:

"..Birinci Dünya Savaşı ile parçalanan Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyetine ve Cumhuriyetimizin yerleşmiş olduğu coğrafyaya yönelik dış güçlerin hesapları henüz bitmemiştir. Küreselleşme süreci ve Avrupa Birliği’ne giriş süreci güçlü ülkelerin Birinci Dünya Savaşında gerçekleştiremediklerini bugün gerçekleştirebilmek için güçlü bir zemin oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde yapılan dayatmalar ile;

-Milli bir davamız olan Kıbrıs’ta egemenlik haklarımız elimizden alınmakta,

-İnsan hakları ve demokrasi adına yapılan düzenlemeler ile üniter devlet ve toplum yapımız tehdit altına sokulmakta,

-Lozan Antlaşmasına aykırı yeni azınlıklar yaratılarak ulusal birliğimiz zedelenmekte,

-Fener Rum Patriğine ekümeniklik tanıyarak ülkemiz içerisinde Vatikan benzeri Ortodoks bir din devleti oluşturulmaya çalışılmakta,

-Dinlerarası diyalog adına tamamen serbest bırakılan Hıristiyan misyonerlik faaliyetleri maskesi altında yapılan etkinliklerle toplumsal bütünlüğümüz bozulmaktadır.

Hiçbir zaman unutmayınız ki! Bugün katılmak istediğimiz Avrupa Birliği üye ülkelerinin çoğunluğu ülkemizin varlığını tehdit eden iki tehdit unsuru “etnik bölücülük ve dinsel bölücülüğe” doğrudan ve yıllarca yardım ve yataklık yapmışlardır. Bu durumun bugün bile değiştiğini gösteren bir kanıtta yoktur. Avrupa Birliği’ne giriş müzakerelerinin başladığı bu süreçte bu gerçekler hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Öte yandan etnik ayrılıkçı hareketler ile Cumhuriyetimizin omurgası olan laiklik karşıtı güçlerin bugün siyasal platformda bir birliktelik sağladığı da açıktır. Bu birlikteliğin tek bir amacı vardır; 1919’da Yüce Önder ATATÜRK’ün önderliğinde başlayan bir milli mücadele ve yine Yüce Önder ATATÜRK’ün önderliğinde gerçekleştirilen devrimler sonucu yaşadığımız coğrafyada kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti.

Değerli Gençler;

Ülkemizin ve ulusumuzun varlığına yönelik bu girişimlerin siz Türk gençliği tarafından doğru bir şekilde bilinmesi, yeri ve zamanı geldiğinde hertür mücadeleye hazır olmanız bu coğrafyada laik bir Cumhuriyet olarak varlığımızı sürdürebilmemiz için bir zorunluluktur.

Değerli Gençler;

Diğer önemli bir sorun da küreselleşmenin gelişmekte olan ülkelerde yaratmış olduğu ekonomik yıkımlardır. Küreselleşme adı altında sayıları 200’ü bulan çokuluslu şirket dünyanın bütün ekonomik kaynaklarını emmekte ve sonuçta dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu açlık, yoksulluk ve ölümle karşı karşıya kalmaktadır. Zengin ülkelerin güçlü çokuluslu şirketlerinin çıkarlarına uygun olarak ülkemizde yaptırdıkları yasal düzenlemeler sonucu;

-Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulan KİT’ler özelleştirme adı altında ya üretimden çıkarıldı, yada yabancılaştırıldı,

-Bankaların %26’sı yabancı sermayenin eline geçti,

-Ulusal sanayi ve ulusal tarımımız büyük oranda uluslararası güçlerin hakimiyeti sonucu ulusal özelliğini kaybetti,

-Dış borçlar 400 milyar dolara yaklaştı. Bu borçların 1/3’nün son 3,5 yıl içerisinde gerçekleştiğini özellikle vurgulamak gerekir.

-Kamu yatırımları önemli ölçüde azaltıldı,

-Devletin ekonomi içerisindeki gücü ve buna bağlı olarak da ekonomik yaptırımları azaldı,

-Gelir dağılımındaki adaletsizlik ulusal birliğimizi tehdit etmeye başladı,

-İşsizlik, açlık ve yoksulluk arttı,

-Ekonomimiz sadece borçlanmayla ve dışardan ülkemize giren ve üretime yönelik olmayan sıcak para ile ayakta durabilen kırılgan bir yapıya ulaştı. Tamamıyla dış odakların kontrolünde böylesine bir ekonomik yapı her tür siyasi ödünlere açıktır. Nitekim üniter devlet ve toplum yapımızı, Cumhuriyetimizin temel niteliklerini tehdit eden dış ve iç odaklara karşı net tavır almak, uluslararası ilişkilerde bağımsız bir siyaset izlemek, bu ulusal özelliğini kaybetmiş ekonomik yapı ile mümkün olamamaktadır.

Zaman zaman bu konularla ilgili uzmanların yapmış oldukları gerçekçi değerlendirmeler ne yazık ki dikkate alınmadı. Benzer şekilde başta siyasi partiler ve diğer sivil toplum örgütleri de bu gidiş karşısında ya sessiz kaldılar ya da seslerini duyuramadılar. Cumhuriyetimizin kurumları ve Türk ulusu bu ekonomik gidişin doğru ve bilimsel olarak değerlendirilmesinden yoksun bırakıldılar. İşte 50 yıl kadar önce başlayan, 25 yıl önce yasal düzenlemelerle kurumsallaşan ve son 10-15 yıldır da küreselleşme ve özelleştirme rüzgarlarıyla oluşan ekonomik çöküşün nedenlerini çok iyi bilmek ve bu bilinç içerisinde davranmak durumundasınız.

İç siyasetimiz, uluslararası ilişkilerimiz, sanayi, tarım ve enerji politikalarımız, eğitim ve bilim politikalarımız önemli ölçüde dış güçlerin denetimindedir. Bu dış güçlerin çıkarlarını ulusal çıkarlarımıza tercih eden ülkemiz içindeki siyasal yapıları, sivil toplum örgütlerini, basın yayın organlarını, aydın geçinen insanları, akademisyenleri büyük bir utanç ve ibretle izliyoruz. Bütün bu oluşumlar ülkemizin yararına ulusal politikaların yaratılmasını ve uygulanmasını engellemektedir. Yüce ATATÜRK’ün gençliğe hitabında sözünü ettiği “Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet ortamı” bugün ülkemizde fazlasıyla mevcuttur. Bağımsızlığından yoksun bir Türkiye Cumhuriyeti’nde ülkemizin sömürge, insanlarımızın da uşak olması doğaldır.

Değerli Gençler,

Gördüğünüz gibi Cumhuriyetimizin en bunalımlı döneminde üniversitemizden mezun oluyorsunuz. Bağımsızlığımız, ulusal birliğimiz, üniter devlet yapımız ve Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tehdit altındadır. Yüce ATATÜRK’ün siz Türk Gençliğine emanet ettiği Cumhuriyetimize karşı sorumluluğunuzun bir gereği olarak bu tehditlere karşı her tür mücadeleye hazır olmak durumundasınız. Çünkü söz konusu olan bir ulusun varolma yokolma savaşıdır."

Rektörün konuşmasından sonra, fakülte ve yüksek okulların dönem birincilerine ödülleri verildi.

İnönü Üniversitesi'ne bağlı Tıp, Eczacılık, Mühendislik, Fen-Edebiyat, Eğitim, İktisadi ve İdari Bilimler, Güzel Sanatlar, Darende İlahiyat ve Adıyaman Fen- Edebiyat Fakülteleri bulunuyor. Bu fakültelerden Mühendislik, Fen-Edebiyat, Eğitim ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde ikinci öğretim yapılıyor. İnönü Üniversitesi'nden bu yıl mezun olanların 2 bin 509'unu, fakültelerde öğrenim gören öğrenciler oluşturuyor.

FOTOĞRAFLAR: Selahattin GÖKALATAY..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız