SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Erdoğan:"Bedelini Çok Ağır Ödeteceğiz"

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:26:42
Erdoğan:
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Hakkari Dağlıca’daki terör saldırısını değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Orada (Dağlıca) yapılan bir temizlik sırasında böyle bir olay gerçekleşti. Orada zırhlı araçlara yönelik mayınlı tuzaklar neticesinde art arda oluşuyor. Tabi şu anda Genelkurmay Başkanlığımızın aktardıkları üzücü. Temennim odur ki yapılacak açıklama ve yapılacak mücadele daha kararlı olacaktır” dedi. 

Erdoğan, “Her şeyden önce üzüntülüyüz. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Genelkurmayımız Dağlıca ile Hakkari ile gerek valimiz gerekse oradaki kolordu komutanı kendileri ile görüşmeleri devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kesin netice anbean alınabilir ve şu anda Sayın Başbakanım da Ankara’ya dönüşü ile birlikte Ankara’da bir güvenlik toplantısı yapacaklar. O ana kadar da herhalde kesin neticeleri almış olurlar. Bu kesin neticeleri aldıktan sonra durumu açıklayacaklar” dedi.

Bölgedeki hava şartlarının kötü olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Tabi orada hava şartları çok çok kötü… Bu kötü hava şartları altında verilen bir mücadele var. Orada yapılan bir temizlik sırasında böyle bir olay gerçekleşti. Orada zırhlı araçlara yönelik mayınlı tuzaklar neticesinde art arda oluşuyor. Tabi şu anda Genelkurmay Başkanlığımızın aktardıkları üzücü. Temennim odur ki yapılacak açıklama ve yapılacak mücadele daha kararlı olacaktır. Milletimizin başı sağolsun, Allah sabırlar versin” diye 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV-A Haber televizyon kanalında yayınlanan Gündem Özel programında gündeme ilişkin soruları değerlendirdi. Sunucunun; muhalefetin terör olaylarındaki artışta Erdoğan’ın seçim öncesi sarf ettiği ‘400 vekil istiyorum’ sözünün etkili olduğu eleştirilerine karşı Erdoğan, “Bunu anlamak mümkün değil. Yani ben 400 hedefini gösterme aslında yeni bir Anayasa’nın inşası noktasında, yani böyle bir muhalefeti hangi parti alırsa alsın bu yeni Anayasayı inşa etsin, kurabilsin ve bu yeni Anayasa ile birlikte de Türkiye’de atmak istediğimiz Yeni Türkiye adımını rahatlıkla atabilelim. Buna yönelik bir hedefti bu. Tabi şunu da görmek lazım, parlamentoya girmek gayreti içerisinde olanların parlamentoya 80 milletvekili ile girdikleri halde düşünün parlamentoda daha zayıf oldukları dönemlerde de olmayacak kadar bu dönem içerisinde yaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz. Biliyorsunuz bir 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık. Ardından bir Suruç olayını yaşadık. Ardından Diyarbakır olayını yaşadık. Burada başka yerlere fatura kesmenin anlamı yok. Bunların hep bir dayanışmanın neticesinde en azından ülkemizde terör belasının kestirilmesinden başka bir şey değildir. Bu terörü estirmek gayretiyle buradan rant elde ediyorlar” dedi.

Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasayı inşa edebilecek bir sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum bugün çok daha farklı olurdu. Bir yeni Türkiye hareketini adımını atabilmek için bu çok çok önemliydi. Bakınız mesela ben Başbakanımıza hükümeti kurmakla ilgili bir görev verdim. Ve CHP ile görüşmeler yapıldı ki mutabık kalınabilseydi iki partinin sayısı Yeni Anayasayı inşa etme noktasında yeterli bir sayıydı. Ama maalesef belli yerlere takılmak suretiyle bu olmadı. Daha sonra MHP ile görüşmeler oldu. O tabi Anayasayı kurmaya yeterli olmasa da en azından millete gitme noktasında bir referandum noktasında bir imkan sağlayabilirdi. Fakat böyle bir anlayış maalesef görülemedi.”

Terör saldırılarının artış göstermesini nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, “Çözüm süreci bunlar tarafından ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar adeta Günaydoğu’da kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Ve çok ciddi bir silah stoklaması var. Ve burada bu süreç içerisinde güvenlik güçlerimiz herhangi bir çatışmaya girmeyelim dediler ama daha sonra anladık ki bu süreçte bunlar bunu yaptılar. Şimdi valilikler vasıtasıyla diyelim herhangi bir ilde veya ilçede 15 gün sokağa çıkma yasağını ilan ederken niye ilan ediyor? Evlerde durum nedir bunu görecek. Kimler var kimler yok onu görecek. Bunları yapmaya mecburuz ve yapacağız. Ve şu anda bunlar da devam ediyor” şeklinde konuştu.

"GEREK DEAŞ ÖRGÜTÜNE YÖNELİK, GEREK İÇERİDEKİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’YA YÖNELİK, GEREK DHKP-C’YE YÖNELİK ŞU ANDA EMNİYET GÜÇLERİMİZİN YOĞUN BİR ÇALIŞMASI VAR"

Terör örgütünün seçim öncesi yapılan ve yoğunlaştırılan bu saldırılarla neyi hedeflediği sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gidilecek seçimde yine bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle buralardaki oy potansiyelini korumaya yönelik atılan adımlardır bunlar. Şimdi örneğin; vatandaşlar ne yaptılar? Yürüdüler. Artık elinizi yakamızdan çekin dediler. Şimdi mesele benim Güneydoğu’da Kürt vatandaşım bunu genişletmesi lazım. ‘Çekin yakamızdan elinizi, biz sizi tanımıyoruz. Çünkü siz bizim haklarımızı korumadınız, tam aksine bizim evlatlarımızı siz sürekli olarak ölüme götürdünüz. Dağa kaçırdınız.’ Bunlar hep Kürt vatandaşlarımızın çocukları. Diyarbakır’da analar ağladı niye çocukları kaçırıldığı için, kızları kaçırıldığı için. Ve bu ağlama hala devam ediyor. Tüm bu gerçekleri görmemiz lazım. bölücü terör örgütü kendine böyle bir yöntem seçmişse bunu diğer vatandaşlara bu korkuyu salmak için bunu yapıyor. Ve bununla birlikte de öyle bir yöntem kendine belirliyor ki ‘ben burada halk desteğini kaybettiğim anda benim halim nice olur’. Temenni ederim ki halkımız onun bu durumunu görmek suretiyle karanını verir ve iradesini sandığa yansıtır” dedi.

Kandil’e yönelik yapılan son operasyonların önceki yıllarda yapılan operasyonlara karşın daha etkili olduğu ve bunun nedenini neye bağladığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir defa bu çok çok farklı. Burada gerek DEAŞ örgütüne yönelik, gerek içerideki bölücü terör örgütü PKK’ya yönelik, gerek DHKP-C’ye yönelik şu anda emniyet güçlerimizin yoğun bir çalışması var. Ve bunları yoğun bir şekilde yaptıkları gibi biliyorsunuz şu ana kadar yani teröristlerin özellikle ölüsü noktasında çok ciddi rakamlara ulaşıldı. Bu sayı binlerle ifade ediliyor. Ve öyle zannediyorum ki artarak devam edecektir. Aynı DEAŞ ile ilgili orada tabi belli bir merkezden verilen koordinatlar çerçevesinde DEAŞ’a yapılan müdahaleler vardır ve o koordinatlarda bizim de hava kuvvetlerimiz gereği neyse yapmaktadır. Yani olay bizim sınırlarımızda tehdit unsuru ne ise bu tehdit unsurlarına karşı kararlı şekilde yapılan bir harekattır. Öbür tarafta da yine PKK’ya karşı bunlar sadece hava olmayacak. Hem hava, hem kara aynı kararlılıkla devam edecek. Tabi sıkıntılarımız olmayacak değil, olacak. Ama bu sıkıntılara rağmen bu süreci kararlı bir şekilde devam edecektir" diye konuştu.

Terör örgütüne yönelik sınır içerisinde yapılan operasyonlarda asker ve polisin pasif kaldığı eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, “Bu iddiaların hepsi aslı astarı olmayan doğru olmayan ifadelerdir. Bir kere polisin de askerin de vurma yetkisi vardır. Hele hele silahlı bir terör örgütü mensubunu gördü mü indirir. Tunceli hadisesi bunun en güzel örneğidir. Orada silahlı gördü ne yaptı hemen onu indirdi. Nusaybin'de ne oldu? Gördü ve indirdi. Bu yetki var. 'Yok' ifadesi kesinlikle yalandır. Bu konuda askerimizin de polisimizin de yetkisi var. Böyle bir şey olduğunda bu yetkisini de kolaylıkla kullanabilir. Artık bu süreç farklı bir süreçtir hele hele son iç güvenlik kanununda da çok daha farklı bazı yetkilerle donatıldı. Maskeliler, molotoflular bunların hepsi görüldüğü yerde hemen anında gereği yapılır” şeklinde konuştu.

"DİĞERLERİNİN ORTAK TAVIR KOYMASI LAZIM"

Parlamentoda teröre karşı ortak bir tavrın olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Terörün yanında olan siyasi parti biliniyor. Ama diğerlerinin bu noktada bir ortak tavır koyması lazım. O zaman onlar bu işin çok daha zor olduğunu anlayacaklardır. Onlarda böyle bir konsensüs yok. Öyle ya da böyle şimdi bir seçime gidiyor. Bu seçimde temenni ediyorum ki milletim bir defa kolaylıkla bu kararları verebilecek bir iktidarı işbaşına getirmesi lazım. Çünkü bu terörle mücadelede birlik, dayanışma ve kardeşlik şart” dedi. 

Ankara Barosu'nun terörle mücadele için ordunun kullanılmaması için yaptığı başvuruyu değerlendiren Erdoğan, “Bir baro başkanı veya hukukçu olduğunu iddia eden her kimse Türkiye’de iç ve dış emniyet noktasında teröre karşı yeri geldiği zaman hükümetin gerek polisiyle, gerek askeriyle bunu yapabileceğine amirdir. Anayasada, kanunlarda amirdir. Bu konuyla ilgili olarak TSK nerelerde kullanılır, bunların hepsi Anayasamızda da kanunlarımızda da var. Kaldı ki burada Danıştay’a müracaat etmek suretiyle böyle bir şeyi çıkarma gayreti bu işe gölge düşürme gayretidir ve bu süreç kararlılıkla devam edecektir. Biz her şeyi hukuk devleti içerisinde, hukuk çerçevesi neyse ona göre yürüteceğiz” şeklinde konuştu.

Canlı yayında '400 milletvekili' ile ilgili yaptığı açıklamasının sosyal medyada çarpıtılmasına da yanıt veren Erdoğan, “Bu medya manipülasyonunun ve ahlaksızlığının tam bir daniskası. Yani bakın burada bir üzüntünün içerisinde olması gerekirken buradan acaba kendilerine nasıl bir rant elde edebilirler bunun gayreti içerisindeler. Zaten özelikle bu paralel yapı işin başından beri bunun peşinden koştu. Ama bunların ben geçmişini bilirim. Bunlar o zaman çok farklıydı ama şimdi çok farklı bir zemine oturdular. Bunlara tabi sormak lazım yani siz niçin Türkiye’de değilsiniz de şimdi kaçıp Türkiye dışında kendinize yer arıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, kalkıp ta batı ülkelerine şikayet edecek kadar bunlar alçalmış vaziyettedir. Ve şu anda da yaptıkları yine budur. Bunlar için şehit cenazeleri sadece bir provokasyon için araçtır” diye konuştu.

Muhalefetin sıkça gündeme getirdiği ‘polis ve askerin sarayın polisi ve askeri’ olduğu şeklindeki iddiaları değerlendiren Erdoğan, “Polis ve asker sarayın değil bu milletin askeridir, milletin evladıdır, devletin askeri ve polisidir. Bunu Çankaya’da iken neden kullanmıyorlardı? Veya Çankaya’nın geçmişinde neden bunu kullanmıyorlardı. Orada asker yok muydu? Vardı. Niye o zaman şimdi kullanıyorlar. Dert şu bunlar güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Şu anda Beştepe Külliyesi güçlü Türkiye’nin bir simgesidir. Çankaya belli bir dönemin tırmanışında bir simgeydi, ama bu bizim için yeterli değildi. Şimdi Beştepe Külliyesi güçlü bir Türkiye’nin ve güçlenen bir Türkiye’nin simgesidir. Bunu bunlar hazmedemiyorlar” dedi.

Bir şehidin cebinden çıktığı iddia edilen vasiyet mektubu tartışmalarına da değinen Erdoğan, “Yaklaşık 70 şehidimiz oldu. Bunların bir tanesinden tepki gördüm. Bu da kız kardeşiydi. Daha sonra hanımı ile görüştüm. Hanımı daha farklıydı. Sonra kızı aradı onunla görüştüm. Ona da farklı şeyler anlatılmış, onlara anlattık. Tabi bunları malum medya hemen gidip bulmak suretiyle ki o söylenen şeyler de yalan. Böyle şeyler (konuşmalar) aramızda geçmedi. Bütün şehit yakınlarıyla görüştüm. Bir tanesinden olumsuz tepki gelmedi. Hepsi de 'vatan sağolsun feda olsun', dedikleri bu” diye konuştu.

Yurtdışına kaçan paralel yapı mensuplarının iade işlemleriyle ilgili eleştiri ve manipülasyonları değerlendiren Erdoğan, “Bu iddialar gerçeği yansıtmıyor. Bir defa bunların işlemiş oldukları suç İnterpol'ü ilgilendiren bir suç değil. Eğer o noktadan bakarsak onlar için avantaj bir ortam ortaya çıkar. Bizim buradaki yetkililer işi İnterpol aracılığıyla değil normal suçlu noktasında süreci çalıştırıyorlar. Şu anda İnterpol üzerinden bir talep söz konusu değil” dedi.

"SIKINTI YOKSA AKIN İPEK NEDEN KAÇTI"

Koza İpek Holding'e yönelik operasyonla ilgili yaptığı açıklamada ise Erdoğan, “Burada da maalesef manipülasyon ve çok çirkin bir yaklaşım tarzı var. Yani DEAŞ’a biz yardım ediyoruz da peki koalisyon gücü arasında bizim yerimiz ne? Aynı şekilde ülkemiz içerisinde DEAŞ’a verilen mücadelemiz ne için? Bütün bunları biz yapıyoruz öncelikle. Bunlara gelince medya ayağı ile ilgili bunların söyledikleri şu anda yazılı ve görsel medyada bunlar çalışıyor mu? Çalışıyor, çalıştığına göre… Bunlara müdahale edilmedi. Müdahale edilen yer neresidir? Holdingdir. Şu ana kadar gelen ihbarlar çok ciddi. Bu ihbarlar üzerine polis ve yargı çalışmalarını sürdürüyor. Eğer burada bir sıkıntı yoksa kendisi neden kaçıp gitti. Kaçıp gittiğine göre demek ki burada bir sıkıntı var. Gayet lüks oteli var, orada da tatil yapıyor. Şu anda ailesi, yakınları açıklamalar yapıyor çok temizdir diye. O zaman kaçma bu işler devam etsin. Medyaya saldırı şeklinde yansıtıyorlar” şeklinde konuştu.

"TEMENNİM 7 HAZİRAN’DAN FARKLI BİR TABLO ÇIKMASI"

Sorulan soru üzerine seçim öngörülerini paylaşan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Temenni ediyorum ki 7 Haziran seçimlerinden sonraki gibi bir tablo olmasın. Çünkü bu tablo Türkiye’ye kan kaybettiriyor. Yani bizim ekonomik alanda gerek, mali disiplinde sıkıntılar olabilir. Güçlü bir zeminimiz olduğu için burada öyle bir sorun yaşamadık ama şu anda dünyadaki menfi gelişmelere baktığımız zaman bu bize olumsuz tesir edebilir. Bunun için Türkiye’nin iç siyasetinde sıkıntıyı yaşamaması lazım. Onun için de Türkiye’de koalisyon kültürü olmadığı için bunu başaramadık. Başaramadığımız için de tekrar seçime gidiyoruz. Tekrar bir seçimle millete müracaat, diyoruz ki parlamentoda bunu çözemedik, millet olarak bu işi siz çözün. Temenni ederim ki bir koalisyon arayışı olmasın. Eğer irade tecelli edecek olursa bu neticeye herkesin katlanması gerekir.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız