SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Gelen Bayan Çok Alımlıydı"

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:50:26
A- A+ PAYLAŞ

Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 misyonerin öldürülmesi olayına ilişkin davanın 92. duruşması yapıldı.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan duruşmaya, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Emre Günaydın Mehmet Ülger, Ruhi Abat, Haydar Yeşil, Mehmet Çolak, Adil Akçay, Adem Gedik, Murat Göktürk, Abdullah Atılgan ve Levent Ercan Gelegen, ile tutuksuz sanık Hüseyin Yelki hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Varol Bülent Aral ise duruşmaya katılmadı.

Duruşmada tanık olarak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Özcan Ersoy tanık olarak dinlendi. İnönü Üniversitesi’nde 6 yıl önce yapılan rektör seçiminde kendisi de aday olan Prof. Dr. Ersoy, Jandarma Astsubay Murat Göktürk ile yaptığı sohbetin gizli kayıta alınması konusunda ifade verdi.

Ses kayıdını mahkemede dinleyen Prof. Dr. Ersoy, “Kayıttaki kişi benim. Konuştuğum kişi Astsubay Murat’tı. Tamemen sohbetti. Üniversitenin geleceği ile ilgili endişelerimi sordu. Fatih Hilmioğlu'nun devamı olan kişiyi neden desteklemediğim soruldu. Dost-arkadaş ortamında yapılan bir konuşmaydı. Çirkin bir şey. 6 yıl Tıp Fakültesi’nin dekanlığını yaptım. Zaman zaman Jandarma istihbarat gibi diğer istihbarat kurumları da gelerek personel sicil dosyalarına bakarlardı. MİT ve Emniyet’ten de gelirlerdi. MİT’ten gelen bayan çok alımlıydı. Bana her hangi bir baskı olmadı. Ben dinleme cihazı görmedim, çok samimi konuşurduk, bir ortam dinlemesi olabilir” dedi.

Duruşmada söz alan Murat Göktürk ise “Ben hocamla görüştüm. Ancak ses kayıdını ben almadım. O günkü gündemle ilgili olarak hocamla sohbet ettim” dedi.

Duruşmada ikici tanık olarak Suat Er adlı kişi dinlendi. Sanıklardan Hüseyin Yelki’yi bir projesi için yardım istemek için gittiği Kayra Yayınevi’nde tanıdığını, Uzman Çavuş Mehmet Çolak’ı ise jandarmaya özellikle kaçakçılık konularında yaptığı ihbar nedeniyle tanıdığını belirten Suat Er, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa’nın “Emre Günaydın ile aranızda ciddi mesajlaşma var” sorusuna, “Emre Günaydın ile tanışmıyorum. Mesajları ben atmadım. Cep numaram kopyalanarak atılmış olabilir. Ben de kart kopyalayarak kullandım. Aynı anda hem Malatya’da, hem de dünyanın öbür ucunda sinyal verilebiliyor. Ben jandarmaya özellikle kaçakçılık konularında ihbarda bulunuyordum” dedi.

Sanık Emre Günaydın ise Suat Er’i tanımadığını belirterek, Suat Er’in eğer o dönem gittiği dershanede kız kardeşi varsa, onunla mesajlaşmış olabileceğini söyledi.

Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, sanıklara gizli tanık ve sanık İlker Çınar’ın mahkemeye 5 klasörden oluşan bir savunma gönderdiğini söyleyerek, isteyenlerin alabileceğini belirtti.

Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.

SAVCI MÜTALAA VERDİ

Üç misyonerin öldürüldüğü Malatya Zirve Yayınevi davasının 92. duruşmasında savcı mütalaasını verdi. Savcı, Hurşit Tolan hakkında ceza talebinde bulundu. 

Mütalaada, emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmaya kısmen veya tamamen kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan, 3 kişiyi öldürmeye teşebbüsten ve 3 kez hürriyeti tahdit suçuyla ve yağmaya teşebbüsten cezalandırılması istendi. 2 kişi hakkında beraat isteyen savcı, gizli tanık İlker Çınar'ın da etkin pişmanlık yasasından yararlandırılmasını talep etti. Savcı, 13 sanık hakkında ise hükümeti yıkmayı teşebbüsten cezalandırılmasını isterken, davanın esas 5 sanığı hakkında ise 3 kez müebbet hapis cezası istedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız