SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Geleneksel Cumhuriyet Yemeği

A- A+ PAYLAŞ

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şubesi tarafından geleneksel hale getirinle her Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlenen ‘ Cumhuriyet Yemeği’ bu kez de gerçekleşti.

Cumhuriyet’in 86.Yıldönümü kutlamaları kapsamında ADD Malatya Şubesi tarafından Melita Restaurant’ta ‘ Cumhuriyet Yemeği’ verildi.

‘Cumhuriyet Yemeği’ne CHP İl Başkanı Celal Berktaş ile İnönü Üniversitesi’nden bazı öğretim üyeleri , ADD yönetici ve üyeleri ile bazı davetliler katıldı.

Cumhuriyet Yemeği’etkinliğinde konuşan ADD Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, “86 yıl önce gücünü ulusundan alan,insan haklarına saygılı,laik,demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.İnsanlarımızın özgürlüğün tadına varmış,kul-tebaa yerine çağdaş birey yurttaş olmuştu. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti,600 yıllık Osmanlı küllerinin dönüştürücü değişiminden doğmuştu.Mustafa Kemal ‘Demokrasi ilkelerinin en çağdaş ve mantıksal uygulamasını sağlayan yönetim şekliydi Cumhuriyet’ diyordu.Asıl olan kamu yararı ve toplum bilinci düşüncesinin önceliliğiydi. Buna göre,yönetimde egemenlik koşulsuz ulusundu.ülkenin belirgin biçimi anayasa ile şekillenmişti. ‘Beyler!.. Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz’ tarihi duyurusuyla Mustafa Kemal,ulusal egemenliği müjdeliyordu.Bu duyuru,ünü ter devlet yapısıyla bütünleşmişti.Buna göre ülkenin bütünlüğü ve ulusal birlik,laik demokratik yönetimle olabilecekti. Mustafa Kemal Cumhuriyeti kurdu, yaşamı süresincede korudu, düşünerek büyük işler başardı.Ülkenin yenileşmesi,gelişmesi ve çağdaşlaşması için cesurca yenişleşmeci eylemlerde bulunda. Onun ilkeleri ve devrimleri karanlıktan aydınlığa ulusça geçişin göstergesidir.’Gençler!..Cumhuriyeti biz kurduk,onu yaşatacak olan sizlersiniz’ özdeyişiyle her zaman güve duyduğu Türk gençliğine Cumhuriyeti emanet etti.” dedi.

ADD Şube Başkanı Tunçdemir konuşmasında daha sonra şunları söyledi:
“29 Ekim 2009'da Cumhuriyetimizin 86.Yıl dönümünü kutluyoruz.
Elbette sevinçliyiz,coşkuluyuz,mutluyuz,güvenliyiz.
Ama alınımız açık,başımız dik değil....
Çünkü;
Cumhuriyetimiz tehlikede!
Kaygımız büyük...
Çünkü;
Yaklaşık 60 yıl öncesinden başlayıp 24 Ocak kararları ve 12 eylül darbesiyle hızlanan karşı devrim,ülkemizi ekonomik toplumsal,iç ve dış siyasal ilişkilerimizde kapsayan bir çöküşe sürüklediğini aklı başında herkes görebiliyor.

Ülke ekonomisinin üretimden koparılması,iç ve dış borç batağına düşürülmesi,siyasal ve yönetsel kararların ABD-AB merkezli emperyalist odakların ve ulus üstü şirketlerin güdümüyle alınması,iktidarların işbirlikçi ve boyun eğici kadroların eline geçmesi.. Bu süreci daha da ağırlaştırmıştır.

Emperyalist projeler gereğince,demokrasi ve insan haklan savunuculuğu görüntüsü altında ülke bölünüp parçalanmak hatta ılımlı İslam görüntülü din devleti kurmak isteniyor.
86 yıl önce onca yokluklara, olanaksızlıklara karşın; bir karış denilebilecek yerleri işgalcilere vermemek için yüzbinlerce şehit vermekte tereddüt etmeyen bu ulusun; bugün Cumhuriyet'e karşı içten ve dıştan yapılan saldırılara, yeterli duyarlık göstermemesi düşündürücüdür....

Bütün bunlara rağmen,Cumhuriyete ve onun ilkelerine sürekli bir saldırıyla, ilerlemeyi tersine döndürüp ulusu yenden ortaçağın karanlığına sürüklemek isteyen gerici eğilimlerin varlığına ve tarihin çöp sepetine atılmış ümmetçiliğin ve padişahlık özlemlerinin artışına da tanık olmaktayız.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün deyişiyle ‘vaziyet ve manzara-i umumiye’ hiç de iç acı değildir.
Bu durum Cumhuriyet ilkelerine daha çok sahip çıkılmasının gerekliliğini de bizlere göstermektedir. Bu gün ülke olarak tek kurtuluşumuz yine yeniden adam gibi çağın gerektirdiği şekilde O'nun ilke ve inkılaplarından sapmadan ilerlememizden geçmektedir.

Bu gün söz konusu olan ulusumuzun vaz geçilmez bütünlüğü, birlik ve dayanışmasıdır.Ülkemiz Cumhuriyetin kazandırdığı çağdaş değerlere sahip çıkılmalıdır.
Karanlık koyulaşıyor.

Ama bütün bunlar,emperyalist çevreler ve işbirlikçilerine beklenen,ne umutsuzluk,ne karamsarlık,ne de boyun eğiş yaratmayacaktır bizde.

Çünkü biliyoruz ki,ulusumuz yakın geçmişin en umutsuz dönemlerinde bile ayakta kalmayı başarmıştır.
Bu ülkenin insanları,tarihle coğrafyasının kendilerini karşı karşıya getirdiği bu olumsuzlukları müthiş bir diriliş ve silkinişle aşacaktır.

Gelin canlar, şapkamızı önümüze koyup düşünelim, geleceğimizin ipotek altına alınmasına ve Cumhuriyet devrimlerinin yok edilmesine tepkisiz kalmayalım, karanlık gidişe göz yummayalım ve temel yurttaşlık haklarımıza sahip çıkalım ve bu uğurda tüm demokratik yolları sonuna kadar zorlayalım. Atatürkçü Düşünce Derneği,bu diriliş ve silkinişi yaratma çabalarını,bu güne kadar olduğu gibi,tüm gücü ve karalılığıyla sürdürecektir.

1923'ten sonsuza, bizi hep yücelterek, aydınlığa, çağdaşlığa taşımanın onurlu adı olan Türkiye Cumhuriyetinin Kurucularını saygıyla anarken ‘Kimsesizlerin,kimsesi’ cumhuriyetimizi 86 yıl önceki heyecan ve coşku ile bir kez daha kutlamanın heyecanı içinde;

86.yıl kutlamaları coşkusunu sözde olma yerine özde olması dileklerimle en büyük bayramımız olan Cumhuriyetimiz ulusumuz kutlu olsun.Cumhuriyet aydınlığına sonsuza kadar ulusça ulaşmamız dileklerimle....”

Konuşmanın ardından katılımcılara Kuru fasulye, bulgur pilavı, turşu ve üzüm hoşafından oluşan yemek ikram edildi.

ÖĞRETMENEVİ VERİLMEMİŞ..
Bu arada, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin her yıl büyük ilgi gören yemek için, daha geniş ve kapasiteli olan Öğretmenevi salonunun verilmesi talebinde bulunduğu, ancak Öğretmenevi yetkililerinin başka bir program olduğu düşüncesiyle bunun mümkün olmadığını söyledikleri öğrenildi. ADD'nin yaklaşık 1 ay önce yaptığı başvuruya karşı verilen olumsuz yanıtta gösterilen gerekçeye rağmen, 29 Ekim günü Öğretmenevi salonunda herhangi bir etkinlik olmadığı bildirildi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız