SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Genelkurmay'dan Tarihi Görüntüler..

A- A+ PAYLAŞ

Genelkurmay Başkanlığı, 'Tarihte Türk Ordusu' adı altında 'Filistin Harekatı' ve 'Galiçya Harekatı"nı içeren görüntülü bilgi notu dağıttı.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan ve görüntülerle bütünleştirilen bilgi notunda, şu noktalara dikkat çekildi: “Birinci Dünya Savaşı'nın Türk Tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. 14 Kasım 1914'te savaşa giren Osmanlı Devletinin savaşmak zorunda kaldığı Galiçya ve Sina-Filistin cephelerinde Türk Ordusunun gösterdiği kahramanlık dillere destandır."

Genelkurmay Başkanlığı tarafından 'Tarihte Türk Ordusu' adı altında 'Filistin Harekatı' ve 'Galiçya Harekatı' nı içeren görüntülü bilgi notu dağıttı.Dağıtılan bilgi notunda Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 1. Dünya Savaşı'nda Türk Ordusunun gösterdiği kahramanlıkların dillere destan olduğu belirtilirken, bilgi notunda şu ifadelere yer verildi:

GALİÇYA HAREKATI

Birinci Dünya Savaşı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. 11 Kasım 1914'te itilaf devletlerine resmen savaş ilan eden Osmanlı Devleti, Kafkas, Irak, Sina-Filistin-Suriye, Çanakkale, Avrupa (Galiçya, Makedonya, Romanya), Yemen ve Hicaz, İran, Libya gibi farklı cephelerde savaşmak zorunda kalmıştır. Galiçya'ya gönderilen 15'inci Türk Kolordusu, ilk defa yurt dışında, dost devletlerin komutanları emrinde savaş yapması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.

1846 yılında Avusturya-Macaristan'ın bir eyaleti olan Galiçya, bugünkü siyasi hudutlara göre Ukrayna, Polonya ve Slovakya sınırlarının birleştiği bölgedir.

Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışından yaklaşık iki yıl sonra Ruslar, Brossilov taarruzuyla (4 Haziran 1916) Avusturya-Macaristan ordusuna ağır bir darbe indirmiş ve 10.000'den fazla esir almıştır. Bu gelişme üzerine Almanlar, mevcut kuvvetlerinin yanı sıra Osmanlı Devleti'nden de kuvvet talebinde bulunmuş, Osmanlı Devleti'de Çanakkale Boğazı'nı savunmakla görevli 19 ve 20'nci Tümenlerden oluşan 15'inci Kolordu'yu, 23 Temmuz- 11 Ağustos 1916 tarihleri arasında Galiçya'ya hareket ettirmiştir. 15'inci Türk Kolordusu'nun mevcudu, Ocak 1917'de 33.000 kişiye ulaşmıştır.

18 Mart 1916'da 15'inci Kolordu Komutanı olarak Kur.Alb. Yakup Şevki (Org. SUBAŞI), 18 Kasım 1916'da ise Tuğg. Cevat (Org. ÇOBANLI) görev yapmıştır.

15'inci Kolordu, 22 Ağustos'tan itibaren Alman Güney Ordusu'nun savunma cephesinde alman Hofmann Kolordusu'yla 1'inci Bavyera ihtiyat Tümeni arasında 20 km.lik bir cephenin savunma sorumluluğunu üzerine almıştır.

31 Ağustos Alman Güney Ordusuna Rus birliklerinin taarruzu başlamıştır. Türk birlikleri bu mevzide başarılı savunma yapmalarına rağmen Güney Ordusu'ndan aldığı emirle, 6 Eylül günü geri çekilmiş, 20'nci Tümen büyük zayiat vermiştir.

16-17 Eylül muharebelerinde, dört tümenle ve her seferinde taze birliklerle taarruz eden Rus birlikleri zayiat vererek geri çekilmiş, 15'inci Kolordu da önemli zayiat vermesine rağmen Zlotalipa ve Narajovka vadileri arasındaki mevzileri, kahramanca savunup ordu cephesinin yarılmasını önlemiştir.

24 Eylül günü, Rus kuvvetlerinin 421 rakımlı tepenin doğu eteklerindeki birinci hat siperlerini ele geçirmesine rağmen Türk birlikleri tarafından yapılan karşı taarruzla Rus alayları adeta erimiş, mevziler geri alınmıştır.

Ruslar, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında taarruzlarını tekrarlamışlar, ancak başarı elde edememişlerdir. 1917 Bolşevik İhtilali ve Rus ordusu muharebe gücünü yitirmeye başlamıştır.

19'uncu Tümen Haziran 1917'de, 20'nci Tümen ise 11 Eylül 1917'de İstanbul'a dönmüştür. Bu bir yıllık süre içinde bütün kolordunun zayiatı 15.000 civarında olmuştur.

15'inci Kolordu'nun tamamen dönmesinden sonra Galiçya harekatı devam etmiştir. Rusya'daki sarsıntılara karşı müttefiklerin sağladıkları üstünlük sayesinde savaş, 3 Mart 1918'de imzalanan Brest Litovsk Barış Anlaşması ile sona ermiştir.

FİLİSTİN HAREKATI (TÜRK ORDUSUNUN İLK SINIRDIŞI GÖREVİ)

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin savaştığı cephelerden biri de Sina-Filistin-Suriye Cephesi'dir. Burada yapılan harekat, Birinci Kanal Seferi (28 Ocak-3 Şubat 1915), İkinci Kanal Seferi (27 Temmuz-5 Ağustos 1916) ve İngiliz genel karşı taarruzundan (31 Ekim 1917-30 Ekim 1918) oluşmaktadır.

Alman Başkomutanlığı, Süveyş Kanalı'nı ele geçirerek İngiltere'nin Hindistan'la irtibatını kesmek ve böylece İngilizlerin, Hindistan'dan getirecekleri askerlerle Avrupa cephesini takviye etmelerine engel olmak amacındaydı. Enver Paşa da Mısır'ı tekrar etki altına almak suretiyle Müslüman dünyasındaki saygınlıklarını artıracaklarını umuyordu.

Kanal harekatı için Suriye'de bulunan 4'üncü Ordu görevlendirilmiş, komutanlığına Bahriye Nazırı Cemal Paşa atanarak, 6 Aralık 1914'te göreve başlamak için Şam'a gitmiştir. Başarısızlıkla sonuçlanan Birinci Kanal Seferi'nde 4'üncü Ordu birlikleri Sina Çölü'nü boşaltarak Gazze-Birüssebi-Maan hattına çekilmiştir. Kanal'a ikinci kez yapılan Türk taarruz girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmış, 14 Ağustos 1916'da Türk birlikleri El-Ariş'te toplanmıştır. Tüm bu gelişmeler İngilizleri Kanal'ın doğusuna geçerek Sina-Filistin'i ele geçirmeye hatta bütün Suriye'yi işgal etmeye yöneltmiştir.

22 Aralık 1916'da başlayan genel karşı taarruz ile İngilizler, >El-Ariş'i ele geçirmiş, Türk birlileri ise Gazze-Şeria-Birüssebi hattında savunma için Sina Çölü'nden tamamen çekilmiştir. Bu mevziye karşı İngilizler taarruza geçmiş, Birinci Gazze (26 Mart 1917) Muharebesi'nde Türklerin direnişleri karşısında çok ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. İkinci Gazze Muharebesi (19 Nisan 1917)'nde İngilizler, donanmanın da desteğinde ve daha geniş bir cepheyle taarruzlarını yinelemişlerse de başarı sağlayamayarak geri çekilmişlerdir.

Gazze muharebelerinden kısa bir süre önce Bağdat'ın İngilizler tarafından işgali (11 Mart 1917), İngilizlerin etkilerini artırmalarını sağlamış ve Arap ayaklanmaları baş göstermiştir.

31 Ekim 1917'de İngilizler Gazze-Birüssebi hattına taarruza geçmiş, Üçüncü Gazze Muharebesi olarak anılan bu muharebede Türk mevzileri yarılmıştır. (7 Kasım 1917). Türk birlikleri Kudüs-Yafa hattına çekildiyse de ingiliz taarruzlarını durdurmak mümkün olmamıştır.

9 aralık 1917'de Kudüs düşmüş, Türk birlikleri Kudüs'ün kuzeyine çekilmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanı General Falkenhayn görevden alınarak yerine Liman Von Sanders atanmış ve Türk kuvvetleri yeniden teşkilatlandırılmıştır. Yafa ile Lut Gölü arasındaki mevzide kuvvetler tertiplenmiştir.

19 Eylül 1918'de taarruza geçen ingilizler, Nablus Meydan Muharebesi'nde bu cepheyi yarmış, 20 Eylülde İngiliz Süvarisi Nasıra'daki Yıldırım ordular Grubu karargahına kadar girmiştir. 21 Eylülde ordular Grubu Komutanı Der'a'ya çekilme kararı vermiştir.

7'nci ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, düşman süvarisini Bisan'da durdurmayı başarmış, böylece Türk kuvvetlerinin Şeria Nehri doğusuna geçişini güvence altına almıştır. 1 Ekim'de Şam'ın düşmesi ile beraber Liman Von Sanders komutayı Mustafa Kemal Paşa'ya bırakarak karargahıyla Adana'ya çekilmiş, 25 Ekim'de Halep, İngiliz ve Arap kuvvetlerinin eline geçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın emrindeki kuvvetlerle İskenderun-Cerablus mevzisinde (Bu hat Türk İstiklal Harbi sırasında milli sınır olarak kabul edilmiştir) İngiliz taarruzlarını durdurmaya çalıştığı günlerde Mondros Mütarekesi imzalanmış ve 31 Ekim 1918'de cephelerdeki savaş son bulmuştur.

Fotoğraf için;
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakikaGaleri&Ar...

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız