SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Güzel Maç, Haklı Galibiyet

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:10:56
Güzel Maç, Haklı Galibiyet
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

deybayah@gmail.com

Yeni Malatyaspor ve Göztepe takımları 9 Ekim Çarşamba günü İnönü Stadında önemli bir lig karşılaşması oynadılar. Önemliydi çünkü ilk 5 haftada oluşan puan sıralamasına göre “6 puan değerinde” bir karşılaşmaydı. Göztepe kazanabilse YMS gibi önemli ve güçlü bir rakibe yaklaşacak; YMS kazansa liderliğini koruyacak, rakibini biraz geride bırakacak ve diğer statlardan gelen haberlere göre daha avantajlı konuma geçecekti. Kuşkusuz bir maraton olan lig mücadelesi için şimdiden şampiyonluk türküleri söylemek iyimserlik olurdu ama bu galibiyetin, sayısal değerinin ötesinde, Malatya futbol kamuoyunda heyecanı tetikleyeceği açıktı. Uzun süre sonra bilet gişelerinde kuyruk görülmesi bu heyecanın, YMS’ye yönelik başarı beklentisinin arttığının kanıtıydı. 

Futbol açısından bakarsak, güzel bir maç olduğunu söylemeliyiz. Gol deseniz 5 tane atıldı; mücadele deseniz iki takım iyi mücadele etti, futbolu çirkinleştirmeyi düşünmediler; pozitif düşünceyle oynadılar, son dakikaya kadar gol aradılar; bence pek de iyi yönetim gösteremeyen hakemi zorlayıp baskı altına alacak hareketlerin içerisine girmediler. Tepkileri, özellikle kararlardan daha çok mağdur olduğunu düşünen YMS oyuncularının, o anki pozisyonla sınırlı kaldı; o kadar.

Karşılaşma

Kalede Erşen Çilingir, geride Necdet Kaba-Koray Şanlı-Gökhan Sinanoğlu-Ramazan Kâhya, ortada Fahri Tatan-Mustafa Şen-Serkan Göksu-Özcan Dağ (hücum gücü ağır basacak şekilde), ileride Eren Görür ve Halil Zeybek ile maça başlayan YMS maça baskılı başladıysa da, az kalsın, henüz 2. dakikada rakibe ciddi bir pozisyon veriyordu ama Necdet’in zamanında ve kritik müdahalesi Aydın maçındaki gibi baştan kötü bir sürprizin oluşmasına izin vermedi. 

YMS ilk yarının ilk bölümünde çoğunlukla sağ kanattan kesilen toplarla gol arayışında idi. Ancak gol bir kanat topuyla değil Fahri Tatan’ın kaleyi karşıdan gören bir pozisyonda kullandığı serbest vuruşu izleyen Koray’ın kafa tamamlamasından geldi. 1-0 sonrası beklenti ev sahibinin daha rahat oynayıp ikinci golü bulması yönündeydi ama futbol “beklentilere” göre oynanan “mantıklı” bir oyun olmadığından işler bir anda tersine döndü. Önce Fahri ceza alanında Tolga’ya dengesiz bir şekilde müdahale edince penaltı geldi. Fahri’nin niyeti rakibini düşürmek değildi, zaten Tolga’nın oradan (ceza alanının sol çaprazı) bir yere gideceği de yoktu ama olan oldu. Ardından, normal oyun şablonunda sahayı çok iyi parselleyen, bloklar arası boşluk bırakmayan ve sonucunda rakiplerine ani karşı atak şansı tanımayan YMS, bir anlık pozisyonda “boş bulununca” soldan atılan uzun topa depar atan Enes rahat bir şekilde yarı alanı geçip takımını skoru 2-1 yaptı. 

Yenik duruma düşen sarı-kırmızılı ekip, özellikle Halil’in bireysel çabasıyla getirdiği toplarla, sol kanadı zorlamaya başladı ama bu çabalar golü doğuracak pozisyonu yaratamadı. 

YMS ikinci yarıya daha istekli ve hızlı başladı. 46. dakikada Fahri’nin sağdan ortasında Eren’in zor pozisyonda da olsa vurduğu kafayla sonuçlanan atak bir dakika sonra gelecek golün habercisi gibiydi. Nitekim yine sağ kanattan, bu kez Ramazan’ın kestiği topa Gökhan’ın kafasını yine direk karşıladı, ilk goldeki gibi orada biten Koray sakin ve akılcı bir vuruşla dengeyi sağladı. Beraberlik golü en olması gereken dakikada gelmişti.

İşte bu dakikalarda…

Bence futbolda en kötü şey, maçı hakem üzerinden konuşmaktır. Tribünden gördüğüm kadarıyla hakemin iyi bir yönetim gösterdiğini söyleyemeyeceğim. Penaltı pozisyonunda haklıydı ama sonrasında verdiği çok sayıda faul kararında ve atak kesen düdüklerinde (biri YMS biri Göztepe aleyhine kestiği iki avantaj uygulaması) yönetimine olan güven kayboldu. Maçta öyle bir an geldi ki, takımların o pozisyonda ne yaptığından/yapacağından ziyade, “acaba hakem ne karar verecek?” düşüncesi oyunla ilgili beklentiyi şekillendirmeye başladı. YMS Teknik Direktörünü tribüne göndermesiyle film iyice koptu. Verdiği kritik kararların çoğu YMS aleyhineydi; az da olsa Göztepe aleyhine de karar verdi. Dolayısıyla “hakemin söz konusu kararları art niyet içermiyordu. Yönetim kapasitesi bu kadarmış” demek gerekiyor. 

YMS olumsuz tabloya karşın oyun disiplinini kaybetmedi. Rakibine pozisyon vermedi, özellikle Fahri’nin bireysel çabasıyla yarattığı tehlikeler sonrası 61-71. dakikalarda attığı akıl dolu şutlarla golü aradı. İkinci pozisyonda şutu attıktan sonra bir sakatlık geçirdiyse de sahaya dönebildi. Muharrem Ozan Cengiz, Mikail Albayrak ve Ahmet Gökhan Güney’i oyuna alarak hem azalan fiziksel gücünü takviye etmeye çalıştı hem de son taktik kozlarını oynadı. 80. dakikada Ozan’ın kafasını çizgiden çıkaran Alper mutlak golü önlerken 87.’de bir kez daha sahne alan Fahri, Ozan’ın çok güzel indirdiği kafa pasını ceza alanına girmeden o kadar güzel bir vuruşla ağlara gönderdi ki ne söylesek az! Topu düzeltme, vurmadan önce kaleciye bakma, sakinlik, sertlik ve isabet. Yani anlayacağınız, bir gol nasıl atılır, onun dersini de verdi Fahri. 

Artılar - Eksiler

YMS oyun disiplini, yardımlaşma, bloklar arası boşluk bırakmama, kontra yememe (ikinci gol hariç), rakibe pozisyon vermeme, geriye düşse bile paniklememe ve sonucu lehine çevirme açısından iyi bir takım. Bu özelliklere sahip bir takımın 2 gol yemesi ise futbolun “garipliği” olsa gerek: İlkinde olmayan bir pozisyonda olan bir penaltı, ikincisinde kendisi gol ararken golü kalesinde görmesi. İkinci yarı Göztepe’nin tek bir pozisyonu bile yok ama 3-2 sonrası 90 artılar oynanırken Enes az kalsın altı pastan boş kaleye golü atıyordu. Bu pozisyon tamamen YMS savunma+kalecisinin anlaşmazlığı ve biraz da skoru koruma paniği sonucu ortaya çıktı.

Takım savunması ve oyunu anlamında bu kadar etkili bir takımın ileride çok daha fazla pozisyon üretmesi beklenir ama niyeyse öyle olmuyor. Pozisyonlara bakıyoruz. Maçın 2 adamı var: İlk golde başrol ve galibiyet golünde “tek rol” oynayan Fahri ile defanstan gelip 2 gol atan Koray. Koray’ın ilk golde takipçiliği, ikinci golde sakinlik, topu karamboldan kurtarması ve vuruşu değme santrforlara taş çıkartır nitelikte. “Gizli santrfor” diye bir futbolcu modeli varsa, buyurun size Koray! Fahri’yi anlatmayalım artık, bir yolunu bulup izleyin.

YMS maç boyunca, ileriki maçlar için de ciddiye alınması gereken, bir sorun yaşadı. Üst üste alınan galibiyetlerle gelen beklenti (biz buna “şampiyonluk” diyoruz) yükseltmiş, maça ilgiyi arttırmıştı. Doğal olarak bu takım üzerinde fazladan bir psikolojik baskı demek. Bu durum ikinci yarının ortalarına doğru takımın fizik gücüne de olumsuz yansıdı. Belki kondisyonları vardı ama kondisyonları düşüyor gibi gözüktü. Teknik kadro oyuncu değişikliklerini bu yüzden de yapmış olsa gerek. 

Genel olarak, daha doğrusu bardağın dolu tarafına baktığımızda, YMS 6 maç itibarıyla grubun en iyisi. 4 maç üst üste kazanmışlar, rakiplerinden iyi oynuyorlar, geriye düşseler bile maç çeviriyorlar ve tüm bunların keyfini çıkarmak lazım. Oyunsal anlamda sorunları çözülmeyecek sorunlar değil. 

Teknik Direktör Özcan Kızıltan’ın, hakemin kararı ne olursa olsun, sahadan atılmaması gerekiyordu. Sahadaki futbolculara, Göztepe teknik kulübesine, hakemlere, protokol tribününde oturanlara, kısaca İnönü Stadında o gün bulunan hiç kimsenin Kızıltan’ın futbol kariyeriyle boy ölçüşecek hali yok. Dolayısıyla bu işi hepimizden iyi bildiği kesin. Bu deneyime sahip bir teknik adam, hakemler ne karar verirse versin, sinirlerini kontrol etmesi gerektiğini bilmeli. Atılış nedenini bilemiyoruz, haksızlık yapılmış olabilir ama kesinlikle, atılma kararının sonrasında da, sakin olmalı ve takımını ileriki haftalarda yalnız bırakacak davranışlardan kaçınmalı.  

Taraftarı kutlamak lazım. Gereken desteği verdiler. Aydın maçındaki gibi konfeti hatasına da düşmediler. Ayrıca futbolcu-taraftar ilişkisi imrenilecek güzellikte. Skor berabereyken ve oyuncu değişikliği yapılırken çıkan oyuncuyu alkışlıyorlar, oyuncu da seyirciyi. Bu tribünde takım 4-5 farklı öndeyken bile kendi oyuncusuna bağırıp-çağıran parantez içinde ünlem işaretli “taraftar” görmüşlüğümüz olduğundan “aman nazar değmesin” diyoruz. 

Önce de söyledik, tekrarlıyoruz: Bu takım şampiyonluğa oynayacaksa herkes ama herkes “profesyonelce” davranmalı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız