SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"En Vahşi Dingoluk Değil mi?"

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:02:53
A- A+ PAYLAŞ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti’nin “Milli İradeye Saygı” mitinginde pankart açan ülkücülere sert çıktı. Bunun bir siyasi entrika olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bugün biz, konuyla ilgili gerekli hukuki müracaatı da yaparak, partimize dönük terbiyesizliğin hesabını yargı nezdinde ucu nereye dayanırsa dayansın soracağız” dedi. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gezi Parkı olaylarına değinen Bahçeli, “Başbakan ve hükümeti, Gezi Parkı buhranını kışkırtmak için elinden geleni yapmıştır” dedi. 

Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı olaylarında suçluyu hep başka tarafta, dışarıda aradığını söyleyerek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı da eleştirdi. Bülent Arınç’ın “Gerekirse askeri bile devreye sokabiliriz” şeklindeki açıklamasına tepki gösteren Bahçeli, “Düne kadar şikayet ettikleri askeri bile devreye sokacaklarını ifade eden bazı hükümet üyeleri ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını kaybetmiştir. Darbe davalarıyla, Türkiye’nin bağırsaklarını temizlediğini iddia eden malum Başbakan Yardımcısı; ‘burası dingonun ahırı değil, hukuk devletidir’ diyerek herkese gözdağı vermiştir. Askerimizi, bölücü katillerin önünden çekip de Taksim’e indirme planları ve masum vatandaşlarımızla karşı karşıya getirme niyetleri en vahşi dingoluk değil midir?” diye sordu.

Başbakan Erdoğan’ın sanatçılarla gerçekleştirdiği görüşmeleri de değerlendiren Bahçeli şöyle konuştu:

“Tribünde oturanlar, dizi film setinden çıkıp oraya buraya koşanlar, İstanbul gecelerinde boy gösterenler, şu işe bakınız ki Başbakanla toplumsal bir mesele hakkında görüş alışverişinde bulunmak üzere masaya oturmuşlardır. Bu olanlar oynanan oyunun bir parçasıdır. Herkes önceden yazılmış rolü kapsamında hareket etmektedir. Ve Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AK Parti kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede olduğu bir operasyondur.

Bu gelişmeler kapsamında kanaatimiz odur ki, Başbakan Erdoğan’ın toplumsal tansiyonu ve kanamayı belirli bir sınırda tutarak sürmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu ihtimali kesinlikle yabana atmamak lazımdır. Zira kendi partisinin zayıflamasını bu şekilde durduracağını düşünmüş olması hesaba katılması gereken bir durumdur. Hükümet çıkmaza girdiğinden can simidine ihtiyaç duymuştur.”

“MİLLİ İRADEYE SAYGI MİTİNGLERİ TESADÜF GÖRÜLMELELİDİR”

MHP lideri Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde ise, AK Parti tarafından Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirilen “Milli İradeye Saygı” mitinglerini de değerlendirdi. Bahçeli şunları söyledi:

“Birden bire ‘Milli İradeye Saygı’ temalı açık hava toplantılarını düzenlemesi, tesadüf görülmemelidir. Başbakan Erdoğan kendi cephesine arkası arkasına yığınak yapma derdindedir. AKP’nin erimesini frenleyebilmek amacıyla iç dinamikleri yapay dış korkuluklarla örtmeye ve ötelemeye çabalamaktadır. Uluslar arası medyaya çatması bundandır. Türkiye’deki medya organları da iktidar korkusundan tam bir oyuncağa çevrilmiş, hemen hemen birçoğu susturulmuştur.

AKP’nin sözde benimsediği demokrasi anlayışı işte bu kadar hoşgörüsüz ve ilkeldir. Daha düne kadar milli değer ve ilkelerimize karşı müştereken kumpaslar hazırladığı Avrupa Parlamentosu’yla bugünlerde ters düşmesi boşuna değildir. Avrupalı komiserler içişlerimize karışırken, Türkiye’nin dokunulmaz haklarına ve tarihsel varlığına kast ederken acaba Başbakan Erdoğan’ın aklı neredeydi? Avrupa Birliği, PKK’lıları koruyup kollarken, hatta aktivist olarak ilan ederken Başbakan nerede gezmekteydi?”

“DEMOKRASİYLE GELEN BAŞBAKAN YİNE DEMOKRASİYLE GİTMELİ”

Bahçeli, Gezi Parkı olaylarına ilişkin olarak ise hükümetin ancak seçimle değişebileceğine vurgu yaptı. AK Parti’nin ancak seçimle gidebileceğine dikkat çeken Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Demokrasiyle gelen Başbakan ve hükümeti yine demokrasinin imkanlarıyla götürülmeli ve siyaseten bitirilmelidir. Türkiye’nin AKP ile yollarını ayırma vakti gelmiş ve geçmektedir. Başbakan Erdoğan Türk milletini birbirine kırdırmadan, birbirine hasım hale gelen getirmeden mutlaka gitmelidir. TOMA'cı AKP'ye tahammül kalmamıştır. Başgaz Erdoğan’ın inandırıcılığı tükenmiştir. İnsanlarımızın milli ve manevi değerlerini öğüten iktidar demokrasisiyle görevden alınmalıdır. Türkiye daha fazla dara düşer, işler daha da içinden çıkılmaz hal alırsa mutlaka demokratik mekanizmalar harekete geçirilmeli, bu iktidara son vuruş sandıkta yapılmalıdır.”

“BAŞBAKAN’IN TEŞEKKÜRÜNÜ KABUL EDECEK DAVA ARKADAŞIM YOKTUR”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, AK Parti’nin Sincan’da gerçekleşen mitingine katılarak pankart açan ülkücülere de sert çıktı. Oradaki ülkücülerin MHP’li olmadığına vurgu yapan Bahçeli, bunun bir siyasi entrika olduğunu ve konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Bahçeli konuyla ilgili olarak şunları kaydetti:

“Şunu herkes bilmelidir ki, Başbakan’ın teşekkürünü kabul kabul edecek hiçbir dava arkadaşım yoktur. AKP’nin mitinginde üç hilalimizi ve bozkurt simgemizi çalarak kullananlar da MHP’li olmadığına göre Başbakan dolandırıcılara, sokak serserilerine teşekkür etmiş sayılacaktır. Üç hilalin ve bozkurt simgesinin AKP mitinginde kullanılması çok net ve siyasi bir entrikadır. Bunun tarafımızdan hoş görülmesi de düşünülemeyecektir. Bu ahlaksızlığın içinde kimlerin olduğu, kimlerin parmağının bulunduğu az çok bellidir.

Başbakan Erdoğan; yavuz hırsız ev sahibini bastırır mealinden yaptığı konuşmaları bir yana bırakmalı, siyasi ahlaksızlığın ve mili irade saygısızlığının hesabını vermelidir. Ve bu tezgahın içindeyse hemen özür dilemeli, paralı askerlerini yargıya teslim etmelidir. Nitekim bugün biz, konuyla ilgili gerekli hukuki müracaatı da yaparak, partimize dönük terbiyesizliğin hesabını yargı nezdinde ucu nereye dayanırsa dayansın soracağız.

Başbakan Erdoğan şayet bu tezgahtan haberi yoksa, o halde çok kritik bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu mutlaka görmelidir. AKPnin açık hava toplantısında, Başbakan’ın konuşma yaptığı platforma çok yakın bir noktada kolaylıkla kimliği meçhul isimler büyük boyutlu değişik flama ve afişleri açabiliyorsa durum ciddi demektir. Bu kapsamda Başbakan Erdoğan’ın tuzağa düşürülme ihtimali de çok fazladır. Yani kimliği müprem afişçiler, kiralık pankartçılar Başbakan’ın dibine kadar güvenlik çemberini aşarak gelmişse, gözü kara suikastçılar da rahatlıkla bunu yapabileceklerdir.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın vurulması için adım adım düzenek hazırlandığını iddia ederek, “Başbakan’ın bugünlerde kefenden musalla taşına kadar ölümü hatırlatıcı birçok beyanı düşünüldüğünde, yeni bir oyun mu kurgulanmaktadır” dedi. 

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletçe hazin ve hüsran verici bir dönemin yaşandığını söyledi. Türk milletinin ciddiye ve dikkate alınması gereken vahim bir durumla muhatap olduğunu dile getiren Bahçeli, “Başbakan Erdoğan aklını, mantığını, merhametini ve basiretini yitiren bir siyasetçi olarak bugünkü halimizin, bugünkü yaralayıcı tablonun mimarbaşı pozisyonundadır. Sinir küpüne dönen, öfke seline kapılan, nefret kuyusuna düşen ve makulden uzaklaşan Başbakan, savaş boyaları sürerek milletimizi birbirine düşürmek için vaziyet almıştır” dedi.

Siyasetin gayesinin ayırmak olmadığını, birleştirmek olduğunu ifade eden Bahçeli, siyasetin gayesinin bölmek, ufalamak, dağıtmak olmadığını, derlemek, toplamak ve bütünleştirmek olduğunu kaydetti.

“SIKÇA BAŞVURULAN BİR HAİNLİKTİR”

Siyasetin kişisel çıkar ve ikbal vasıtası olarak görenlerin, mevki ve statü açgözlülüğünü doyurmada araç olarak değerlendirenlerin demokrasiye ve ülke yönetimine mütevazı de olsa katkı sağlamalarının nafile bir çırpınış olacağını kaydeden Bahçeli, “Milli iradeyi işine geldiği gibi tercüme edenler, işine geldiği gibi yorumlayanlar; çatıştırarak, vuruşturarak, kutuplaştırarak ve gerginleştirerek ayakta kalmanın çarelerine bakan sefalet odaklarıdır. Bunlar ki, konuşunca mangalda kül bırakmayanlardır. Bunlar ki, hamasetle, yalnızca lafta ve usulde kalan tutarsız ve talihsiz sözlerle vakit geçirenlerdir. Tenakuza düşmek önemsizdir, karanlıktan aydınlığı taşlamak bunlar için sıradan ve sıkça başvurulan bir hinliktir. Dün söyleneni bugün yalanlamak, bugünkü ifadeleri gelecekte inkar etmek bunların tipik alışkanlıklarıdır” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN ROTASINI KAOSA DÖNDÜRMÜŞTÜR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin Gezi Parkı buhranını kışkırtmak için elinden geleni yaptığını öne süren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Birbiriyle mütenasip olmayan beyanlar, bir ileri bir geri atılan adımlar, kimi zaman uzlaşmaya yatkın mesajlar, çoğu zaman da rest çeken, meydan okuyan, aşağılayan, küçümseyen tutumlar Türkiye’nin rotasını kaosa döndürmüştür. Başbakan Erdoğan en tabii hak ve beklentilerin seslendirilmesini kendisine ve hükümetine kurulan bir tuzak ve komplo olarak kabul etmiştir. Sanki Türkiye’de hükümete haksız ve yersiz bir karşı duruş sahnelenmiştir. Sanki milli iradeye hazımsızlık çeken kim varsa evden dışarı çıkmış, Başbakan ve hükümetine kafa tutmuş, hizaya sokmaya çalışmıştır. Başbakan Erdoğan’a göre sokaklardaki kalabalıklar çapulcudur. Başbakan Erdoğan’a göre Taksim pisliğe bulanmıştır.

Başbakan Erdoğan’a göre sokaklarda tencere tava çalmaktan başka bir işi olmayanlar kendini bilmezdir. Başbakan Erdoğan’a göre camilerde bira içilmiş, başörtülü kızlarımıza saldırılmış, ortalık terörize edilmiştir. Ve yine bu kafaya göre her şey iyi giderken birden bire gösteri ve protestoların yaygınlaşması iç ve dış merkezlerde tezgahlanan büyük bir oyundan başka bir şey değildir. Birileri Başbakan ve hükümetine kafayı takmış ve toplumsal kargaşa için düğmeye basmıştır. Faiz lobisi, bazı medya organları, sermaye çevreleri, sanatçılar, yazarlar, gizli kapaklı işler çevirenler hükümete karşı mevzilenmiştir. AK Parti’yi çekemeyenler, kıskananlar hemen devreye girmişlerdir. Anlayacağınız suçlu ve suçlanan hep başka yerde, başka taraflarda aranmaktadır.”

“TÜRKİYE ADINA UTANÇ VESİKASI”

Gezi Parkı olaylarının hasarlı olan demokrasi için yeni bir kırılma olduğunu sözlerine ekleyen Bahçeli, yıllardan beri süren haksızlıklara, hukuksuzluklara, zorbalıklara reaksiyon gösteren masum vatandaşların ve gençlerin tomalarla, biber gazlarıyla ve örneklerine üçüncü dünya ülkelerinde rastlanan envai çeşit şiddet araçlarıyla karşı koyulmasının Türkiye adına utanç vesikası olduğunu önü sürdü. Gezi Parkı odaklı olayların sadece üç beş ağacın kesilmesinin çok daha ötesinde olduğunun altını çizen Bahçeli, “Şüphesiz konunun, Taksim Gezi Parkı’na yapılacak yeni düzenlemeleri ve inşası planlanan Topçu Kışlasını aşan çok boyutu vardır. Başbakan’ın otoriter dili, bildik despotları aratmayacak davranışları tepkilerin hedefindedir. Bu itibarla yurdumuzun her tarafı karışmış ve sokaklar dalgalanmıştır. Ölüm ve yaralanma vakalarına her gün yenileri ilave olurken, gözaltına alınanların sayısı da gün geçtikçe artış göstermektedir. Özellikle 15 ve 16 Haziran günlerinde Taksim’de şiddet tırmanmış, dehşet verici manzaralar yaşanmıştır. Demokratik hak ve taleplerini barışçıl gösterilerle ispatlayan masum insanlarımız tek kelimeyle perişan edilmiş ve dağlanmıştır. Gezi Parkı’na müdahale sonucunda, yaşına ve cinsiyetine bakılmadan herkesin tartaklanması, otel salonlarına kadar süren kovalamalar, boğuşmalar, revirlerin dağıtılması, mesnetsiz gözaltılar milletimizi derinden üzmüştür” şeklinde konuştu.

“ASKERİ VATANDAŞLARLA KARŞI KARŞIYA GETİRME NİYETLERİ EN VAHŞİ DİNGOLUK DEĞİL MİDİR”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dün yaptığı açıklamaları da sert bir dille eleştiren Bahçeli, şunları kaydetti:

“Düne kadar şikayet ettikleri askeri bile devreye sokacaklarını ifade eden bazı hükümet üyeleri ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını kaybetmişlerdir. Darbe davalarıyla, Türkiye’nin bağırsaklarını temizlediğini iddia eden malum başbakan yardımcısı; ‘burası dingonun ahırı değil, hukuk devletidir’ diyerek herkese gözdağı vermiştir.

Askerimizi, bölücü katillerin önünden çekip de Taksim’e indirme planları ve masum vatandaşlarımızla karşı karşıya getirme niyetleri en vahşi dingoluk değil midir.

3 Haziran’da yurt dışına çıkan Başbakan Erdoğan’ın yerine vekalet eden bu şahıs, o günlerde kimlerden ve niçin özürler dilemiştir. İşte AKP yönetimi bu kadar ikiyüzlü, bu kadar yanardöner, bu kadar çifte standartlıdır.Dün öyle bugün böyledir. Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları Taksim Gezi Parkı’ndan yükselen sesleri duymak yerine, toplumsal tepkileri iyice germekle ve dönülmez noktalara taşımakla uğraşmaktadır. Çünkü işlerine gelen budur. Başbakan Erdoğan’ın isimleri kamuoyunca iyi bilinen sanatçılarla geceli gündüzlü görüşme trafiği, sözüm ona çözüm arama ve bulma arayışı oyalama taktiği olduğundan bir sonuç doğurmamıştır. İlgili ilgisiz birçok isimle görüşse de meseleyi sürüncemede bırakmaktan, zamana yaymaktan geri durmamıştır. Renkli isimleri içinde barındıran sanatçı kafilesi Başbakan’ı hangi hususlarda feyizlendirmiş, hangi yaraya merhem olmuştur. Başbakan Erdoğan Türk milletiyle dalga mı geçmekte, demokratik isteklerine cevap arayanlarla kafa mı bulmaktadır.”

“BÖLÜNMÜŞ BİR MİLLET YAPISINA ULAŞILMASI AN MESELESİ”

Bahçeli, son günlerde yapılan en büyük kötülüğün birbirine yabancılaşan bir Türkiye fotoğrafının çıkarılmak istenmesi olduğunu belirterek, “Bu neresinden bakarsanız bakınız fitnedir, rüzgar ekip fırtına biçme kalleşliğidir. Gelişmeler eğer bu şablonuyla devam ederse, Allah muhafaza ama, birbirine kuşkuyla bakan, birbirine güvensizlik içinde yaklaşan, ruhen ve kalben bölünmüş bir millet yapısına ulaşılması an meselesi halini alacaktır. Bizi biz yapan hasletlerin, değerlerin ve güvenlik duvarlarının yıkılması kaçınılmaz olabilecektir. Taksim Gezi Parkı’nın yerilip, AKP mitinglerine katılanların yüceltilmesi, demokratik taleplerini öne sürenlerin azarlanarak AKP’li yandaşların el üstünde tutulması, Türkiye’nin iki yüzde 50 bloğa sevk edilmek istenmesi, etnik ve mezhep anlaşmazlıklarıyla eklemlenirse bir felakete, bir patlamaya ve bir iflasa dönüşecektir. Başbakan Erdoğan bunların bilincinde midir? Türkiye’yi nereye götürdüğünün farkında mıdır? AKP’ye oy veren kardeşlerim asıl oyunun, asıl senaristin ve asıl kışkırtma mucidinin Başbakan olduğunu görmelidir. Unutulmasın ki, Taksim başta olmak üzere, ülkemizin değişik yerlerinde kendilerini ifade derdinde olanları terörist olarak takdim edip de, AKP safında duranları kahraman göstermek adaletsizlikleri daha kökleştirecektir” dedi.

“ERDOĞAN’IN VURULMASI İÇİN ADIM ADIM DÜZENEK Mİ HAZIRLAMAKTADIR”

AK Parti’nin Ankara ve İstanbul mitinglerinde partisinin bayraklarının ve ülkü olacaklarının amblemlerinin bulunduğu pankartları açanlara çok sert tepki gösteren Bahçeli, “Kimliği müphem afişçiler, kiralık pankartçılar Başbakan’ın dibine kadar güvenlik çemberlerini aşarak gelmişse, gözü kara suikastçılar da rahatlıkla bunu yapabileceklerdir. 25 metreden 25 kuruşu vurabilirler” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın yanında duran, çevresinde öbeklenen, hemen kol mesafesinde bulunan birilerinin kötü niyetle fırsat gözlediğini kimse ihmal etmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Menderes’in asılmasını, Özal’ın zehirlenmesini siyaset malzemesi yapanlar, acaba Erdoğan’ın da vurulması için adım adım düzenek mi hazırlamaktadır. Başbakan’ın bugünlerde kefenden musalla taşına kadar ölümü hatırlatıcı birçok beyanı düşünüldüğünde, yeni bir oyun mu kurgulanmaktadır. Bu yüzden Başbakan Erdoğan dönüp etrafını yoklamalı ve yanına kadar sokulmuşları iyi araştırmalıdır. Milliyetçi Hareket’in şeref ve varlık timsallerini siyasi şov ve akıl karıştırmak maksadıyla Başbakan’a pazarlamaya çalışanlar, bu yolla bizim de tartışmalara gireceğimizi akıllarınca teorilendirenler tehlikenin asıl elebaşlarıdır. Üç Hilalimizi ve bozkurdumuzu BOP çadırında kirletmeye yeltenenler, siyasi ayak oyunlarına alet etmeye cüret edenler bunun hesabını vereceklerdir. Başbakan’ın geçmişte tabela diyerek küçümsediği Üç Hilal, bizlere muhteşem Türk tarihinin kutlu bir hatırasıdır. Her biri aziz ceddimizin bin yıllık hükümranlığını temsil eden üç kıtayı ve üç kıtadaki beşeriyet kucaklaşmasını simgelemektedir. Bu semboller milliyetçi düşüncenin jeopolitiğinin bin yıllık eseri ve gelecek bin yıllardaki ülküsüdür. Muhterem hatıralarında Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar yaşanmış destanların derin izleri vardır. Üç Hilal, dün Ulubatlı Hasan’ın elinde bir fetih ruhuydu, bugün milliyetçilerin gönderinde yükselen bir hilaldir. Türk milliyetçilerini etnik ve mezhep temelinde bir çatışma ortamına çekmek için yapılan çok yönlü hesaplar, tezgâhlar ve tahrikler bizce malumdur” diye konuştu.

Türkiye’nin Gezi Parkı olaylarına sabitlendiğini, terör örgütünün meydanı boş bularak tehdit dolu söz ve açıklamalarda bulunduğunu belirten Bahçeli, geçtiğimiz hafta sonunda Diyarbakır’da düzenlenen ‘Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansıyla’ yeni bir kepazeliğin daha sergilendiğini söyledi.

“MİLLİYETÇİ HAREKET HENÜZ SON SÖZÜNÜ SÖYLEMEDİ DERKEN ŞAKA YAPMADIK”

Bahçeli, “Başbakan Erdoğan açık hava toplantılarında Gezi Parkı’na en ağır cümlelerle saldırırken, nedense Türkiye’nin bölücülük ağına düşmesinden hiç yakınmamıştır, bu konuya hiç değinmemiştir. PKK ve siyasi bölücüler kafalarında Türkiye’yi çoktan bölmüş, Kürdistan’ın doğusunu, batısını, kuzeyini ve güneyini haince şekillendirmişlerdir.

Ne var ki hükümetten hâlâ hareket yoktur. Başbakan Erdoğan masum vatandaşlarımıza terörist yaftası vuracağına, eğer aksi yönde bir sözü ve senedi yoksa PKK’ya, İmralı canisine ve Diyarbakır’da toplananlara bakmalıdır” dedi.

Türkiye’nin muazzam bir tehdit dalgasının altında olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Başbakan Erdoğan açık hava toplantısına katılanlara bayrak asın diye çağrıda bulunacağına, bayrağı çiğneyen, bayrağı kirleten aşağılık yüzleri ve bizzat kendisini gözden geçirmelidir.

Parti olarak gerçekten büyük bir kumpasın içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye’ye kast etmek isteyen ne kadar soysuz varsa kıpırdamış, belini doğrultmuş ve ayaklanmıştır.

Başbakan Erdoğan eğer PKK’ya ve İmralı canisine sözde Kuzey Kürdistan konusunda açık çek vermişse, eğer Türk milletini meşgul ederek PKK’ya ve siyasi bölücülere alan açmışsa, eğer Türkiye’nin ve Türk milletinin mahvına neden olacak vaatleri peş peşe sunmuşsa, değil bu dünyada, mahşerde bile olsa yakasından tutmazsam namerdim. Sayın Başbakan, Milliyetçi Hareket henüz son sözünü söylemedi derken şaka yapmadık. Henüz her şey bitmedi derken de laf olsun diye konuşmadık. Akıllı ol, yoksa Türk milleti ve Türk milliyetçileri senin aklını başından almasını çok iyi bilecektir.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız