SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Evde Oturan Ölür''

A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis'teki grup toplantısına bir Roman deyişiyle başladı: "Evde oturan ölür!"

Hükümetin icraatlarını anlatırken bu deyişi kullanan Erdoğan, "Balık Ayhan'la söylemlerimiz uyar birbirine" dedi.

Erdoğan, grup toplantısına davet ettikleri Roman vatandaşlara seslenerek, "Benim Roman vatandaşım bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır" diye konuştu.

Başbakan şçyle devam etti;

"Biz bu ülkenin gönül haritası üzerinde kardeşliğin resmini çizmenin mücadelesini veriyoruz. Etnik milliyetçilik yapmayacağız dedik. Ülkemizde bir çok etnik unsur var biz bunları zenginlik olarak gördük. Tüm etnik unsurlarıyla bunlar birer alt kimliktir. Vahdette biz bunları topluyoruz dedik. Biz bunu zenginlik olarak görüyoruz. Aynı şekilde bölgesel milliyetçilik de yapmayacağız dedik. Sadece batıya yüklen diğerlerini bırak, hayır. Tüm vatan topraklarında aynı yükselişi aynı modernliği göreceğiz. Batı neye sahipse Doğu, Güneydoğu'da aynı imkanlara sahip olacak.

Bunu görmenin bahtiyarlığı içerisindeyiz. Şu anda doğuyla ilgili olarak eleştiri yapanlar bunları görüyor mu? Tek millettik, tek vatandık. Bugün yine aynı şeyi söylüyoruz.

Kimseyi rahatsız etmemesi lazım. Birileri rahatsız oluyorsa aynaya baksın. Milletimin ekseriyeti bu kavramdan rahatsız olmuyor. Bu kavramın kucaklayıcı manasını birileri ya anlamıyor ya da işine gelmediği için anlamak istemiyor. Millet kavramı, bizim ifade etmeye çalıştığımız anlamın tam tersi bir noktaya getirilmeye çalışılıyor.

Bizi millet kavramına yüklediğimiz anlam itibariyle 9 yıl öncesinde neredeysek bugün de oradayız. Şartlara göre renk değiştirenlerden değiliz. Biz ilkeli siyasetten yanayız ve bunun mücadelesini veriyoruz. Biz milleti ortak hedefler idealler etrafında toplanmış üst bir kimlik olarak gördüğümüzü her fırsatta ifade ettik. Aidiyetler farklı olabilir ve saygı duyulmalıdır. Irk dil din kavim nerede olursa olsun duymak ve saygı duymak zorundasınız.

İnsanlar ne kadar farklı olursa olsun değil mi ki hepsi Allah'ın kuludur ve hepsi bizim gözümüzde birdir. Yani biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz. TC vatandaşlığı üst kimliği altında herkes devlet karşısında eşittir birinci sınıftır özgürdür. Bizim en başından itibaren söylediğimiz de budur.

Türkiye her dalında yarı bir çiçeğin açtığı çok büyük bir çınardır. Benim Roman kardeşim bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Ben çocukluğumu onlarla beraber geçirdim. Aynı mahallede doğduk büyüdük, aynı okulda okuduk. Bundan dolayı da rahatım.

Azınlıklar bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Farklı dinlere, mezheplere, dillere de sahip olsa 73 milyonun her bir ferdi birdir ve eşittir. 8 yıl boyunca bu yaklaşımımızı somut olarak her alanda gösterdik. Etnik kimlik ve ideolojilere dayalı bir anlayışı değil evrensel demorkatik kurallara dayalı bir hak ve özgürlük anlayışını hakim kılmanın mücadelesi içindeyiz.

İlk defa gidip Hahambaşı'nı ziyaret etme anlayışını biz ortaya koyduk. Ermeni vatandaşlarımızın patriğini ziyaret etme anlayışını biz ortaya koyduk. Rum patriğini makamnda ziyaret etme anlayışını başbakan yardımcım ortaya koydu. Bunları birilerinden müsaade alarak yapmayız.

8 yıl önce AK Parti OHAL'i kaldırsın bu bile yeter diyenler vardı. Sadece OHAL'i kaldırmakla yetinmedik, Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki olağandışı her uygulamayı ortadan kaldırdık. Çocuklarıyla kendi dillerinde konuşamıyordu benim vatandaşım. Farklı dil ve lehçelerin serbestçe konuşulması için çok büyük adımlar attık, anlamsız yasakları kaldırdık. Kurslar, televizyon yayınları açtık, üniversitelerde enstitüler kurduk. Doğu, Güneydoğu illerinde arama yapılacak haberi gelince müzik kasetleri korkuyla ihmak ediliyordu.

Biz bu trajikomik sahnelerin hepsine son verdik. Ne şiş yansın ne kebap diyenerden değiliz asla da olmayacağız. Doğuya ayrı batıya ayrı kuzeye ayrı güneye ayrı bir dille konuşanlardan değiliz. Milli birlik ve kardeşlik projesi iki yıldır tüm boyutlarıyla konuşuluyor. Bizim üstüne basa basa söylediğimiz şudur. Reyting kaygısından bağımsız düşünmediğiniz müddetçe anlayamaz ve anlamlandıramazsıız.

Ama birileri hala tutuyor, milli birlik projesi tutmadı diyor. Sen zaten başından beri böyle düşünenlerdensin. Eğer bu sürece vicdanı koymazsanız, hiçbir sonuç alamaz hiçbir şey de anlayamazsınız.

Anneler, babalar bazılarının umrunda değil, onlar gözlerini seçim sandıklarına dikiyor. Kardeşlik birilerinin hiç umrunda değil, onlar istismardan medet umuyor. İşte şu son haftalarda BDP'nin asıl hedefi şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. BDP sorunun var ettiği bir siyasi yapıdır aslında. Dolayısyla sorunun çözümünü kabullenmeyecektir. Çünkü sorun çözüldüğü anda biliyor ki oy noktasında bitmiştir. Bunu da açık net olarak ortaya koymuştur. Süreci bulandıracak adımlar atarak çözümü engellemek niyetinde olduğunu göstermiştir. Bu tavır annelerin gözyaşından gençlerin kanından rant elde etme tavrıdır.

Bu tavır kardeşliği birlikteliği güçlendirme tavrı değil nifak tohumlarını atma tavrıdır. Ak Parti'yi güya seçim öncesinde yıpratma tavdırır. Biz buna izin vermeyeceğiz, inanıyorum ki milletim de izin vermeyecektir. BDP benim Kürt kökenli kardeşlerimin temsilicisi değildir. Kendi kışkırtıcı ve istismarcı talepleri tüm Kürt kökenli vatandaşların talepleri gibi göstermeye çalışması yanlıştır, aldatmacadır.

Gidin ve oradaki atmosferin ne kadar farklı olduğunu orada nasıl bir huzur ve kardeşlik ikliminin olduğunu yerinde görürsünüz. Bölge çok hızlı değişiyor.

Romanlara yönelik ayrımcı ifadeler içerip de 1950 yılından beri varlığını sürdüren düzenlemeyi AK Partili milletvekilleri olarak 2010 yılı nisan ayında komisyona taşımıştık. Bugün meclis genel kuruluna getiriyoruz ve bu düzenlemeyi bugün ortadan kaldırıyoruz. Sizler her şeyin en iyisine layıksınız çünkü insansınız. Hepimizi yaratan Allah sizi de yarattı. Burada Fransa hükümeti yok, burada Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti var. Onlar Fransa'daki roman kardeşlerimize Fransız kalabilirler, ama biz kalamayız. İlle de roman olsun ister taştan çamurdan olsun o da Allah kuludur her kim olursa olsun"

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız