SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"En Çok Konuşulan 5. Dil"

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:00:38
A- A+ PAYLAŞ

İstanbul'da 26 Eylül 1932'de açılan Birinci Türk Dil Kurultayı'nın açılış gününün "Türk Dil Bayramı" olarak kutlanmakta olduğu belirtilirken, yıl dönümü dolayısıyla AKP Malatya Milletvekili ve Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) üyesi Ömer Faruk Öz, bir açıklama yaptı.

ÖZ'ÜN AÇIKLAMASI..

Öz, açıklamasında şunları söyledi:

"İnsanlar arasında bir iletişim aracı dil, aynı zamanda bir milletin hafızası ve geçmişiyle geleceği arasında köprü vazifesi gören bir kültür mirasıdır. Dilin, insanlar arasında ortak duyarlılığın ve millet olma bilincinin oluşmasında çok önemli bir işlevi vardır.

Bizi biz yapan, birlik ve beraberliğimiz pekişmesi hususunda ortak değerlerimizden biri hiç şüphesiz dilimiz Türkçedir. Dilimizi geliştirerek muhafaza etmek, geçmişimizi muhafaza ederek geleceğimizi de garanti alınması demektir. Dünyada 35 ülkede yaklaşık 250 milyon insan tarafından konuşulan Türkçemiz dünyanın en çok konuşulan dilleri arasında beşinci sırada yer almaktadır.

Türkçe'nin uluslararası alanda yaygın bir şekilde konuşulması, kullanıldığı alanların genişletilmesine bağlıdır. Ülkemizin günde güne bölgesinde ve dünyada artan gücü, kültür ve uygarlığa yapacağı katkılarla beraber Türkçe daha da yaygınlaşmaktadır. Türkçenin öncelikle bölgemizde ortak dil olması amacıyla; aynı tarihi ve kültürü paylaşan, farklı lehçelerde de olsa aynı dili konuşan kardeş ülkeler arasında 2008 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) kurulmuştur. 2009 yılında da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi - TDİK) Türk dili konuşan ülkeler arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak kurulmuştur.

Kardeş halklar arasında ilişki ve işbirliğinin geliştirilmesi noktasında, ülkelerimizin zengin potansiyelinin değerlendirilmesi ve her alandaki işbirliğinin güçlendirilmesiyle küresel bir güç olarak yükseleceğimiz çok açıktır. Türk dilleri arasında en çok konuşulan Türkiye Türkçesidir. Türkçenin ortak dil olması hususunda ülkemiz önemli bir misyona sahiptir. Önümüzdeki süre içerisinde ortak dil hedefinin gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıyla ortak Türk alfabesi çalışmalarının yeniden gündeme alınması elzemdir.

Yeni bir kültür ve uygarlığın inşası yolunda, Türkçemizin bölgemizde ve dünya da konuşulan ortak dil olması hedefiyle birlikte; ülkemizde konuşulan diğer dil ve lehçelerin yaşaması ve yaşatılması da insani bir gerekliliktir. Son yıllarda bu konuda toplumsal birlik ve kardeşlik projesi çerçevesinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Kamu kurumlarında konuşulmasının yasak olduğu dilde, bugün devlet tarafından yayın yapılmakta, ajansından dünyaya haber servis edilmektedir. Bu durum Türkiye için bir özgüven ifadesidir. Farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul edip birlik ve beraberliğimiz pekiştikçe ortak değerlerimiz daha da güçlenecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle kültür ve uygarlığımızın ayrılmaz parçası olan dilimizin gelişmesine ve zenginleşerek bugünkü seviyelere ulaşmasına katkıda bulunan herkese şükranlarımı sunarak Türk Dil Bayramını tebrik ediyorum."

EĞİTİM-İŞ AÇIKLAMASI..

Bu arada Eğitim- İş Sendikası Malatya Temsilcisi Feyzullah Çelik de, Türk Dil Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Birlik ve beraberliğimizin temeli olan Türkçemiz, bizi birbirimize bağlayan, kültürümüzün kök salmasına ve nesillere aktarılmasına hizmet eden en önemli varlığımızdır. Türkçemiz aynı zamanda ulusumuzun özünü, gelenek ve göreneklerini, duygu ve düşüncelerini, tarihten gelen birikimlerini, değerlerini yansıtan bir aynadır.

Atatürk'ün başlattığı ve öncülük ettiği çalışmalar, dilimizin gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamıştır. Onun bizzat başkanlık ettiği ve başlangıç gününü her yıl Dil Bayramı olarak kutladığımız I. Türk Dili Kurultayı ile yaşama geçirilen Dil Devrimi; Türkçe'nin, yapısı, söz varlığı ve diğer dillere olan etkisiyle güçlü bir dil haline gelmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Dil Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nde uluslaşma sürecini tamamlayan en önemli kazanımlardan biridir. Buna ilişkin olarak Mustafa Kemal Atatürk, “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyerek, dilin bir ulus açısından ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır. 

Yazık ki bugün Türkçemiz, yabancı dillerden devşirme sözcüklerin etkisinde kalmış ve ulusal kimliğimizin simgesi olan dilimiz, günümüz aydınlarının bile gereken özeni göstermemesi nedeniyle, ilerlemeden ve gelişmeden alıkonmuştur. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren ABD ile başlayan ve AB ülkeleriyle devam eden yabancılaşma, her alanda olduğu gibi dilimiz ve kültürümüz üzerinde de etkili olmuş, hem sözlü ifadelerde, hem yazılı kullanımlarda yabancı özenticiliğini egemen kılmıştır. Özellikle akademik kaynaklarda sıklıkla yabancı kaynaklara başvurulması, Türkçede nitelikli yayınların yer almadığı gibi bir izlenime yol açmaktadır. Bu yanlış algıyı ortadan kaldırmaya yönelik olarak, Türkçede yüksek nitelikli yayınlar oluşturacak politikalar geliştirilmeli, hedef kitleyi bilinçlendirecek anlaşılır ve etkin bir dil kullanılmalıdır.

Eğitim-İş olarak tüm ulusumuzu, aydınlarımızı dilimize, kültürümüze sahip çıkmaya, özgün bir düşünce ortamı yaratmak için dilimizi özenli kullanmaya, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya çağırıyor, Dil Bayramımızı kutluyoruz."dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız