SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Hamasetin Gölgesinde Kalan Beydağı

A- A+ PAYLAŞ

Fahreddin FIRAT

Bu gün haber bültenlerine acı bir haber düştü. İlimizde küçük bir çocuk, pek çok çocuğun yaşadığı diş problemi nedeniyle gittiği diş hekiminin muayenehanesinde verilen narkozla hayatını kaybetmişti. Basit bir sağlık sorunu olan diş tedavisi için evlatlarını dişçi koltuğuna oturtan ve koltuktan gülücüklerle kalkmasını bekleyen aile, yavrularının cansız bedenini alarak oradan ayrıldılar. Bu talihsiz yavrunun ailesinin yüreğine düşen acının büyüklüğünü anlamak zor değildir. Onlara yaşadıkları bu acıya dayanma gücü temenni etmekten başka yapılacak bir şey de yok.

Uyutarak diş tedavisi özellikle dişçi korkusu ileri düzeyde olan çocuklar ile telkine kapalı özürlüler için uygulanan bir yöntemdir. Uzmanların mutlaka hastane koşullarında yapılması gerektiğini söyledikleri “uyutarak diş tedavisi”, ilimizde ne yazık ki, diş hekimi muayenehanelerinde yapılmaktadır. Yaşanmamış olmasını tüm kalbimizle dilediğimiz bu elim olay, ilimizden yıllardır esirgenen bir hizmetin yoksunluğunu da göz önüne getirmektedir. Ne yazık ki, İlimizde çocuklarımızın yaygın olarak yaşadıkları diş sorunlarını mevcut kamu hastanelerinde tedavi ettirmek mümkün değildir. Ayrı bir uzmanlık alanı olan Çocuk Diş Hekimliği hizmeti ancak Üniversite hastanelerinde verilebilmektedir. İlimize en yakın Çocuk Diş Hekimliği polikliniği bulunan üniversite hastanesi ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bünyesindedir. Yani anlı şanlı ilimizde yaşayan bir ebeveyn; çocuğu diş, çene ve ağız sağlığıyla ilgili problem yaşadığında bu saydığım illerdeki Diş Hekimliği Fakültesi Hastanelerine müracaat etmek zorunda kalmaktadır. Bu illere giderek tedavi olmak da takdir edersiniz ki, gerek getireceği mali külfet ve gerekse harcanacak zaman noktasında kolay değildir. İşte bu noktada ilimizde diş hekimi muayenehanelerinde yapılan tedavi ön plana çıkmaktadır.

Şimdi kendimize şu soruları soralım; Diyarbakır ve Sivas Üniversitelerinde verilen bu hizmet Malatya’da neden verilmemektedir? İlimiz diş ve ağız sağlığı bakımından Avrupa standartlarını çoktan aştığı için mi ilimizde Diş Hekimliği Fakültesi kurulmamıştır? Ya da Muayene edecek hasta bulamayacağı düşünüldüğünden mi bu hizmet Malatya’da verilmemektedir? Kadro kanunu yıllardır bir türlü çıkarılamayan İnönü Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinin hizmet vermesini Malatyalılar daha kaç yıl bekleyecekler?

İlimizde pek çok alanda yaşadığımız yoksunluklara ilişkin buna benzer soruları çoğaltmak kolay olmasına karşılık, sorumluların bu sorulara gözlerini kaçırmadan cevap vermeleri çok zordur.

İlimiz yıllardır, boş içerikli kamplaşmalara kurban gitmiş nice hizmetin yoksunluğunu yaşamaktadır. Boş polemiklerle kafaların meşgul edildiği ilimizde, çözüm üretme aracı olan siyaset de zaman zaman bu kafa karışıklığını kolay hasat alanı olarak görüp kullanmıştır. Fakat bu ilde her gün, toplu veya bireysel düzeyde yaşadığımız, çoğu zaman kendi gücümüzle aşmaya çalıştığımız sorunların bize gösterdiği acı gerçek şudur ki; boş polemiklerle, parlak nutuklarla, mahir vitrin dizmelerle birileri kazanırken bu il ve bölge halkı kaybediyor. Zaman kaybediyor, para kaybediyor, refah kaybediyor, imaj kaybediyor ve yeri geliyor hayat kaybediyor. Ödediğimiz bu bedel az mıdır? Daha ne kadar boş polemiklerle, faydasız tartışmalarla, yersiz övünmelerle bu şehirde verilen kısıtlı ve özürlü kamu hizmetini yücelterek gelişmediği halde hızla kalabalıklaşan şehrimizin büyüyen sorunlarını görmezden geleceğiz?

FOTO:yunus.hacettepe.edu.tr

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız