SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

Haksızlık!

Haksızlık!
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

korkmazbulent@gmail.com

Yeni Malatyaspor, İnegölspor karşısında büyük bir “haksızlığa” uğrayarak 2 puan kaybetti. 

Bu haksızlığın müsebbibi, geleneksel bir günah keçisi olarak, ne hakem ne TFF, ne sahanın bozukluğu, topun yamukluğu ne de  “kökü dışarıda” başka bir unsurdu. 

Genel olarak iyi oynayana adil davranan ama seyrek de olsa, bu maçta olduğu gibi, terazinin ayarını şaşıran futbolun adalet tanrıçasının haksızlığına uğradı Yeni Malatyaspor…

Şu anda Yeni Malatyaspor’un farklı bir galibiyetini konuşuyor olmamız gerekirdi ama maçın gerçeği 1-1’lik skor. 

Futbola sadece skor açısından bakarsanız bu maçta kaybedilen 2 puan için sarı-kırmızılı ekibin teknik kadrosu ve futbolcularını suçlayabilirsiniz. Ama “spor” açısından bakarsanız, ben o şekilde bakmaya çalışanlardanım, YMS’nin nitelikli futbolunu, sergilediği performansı, çabasını, oyunsal anlamda yaptığı doğruları övmeniz gerekecektir. Belki bu sezon bugüne kadar sahasındaki en iyi performansı sergiledi Özcan Kızıltan’ın öğrencileri; ama olmadı.

Yeni Malatyaspor bu pozitif oyun anlayışını sürdürsün karşılığını alacak ve grubunda şampiyonluğun en büyük adayı olarak yoluna devam edecektir. 

Ekip ileri uçta çok daha etkin bir yapılanma içerisine girebilirse, başka deyişle kendisinden gol beklenen ayaklar daha fırsatçı ve skor yapabilir özellikte olabilirse, YMS’nin bu ligi “güle oynaya” bitirmemesi için sebep yoktur. 

Karşılaşma

Geçen hafta sakatlanan gol umudu Eren’in yokluğunda sahaya çıkan YMS karşılaşmaya istekli başladı ve bu istek 15. dakikadan sonra “üst düzeyde” kendisini belli etmeye başladı. Muharrem Ozan Cengiz ve Halil Zeybek ile gol arama düşüncesindeki takım ilk yarı boyunca fiziksel sınırlarını zorlayacak şekilde rakibi üzerinde baskı kurdu. İnegölspor bu grubun sıradan ekiplerinden biri olsaydı çok erken çözülebilir; kalesinde sayısız gol görebilirdi. YMS, ilk topları hep karşılamaya çalışan taraf oldu. Rakibine sahanın her bölümünde baskı yaptı, top göstermedi. Savunma yapmak için rakibin üzerine gelmesini beklemedi. Top Bursa ekibinin ayağına geçtiği anda savunma başladı. Kalesine ilk yarı boyunca neredeyse tek top gelmeyen, aut atmanın veya degaj yapmanın dışında faaliyette bulunmayan Erşen’in dışında tüm futbolcular koştular, koştular, koştular…

Deneyimli oyuncu Ramazan Kâhya ise, sol kanatta kazanılan serbest atışları kullanmak üzere savunmanın sağındaki yerini terk ederek, fazladan çaba harcadı. Ramazan’ın ilk yarıda pek önemli sayılmayacak 2 pozisyon hatası yapmasını sergilediği çabaya ve bazen tez canlı hareket eden oyuncu yapısına bağlamak doğru olur. 

Bu kez maça ilk on birde başlayan Halil Zeybek rakip savunmayı en çok zorlayan oyuncu oldu. Sahasından aldığı topları bile rakip kaleye kadar taşıma yeteneğine sahip Halil, YMS’nin ilerideki en etkili oyuncusu oldu. Takımın normalin üstünde sergilediği fiziksel performansa Fahri Tatan’ın ortadan, Koray Şanlı’nın geriden çıkışları eklenince pozisyonlar gelmeye başladı. İlk 20 dakikanın ardından Fahri’nin bir frikiğini kaleci Ali Türkan tokatla karşıladı, dönen topa Koray yetişti ama kaleci ikinci pozisyonda da dikkatliydi ve mutlak golü önledi. İnegöl savunması ilk ciddi hatasını 24. dakikada yaparken, Gökhan Güney’in uzun pasla hareketlendirdiği Ramazan’ın vuruşu üstten auta çıkıyordu. Bu yarıda Kemal’in Halil’e yaptığı kritik bir faul (karşılığı sarı kart oldu) ve Muharrem Ozan’ın yine Halil’e aktaramadığı bir top muhtemel tehlikeleri başlamadan bitirdi. 34. dakikada Halil’in ara pasına hareketlenen Koray kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda Ali’yi geçemedi ve maçın ilk en ciddi fırsatı kaçmış oldu.

45. dakikada Ercan’ın sağ çaprazdan orta-şut karışımı topunu tam köşeden tokatla kornere atan Ali bir kalecinin skora nasıl etki edebileceğini ilk yarıda son kez göstermiş oldu. 45+ oynanırken Fahri’nin uyanıklığı ve hızıyla hemen kullandığı korner atışında Mustafa Şen’in ceza alanı içinden şutunun üst direğe çarpması ise başka bir şanssızlıktı.

YMS, ikinci yarının başında sağ kanattan hareketlenen Mustafa Şen’in çabası ve Muharrem Ozan’ın yakından vuruşuyla hak ettiği öne geçiş golünü buldu. 60lı dakikalardan itibaren YMS’nin bazı oyuncularında, aşırı enerji tüketiminden ve maçın psikolojik baskısından olsa gerek, yorulmalar başladı ve bu takımın oyununa haliyle olumsuz yansıdı. Bu anlarda İnegöl daha çok topa sahip olup rakibinin üzerinde baskı kuruyor gözüktü ama YMS yine de rakibine net bir oyun üstünlüğü imkânı vermedi; tam tersine net pozisyonları bulan yine kendisi oldu. Bu anlarda bilhassa Halil İnegöl savunmasının sol tarafını, klasik deyimle, kalbura çevirdi, pozisyon buldu, güzel bir şut attı; sağ kanattan kendi çabasıyla inip kaleciyle karşı karşıya kaldı (üstelik beraberlik golünden hemen önce) ama bir türlü olmadı. 

Karşılaşmanın son dakikalarında savunma ve kalecideki bir anlık konsantrasyon ve müdahale eksikliği İnegöl’ün beraberlik golünü getirdi; son saniyeler oynanırken Ramazan’ın şutunun savunmaya çarpıp direğin hemen yanından dışarı çıkması, kazanılan kornerde Fahri’nin indirdiği topa Ercan’ın yakından vurduğu kafanın gol olmaması YMS’nin o günkü son talihsizlikleriydi.

Hakem, İstanbul bölgesinden Osman Yiğit Özer karşılaşmanın zorluk derecesine uygun bir maç yönetti. Tek ciddi hatası 42. dakikada Fahri’ye ceza yayı önünde yapılan faule avantaj uygulamasıydı (velev ki o pozisyon faul ola!). Bu pozisyonda top neredeyse taç çizgisi bölgesine açılmıştı; dolayısıyla avantaj ortadan kalkmıştı. 

Sayın Halkımız ve “Yeni” Malatyaspor

Gerçi apayrı bir yazı konusu ama bu takıma karşı artan bir ilgi var. Sokakta, tribünde, minibüste (bir taraftar, beraberliği kast ederek, halen çöküntü halindeyim, diyordu telefonda bir arkadaşına) ve kendi ilişkilerimden gözlediğim kadarıyla (yıllardır maça gitmeyen arkadaşlarım maça gitmişler) bu takım “tuttu”. Tutarken başındaki “yeni” ve arkasındaki belediye desteği kimsenin umurunda değil. “Malatyaspor” niyetine destekliyorlar bu takımı. Oynanan futbol ve alınan başarılı sonuçlar bunda etkili; arkasını bırakmamak lazım. 

Ancak, bir grup taraftar için söylüyorum, sahaya yabancı madde atmaktan vazgeçin. Tribün olayları birden fazla temsilciyle izleniyor; o yazmayacak-çizmeyecek olsa hakemi var-hakem gözlemcisi var (Federasyon talep etmediği sürece saha olayları konusunda rapor tutmak görevleri değil ama birileri çıkar onlara da sorar diye temsilciler daha da titizlenir), televizyon çekimi var, olmadı herkesin elinde bir kamera var. Bir takım durmadan para cezası alarak, saha kapatma riskiyle karşı karşıya bırakılarak şampiyon olamaz. 

Bunun dışında, seyirci mükemmel. Benim tanıklık ettiğim dönemde (32 yıl kadar) en iyilerinden desem abartı olmaz. Çünkü: Takımını doksan dakika destekliyor, mühendislik ve teknoloji gerektiren koreografi (vinçlerle sarkıtılan kaplan posteri) çalışmaları yapabiliyor, futbolcusunun iyi oyunu ve mücadelesini takdir edip alkışla soyunma odasına yolluyor, işler ters gittiğinde bile takımına karşı olumsuz tavır takınmıyor. En önemlisi bu grupta tribünleri bu kadar dolan başka bir takım olduğunu sanmıyorum.  

Bir takım işte böyle davranarak şampiyon yapılabilir!

FOTOĞRAFLAR: Mehmet GÖRESİYE

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Bülent Korkmaz yazıları