SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Haklısınız, Diyorsunuz Ama..'

A- A+ PAYLAŞ

CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, İçişleri Bakanlığı bütçesi komisyonda görüşülürken Malatya Polis MYO'nun kapasitesinin artırılmasının yanı sıra kaymakamlar, muhtarlar, korucular, İl Genel Meclisleri ile ilgili bazı konuları da dile getirdi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, PMYO konusunda kendilerinin de bir çalışmasının bulunduğunu söyledi.

TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'nda, İçişleri Bakanı Atalay ve Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'ın da bulunduğu bütçe görüşmeleri sırasında Aslanoğlu'nun konuşması ve diğer konuşmalar tutanaklara şöyle geçti:

"FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli komisyon üyelerim, Sayın Bakan, saygıdeğer müsteşarlar, Değerli Emniyet Genel Müdürüm, değerli bürokratlar, değerli basın; hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, önce dilerseniz meslek mensuplarıyla başlayayım. Sayın Bakanım, Türkiye'de kaymakamlar çok güç koşullarda çok onurluca hizmet vermeye çalışmaktadır. Çok güç koşullarda mücadele ediyorlar. Özellikle 1’inci sınıfa ayrılan kaymakamların hâlâ daha 5.800 göstergede olup, aynı ilçede bulunan bir hâkimin 6.400 göstergede olmasını hazmedemiyorum. Lütfen, burada, eğer önerge hangi, nerede verilecekse, Bakanlığımız ve arkadaşlarıma da herkes burada komisyon üyelerine sunalım, bir önergeyle, bir kere bu 1’inci sınıf kaymakamların, aynı koşuldan daha yoğun bir görev yapan hâkimler için bir şey demiyorum, ama yani bir kaymakamın o ilçede 5.800 göstergede kalmasını hakikaten hazmedemiyorum. Burada nerede önerge vereceksek bütçede biz şahsen vermeye hazırız.

Yine, 1’inci sınıfa ayrılan kaymakamların başka bir hizmet, yani mülki idare amiri olduğu için on beş yıllık beklemek zorunda. Bir insan vali olabiliyor, bir başka kurumdan geldiği zaman, on beş yıllık süreç yok, ama eğer kaymakamlıktan vali olacaksa on beş yıllık 1’inci dereceyi, on beş yıllık süreyi doldurmak zorunda. Yani bu sürenin de mutlaka içinde çok başarılı kaymakamlar, çok istikbal vaat eden insanlar olabilir, bunlardan neden yararlanmıyorsunuz? Bu nedenle, bu sürenin, belki bilemiyorum sizin kıyaslamanızı ama, belli bir süre için daha aşağı çekilmesi görüşündeyim.

Sayın Bakan, özellikle muhtarlarla ilgili konuyu bir kez daha dile getiriyorum. Türkiye'deki muhtarların yüzde 70’i borç içinde ve Bağ-Kur prim borcu, artık nasılsa ödemiyoruz ve bu borçla karşı karşıya. Bir şekilde, bunların… Biliyorsunuz herkesi İstanbul, Ankara, İzmir’deki yoğun… Artık onların da yoğun bir iş hacmi kalmadı ama, yani ücret alan muhtarlar gibi hissettirmeyin. Özellikle köylerdeki muhtarlarımızın ve ilçedeki muhtarlarımızın çok büyük sorunları var. Yani 330 lira maaş verip 290 lira Bağ-Kur primi zorunlu olarak tahsil ediyorsunuz ve ayda 50 liraya bu insanlar çalışıyor, ama bir başkası yeşil kart alıyor, muhtarın Bağ-Kur prim borcu olduğu için bunlara da sahip olmadığını dikkate sunuyorum.

Onun için, muhtarlar konusunda sekiz yıldır ben hep dile getiriyorum, siz “Haklısınız.” diyorsunuz, yani bunu sizden duymasam üzülmeyeceğim, “Haklısınız.” diyorsunuz, ama Türkiye'deki muhtarların artık yüzde 70’inin ödenemeyecek dereceye gelmiş Bağ-Kur prim borçları var ve geçen süreçte, geçen dönem bunları beş yıllık bir sürece bağladık, ikinci aydan sonra da yine bu insanlar ödeyemez hâle geldiler.

Ben, özellikle muhtarlar konusunda bir kez daha sizi, Türkiye'deki tüm muhtarlar adına Hükûmetin daha duyarlı olması yönünde size iletmek istiyorum.

Yine, aynı şekilde, çok az kaldı, mahalle ve köy bekçilerine çıkardığımız kanunda, onların emniyet sınıfına geçirmemize rağmen, maalesef uygulamada bunlar olmadı, aynı sorun devam etmektedir.

Hasbelkader yine köy korucuları, yani önce bunları insan olarak görün, bir birey olarak görün. Ben koruculuğa karşıyım, karşı değilim ben asla bunu tartışmıyorum, ama devlet bir insanın bir şekilde sosyal yönünü, mutlaka her insanın, her bireyin, Türkiye'de 73 milyon insanın sosyal yönünü düşünmek zorunda.

Yine, geçen dönem çıkardığımız kanunda hiçbir şekilde bir iyileştirme yapılmadı ve bunların, yine herhâlde ayrıldığı zaman, zannediyorum 150 lira maaş alan bir insan hâline geliyorlar, dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Bakanım, il özel idare ve il genel meclisleri, özelikle il genel meclislerinde valilerin… Tabii, bir yasa değiştirdiniz, o yasa değişikliğinde mutlaka valilerin il genel meclisinde başkan olmasa bile en azından il genel meclisinin işleyişini bilmesi, yani orada neler olup bitiyor devlet olarak bilmek zorunda değil ama, örneğin orada bir boşluk doğdu. Ben bu boşluğu görüyorum, mutlak valiler il genel meclisinin toplantılarında ve il genel meclisinin planında, programında bir yerde olmalıdır. Yani valiler kopuk oldu, bu nedenle valinin il genel meclisinin çalışmalarını bir şekilde tam bilemiyor. Orada alınan kararları şey yapsın demiyorum ama, vali orada ne olup ne bittiğini, ne hizmet üretildiğini bir valinin bilmesi kadar güzel bir şey yok mu Sayın Bakanım? Onun için, valileri oradan uzaklaştırmakla hizmet bütünlüğü açısından bir sorun doğdu Sayın Bakanım.

Yine il genel meclisini, alelacele kurulan bir yasa, 5302 sayılı Yasa, burada il genel meclisi başkanı, üyeleri ve bunların gerek özlük hakları gerekse bunların yetki ve sorumluluklarında daha tam bir açıklık yok Sayın Bakan. Burada sorun var, burada yeteri kadar özlük haklarına sahip değiller. Mademki ilçelerinden seçiliyorlar, bunların açık seçik, özlük haklarıyla beraber, ekonomik haklarıyla beraber, haftanın beş günü, haftanın en az beş günü ile gelip burada yatıyor, orada oturuyor, yani o verilen ücretlerin ne kadar olduğunu siz bizden daha iyi biliyorsunuz, yani günlük ödenen harcırahları, aylık ödenen harcırahları. Bu nedenle, İl Genel Meclisi Kanunu’nda, özellikle yetki ve sorumluluk ve özlük hakları konusunda mutlaka ve mutlaka bir değişiklik yapmak zorundayız.

“Belediye” kelimesini ağzıma almayacağım Sayın Bakan, çünkü çok yoruldum. Dokuz senedir çok yoruldum, size bir söz verdim, “belediye” kelimesini ağzıma almıyorum.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Aldınız ama.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Halil Bey, belediyenin “b”sine daha girmeden “aldın” diyorsun…

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Kavram olarak değerlendirmiyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yani bu konuda yorum yapmak istemiyorum Halil Bey, çok yoruldum. İnşallah, bir gün Sayın Bakan “Ben ağzıma alıyorum.” der de o zaman ben de döner, “Siz ağzınıza alın.” derim. Almıyorum, çünkü çok yoruldum. Dokuz sene oldu, ama il özel idare paylarını, Sayın Bakan, haksızlığını bir kez daha dile getireceğim. Nüfus başı veriliyor, ama Sivas’ın 900 küsur köyü var dediniz Sayın Başkanım, doğru mu?

BAŞKAN – 1.200.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – 1.200 köyü var Sayın Başkanım. Balıkesir’in galiba 984 köyü var, geçen söylemişlerdi.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Manisa’nın 789.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – 789 Manisa.
Şimdi, bir büyükşehir olup da tek köyü olmayan İstanbul. Tek bir köyü kalmadı.

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Kadıköy var, Erenköy var, Çengelköy var, her yer köy İstanbul’da.

TUĞRUL YEMİŞÇİ (İzmir) – 81 tane büyükşehir belediyesi oldu, 81 vilayete de “şanlı” diyeceğiz, “yiğit” diyeceğiz, “kahraman” diyeceğiz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, hakkını yemeyin Tuğrul Bey. Kimsenin hakkını yemeye hakkımız yok bizim. Hakkımız yok bizim! Siz nüfus başı veriyorsunuz, acaba İstanbul’da, Kocaeli’nde, tek köyü olmayan yerlerde, acaba özel idare paylarının 1.200 tane köyü olan Sivas’a haksızlık değil midir? Çünkü genelde özel idare payları hem büyükşehre veriyorsun büyükşehir payından dolayı, hem de özel idare payı veriyorsun.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Kocaeli’nin 1,5 milyonun üzerinde nüfusu var, 40 milyon lira özel idarenin bütçesi var…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, bak, hem özel idare payından nüfus başı alıyorsunuz Eyüp Bey…

EYÜP AYAR (Kocaeli) – O kadar, başka bir şey yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – O zaman Kocaeli 40 alıyorsa, Sivas 3 alıyor.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Daha fazla alıyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, o parametreler farklı. Yani şunu söylüyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, ilave süre veriyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, daha söyleyeceğim çok şey var.

BAŞKAN – İki dakika içinde toparlarsınız siz, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Şimdi, Sayın Bakan, ben bir başkasının hakkını alın verin demiyorum…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bir yerden verecek ama.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır, bir başkasının hakkını vermeyin, ama hakkı yenenlerin hakkını vermek de sizin görevinizdir. Yine, Pasaport Kanunu dediniz. Avukatlar, Türkiye'de bir yerde artık bir hukuk görevi yapıyor, yani savunma hakkını kullanıyor. Biri hâkim, biri avukat. Niçin avukatlara yeşil pasaportu çok görüyorsunuz? Yani avukatlar bir hak koruyor. Vatandaşın hakkını hukukunu korumaya çalışıyorsa neden bu avukatlara yeşil pasaport vermekten imtina ediyorsunuz Sayın Bakan? Bir yerde bunlar kamu görevi yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, bir dakika vereyim de lütfen tamamlayalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Şimdi, bu nedenle avukatlara yeşil pasaport konusunda bir kez daha, çünkü tüm barolar bunu talep etti, herkes talep etti ama, maalesef bugüne kadar hiçbir şekilde bu konuda bir çalışma yapılmadı.

Ben, bir de teşekkür etmek istiyorum. Sayın Emniyet Genel Müdürüme, Malatya’daki çocuk şubesi, tanımam bilmem hiçbirini, ama yaptıkları görev, 900 tane sokak çocuğundan sadece 30 kişi kaldı. O arkadaşlarım kimse teşekkür ediyorum. Duyarlıymış, duyarlılar, çünkü ben Malatya basınından da okuyorum dönem dönem.

Ben gidip ziyaret etmedim, ama 30 tane sokak çocuğu kalmış Malatya’da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim, toparlıyorum.
Sayın Emniyet Genel Müdürüm, Malatya Polis Okulu’na, yerimiz hazır, her şeyimiz hazır, ödenek istiyoruz, bina istiyoruz.

HASAN ANGI (Konya) – Teşekkürü onun için mi ettin? O zaman Bakana etmen lazım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika ya! Birinci derece ilgilisi, onun sorumluluk alanında olduğu için, yani Malatya’nın çocuk şubesinin sorumlusu Sayın Emniyet Genel Müdürü değil mi Hasan Bey? Yani vaz mı geçeyim, ne diyorsun teşekkür etmekten?

HASAN ANGI (Konya) – Yukarıya çık, Başbakana kadar çık, Başbakana kadar git.

GÜROL ERGİN (Muğla) – O kadar uzun boylu değil!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) –Şimdi, Sayın Emniyet Genel Müdürüm, Malatya Polis Okulu’na bina için ödenek istiyoruz. O çocukları iyi yetiştiriyor arkadaşlarımız, onlara da dönüp Malatya Polis Okulu’ndaki arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ederim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY – Bütün bunlar, bu dört husus, kriter alınarak il özel idarelerinin gelirleri dağıtılmaktadır yani tek nüfus kriteri değil. Hani, biraz önce Kocaeli ve diğer iller falan mukayese edildi. Onu ifade edeyim.

Bu Malatya Polis Okuluyla ilgili söylemiştim zaten. Orada kontenjan artırma çalışması bizim de var.

Muhtarlarla ilgili birkaç milletvekilimiz dile getirdiler. Yine, her zaman olduğu gibi Sayın Aslanoğlu da o konuya değindi. Sayın Kızılcıklı da dile getirdi. Yani, onu ifade etmiştik, Köy Kanunu çalışması içinde o değerlendiriliyor. Bakanlığımızdan çıktı yani Köy Kanunu, sizin de ifade ettiğiniz gibi 1924 tarihlidir. Biraz, alan çalışması uzun sürdü. Bir yıl kadar, bütün üniversiteler, yerel yöneticiler falan, doğrusu uzun çalıştaylarla falan bir sonuca ulaştık. Hatta, orada hem köy hem de mahalle muhtarlarının durumu şey yapılacak."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız