SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Füze Kalkanına 'Kalkan' Olacağız...

A- A+ PAYLAŞ
Berrin Karakaş- Radikal Gazetesi
NATO füze savunma sistemiyle radar yerleştirilecek Kürecik, 'devrimci' tarihine halel getirmiyor. Muhtarlardan STK'lara bugün toplanıp eskisi gibi; "Geçit yok emperyalizme!" diyecek.
 
1960’larda Kürecik Karahan Tepesi’nde konuşlandırılan Amerikan üssü, yerini Kürecik halkının diliyle İsrail’i koruyacak üsse bırakırken “Neden biz?” diye soruyor köylüler. Gitmesek de görmesek de bizim olan o uzaklara yanaştığımızda, bitmiyor sorular. “Rehberim” Ali Rıza, Malatya’dan Kürecik’e varana kadar eski zamanlarını anlatıyor topraklarının. 80’lerden önce 18 dükkân 5-6 sinemanın olduğu meydanı, artık yetişmeyen lezzetli bal armutlarını, suyu bol çeşmeleri… 1973’te planlanmış ancak yapımına 2005’te başlanmış Köy Evleri projesinin eteklerinde gelişen Karahan Tepesi’nin önünde durduğumuzda, çocukluğunda aynı tepeye kurulan ABD üssünü anlatıyor. Üste çalışan bir iki arkadaşı sayesinde kaşarla tanıştıklarını, ilk kutu Cola’yı üssün çöpleri sayesinde gördüklerini... 
 
Merkez Kepez’e vardığımızda göçlerden, bitmeyen ‘terör’den geriye kalan ‘yıkıntı’ selamlıyor bizi. İki üç küçük bakkal, bir kahve, bir küçük lokanta ve bir zamanlar sinema, uzundur terk edilmiş kerpiç bina… “İşte merkez burası” dediğinde şaşırdığımı gören Ali Rıza, “Bunu herkes yaşıyor” diyor. Bir de bu, Kürecik’in yaz hali. 70’lerde, 80’lerde İşkencelerden geçip Avrupa’ya yerleşmişlerin tatil için geri döndükleri, İstanbul’a gitmişlerin hasret gidermeye geldikleri şenlikli hali. Kürecik’in kış hali yapayalnız, yaşlı… 
 
Yaz gasteci yaz 
 
Köy kahvesine girdiğimizde “Yaz gasteci yaz” diyerek oturtuyor yaşlılar beni masaya. “Neler oluyor şimdi buralarda?” deyince, “Yukarıdaki köyde yalan söyledim aşağıdaki köyde kendim duydum” diyor Cunu lakaplı Hasan Yıldız. Kafalar karmakarışık. Radar üssü kurulması için imzayı atanlar, halka bir şey sormadıkları gibi, açıklama da yapmıyorlar. Telaş kol geziyor her yerde. “24 köyü istimlak edeceklermiş” diyorlar, “Radar değil füze kalkanı, füze rampaları yapacaklar, amaçlarından biri de buralarda istihbarat toplamak, gerillayı kontrol etmek” diyorlar. “Üssün 7 km civarında hiçbir elektronik alet çalışmayacakmış” diyorlar. “Avustralya’dan bile görüleceğiz, popüler olduk” diye şaka yapıyorlar. Birkaç iyimser dışında üssün tek amacı “İsrail’in jandarmalığını yapmak”. Tam Reha Erdem’lik bilge çoban Mahmud devam ediyor; “Bir taraf kapitalist, bir taraf sosyalist. Şimdi de sosyalist İran çıktı”. 
 
Gitmek… Kahvede genç-yaşlı kiminle konuşsam kanser hastası. Ve müsebbibi, elbette ki ABD üssü. Kimisi radardan radyasyona varıyor. Kimisi cep telefonlarının verdiği zararla kıyaslıyor koca üssün yaydığı dalgaları. “Amerikan üssü ışın taraması yaptığı zaman 10 km öteden aydınlatıyordu. Nasıl bize zararı olmadı!“ diyor bir yaşlı. Ali Rıza, çocukluktan hatırladığı ışıklı anısına bağlıyor hastalıkları; “80’lerde bir sızıntı gökyüzünü kapladı. Sarı, kıpkırmızı bir ışıltı yayıldı. Kimse açıklama yapmadı” diye masal anlatır gibi anlatıyor. Bir de “18-20 senedir burada” dedikleri Kozluca’daki TRT vericisi var. “Belki ondandır” diyorlar. İki eski muhtarın “20 yıl sonra çöl mü olacak Kürecik?” sorusuyla “Gidelim!” tartışmasına başlıyor son kalanlar. “Gidip varoşlarda sürünecek miyiz İstanbul’da?” diyor Ali. “Ne faydası olacak gitmenin? Asla asla asla!” deyip ekliyor eski muhtar “Beni vali yapsalar istemem”. 
 
Neden Kürecik? “Radarın bir getirisi olsaydı Kürecik’te olmazdı. Tek bildiğimiz bu” diyor muhtar Köroğlu. Ortak soru “Neden Kürecik?”. Bir yaşlı, “Karadeniz’e kuramazlar çünkü direnir, Diyarbakır’a da kuramazlar çünkü gerilla bırakmaz, burası uygun” diyor alayla. Yanındaki diyor ki “Devlet bize başka gözle bakıyor. Aleviyiz, Kürdüz, kadersiziz…” 
 
Civar köyleri az biraz dolaşmak yetiyor Kürecik’in kadersizliğini anlamaya. Kasımoğlu İsyanı’yla dedelerinin, ninelerinin Harput’a götürüp asıldıkları 1911’lerden başlıyor Bekiruşak Köyü’ndeki genç. Gürkaynak Köyü’nden 70 yaşındaki Göçer Çolak; “85’te iki oğlumu almaya geldiklerinde 9 yaşındaki oğlumu ‘Münir nerde!’ diye diye kara gömdüler. Öyle kar savuruyordu…” diye anlatıyor. Askerlerin taradıkları evin önünde fotoğraf makinesi ne gülümserken; “Biz unutmuşuz bunları” deyip ekliyor: “Versinler tarla, toprak gidelim” Kardeşi hemen atılıyor: “Bir yere gitmem! Kanla kazanılan toprak parayla satılmaz”. “Her şey haşhaş mitingiyle başladı” diyor 90 yaşında komşuları. 
 
Sonra ABD üssünü kuşatmaya, Deniz Gezmiş’i kurtarmaya gelen Sinan Cemgil ve arkadaşlarının Nurhak Dağları’nda nasıl öldürüldüklerine geliyor sıra. Hangi kapıyı çalsanız burada, Cemgil, Kaypakkaya ve arkadaşlarının hayaletleri… 
 
Artık AKP’ye oy yok 
 
 “Alevi köylerinde durum böyle, peki Sünnilerde?” sorumla Sünnilerin ağırlıkta olduğu Kozluca’ya götürüyor beni Ali Rıza. Kahvede okeyde yaşlılar. Tekerlekli sandalyesinde Mevlüt Pekdemir çayımızı söyleyip soruyor: “Hem İsrail’le düşmanız diyorlar. Hem korumaya radarlar dikiyorlar buraya. Biz niye o 9 insanı şehit verdik Mavi Marmara’da?” Karşıdaki arkadaşı “İran, Suriye müslüman komşularımızla neden düşman olalım? Amerika Irak’ta 2 milyon müslümanı öldürdü. Tayyip de ortak oluyor bunlarla” diyor. Okeyin dördüncüsü giriyor sonra araya; “Koç gibi başkan Tayyip Erdoğan” diyor. Üç arkadaş hemen itiraz ediyor. Son seçimlerde en fazla oyu alan AKP’nin son durumunu gösteriyor bu oran aslında. “Bir daha da oy yok onlara” diyor Mevlüt Pekdemir. 
 
Uçağa atlar geliriz 
 
Bir de Avrupa’da ve Türkiye’nin büyük şehirlerindeki Kürecik var ki, onlar da desteklerini esirgemiyorlar radara karşı yapılacak eyleme. Örneğin İstanbul’dan gelen, radar üssü için “BOP’un Kürecik ayağı” yorumunu yapan Kürecikliler Dayanışma Kültür Derneği Başkanları. Karahan Tepesi’nin karşısına denk gelen arazide yaptırdıkları yeni Cem ve Kültür Evi’nde düzenledikleri ‘eylem toplantısına’ biz de katılıyoruz. Pazar günü, yani bugün yapılacak büyük toplantının ön hazırlıkları konuşulacak. Facebook’ta oluşturulan, bir gecede 12 bin üyesi olmuş “Kürecik’e kalkan istemiyoruz” grubundan, sağlık raporları, ekolojik raporlar taleplerine çapı geniş toplantının. Derneğin başkanı, gerekirse yurtdışındaki Küreciklilerin de eylem için uçağa atlayıp geleceklerini söylüyor. 
 
ESP İl Başkanı, Kütahya’ya giden yolu bir süreliğine kapatma eylemi fikrini öne sürüyor. “Gerekirse kalkana kalkan oluruz” sonucu çıkıyor toplantıdan. Hopa yaparsa, Kürecik de yapar. En önemlisi de, Alevi geleneğinden gelme barış ve aşk sevdasıyla, tek dertlerinin kendi toprakları olmaması buradakilerin. Kürecik der ki; “İster füze kalkanı olsun, ister sadece radar, ister bizi vursun, ister komşuları, savaşa hizmete geçit yok.” 
 
“Amerika it, yurdumdan git” 
 
80 yaşındaki Fadime teyze, meraları daha mermer avcılarıyla dolmamış Kürecik’i anlatıyor. 2003-2004 tarihlerinde değişen yasayla birlikte, 49 yıl, isterlerse 100 yıl o topraklardan çıkmayacak özel şirketlere tahsis edilmiş meralarda artık hayvanlar değil, şirketler var. Fadime Teyze “ O zaman da yürüdüm. Şimdi bir eylem olsa yine yürürüm. Gelsin o başbakan beni öldürsün” dedikten sonra, ABD üssü kurulduğunda hatırladığı, gençlerin attığı sloganı tekrarlıyor: “Amerika it, yurdumdan git!” MS hastası kızı “Ayağım sakat ama radara karşı bir eylem olursa bu ayakla da yürürüm” diyor. Bekiruşak Köyü’nden Emine Işık, zafer işareti yaparak karşılıyor bizi. Eylem başladı sanıp merkeze gitmiş de, yeni gelmiş, oturmuş kuru kayısıların başına. “Ortadoğu’da dökülen kanla besleniyor bunlar” deyip başbakana selam yolluyor; “Kış kış, Mübarek’in yanına”.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız