SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Haberim Yok!."

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:10:39
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Anayasa Mahkemesi'nin son kararlarını memnuniyet verici olarak görüyorum. Anayasa Mahkemesi'ndeki farklı görüşlere göre kararlar aldığı dönemleri hatırlarsanız. Hepsinin oy birliğiyle bu kararları almaları Türkiye'de evrensel hukukun olduğunu göstermektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, HaberTürk televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2013 yılına dünya için baktığımızda, hala büyük ekonomik sıkıntıların gitmediğinin görüldüğünü belirten Gül, “Özellikle Avrupa’da çok büyük sıkıntılar var. Büyüme neredeyse durmuş vaziyette. Bu krizden hala çıkamadılar. AB kendi içinde yeniden yapılanma mücadelesi veriyor.

Obama tekrar seçildi ve yeni dönemine başlamış oldu ve yavaş bir gelişme var ama oradaki iyileşme bizleri zorluyor ve ters etkiliyor. FED'in kararları. Afrika'ya Asya’ya baktığımız da maalesef çok büyük sıkıntılar var. Arap Baharı beklenen ümidi söndürmüş vaziyette. Libya Başbakanı beni ziyaret etti. Hala bir kaos var. Tunus'ta daha iyimser bir diyalog ortamı var. Mısır'da seçilmiş bir cumhurbaşkanı düşürüldü, darbe yapılmış oldu. Gelişmeler kötü, çok sayıda insan hayatını kaybetti. Müslüman kardeşlerin terörist olarak ilan edilmesi üzücü. Ümit ederiz ki orada işler doğru gider. Irak'ta büyük sıkıntılar var. Sadece Ramazan ayında bile bin kişi öldü, dolayısıyla hala belini doğrultamayan bir ülke. Suriye'de olup bitenler içler acısı, 150 bine yaklaştı. Kimyasal silah kullanıldı. Büyük ızdırap var, İran'da yeni bir soluk var adete. Yeni hükümet seçimlerden sonra dünyayla bir diyalog içinde.”

“TÜRKİYE İÇİN ÇOK CANLI BİR YIL OLDU”

“Türkiye için çok canlı bir yıl oldu” diyen Gül şunları kaydetti:

“Özellikle Haziran ayına doğru İstanbul'daki Taksim Gezi, son tartışılan olaylar Türkiye'de bu yılda yapılan pek çok şeyi gizledi. Yüzde 4 büyüme gerçekleşti. Avrupa'nın en büyüyen ülkesi Türkiye oldu Ekonomi diğerlerinden daha iyi oldu. Çok temel meselelerde mesafe alındı.".

Çözüm süreciyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Gül, “Binlerce insan hayatını kaybetti. Binlerce şehit verdiğimiz bir olay. Artık konuşarak meseleleri halledebiliriz, sorunları çözebilir noktasına gelindi. Bu, Türkiye'nin en büyük meselelerinden birisi. Her eve neredeyse şehitler düşüyordu. Türkiye'nin bütünlüğüne zarar vermeyecek bir şekilde bunu halletme yönünde önemli bir gelişme oldu" diye konuştu.

2013 yılında demokratikleşme konusunda da önemli gelişmelerin olduğuna dikkati çeken Gül, "Muhalefetin sesli ve sessiz desteği oldu. Kadın hayatın içinde rahatlıkla olabilir' oldu. Bu meseleleri gölgeleyen olaylar oldu İstanbul'da. Bir çevre meselesiyle başlayan olay çok farklı boyutlara gitti. Son iddialar da Türkiye'nin gündeminde önemli bir mesele oldu. Türkiye dünyayla Avrupa'yla bütünleşmiş bir ülke. Hepimiz aynı geminin içindeyiz. Hep beraber Türkiye'yi sıkıntılı ortamdan çıkarıp geleceğe taşımamız gerekir" ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE 10 YIL ÖNCESİNE KADAR DAHA ŞEFFAF BİR ÜLKE”

“Ben her şeyin çözülebileceğine inanıyorum. Türkiye kesinlikle kurumları çok daha çalışan bir ülke” diyen Gül, “Türkiye 10 yıl öncesine kadar daha şeffaf bir ülke. Ben bunları söylerken pembe manzara çizme gayreti içinde değilim. Dolayısıyla Türkiye'nin çözülemeyecek meselesi olmadığını düşünüyorum. Haziran'daki olaylar ile 17 Aralık'ta yaşananlar birbirinden farklıdır.

Kürt meselesinin konuşularak çözülmesi ve Türkiye'nin bütünlüğünü zedelemeyecek şekilde olması demokratik standartları yükseltilmesiyle olabilecek bir şeydir” dedi.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARLARI

Türkiye'de demokratik hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı prensibinin olduğunu anlatan Gül, "Bunların ahenk içinde olması gerekir. Saygınlığını koruma sorumluluğu içindedir hepsi. Yasama ve yürütmeyle ilgili, seçim günleri geldiğinde bunlar işlerini iyi yapmazsa değiştirilirler. Anayasa Mahkemesi'nin son kararlarını memnuniyet verici olarak görüyorum. Anayasa Mahkemesi'ndeki farklı görüşlere göre kararlar aldığı dönemleri hatırlarsanız, hepsinin oy birliğiyle bu kararları almaları Türkiye'de evrensel hukukun olduğunu göstermektedir. Bu anlamda bu iyi bir gelişme" diye konuştu.

Gül, kesinlikle su götürmez şekilde objektifliğini kaybetmeyecek grubun yargı grubu olduğunu ifade ederek, çeşitli yanlışlıkların gideceği yerin idari ve cezai konuların gideceği yerlerin mahkemeler olduğunu belirtti. Buralara hiç gölgenin düşmemesi gerektiğine dikkati çeken Gül, "Eğer bu denemiyorsa, bu konuda çeşitli davalarla ilgili sıkıntılar ortaya çıkıyor, serzenişler varsa dikkatli olunması gerekiyor demektir" dedi.

Ergenekon, Balyoz soruşturmalarıyla ilgili Gül, “Bu konuda da açıkçası büyük serzenişler var yanlışlar yapıldı diye bazısında yüksek temyiz safhası bitti. Bazısında yargılama devam ediyor. Bir kişi için bile bir yanlış hata söz konusuysa bunun üstüne gidilebilir. Çeşitli çalışmalar da var, Barolar Birliği beni geçen gün ziyaret etti. Ama bu nihayette parlamentonun bileceği bir iştir. Muhakkak bir yanlış da yapıldı diye kararı da veremezsin. Şimdi bireysel başvuru safhası var. Böyle bir yoğun algı söz konusu olursa bakılabilir” diye konuştu.

"MAHKEME KARAR VERECEK"

Gül, ortaya çıkan sorunlar konusunda üzerine düşeni bütün gücüyle yaptığını belirterek, "HSYK, bu anlamda onların açıklamalarını doğru bulmadım. Mahkeme karar verecek. Mahkemenin önüne gidecek bir konu. O açıdan bu tip çekişmeler, bunları açıkça dillendirmek doğru değil. Anayasal kurumlar olarak görevleri neyse herkesin onu bilmesi gerekir. Hukukun üstünlüğü demokrasinin temel ilkelerinden birisidir. Mahkemelerin, bağımsız olarak karar vermesi herkesin görevidir" ifadelerini kullandı.

"Soruşturmanın gizliliği esası yokmuş gibi hareket ediliyor" diyen Gül, "Hakimler karar verecekler. Bir şey doğru mu yanlış mı? Bütün bu konularda kurallara dikkat ederse herkes o zaman bu sorunlardan kurtuluruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında şunları kaydetti: 

"Devlet içerisinde devlet ve ayrı yapılanmalar da asla olamaz. Devletin kurumlarında o ülkenin vatandaşı olan herkes şartları yerine getirebiliyorsa çalışabilir. Ama onlar o kurumların kendi kurallarına kesinlikle riayet edecek. Herhangi bir dayanışma söz konusu olmayacak. Kurumun dışında başka bir yerden talimat asla söz konusu olamaz. Bununla ilgili iddialar araştırılır. STK'lar olacaktır. Değişik fikirler, partiler var. Bütün bunlarda da nasıl ekonomik konularda şeffaflık önemliyse bu tür konularda da önemlidir. Peşinen de kimseyi başında suçlayamazsınız. Bu tip iddialar araştırılır ve gereği yapılır." 

Deniz Baykal'ın görüşme talebiyle ilgili Gül, “Deniz Baykal görüşme talebini iletti. Hafta içinde görüşeceğiz kendisiyle. Tecrübeli siyasetçiler görüşlerini söyleyeceklerdir. Cumhurbaşkanı olarak devletin organları içinde ahenkli ortamların çıkmasını sağlamak benim görevlerimden bir tanesidir. Gerekli telkin ve görüşlerimi yapıyorum gerekli organlara. Meclis açılışında nedense önemli konulara dikkat çekiyorum. Burada yaptığımız toplantılarda meseleleri konuşuyoruz Son olayla ilgili mahkemelerin düzgün bir şeklide çalışması, yargıya müdahalenin olmaması. Hükümetin üstüne düşenleri yapması ve Türkiye'deki istikrarın bozulmamasına fırsat vermemesi gerekiyor. Bu anlamda paylaştıklarım oluyor Sayın Başbakanla. Son olarak hükümette gerekli değişikliği yaptı" diye konuştu.

"BİR HÜKÜMET BİR MUHALEFET"

Türkiye'de parlamenter sistem olduğunu başkanlık sisteminin olmadığını anlatan Gül, "Bir zamanlar Cumhurbaşkanlarının parlamenter sistemin ilkeleri aşan tavırlar olduğunda nelerin yaşandığını görebilirsiniz. 

Hükümetin karşısına ben ancak muhalefeti koyabilirim. Bir hükümet bir de karşısında muhalefet vardır. Hükümetin karşısına başka grubu koymayı, böyle bir denge kurmam. STK'lar şeklide daha geniş olarak düşünürsek, bunların çeşitli gücü olabilir. Devletin çalışma sistemini tanımayıp, başka faaliyete giren olursa hükümetin görevi bunları ortaya çıkartmaktır. Bütün bunlar da bir hukuk düzeni içinde olur. Birazcık afaki kimsenin konuşmaması gerekir. Ben ancak yeri geldiğinde herkesin bazen de aleni olarak dikkatini çekerim. Şimdi de yaptığım gibi bu prensibime bunu koyabilirim.

Devletin içerisinde bugün böyle bir iddia olabilir. Başka tamamen farklı, politik, inanç veya etnik neyse böyle şeyler olabilir. Bir yanlış varsa o yanlışla mücadelenin yolu hukuk yolu olur. O bakımdan burada ilkeli davranmak önemlidir. TC vatandaşı olan herkes o kurumların şartlarını yerine getirebiliyorsa o kurumlarda çalışabilir. Avrupa'da askerler, polisler bile sendikalara üye oluyor. Kamu işi söz konusu olduğunda bunlar asla bir motivasyon oluşturmaz, dayanışma oluşturmaz. Tek uyacağı şey anayasa kanunlar ve kendi hiyerarşisidir" dedi.

Parlamenter sistemin Türkiye'ye daha uygun olduğu kanaatinde olduğunu belirten Gül, "Başkanlık sistemi de demokratik bir sistemdir. Bu nihayetinde farklı görüşlerdir, hepsine saygı duyarım. Başkanlık sisteminin de avantajları vardır" dedi.

17 ARALIK OPERASYONU

Cumhurbaşkanı Gül, 17 Aralık'taki operasyona ilişkin, "Yolsuzlukla mücadele, yolsuzluğa hiçbir tolerans tanımamak öncelik olması lazım. Muhakkak üstüne gitme ve vicdanları tatmin edecek bir süreci işletmek gerekir. Bu konuda prensipler, kurallar çok önemli. Yolsuzlukların da önlenebilmesi için kuralların çok iyi konulması gerekir. Kurallar çok iyi değilse herkesi yolsuzluk yapmaya azmettirir. Eğer kurallar açıkça ortada değilse yolsuzlukları önleyemez. Herkes kendisine bir şekilde bir şey çıkartır. Bize yeni kuralların gerektiği kanaatindeyim. AB müktesebatını aktarırken, bu konularla ilgili daha çok şey olduğuna inanıyorum. Eski yıllarla mukayese ettiğinizde çeşitli kurumlar oluşturuldu ama bunların yeterli olmadığı kanaatindeyim. Burada Sayıştay'ın önemi ortaya çıkıyor. Sayıştay Kanunu'nun çıkartılması için telkin ve çağrılarım oldu. Yolsuzlukla ilgili iddia söz konusu olursa, bunların sonuna kadar gidilmesi aslında birinci önceliktir. Kim olursa olsun, bu hepimiz için herkes için geçerlidir" şeklinde konuştu.

"SAVCININ BİLDİRİ DAĞITMASI DOĞRU DEĞİL"

17 Aralık'taki soruşturmaya müdahale edildiği yönündeki eleştirilere ilişkin değerlendirmede bulunan Gül, "Bunların sonuna kadar üstüne gidilesi süreci işletilmesi ve neticede mahkemelerin buna karar vermesi gerekiyor. Savcının bildiri dağıtması, bunlar doğrusu doğru şeyler değil ama tekrar söylüyorum sonuna kadar neyse bunun üstüne gidilmesi gerekir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, "Bazı tutuklamalar yapıldı, bazıları tahliye edildi. Süreç işliyor. Soruşturmanın önlenmesi ile ilgili yönetmelik çıkartıldı dendi. Danıştay bunu durdurdu. Buradan bir kaos ortamı çıkartmak ülkeye yazık olur. Hiçbir şeyin üstü örtülemez. Bugün herkes her şeyi konuşuyor, yazıyor. Mahkemelerin görevi titiz bir şekilde bunu ortaya çıkartmak" dedi.

"YOLSUZLUKLARA MAHAL VERMEYECEK ŞEKİLDE YENİ TEDBİRLER GETİRMEK GEREKİR"

"Kim niye korkacak, bir yanlış varsa korkulur. Yanlışı olmayanın korkmaması gerekir” diyen Gül, “Bazen büyük yatırımcılar var. Kurallarına uygun olmayan şekilde suç atılırsa, bir sürü bankalarla finans kurumlarıyla ilişkili olanlar var. Birden bire itibarını yok edersiniz. Soruşturmaların kanun gücü içinde bağımsız bir şekilde yapılırsa bu doğru neticeye ulaşır. Meclis Başkanının söylediği şey, soruşturma safhası kanunlara göre gizlidir. Ben bunu daha önce askerler, gazetecilerle ilgili dosyalarda söylediğim için bugün yine söylüyorum. Savcı hakim değil, bunlara herkesin dikkat etmesi lazım. Yolsuzluklar eğer bir şekilde üstü kapanırsa bunlar o kadar çok konuşulur ki toplumu çürütür. Sonuna kadar gidilmesi gerekir. Mevcut kanun ve kurallarımızı yolsuzluklara mahal vermeyecek şekilde gözden geçirip yeni tedbirler getirmek gerekir" dedi. 

Ekonomik istikrarın her şeyin başında geldiğine dikkati çeken Gül, "Türkiye dünyayla bütünleşmiş bir ülke. Sermayenin dolaşımı ülkeler arasında serbest. Ekonomide güvensizlik, istikrarsızlık söz konusu olursa kendi gemimizi delmeye başlamış oluruz. Herkesin sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi gerekir. Türkiye dış yatırımları alarak son 10 yıllık büyümesini gerçekleştirdi. Böyle bir ortamda güven zedelenirse, geleceğiyle ilgili tereddütler olursa bu Türkiye'ye yapılmış en büyük yanlış olur" dedi.

HATAY'DAKİ TIR

Hatay'daki TIR konusuyla ilgili Gül, “Türkiye içinde büyük bir tehdit var. Suriye'nin yıkılmadık, yakılmadık yeri kalmadı. Türkiye sınırlarına yakın taraflarında çok radikal unsurlar ortaya çıktı. Bir taraftan Suriye rejimini havadan saldırıyla gerçekleşen acılar, bütün buharın arasında kalmış ve ezilen bu kış kıyamette kötü şartlar altında kalan Suriye'de Türkmen grubu var. Suriye'deki Türkmenlere yardım yapmak bakımında, onları çok kötü şartlar altında bırakmamak bizim borcumuzdur. Sadece Türkmenlere değil tabii ki, bütün Suriyelilere. TIR meselesinin Suriye'deki Türkmenlere yardım götüren bir TIR olduğunu söylediler. Sır çerçevesi içine giren faaliyetler olabilir. Bütün bunların yasalar çerçevesinde olabilir” dedi.

Çözüm süreciyle ilgili olarak Gül, şunları kaydetti: “Başkalarını hiç karıştırmadan konuşarak halletmemiz gerekir. En gelişmiş ülkelerin demokratik standartlarını ele alarak bunu çözmek gerekiri savundum. Gelinen noktada problemler büyük. Meseleleri geciktirmenin hiçbir faydası yoktur. Irak ve Suriye'de yaşananlar aslında dezavantajdır bu konuda. Keşke bu meseleler çok daha önce halledilseydi. İlgili kurumlar, hükümet şüphesiz ki bu konuda çalışmalarını yürütüyor. Zorluklar ve kırılganlıklar var. Herkes kan dökülmemesinin önemini kavramış vaziyette.”

Genel af tartışmalarıyla ilgili Gül, "Genel olarak af kelimesini kullanmak tehlikeli bir şeydir. Bunlar bir kez ağza alınır, ondan sonra nerelere gideceği belli olmaz. Toplumunda bu konudaki şeyleri ayrıdır. Hükümet tarafından böyle bir çalışma görmedim" dedi.

"HİÇBİR ŞEY MEÇHUL KALAMAZ"

Gül, Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarla ilgili sürece ilişkin, "Hiçbir şey meçhul kalamaz. Bu olay da nasıl oldu o da ortaya çıkacaktır. Bu tip konularla ilgili hassasiyetimi korudum. Bize gelen çeşitli olaylar var. Bunlarla ilgili talimatları veririm. Gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerin problemleri var. Ben bu olayları gelişmiş ülkelerin problemlerine benzettim.10 sene önce Türkiye'de faili meçhullerle ilgili toplantılar yapılırdı, ölümler dursun diye sokaklara çıkılırdı" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, "Türk halkı sonunda belki de Norveç halkı gibi olabilecektir. Reformlara hız vermek gerekir. Hukukun üstünlüğü, dediğimiz Avrupa'da da kolay ortaya çıkmadı. Avrupa'da çok büyük acılar yaşandı. Pozitif bir enerji oluşturmak gerekir. Dünyanın her tarafında Türkiye ile ilgili güzel şeyler söylendi, yazıldı. Her gittiğimiz yerde olağanüstü itibar gördüm. Sayın Başbakan gittiğinde aynı şekilde itibar gördü. Dolayısıyla bu dünyayla ilişkilerimizi zayıflatmamızın izahı söz konusu olamaz. Böyle bir görüntü ortaya çıkıyor. Söylem çok daha önemli" diye konuştu.

"DEĞİŞİKLİK İHTİYACI İLE İLGİLİ DÜZENLEMEDEN HABERİM YOK"

Gül, HYSK'nın yapısının değiştirileceği yönünde iddialara ilişkin, "Değişiklik ihtiyacı ile ilgili düzenlemeden haberim yok. Yapılmış olan şey, yapılan işbirliği içinde yapılmıştır. AB kriterlerine uygun şekilde gerçekleşmişti. Temel kriterleri bozmamak kaydıyla, 'düzenleme yapılamaz' diyemem" ifadelerini kullandı.

"En çok korumaya mazhar mecbur olduğumuz kurum yargıdır" diyen Gül, "Hukukun üstünlüğü, yargının verdiği kararların vicdanlarda yer edebilmesi için yargının korunması gerekir" şeklinde konuştu.

Yargı mensupları ve kurumlarının kurum olarak çok daha hassas olması gerektiğine işaret eden Gül, "İlkeli bir bazda baktığınızda altını özellikle çiziyorum. Bağımsızlığı ve tarafsızlığı her şeyin başında gelir. Fikrimiz, düşüncemiz, inançlarımız, siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun yargı söz konusu olduğunda bizi bağlayan yasaya göre hareket etmemiz gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Gül, Cumhurbaşkanlığı için yeniden aday olup olmayacağına ilişkin, "Bu konuyla ilgili bazı olayları onlara bağlayanlar çok. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sancılı oldu diye konuşulur, yazılır. Yaşananları, olanları bitenleri biliyoruz. Ondan sonra çok şey değişti. Anayasa değişikliği yapıldı. Halkın oyuyla seçilecek denildi. 30 Ağustos'ta takvim başlıyor, YSK takvimini ilan edecek. Ona göre eminim ki hiçbir problem yaşanmadan Türkiye seçimini yapacak. Şu anda benim bu konuyla ilgili bir şey söylemem erken. Bu çerçeve içinde kimse Türkiye'yi herhangi bir risk primine koymasın" dedi. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız