SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Gömdüklerim 3 Bini Geçti''

A- A+ PAYLAŞ

İstanbul'da yerleşik işadamı hemşehrimiz Kadir Eriş, daha önce de yaygın basın tarafından röportaj konusu olan "ölü gömme" özelliğiyle, bir kez daha gündeme geldi.

Yeni Şafak Gazetesi'nin 5 Kasım günkü "Pazar Eki"nde, Mehmet Gündem imzasıyla yayınlanan "Gömdüklerim 3 bini geçti" başlıklı röportaj şöyle:

...

Gömdüklerim 3 bini geçti

Bir kuşak savaş meydanlarında geçirir ömrünü. Vatanları vardır ama yoksulluk dört bir yanda hüküm sürer. Kadir Eriş o fakr-u zaruretin hüküm sürdüğü dönemde Malatya'da başlar hayata. 5 yaşında yüzünü hiç hatırlamadığı annesini daha 16'sına basmadan da babasını kaybeder. Takvim yaprakları 1948'i gösterdiğinde hem öksüz hem de fakirdir. Acılarını hayalleriyle bastırır o günlerde. Elinde sermaye olarak, babasının bakkaliyesine gidip geldiği günlerden kalma bir 'küçük tecrübe', birde babadan kalma küçük bir ev. Sümerbank'a girip askerlik sorası da biriktirdiği parayla bir elektrikçi dükkanı açmaktır ilk hedefi. Fakat kader onu dokuma kursu desen bölümüne sürükler. Burada dört yıl çalışır. Bir yandan da siyasete merak sarar. DP Malatya il Temsil ve Kültür Başkanı olur. 19'unda sadece bir düğünle evlenir. Ardından da askerlik yolu gözükür.

54'de askerden dönünce elinde tahta valizle yola koyulur. Baba evini 6000 liraya satar. Adını taşıyan bir firma kurar ve Malatya Ticaret Odası'na kaydolur. Manifatura ve tuhafiye işi yapar. Fakat aklında elektrikçilik ve acentecilik vardır.

57 yılına gelindiğinde hayalleri meyvesini vermeye başlar; otomobil, kamyon, lastik, traktör, su motorları ve sigorta acentelikleri işine başlar. O döneme kadar Anadolu'da arabalar belediyelere bağlıdır. 57'de çıkan kanun trafik zorunluluğu getirir. Bir masa, dört sandalye ve bir daktilo ile o yıl İstanbul Umum Sigorta'nın Malatya mümessilliğini alır. Şehri baştan sona reklam tabelalarıyla donatır.

YOL GÖRÜNDÜ

Malatya hayallerine dar gelmeye başlayınca 67'de İstanbul'a taşınmaya karar verir. Sirkeci'de otelciliğin yanı sıra Koç Grubu acentesi olarak otomotiv sektöründe faaliyete devam eder.

Kader yoluna su serper ve günden güne işleri büyür. O hayatın planlanabilir olduğuna inanır. Ticari muvaffakiyetini şu şarta bağlar; imkan, oyunu kuralına göre oynamak, iradeyi müspet yönde kullanmak ve Allah'ın yardımı.

İstanbul, Kadir Eriş'in ufkunu açar. Sık sık yurt dışına çıkar. Gün gelir 5 kıtayı gezdiğinin farkına varır. Oralarda gördüğü müspet işleri Türkiye'ye nasıl taşırım diye yeni hayaller kurar, yeni hedefler belirler kendine.

ÖZAL GELDİ

Turgut Özal 1982'de başbakan yardımcı-lığından ayrılıp Anap'ı kurmaya karar verir. O güne kadar tanımadığı Eriş'in kapısın çalar; “Nereye gitsem 'Şeyhim' 'Şeyhim' diye herkes senin adını söylüyor” der. Eriş'in “Abi benim sana bir faydam olmaz, anlamam siyasetten. Millet beni sever, Şeyhi şeyh yapan müritleridir. Şeyhte bir şey yoktur.” Kartal'dan Yeniköye'e doğru yola çıkarlar. Özal, ön koltuktadır. Kadir bey sorar “Efendim, çok iyi bir eğitim almışsınız. Başbakan yardımcısı olmuşsunuz, gidin iki büyük holdingte yönetim kurulu üyesi olun. Ne diye bu işe giriyorsunuz?” Özal cevap verir; “Sen dini bütün bir adamsın. Nereden nereye geldik bizim aileyi iyi bilirsin. Allah bana bu birikimi verdi, beni buralara getirdi. Şimdi Türkiye'nin bana ihtiyacı var. Ülkeme hizmet etmez, kendimi düşünürsem öbür dünyada yakama yapışırlar, niye hizmetten kaçtın derler... Bu işten kaçmayın sizi öbür tarafta şikayet ederim”. Kadir Bey, “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur” sözünden sonra “peki yarından itibaren bir nefer olarak emrinizdeyim” der altı ay geceli gündüzlü çalışır. Seçim vakti geldiğinde Özal'ın ısrarlarına rağmen siyasete girmez. İstanbul İl Yönetim Kurul üyeliğini 83'den Özal'ın vefatına kadar sürdürür. O tarihten sonra siyasetle irtibatını keser.

Halen ticari faaliyetlerine Taksim'de merkez ofisinde TURER A.Ş. Yönetim kurulu başkanı olarak devam ettirir. Fakat asıl zamanını vakıf ve hayır işlerine ayırır. Sosyal faaliyetlerin içinde hep vardır. Malatya'da DP ile başlayıp, Kızılay 2. başkanlığı ile gelen süreç İstanbul da gelişerek devam eder. Hacca da gider Roteri ve Lions üyesi de olur. Üyesi olduğu bazı kuruluşlar; Uluslararası Yatçılık Derneği, Mutfak Dostları Derneği, İstanbul Otelciler ve Turizmciler Derneği (13 yıl süreyle 2. başkan), Böbrek Vakfı, Kalp Vakfı (Mütevelli heyeti), Marmara Stratejik Araştırmalar Vakfı (Kurucu), İKV, Taksim Grubu, Turgut Özal Vakfı (Kurucu), Uluslararası Basın ve Turizm Derneği, Darülaceze Vakfı (Kurucu)...

KAZANIYORSAN VER...

İstanbul'da hayallerinin ötesinde bir hayatı yakalayan Kadir Eriş Malatya'yı unutmaz.

32 arkadaşıyla Malatya Eğitim ve Kültür Vakfı'nı kurar. Kadir Bey diyor ki; “Allah beş şeyi şart koşmuştur; Nazma, oruç, kelime-i şehadet (bunlar için para gerekmez), hac ve zekat. Bunlar da imkanla alakalı. Kazanıyorsan vereceksin fakir fukaranın hakkını.” Hiç unutulur mu Malatya. İnsan yabancılaşır mı toprağına. 65 yıl önce Malatya'ya okul yaptıran Hasan Bey onda iz bırakır. Malatya'da iki görkemli bina vardır o yıllardan aklında kalan. Birisi hükümet konağı, diğer de okul binası. O binayı gördüğünde “Allahım ben bu kadara parayı kazanamam, Piyangodan çıksa da bir okulda ben yaptırsam” diye dua eder. Yıllar sonra duası kabul olur ve o da okullar, sağlık ocakları yaptırır…

Benden sonra hizmet aksamasın diye Kadir Eriş Eğitim Sosyal Yardım Vakfı'nı kurar. Her yıl yüzlerce talebeye burs verir.

40 YILDIR GÖMÜYOR

Kadir Eriş'in hayatındaki önemli isimlerden birisi Abdulhadi Çekirdek'tir. CHP zihniyetinde hali vakti yerinde bir muhtardır Abdulhadi bey. İşi gücü cenaze takibi yapar. Malatya'da Abdulhadi Çekirdek denince cenaze işleri gelir akla. Kadir Eriş'in elini bu işe yatkın bulur; “Benden sonra bu işi yapacak kimse kalmayacak. Sen öğren. Büyük sevap kazanacaksın. Manevi zevk alacaksın, huzur duyacaksın. Bir insana en büyük iyilik ya hastahane ya da mezarda yapılır. O zaman seni herkes sever” der. O günden sonra çırak olur. İstanbul'a gelince de İstanbul temsilcisi olarak kefin - defin işine devam eder. Abdulhadi bey bu güne kadar 8 bine yakın insanı gömmüş.

İstanbul cemiyetinin yakından tanıdığı saygın ve etkin bir işadamıdır Kadir Eriş. Bazıları ona 'Şıh' diyor. İş dünyasındaki renkli kişiliğinin ötesinde çok farklı bir özelliği var; Bugüne kadar 3000'in üzerinde cenazeye son görevi yapmış. 3200'e kadar saymış gerisini bırakmış.

YÜZLERCE VASİYET VAR...

Üzerinde daha yüzlerce vasiyet var... “Allah hepsine gecinden versin. Nevzat Ayaz, Kutlu Aktaş, Yalım Erez, Bircan Eresin, Korkut Özal, Aydın Doğan… Ben girmezsem bu işi mezar kazanlar yapacaklar. Onlar da işi bilmiyorlar. Yukarıdan hoca tarif edecek onlar da yapacaklar. Hocalar mezara girmez. Ölüyü incitmeyeceksin. Nazik olacaksın, saygı duyacaksın. Ben tanıdığım, sevdiğim insanlara giderim. Bir de hatırını kıramayacağım dostların yakınlarına giderim. Biri vefat edince yakınları beni bulur. Seyahatteysem de keser gelirim, olmazsa biraz geciktirin derim” diyor Kadir Eriş.

GAZETEDE ÖNCE VEFAT İLANLARINI OKURUM

“Meşguliyetin dostlarını unutturmasın” yazılı levhanın altında oturan Eriş; “bu yaştan sonra ne parayla ne da mevkiiyle bir işim olmaz. Ben hastanelere, hapishanelere, mezarlıklara giderim.” diyor.

Okumak isteyen, evlenmek isteyen onun kapısını çalar. İhtilafa düşen 'hakem ol' diye

ona gelir. Kadir Bey için bunlar gerçek huzurun vesilesidir. Ona göre dostlar üç türlüdür: Selam dostu, kelam dostu ve muhabbet dostu. Sonuncusunu her durumda ararsın, derdin olduğunda herkesten önce ona koşarsın. Ölmüşse mezarına da girer son görevini yaparsın.

Eriş defin işinden ücret almaz, “teşekkür edip Allah razı olsun demeleri her şeye yeter” diyor. Bazen günde iki kişiyi gömüyor, bazen de haftada bir… Kendinden sonrası için çırak bulamaktan şikâyetçi. “Abdulhadi bey ve ben gittim mi bu iş ölür” endişesini taşıyor. İnsanlar diyor; ölümden, mezardan korkuyor.

O her sabah gazetelerdeki cenaze ilanlarına bakıyor, kim ölmüş, nereden kalkıyor…

Koç'u da Sabancı'yı da o gömdü

Ona göre defin işi, Allah'a, cenazeye, eşe dosta karşı kutsal bir görev. Sakıp Sabancı'yı, Hacı Sabancı'yı, Özdemir Sabancı'yı, Vehbi Koç'u, Barlas Küntay'ı, Hafize Özal'ı, Yusuf Özal'ı, Aydın Doğan'ın babasını ve ağabeyini de, Mehmet Emin Karamehmet'in bacısını da o gömer. Sakıp Sabancı'ya da defin hizmetini o yapmıştı. Eriş, Sabancı'nın vasiyetini şöyle anlatıyor; Özdemir Sabancı vurulduğunda Sakıp bey beni aradı Adana'ya gittik. Üç katlı mezar açmışlardı. Mezarda kefin operasyonu yaptım... Hacı Sabancı vefat edince aradı gittik onu da aynı mezarın üzerine gömdük. Sakıp Ağa da; “Kadir bey, kardeşlerimi gömdün, bana bir şey olursa beni de sen gömeceksin” dedi. Sakıp Ağa'ya devlet töreni yapıldığı için cenazenin başında ki amir, “biz gömeceğiz, kimseyi koymuyoruz” dedi. Ben de; “devlet toprağın üzerindedir, altına müdahale etmez” dedim. Türkan hanım, “Kadir bey gömecek” dedi… Kızı tabutla gömülmesini istedi. “Eğer vücut zarar görmemişse toprağa gömmek daha iyi olur, ama takdir ailenindir” dedim. “Sen bilirsin” dediler. Tabutu açtık, ağamı aldık, toprağa koyduk. Mezarda tek kaldım. Sağ yanı üzerine yatırdım, yüzünü kıbleye çevirdim, sırtını toprakla besledim, bağlarını çözdüm, kefeni rahatlattım, üzerine gülsuyu ve zemzem döktüm, köyünden gelen toprağı serptim, tahtalarını koydum…


UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız