SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Faturayı Bana Kestiler!..'

A- A+ PAYLAŞ

AKP’nin kurucu il başkanı iken Kasım 2002 seçimlerinden önce bu görevinden istifa edip aday gösterildikten sonra milletvekili seçilen, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi tekrar adaylık başvurusu yapan, ancak listeye alınmayan Ali Osman Başkurt, ilk sayısı Ağustos'ta yayınlanan KAPTAJ Dergisi’ne ilginç açıklamalar yaptı.

 

Ali Osman Başkurt’un, “Ali Osman Başkurt Sessizliğini Kaptaj’a Bozdu” başlığıyla yayınlanan röportajı şöyle:

 

…..

 

“..’Ne bir tebessüm gördüm ne de sevgi’


Ali Osman Başkurt AK Parti’nin kuruluş aşamasında yer almış önemli isimlerden birisiydi. Malatya’da teşkilatlandırmayı hızlı bir şekilde gerçekleştirdi. Önce il başkanı ardından da 2002 seçimlerinde Malatya’dan 1. sıra milletvekili olarak meclise gitti. 4 yıl boyunca adı diğer milletvekili Ahmet Münir Erkal ile çekişen vekil adına çıktı. Oysa o bu yakıştırmaya hep isyan etti. “Münir Erkal benimle değil, il başkanı ile yumruk yumruğa girdi, ama fatura bana kesildi” diye yakınmayı da ihmal etmiyor. Meclisteki odasından ayrıldığı son gün Kaptaj’a “Seçimden sonra yayınlanmak şartıyla” içini döken Ali Osman Başkurt, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini bir kez bile aramadığını, 4 yıl boyunca ne bir tebessüm ne de bir sevgi gördüğünü iddia etti.

 

‘Bir gün eline sağlık demediler’

 

Seçimlerde aday gösterilmemesinden ziyade, kendisine yönelik yaklaşımın şık olmadığının altın çizen Ali Osman Başkurt, yaptığı hizmetleri olduğunu, ancak bu hizmetlerin karşılığında hala Başbakan ve genel merkezden teşekkür beklediğini belirterek, “Ben aday gösterilmediğime değil, üsluba yanıyorum. Beni arayıp da hiçbir şey söylemediler. Oysa ben bu hareketi Erdemliler Hareketi olduğu için desteklemiştim. Bir takım adaletsizlikler söz konusu. Ben bunu demokrasi adına dile getiriyorum. Sayın Başbakan ve genel merkezden sevgi görmedim, bir tebessüm görmedim. Yaptığım hizmetler ortada. En azından ben bir teşekkür bekliyorum. Hala da bekliyorum” ifadesini kulandı.

 

‘Genel merkezin etrafını tavaf etmedim!’

 

4 yıl boyunca hedefledikleri ve hayal ettiği tüm projeleri Malatya adına gerçekleştirdiğini iddia eden Başkurt, “Ancak anlatamadım. Ben işimi yaptım. Medyayı iyi kullanamadım. Ben 4 yıl boyunca Malatya’nın etrafını tavaf ederken birileri genel merkezin etrafını tavaf etti” ifadesini kullandı. Başkurt ilginç tepkisini şu sözlerle dile getirdi,” Hala bu partiyi halk için bir umut olarak görmek istiyorum. Ama bir takım adaletsizlikleri de demokrasi adına dile getirmek istiyorum.  Bugün AK Parti’de bir sevgi kırılması var mı? Var! AK Parti’de bir sıcaklık azalması var mı? Var! Bir gün bir teşekkür edip, elimi tutup eline sağlık demediler. Ben seçmenden de bir teşekkür beklerim. Malatya’da geçen süre içerisinde bir ben bir de Mevlüt Aslanoğlu çalıştı. Malatya’da o ve ben canla başla çalıştık. Partiperest olmadım. Partiler din değildir. AK Parti bugün oyunu artıracaksa yaptığı hizmetlerden dolayı artıracaktır. Allah var çok hizmet etti. Bugün listeye girmeyen biri olarak söylüyorum.”

 

‘Faturayı bana kestiler’

 

Adının Münir Erkal ile kavga eden vekile çıkarılmasının kendisini son derece rahatsız ettiğini belirten Başkurt, “Bunu da kasıtlı yapıyorlardı. Bir gün gazetenin biri,’’Yeter Bıktık Kavganızdan” diye başlık atmış. Oysa ortada kavga yok. Münir Erkal ile ben hiç kavga etmedim. Sadece bazı konularda ters düştük ve ben fikrimi söyledim. Oysa il başkanı ile birbirine neredeyse yumruk yumruğa girdiler. Ama fatura bana kesildi” dedi. Başkurt, Erkal ile ilgili soru işaretlerine şu açıklığı getirdi: ” Münir Erkal ile tartışmalarımızın temelinde de yanlış anlaşılmalar oldu. Şeker Fabrikası hadisesinde Münir Bey gibi bakmadım. O tartışmalarda da haklıydım. Kendisine zamanında oy da verdim. Destek de oldum. Birikimine de inanan bir insanım. Bir takım olumsuz yanlarını paylaşmam, ama birikimine inanan bir insanım. O dönemde mahalli idareler seçimi öncesi, kömür davasından dolayı il başkanının alınmasını istedi. Bu tartışma Hayati Yazıcıoğlu’nun makamında oldu. Münir Bey’e “Sen inançlı bir insansın, yarın bunun suali var” dedim. Fatura da yaşanan bir yanlışlığın faturasını il başkanına çıkarmasına karşı çıktım Çünkü ortada hırsızlık yoktu. Münir Bey için hiçbir zaman kendimden dolayı tartışmadım. Odasına gidip çay da içtim, yemek de yedim. Bugün de görsem el de sıkışırım. Bu kavgayı ben il başkanı için yaptım. İl başkanı ile birbirinin üzerine yürüdüler. Ama kamuoyu bana “Sen Münir Erkal ile kavgalısın” dedi. Yanlış düşündüklerini tartıştığım içini kavgacı oldum. Burada basına da sitem ediyorum. Gazetenin biri “Kavganızdan bıktık” diye başlık atmış. Benim ismim kavgacı olarak gösterildi. Oysa hala selamı sabahı kesmeyen yine benim. O il başkanı ile hala bugün el sıkışmıyor. O başlık atılan gazeteyi ikinci gün genel merkezde her tarafa dağıtılmış olarak gördüm. Artık kim dağıtmış neden dağıtmış. Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”

 

‘Teşkilatın her karışında alın terim var’

 

Teşkilatı kuran biri olarak bugün kenarı itilen konumunda olmasının kendisini üzmediğini, üzüntünün sadece aranıp sorulmamak ve bir teşekkür bile edilmemek olduğunun altını ısrarla çizen Başkurt, kurduğu teşkilatın bugüne kadar hiç sorun çıkarmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ”Teşkilatın her yerinde benim alın terim var. Özellikle siyasete girmeyenleri teşkilata almayı o dönemde özen gösterdim. Ancak genel merkez yeni yüzlerin siyasete ısınmasının zor olacağını ifade etse de kısa sürede hepsi adapte oldu. Her gittiğimiz beldede teşkilat kuruluşu miting gibi geçiyordu. Bunu başardık. 6 yıl geçti. Bir kömür hadisesi denilen ucubenin dışında tek hadisemiz olmadı. O kömür olayı da hepinizin bildiği bir kısım milletvekillerinin fatura üzerinde yapılan yanlışlık üzerinden bizi vurmaya çalışmasından ibaret. Bu hadisenin dışında bir hadise yaşanmadı. Bugün tek tek kurum müdürlerini açıp sorun,  kurumların trilyonlarca lira değerinde ihaleleri oluyor, bir tanesi için ya da bir tane müdüre açıp da küçücük bir telkinde bulunmamışımdır. Benim siyasi felsefem “Hakk’a hizmet halka hizmettir” felsefesidir. Bu slogan çok muteber bir slogandır. Hakk’ın ve halkın rızasından başka bir şey gütmedim. Ne şahsım, ne yakınlarım, ne çevrem için siyaseti menfaat yeri olarak asla görmedim. Nerede pis koku varsa o olayın üzerine gittim” dedi.

 

‘Erdemliler Hareketi olduğu için katıldım’

 

AK Parti’nin kuruluş aşamasında başlatılan hareketin Erdemliler Hareketi olduğunu hatırlatan Başkurt, bu yaklaşımın kendisini siyasete adapte ettiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi: ”

 

“1980 ihtilalinde 13 ay Mamak Cezaevi”nde kaldım. Suçumuz; ihtilal olmuş ben de dernek başkanıydım diye toparlayıp götürmüşlerdi. Mamak’ta çok zor şartlarda kaldım. Bugün ülkenin kaderini paylaşanlarla koğuşu paylaştım. Doğu Perinçek, İlhami Soysal, Oral Çalışlar, Taha Akyol, Mustafa Yazgan, N.Kemal Zeybek, Yaşar Okuyan gibi önemli isimlerle aynı koğuşta kalıyorduk. En tıfılı, en genci de bendim.  O gencecik yaşta Türkiye’yi tanıma şansım olmuştu.’’

 

Bir dönem radikallerle ön planda duran Ali Osman Başkurt cezaevinden sonra demokrat kimliği ile sivil toplum kuruluşunda bir çizgide durmaya başladığını dile getirerek, ‘’MÜSİAD’ta başkanlığı 9 yıl boyunca yapmış sonra kendi isteğimle ayrılmıştım. Tam bu sırada Tayyip Bey’e yoğun bir istek var. Tayyip Bey’in yanına bizzat gidip, ‘siz siyasete girerseniz ben hiçbir karşılık beklemeden siyasete girerim’ dedim. Daha sonra Bu hareket Erdemliler Hareketi diye yola çıkacaktı. Partinin adı filan yoktu. Hareket vardı. Hareketin adı da Erdemliler Hareketi idi. Tam benim istediğim bir görüştü. Türkiye’nin hayrına, gelişmesine, büyümesine yönelik bir hareket olacağını düşünüyor ve hareketi çok geniş kapsamlı olarak nitelendiriyordum. Daha sonra ortak akıl, kolektif akıl diye bu söylemi de öne çıkardık. O ben merkezli, o buyurgan, adeta padişah söylemi gibi yani hiçbir ortak düşünce oluşmadan kendi başına hareket eden bir oluşum gibi değil tam benim istediğim bir oluşum gibi görmüştüm. İl başkanlığı kurma teklifi 30 kişinin arasında bana yapılmıştı. Tayyip bey,  Cemal beyin de (Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın) benle çalışmasını istemiş, ama o kabul etmemişti. Allah ona farklı bir görev nasip etti. Nereden nereye işte! Sayın Genel Başkana ‘Bir hafta içinde il ve merkez ilçelerin yarısını kurup getireceğiz’ dedim. Ben Darende’nin içinden geçmişim, ama oturup bir çay bile içmemişim. Hiçbir yeri bilmem. Ama teşkilatçılık yanım çok iyi. Bir hafta içinde teşkilatı kurdum. O kurduğum teşkilat aradan 6 yıl geçmesine rağmen hala sapasağlam duruyor” diye konuştu.

 

‘Yalvardım bir araya gelmediler’

 

Yeni seçilen vekilleri kendi dönemlerine göre daha verimli bulacağına inandığını belirten Ali Osman Başkurt, kendilerinin seçim süreci içerisinde diğer vekil arkadaşları ile fotoğraf çekmek için dahi bir araya gelemediklerini belirterek,”Yeni takımı bir önceki listeye göre, çok çok önde buluyorum. Benim döneminde seçim startı vereceğiz, birlikte fotoğraf çektireceğiz. 3 gün yalvardım. Ama gelmediler. Bu yeni takım bir arada hareket ediyor. Bu güzel bir şey” dedi.

 

‘Çantayı kim taşıyorsa o ön planda’

 

Malatya’da iki bakanın yapmadığı hizmetleri yaptığını ileri süren Başkurt, AK Parti üst yönetimine göndermelerde bulunarak, şunları dedi: ” 2 bakan olsa idi bu kadar hizmet gelmezdi. Ben tek başıma hayal ettiğim birçok projeyi gerçekleştirdim. 4.5 yıl içinde hepsini başardım. Sevilmediğim fikrimin dinlenilmediği yerde neden olayım ki? Kara gününde senin yanında olan adamları daha çok ön sırada tutmalısın. Onları yaşatmalısın ki, o parti yaşasın. Bu var gününde herkes gelir. Umarım bu gelenler de bir yere gitmez! Bu niyetle gelmemişlerdir. İçimde bir endişe var. Geçmişte de bunun örneklerini yaşadık. Artık, genel başkanların iki dudağı arasında değil, halk tarafından adaylar belirlenmeli. Genel başkanın, genel merkezdekilerin çantasını kim taşımışsa bakıyorsunuz o ön plana çıkmış!”

 

‘Şiirlerimi kitaplaştıracağım’

 

Bundan sonraki yaşamında siyaset ile ilgili bir fikrinin olmadığını belirten Ali Osman Başkurt, Malatya’da yaşamanın kendisi için her zaman gurur verici olduğunu söyledi. Başkurt,”Benim listeye alınmadığıma sevinen bir elin 5 parmağını geçmez. Sokakta alnım ak yürürüm. Hayat ille de makam, mevki değildir. Belki bundan sonra yine bir sivil toplum kuruluşunun kenarında ya da içinde olurum.  Buna henüz karar veremedim. Kimsenin bilmediği şairlik tarafım var. Belki bunları kitaplaştırırım’’ diyerek sözlerini tamamladı..”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız