SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Fatih de Umudunu Kaybetti.."

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:38:46
A- A+ PAYLAŞ

Ergenekon tutuklusu İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu'nun avukat ağabeyi Hayati Hilmioğlu, ağır hasta olan kardeşinin cezaevinde öleceğini düşündüğünü ve umudunu kaybettiğini söyledi.

Ağabey Hilmioğlu, CNNTürk'te katıldığı "Tarafsız Bölge" programında, kardeşinin sağlık durumu ve mahkemenin tavrı ile ilgili bilgiler verdi.

Cumhuriyet Gazetesi'nde "Hilmioğlu'nun Umudu Kalmadı" başlığıyla da bir haber yayınlandı. Haber şöyle:

"Ergenekon davasında tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, tutuklu yargılama ısrarını eleştirerek “23 yıllık avukatım. Bu yargılama sınavı, Türkiye tarihindeki kötü bir sınav. Mahkemede üst düzey hâkimler görevli, uygulama ise sıradan bir yargılamanın çok altında. Bu görüntü Türk hukuku açısından da aşağılayıcı bir noktada. Fatih de artık umudunu kaybetti, cezaevinde öleceğini düşünüyor” dedi.

14 Nisan 2009’da gözaltına alınan Hilmioğlu, Silivri’de böbrek, siroz, şeker hastalığı ve ağır bir depresyonla mücadele ediyor. Oğlunu trafik kazasında kaybeden Hilmioğlu’na, karaciğer kanseri başlangıcı teşhisi de kondu ancak 2 yıl önceki Adli Tıp’ın verdiği rapora dayanarak tahliye talepleri sürekli reddedildi. Avukat Hayati Hilmioğlu, kardeşinin “geç de olsa suçsuzluğunun ortaya çıkacağına olan inancını kaybettiğini” belirtti. Fatih Hilmioğlu’nun oğlu Emir’i trafik kazasında kaybetmesinin ardından hızla umutsuzluğa sürüklendiğini kaydeden Hilmioğlu, “Bu kazadan sonra yaptığımız iki tahliye talebimiz reddedildi. En son görüşmemizde, ‘Boşuna talep etme. Beni sağ çıkarmazlar. Mahkeme üyeleri birtakım güçlerin etkisi altında. İnsiyatif kullanacak durumda değil. Bunlarla sen de uğraşamazsın’ dedi. Psikolojisi bu halde artık. Yargıcına, devletine güveni kalmamış” dedi. Fatih Hilmioğlu’nun 16 yıl aralıksız devlete hizmet ettiğini, karşılığında bu yapılanlara isyan etmemenin imkânsız olduğunu dile getiren Hilmioğlu, “Bu hizmetin karşılığı, 4 yıldır cezaevinde kalmak mı? Ölüm mü? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre en kutsal hak yaşam hakkıdır. Bu yargılama sanıkları öldürüyor. Özel yetkili yargıçlar, savcılar bu ölümlerden biz sorumlu değiliz mi diyecekler? Bu yargılamayı bütün dünya gözlemliyor” dedi.

‘Yargıçlar kontrol altında’

Mahkemenin tutukluluğa gerekçe gösterdiği Adli Tıp raporuna karşı, cezaevinde hayatının tehlikeye gireceğine dair üniversite raporlarının olduğuna dikkat çeken Hilmioğlu, “Yargıçlar üniversite hastanelerine itibar etmiyor. Oysa ki Adli Tıp’la bağlı değiller, isterlerse inisiyatif kullanabilirler. Adli Tıp doğrudan Adalet Bakanlığı’na bağlı. Kimse tarafsız diyemez” dedi. Mahkemenin, dosya kapsamı, delil durumu diyerek tahliye taleplerini reddettiğini belirten Hilmioğlu, “Peki, kime anlatacaksınız derdinizi. Yargıçtan başka yer var mı? Yargıçlar da birtakım güçlerin kontrolü altında yargıçlık yapıyorsa vay bu vatandaşın haline. Bu insanların suçsuzluğu kanıtlandığında bu tutukluluğun hesabını kim verecek” diye sordu. Savcılığın çok zayıf delillerle dosyayı mahkeme önüne getirdiğini, mahkemenin de iddianameyi kabul ettiğini belirterek şöyle konuştu: “Bu iki usul hatası yüzünden insanlar tutuklu yargılanıyor. Yaşam hakkının kutsal olduğunu herkesin kabul etmesi lazım. Yargıçların da doktorların da bu yönde tavır koymalı. Öldükten sonra sorumlusunu mu arayacağım. Arasam ne olur ki...”

ARŞİV FOTO: Ergenekon davasından 4 yıldır tutuklu olan İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr. Hilmioğlu, trafik kazasında ölen 22 yaşındaki oğlu Emir'in cenaze törenine katılmak için 2 gün izinle cezaevinden çıkmış, bu izinde de evinde kalmasına izin verilmediği için gecelerini cezaevinde geçirmişti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız