SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Genel Sıralamada İse..

A- A+ PAYLAŞ

Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü, Salı günkü yazısının ardından Çarşamba günkü yazısında da üniversitelerin başarı açısından genel sıralamasını aktardı. İnönü Üniversitesi, bu sıralamada ise 28'inci sırayı aldı.

 

Güçlü'nün yazısı ve sıralama şöyle:

 

"TÜRKİYE'NİN EN İYİ ÜNİVERSİTELERİ HANGİSİ? (2)

Her sıralamaya olduğu gibi, üniversitelerin başarı sıralamasına da eleştiriler var. Umduklarından daha da iyi bir sırada olanlar, hallerinden memnun. Ama popülariteleriyle, sıralamadaki yerleri taban tabana zıt üniversiteler ya suskunlar ya da kriterleri objektif bulmuyorlar. Gelin bir de şu kritere göre sıralama yapın, bakın her şey nasıl da değişecek diyorlar...

 

Gerçekten de kriter sayısı arttıkça ya da farklılaştıkça sıralamalar da değişiyor. Ama yeni kriterler esas alındığında, kesinlikle onlara da karşı çıkanlar olacaktır.

 

Ural Hoca ve arkadaşlarının yaptıkları değerlendirmede, üniversiteler, bir bilim ve araştırma merkezi olarak ele alınmış. Doğru olan o ama sanki bizdeki işlevi ve algılanması, daha çok meslek adamı yetiştiren kurumlar şeklinde. Böyle olunca da tabii ki mezunların piyasadaki kabul edilirliği öne çıkıyor. Önemsiz bir kriter mi? Hayır, kesinlikle önemli. Ama çok sübjektif. Tıpkı fakültelerin taban puanları gibi...

 

Öğrenci sayısı, pek çok üniversite için handikap. Öğrenci sayılarının azlığı nedeniyle çok ön sıralarda yer alan üniversiteler gibi, sırf öğrenci sayısı yüzünden çok arka sıralara düşün üniversiteler de var. Örneğin Sakarya Üniversitesi. Önümüzdeki yıl Avrupa Kalite Ödülü’ne aday. Kampüsüyle, öğretim kadrosu ve araştırmalarıyla fazlasıyla dikkat çeken bir üniversite ancak 50 binin üzerindeki öğrenci sayısı nedeniyle hiç hak etmediği bir sırada. Tıpkı üç beş bin öğrencisi ve devasa bütçesiyle ön sıralarda yer alan üniversiteler gibi...

 

Bütün dünyada dikkate alınan önemli kriterlerden biri de doktora yapan öğrenci sayısı. Bizde de öyle. Ama gelin görün ki YÖK öyle üniversitelere doktora izni ve abartılı kontenjan verdi ki, hiçbir manası kalmadı. Üstelik haksız rekabet ortamı da yaratarak. Yani hak edenlere değil de, hiç hak etmeyenlere bu izni vererek.

 

Aslında en doğru sıralama, fakülteler bazında yapılan sıralama olacaktır. Ama bunun için de yeterli veri bulunmuyor. Eminim ki Ural Hoca ve arkadaşları yakında, bu konuda da bir çalışma yapacaklardır.

 

Bu arada YÖK’ün verilerinden bazılarının doğruları yansıtmadığı, bu nedenle aşağı sıralara düştüklerini hatırlatanlar da oldu. Üstelik YÖK’e kaç defa düzeltme yazısı gönderdikleri halde. Haksızlar mı haklılar. Ama araştırmacılar da YÖK’ün verilerine güvenmeyecekler de neye güvenecekler!..

 

Mezunların mümkün olan en kısa sürede yüksek maaşla iş bulabilmeleri, dünyanın en iyi üniversitelerine yüksek lisans ya da doktora için kabul edilmeleri, ÖSS giriş puanları ve en önemlisi de bilimsel eserlerin uygulamaya dönüşü ve ülkeye katkıları. Bunlar hepsi de birer kriter olabilir. Tıpkı çıkarttığı bakan, başbakan, cumhurbaşkanı, holding patronu, sanatçı, yazar, çizer, futbolcu ve diğer mezunları gibi...

 

Listelerde öyle ya da böyle oynamalar olabilir. Ama sonuçta bir fikir veriyor.

 

Gönül ister ki bu tür sıralamalar çok daha fazla yapılsın ve farklı bakış açıları getirilsin. Ama olabildiğince, bağımsız ve objektif listeler hazırlanarak. Ve listelerin hazırlanmasına herkes katkı sağlamalıdır.

 

Listelerin ayrıntısına ve puanlamalara abbasguclu.com.tr ya da uralakbulut.com.tr’den ulaşabilirsiniz.

 

Özetin özeti: Ulusal ya da uluslararası herkesçe kabul edilebilir akreditasyonlar, üniversiteler için olmazsa olmazların başında geliyor. Popülizm gelip geçer ama onlar kalıcı...

 



UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız