SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Erkeklerin de Sorunu !

A- A+ PAYLAŞ

Sadece kadınların değil, erkeklerin de sorunu
Halk arasında sadece kadınların hastalığı olarak bilinen osteoporoz yani kemik erimesi, uzayan yaşam süresiyle birlikte erkekleri de tehdit etmeye başladı.

Gençlik ve yaşlılık dönemleri arasında görülen boy farkı ise hastalığın en önemli belirtilerinden biri olarak kabul ediliyor. Adını, kemik anlamındaki “osteo” ile gözenekli anlamına gelen “poroz” kelimelerinin bir araya gelişinden alan osteoporoz, kadınların özellikle menopoz dönemiyle birlikte sıkça karşılaştıkları bir sağlık sorunu.

Omur, kalça ve bileklerde kırık ile ortaya çıkan hastalığın tedavisinde, ilaçların yanı sıra, yaşam tarzına yönelik düzenlemelerin de önemli bir yeri bulunuyor. Bir zamanlar sadece menopoz dönemindeki kadınları tehdit eden bir hastalık olarak bilinen osteoporoz, günümüzde erkeklerin de önemli bir sorunu olarak karşımıza çıkıyor. 70 yaş üstü erkek ve kadınlarda görülme riski eşitlenen bu hastalıkla mücadelede beslenme ve egzersiz büyük önem taşıyor.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, hastalık hakkında merak edilen sorulara şu yanıtları veriyor:

OSTEOPOROZ NEDEN ÖNEMLİ?
Osteoporoz, vücudumuzdaki tüm kemikleri etkileyen sistemik bir hastalık. Sertlikleri azalınca, kemikler zayıf ve kırılabilir hale geliyor. Kemik kırılganlığındaki bu artışa osteoporoz deniyor.

Osteoporoz en sık görülen kemik hastalığı olarak kabul ediliyor. Uzayan yaşam süresine bağlı olarak dünya nüfusunun yaşlanması, osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıkların görülme sıklığında önemli bir artışa neden oluyor. Osteoporoz nedeniyle ABD’de yılda 1.5 milyon kırık meydana geliyor. Daha çok kalça ve omur kırığı olarak görülen bu durumda hastaların yüzde 20’si bir yıl içinde hayatını kaybediyor. Yüzde 30’dan fazlası da sakat kalıyor. 50 yaşını aşmış menopoz sonrasındaki kadınlarda ise yaşam boyu ölüm riski sıralamasında kalça kırığı yüzde 2.8 ile ikinci sırada yer alıyor ve bu oran meme kanserinden ölüm riski ile başa baş.

DAHA ÇOK KİMLERDE VE HANGİ YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLÜYOR?
Osteoporozun görülme sıklığı yaşla birlikte artıyor. 50 - 60 yaş arasında yüzde 40 - 55 düzeyinde görülme riski, 70 yaşından sonra yüzde 85 - 90’a çıkıyor. Hastanın yaşı, daha önce kırık yaşayıp yaşamadığı, annesinde kırık olup olmadığı ve kemik yoğunluğu osteoporozun tanısında ve tedavinin düzenlenmesinde etkili oluyor. Yapılan en önemli hatalardan biri, osteoporoz tanısı konulurken ve tedaviye başlanırken sadece kemik yoğunluğuna bakılarak karar verilmesi. Kemik kaliteleri farklı olacağı için tedaviye karar verilirken bu nokta mutlaka dikkate alınmalı. Çünkü önemli olan sadece kemik yoğunluğu değil. Yaşla birlikte kemiğin yapısının da bozulmasıdır.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
Belirtiler; omur, kalça, el bileği ve diğer kemiklerde görülen (frajilite) kırıklar, ani ve şiddetli bel veya sırt ağrısı, boy kısalması ve kamburluk, karın ve göğüs boşluğunda daralma, vücut imajının bozulması olarak sıralanıyor. Yaşam kalitesinde ciddi bozulmalara neden olan bu hastalık, psikolojik sonuçlar da doğurabiliyor.

KEMİK KIRIĞI HİKAYESİ NEDEN ÖNEMLİ?
Çünkü eğer hastanın daha önce yaşadığı bir kırık öyküsü mesela omur kırığı varsa, bir yıl içinde ikinci bir omur kırığı görülme riski iki hatta üç kat artıyor. İlk kırık önlendiği zaman, ikinci kırığın oluşma ihtimali azalıyor. Omur kırığı aynı zamanda kalça kırığı artışının da bir göstergesi. Bu durumda hastanın kalça kırığı riski de artıyor. Genetik yatkınlığın artırdığı riski, yaşam alışkanlıklarındaki değişikliklerle indirmek mümkün mü? Genetik mirasın getirdiği riski bir takım düzenlemelerle azaltmak mümkün. Bunun için yapılması gereken iki önemli şey bulunuyor. Bunlar; sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak. Osteoporozu önlemek için 50 yaşından sonra kemik kaybının azaltılması gerekiyor.

KADINLARDA VE ERKEKLERDE GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Hastalık, yüzde 80 oranında menopoz sonrası kadınlarda görülse de, erkek osteoporozunda da ciddi oranda artış var. ABD’de, 50 yaşın üstünde kalça, omur veya el bileği kırık riski kadınlarda yüzde 40, erkeklerde ise yüzde 13 olarak hesaplanıyor. Kemik kayıp hızı, erkeklerde 70 yaş üzerine gelindiğinde kadınlarla eşit hale geliyor. Yani, 70 yaş ve üstü erkeklerde osteoporoz riski kadınlarla hemen hemen eşit oranda görülüyor.

ERKEK OSTEOPOROZUNDA NEDENLER FARKLILAŞIYOR MU?
Kortizonlu ilaç kullanmak ve kanser tedavisi görmek osteoporoza neden oluyor. Düşük erkek hormon seviyesi, mide - barsak sistem hastalıkları, aşırı alkol ve sigara kullanımı da erkek osteoporozuna neden olan faktörlerin arasında sayılıyor.

BOY KISALMASI NASIL ANLAŞILIYOR?
60 - 70 yaşındaki bir insanın gençken boyunun ne kadar olduğunu hesaplamak için, sağ ya da sol kolunu açıp, orta parmağından göğüs kemiğine kadar olan kısmı ölçmesi ve ikiyle çarpması gerekiyor. Böylece kişinin 30’lu yaşlardaki boyu ortaya çıkıyor. Eğer kişinin şimdiki boyuyla eski boyu arasında 7 - 8 cm.’lik bir fark varsa, bu osteoporoza bağlı kırık kuşkusunu akla getiriyor.

TANI KOYMADA HANGİ TESTLERDEN YARARLANILIYOR?

Elbette kimi testlerle hastanın kemik yapısı ortaya çıkıyor. Bunlardan biri kemik mineral yoğunluk ölçümü. Tanıda kemik yoğunluğu önemli olduğundan, bu yoğunluğu ölçmek için Kemik Dansitometresi denilen bir yöntem kullanılıyor. Kaynak olarak dozu düşük X ışınından yararlanılıyor.

Ölçüm yeri olarak omurga ve kalça kemiği kullanılabiliyor. Süresi 2 - 7 dakika arasında değişen bu ölçümün yan etkisi bulunmuyor. Buna ek olarak sırt ve bel filmleri ile kan ve idrar tahlillerinin sonuçlarından yararlanılıyor.

KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜNÜ KİMLER YAPTIRMALI?
47 - 50 yaş civarında menopoza giren, risk faktörü ve kırık hikâyesi olan kadınların bu ölçümü yaptırması gerekiyor. Ayrıca, kadınlık hormonunda yetersizlik olanlar, omurlarında şekil bozukluğu görülen kişiler, uzun süre kortizon alacak hastalar ve tiroid bezi çok çalışan kişiler de bu listeye eklenebilir.

KIRILMALARDA TEK ETKEN KEMİK YOĞUNLUĞU MU?
Kemiğin yoğunluğu kadar, kalitesi de önemli. Çünkü kırılmaların yüzde 50’sinde test skoru -2.5’in üzerinde. Yani kemik yoğunluğu normal olmasına karşın, kırılma meydana gelebiliyor. ‘Kemik yoğunluğu ne kadar artırılırsa, kırılma riski de o kadar azalır’ denilemiyor. Günümüz ilaçları kemik yoğunluğunu artırırken, aynı zamanda kalitesini de düzeltiyor.

NASIL BİR TEDAVİ YÖNTEMİ İZLENİYOR?
Öncelikle kemiklerin korunmasına önem veriliyor. Bunun için sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, yeterli kalsiyum ve D vitamini almak gerekiyor. Tedavi için de kemik mineral yoğunluğunu koruyacak, hatta artıracak ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçlar hap şeklinde, ağızdan kullanılabileceği gibi, yıllık enjeksiyonlar şeklinde de kullanılabiliyor. Bunların yanı sıra, hastadan günlük aktivitesini artırması, yaşam kalitesini yükseltmesi de isteniyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız