SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Hayat Aslında Bir Karşılaşmadır'

0
Güncellendi - 2015-12-27 22:50:43
'Hayat Aslında Bir Karşılaşmadır'
A- A+ PAYLAŞ

Türk Edebiyatı’nın ünlü eleştirmenlerinden Feridun Andaç, bir yazısında “Hayat, bir bakıma, karşılaşmalar üzerinde yola çıkan bir tren katarını andırır. Zaman zaman şunu da yinelediğim olmuştur: Hayat aslında bir karşılaşmadır” diye yazar. 

Malatya’da geçtiğimiz hafta tam da yazarın betimlediği gibi bir karşılaşma yaşandı. 

Yarı hüzün, yarı sevinç… Birazcık keder, birazcık mutluluk… Karşılaşmaların doğasında barındırdığı kadar bir hayli heyecan ve bir o kadar da on yıllar gerilere götüren hatıralar, sisli, flulaşmış görüntüler, sesler… Yani hayatın ta kendisi…

Malatya Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yapan Ali Cengiz, oğlunun geçtiğimiz hafta sonunda yapılan düğünü öncesinde, Sultansuyu Harası’nda geleneksel kına gecesi düzenlediğini belirterek bizi de kına gecesine davet etti.  Ancak, kına gecesinin yapılacağı saatte, Malatyalı Hayırsever Ermeniler Derneği (HAYDER) organizasyonu ile Malatya’ya gelen Ermeni Cemaati’ne mensup Malatyalıların bir programına katılacağımızı belirterek kına gecesine katılmamızın bir hayli zor olduğunu belirttik. 

Özellikle organizasyonlar söz konusu olduğunda Ali Cengiz’in kafasına koyduğunu yapmak mevzusunda bir hayli kabiliyet sahibi olduğunu bilenlerin de tahmin edebileceği gibi Ali Cengiz’in kafasında çakan şimşek bir anda HAYDER organizasyonu ile Malatya’ya gelen bir grup Malatyalı Ermeni vatandaşımızın ‘Hayat aslında bir karşılaşmadır’ cümlesini doğrulayan bir karşılaşmanın yaşanmasına yol açtı. 

Meğer, Sultansuyu Tarım işletmesi’nde tarihi eser ve kültürel miras olarak koruma altına alınarak sergilenen bir fayton varmış ve bu faytonu da Malatyalı fayton ustası Arakel Özkaragöz yapmış…

Ali Cengiz bu bilgiyi aktardıktan ve ‘Haydi hep birlikte gelin’ dedikten sonra, HAYDER Programına beraber gideceğimiz HAYDER Yönetim Kurulu üyesi Garabet Orunöz’e aktarıyoruz bu bilgiyi…

Yaşanacak karşılaşmanın ilk kıvılcımları o anda beliriyor. 

İkinci meğer: Meğer, Ali Cengiz’in sözünü ettiği tarihi faytonu yapan Arakel Özkaragöz’ün kardeşi Kerope Karagöz, kızı Suna Aksu, kardeşi Anna Boyacı ve yeğeni Ağavni Demircioğlu da HAYDER organizasyonu ile Malatya’ya gelmiştir. 

O anda telefonuna sarıldı ve Arakel Özkaragöz’ün yakınlarına, duyduklarında diğer tüm programlarını iptal ederek Sultansuyu’na gitmeye karar verdikleri o haberi verdi Garabet Orunöz. 

Hep birlikte yola koyulduk Sultansuyu Harası’na doğru. Malatyalı fayton ustası Arakel Özkaragöz’ün tahminen 1950 yılında yaptığı düşünülen faytona ulaşma heyecanı Sultansuyu Harası’na yaklaştıkça artıyor. Gözlerinde sevinç ve hüzün var hepsinin… Onları anlatacak tek ifade ‘duygu seline kapılmak’ olabilir ancak…

Akşam saatlerinde ulaşıyoruz Sultansuyu Harası’na. Akşam saatleri ama, güneş henüz tüm gücüyle varlığını hissettiriyor. Ali Cengiz karşılıyor bizi. Hemen Malatyalı fayton ustasının inşa ettiği, yaklaşık 65 yaşındaki faytonun sergilendiği mekâna götürüyor bizi.

Faytonun ustası Arakel Özkaragöz’ün kardeşi 72 yaşındaki Keropa Karagöz faytonu kardeşine dokunurcasına hassas ve sevgiyle okşuyor. Kızı Suna Aksu uzun yıllar önce kaybettiği babasının el emeği göz nuru eserini babasının hatıralarıyla birlikte inceliyor. Kızkardeşi Anna Boyacı ağabeyinin hasretini, ağabeyinin elinden çıkan faytonun her milimetresine dokunarak gidermeye çalışıyor adeta. Yeğen Ağavni Demircioğlu ise amcasının sanat eseriyle övünç duyan bir edayla faytonun etrafında dolaşmanın keyfini çıkarıyor. 

Sonrasında, yetiştirdiği safkan Arap atları ile dünyaya nam salan Sultansuyu Harası’nda bir kültür mirası olarak korumaya alınan faytonun ustasının yakınları ile konuşuyoruz ve duygularını öğrenmeye çalışıyoruz. 

Arakel Özkaragöz’ün yeğeni Ağavni Demircioğlu faytonu yapan amcasının ustası olan Krikor Uğurlucan’ın da şu anda 100 yaşında olduğunu ve Kanada'da yaşadığını belirtiyor. “Kirkor Uğurlucan amcam Arakel’in ustasıdır aynı zamanda halasının da oğludur. Amcam onun yanında yetişt” diyor.

Ağavni Demircioğlu daha sonra amcası Arakel ile ilgili anılarını anlatıyor bize: “Amcamın dükkânı bizim eve çok yakındı. Biz evden çıkıp amcamı uzaktan izlerdik. Faytonu görünce amcamın kaynak yapışını ve kaynak esnasında çıkan o pırıltıları hatırlıyorum.  Demiri eritirdi ve kıpkırmızı olurdu. Halam ve diğer aile büyüklerimiz, Malatya'da her yere gittiklerini söylerdi, çünkü uzak bir yere gidecek olsalar amcam fayton gönderirmiş”. 

Arakel Özkaragöz’ün kızı Suna Aksu duygu yüklü anlar yaşarken konuşuyor bizimle. Hatta konuşmakta zorlanıyor: “Çok duygulandım. Müthiş güzel bir karşılaşma, müthiş bir sürpriz oldu ailemize. Biz böyle bir faytonun varlığından, daha doğrusu korunarak bugünlere taşındığından habersizdik. Bu konuda emeği geçen Sultansuyu harası’nın tüm yetkililerine teşekkür ediyorum, minnettarım. Babam İstanbul'da da bu işi yaptı. Birçok yerde var biliyorum ama memleketinde, Malatya'da bu eserinin olduğunu ve korunduğunu bilmiyordum. Nitekim bugün Nemrut gezimiz vardı iptal oldu demek ki kısmette babamın eserini burada görmek varmış”

Suna Aksu Sultansuyu Harası yetkililerine teşekkürlerini iletirken bir de rica da bulunuyor: “Benim buradaki yetkililerden ricam bu faytona babamın adı, kaç tarihinde yapıldığına ilişkin bir plaket hazırlatıp asmaları. Bu olursa daha da mutlu olacağım. Bize bu güzel karşılaşmayı yaşatan ve faytonu koruyan, onu bir güzel miras olarak bugünlere getirenlere ne kadar teşekkür etsem azdır”. ,

Bu konuşmalardan sonra, hep birlikte Malatyalı Arakel Usta’nın ellerinde çıkan faytonun üzerinde, yanında, yöresinde çokça fotoğraf çektirip yıllar sonraki müthiş karşılaşmanın mutluluğunu ölümsüzleştirdiler.

HABER-FOTO: Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız