SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Hepimizin Canı Yandı'

A- A+ PAYLAŞ

 
AKP Malatya Milletvekili Mücahit Fındıklı, 13 askerin şehit edilmesini kınayan bir mesaj yayınladı. 
 
"13 askerimizin şahadetiyle sonuçlanan hain bir terör saldırısıyla karşılaştık. Terörün içimizde lanet hislerini uyandıran çirkin, hain yüzüyle bir kez daha yüzleştik." diyen Fındıklı, mesajında şunları belirtti;  
 
 "Milletimiz 12 Haziran'da katılım oranı ve tercihleriyle siyasete çok önemli bir istikamet göstermiş, açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj, 'Demokratik, özgür, hukukun hakim olduğu, kardeşlik içinde bir arada yaşamamı sağlayan, gerilimden, çatışmadan uzak, büyüyen ekonomisiyle ve siyasal gücüyle bölgesinde ve dünyada lider bir ülkenin vatandaşı olarak yaşamak istiyorum' şeklindedir. TBMM'nin açılışı ile bazı partilerin milletimizin tercihlerine kayıtsız tavır ve tepkileri ile karşılaştık. BDP'nin boykot krizi halen devam etmekte ve sağduyulu olmaya çağırılmakta. Bu süre içerisinde şehitlerimiz oldu, sivil haldeyken güvenlik güçlerimiz sokak ortasında suikasta uğradı. Son olarak Diyarbakır'da 13 askerimizin şahadetiyle sonuçlanan hain bir terör saldırısıyla karşılaştık. Terörün içimizde lanet hislerini uyandıran çirkin, hain yüzüyle bir kez daha yüzleştik. Başta şehit askerlerimizin aileleri olmak üzere hepimizin canı yandı. Acımız gerçekten büyüktür, kaybettiğimiz canlar geri gelmeyecek, bir çocuk kolay büyümüyor. Başta aileleri olmak üzere hepimizin başı sağ olsun. Ancak öfkemiz bizi mağlup etmemeli. Terörün istediği, öfkeyle birbirimize düşmemiz, birbirimizi suçlamamız, birbirimizden kopmamızdır. Terör bizden öfke, korku, yılgınlıkla hareket etmemizi istiyor. Amacına ulaşmamalı, umduğunu elde etmemeli. Öfkemiz, bizi "özgürlük ve kardeşlik içinde demokratikleşerek büyüme" kararlılığından alıkoymamalıdır. Ben, bu hain terör olaylarının, bunları tertipleyen hastalıklı zihinlerin beklediğinin aksine, milletimizin demokrasi ve kardeşlik duyguları içinde ilerleme hedefine, arayışına ve tercihine zarar vermekten aciz olduğuna inanıyor, bu hain saldırıyı lanetliyorum "
 
İZMİR'DEKİ ŞEHİTLER
Milletvekili Mücahit Fındıklı, yayınladığı mesajda İzmir'de denize düşen uçakla ilgili de şunları belirtti: 
 
"Bugün (dün) terör saldırısının gölgesinde kalan bir başka haber vardı. İki subayımız F 37 Tipi Eğitim Uçağının İzmir Çiğli'den hareket ettikten bir süre sonra düşmesi sonucu şehit düştü. Uçağın insanların kalabalık olduğu yerleşim alanına düşmemesi için hayatlarının belki son hamlesi olduğunu bilerek, uzak bir yere düşmesini ve can kaybının olmamasını sağladılar. Birileri hayatını ortaya koyarak insanları yaşatmaya, birileri yok etmeye çalışıyor. Ama tarih ve evrensel vicdan sadece insanlığı yaşatanları kahraman mertebesine yükseltiyor. Ben bu olayda şehit olan 2 kahraman subayımıza da Yüce Allah'tan rahmet ve aileleri başta olmak üzere milletimize başsağlığı diliyorum".
 
DİĞER AÇIKLAMALAR..
CHP Malatya İl Başkanı Hüseyin Baştürk, 13 askerin şehit edilmesiyle ilgili açıklamasında, "Ülkemizin Demokrasiye özgürlüklere ve barışa en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde Diyarbakır / Silvan’da  meydana gelen olayda 13 Askerin şehit edilmesi partimizi yürekten yaralamıştır.
 
CHP olarak biz; 24.dönem parlamentonun açılışı döneminde; barış,demokrasi, özgürlük konusunda üzerine düşeni yapmıştır.
Yaşanan demokrasi krizi partimizin özverili tutumuyla aşılmaya başlamıştır.
 
Bundan sonraki süreçte de çözüme yönelik çalışmalarda üzerine düşen görevi yapacaktır.
 
Bu vesile ile yaşanan bu menfur olayda hayatını kaybeden askerlerimize Allah’tan  rahmet, ailelerine başsağlığı; yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum."dedi.
 
İşçi Partisi Malatya İl Başkanı Arif Doğan ise şu açıklamayı yaptı:
 
"Dün Diyarbakır, Silvan’da şehit edilen 13 askerimiz; hayatlarını feda ederek, AKP iktidarının “Kürt açılımıyla” Türkiye’mizi getirdiği yeri, bütün milletimize gösterdiler.
Askerlerimizin şehit edildiği saatlerde PKK (BDP) Diyarbakır’da, “Demokratik Özerk Kürdistan’ı” ilan etti.

Seçimlerin üzerinden daha bir ay geçmiş olmasına rağmen, önümüze konan bu tablo, AKP iktidarının iç çatışma ve bölünme anlamına geldiğini, bir kez daha görmeyen gözlerin önüne sermiştir.

13 askerimizi şehit eden saldırı, dört yıldır Türk Ordusu’na karşı sürdürülen Ergenekon tertibinin gerçek amacını da bir kez daha ortaya koydu. Amaç bölücü teröre karşı Vatanı ve kendisini savunamayan bir Ordu’dur.

Bütün bunlar; önümüzdeki aylarda “Bölünmenin Anayasası”nı milletimize dayatacak olan AKP’nin, hedefine ulaşması içindir.

Saldırıların ve demokratik özerklik ilanının; Füze Kalkanı Projesi’ni Türkiye’ye kabul ettirmek için gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un ziyaretinin hemen öncesinde olması anlamlıdır.

Milletimizin başı sağolsun.

Şehitlerimizi bağrımıza basıyoruz. Şehitlerimizden aldığımız güçle vatanımızı, bağımsızlığımızı ve birliğimizi daha büyük bir azimle savunacağız."

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu Üyesi, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölge Sorumlusu Ali Ekber Tunçdemir de açıklamasında şöyle dedi:

"Diyarbakır’da askerlerimize yönelik olarak gerçekleştirilen saldırı sonucu 13 askerimizin şehit, 7’sinin de yaralandığı haberi yüreklerimizi bir kez daha dağlamıştır!Ulusumuzun dirliği ve birliğine uzanan hain ellerce gerçekleştirildiği anlaşılan bu alçak saldırıyı şiddetle kınıyoruz!Yaslıyız!...Ulusumuzun başı sağ, şehitlerimizin ruhu şad olsun. 
 
Türkiye, hain terör saldırılarının sürdüğü, etnik bölücülerin her gün devlete meydan okuyan tahriklerle sahneye çıktığı, teröristlerin gündüz yollarda barikatlar kurup kontroller yaptığı, insan kaçırdığı, dağlarda pusu kurduğu, yollarda mayın döşediği, meydanlarda meydan okuduğu, askerin-polisin katledildiği, karanlık bir dönemdedir. 
 
Birlik ve bütünlüğümüzü, toplumsal barışımızı ve demokratik düzenimizi tehdit altında tutmayı amaçlayan ayrılıkçı terör örgütü, son yıllarda toplumun bütününe meydan okurcasına, terörist saldırılarını artırmıştır.
 
Cumhuriyetimizin ilk 10 yılında da (bir kısmı batı Anadoluda) 20 ye yakın isyan çıkmış ancak bunlar Cumhuriyet hükümetlerinin kararlı ve dirayetli tutumları ile kısa sürelerde bastırılmıştı.. Uzunca bir aradan sonra, 1973 te PKK ) nin kurulması ve 1980 sonrası yeniden başlatılan silahlı isyan hareketi 30 yıldır "terör" adı altında Ülkenin gündemine oturmuştur. Bu konuda ulusumuza (resmi kanallardan da) yalanlar söylenmiştir.. En büyük yalan bunun basit bir TERÖR hareketi olduğudur. Bu terör falan değil, şüphesiz terör faktörlerini de kullanan düpedüz silahlı bir kalkışma eylemi, ayrılıkçı isyan hareketidir. Uyuştucu ve silâh kaçakçılığının yanısıra iç ve dış güçlerden de finans kaynaklarıyla beslenen bu hareket Türkiye Cumhuriyeti Devletine kafa tutmaktadır. Artık gerçeğin adını koyalım. Türk silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçlerimizin yürüttüğü mücadele de düşük yoğunluklu asimetrik savaştan başka bir şey değildir.. 10 bine yakını Türk silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçlerinden olmak üzere toplamda 30 binden fazla insanımızı yitirdik son 30 yılda. Ülkenin doğrudan maddi kayıpları 200 milyar doların üzerindedir. Bu gerilimin Türkiye'ye yüklediği sosyo-ekonomik olumsuzluklar saymakla bitmez. Peki bütün bunlar neden? İki temel nedeni var 
1.Orta doğuda bulunan petrol (ki dünya petrol rezervlerinin üçte ikisi Ortadoğu ülkelerinde bulunmaktadır)
2. Sınır aşan sular, Fırat ve Dicle
 
Bu iki nedenle emperyal güçler (ağırlıklı olarak ABD, AB) ve onların yardakçısı İsrail bölgede hakimiyet sağlamak isterler.. Hâkimiyetin sağlanması için öncelikle Türkiye büyüklüğündeki ülkelerin ufalanması gerekiyor. Emperyalizmin değişmez kuralıdır: "divide et impera!" yani böl ve yönet.. Bunun için bölgedeki kronik sosyal meseleler daha da kızıştırılarak devam ettirilir, etnisiteler arasında yapay gerilimler oluşturulur; bu arada bir taşla iki kuş vurulur.. bir yandan silah satışı yapılır.. diğer yandan üzerinde operasyon yapılan ülkelerin kalkınması, ekonomik pazarlarda rakip olmaları engellenir, Irakta olduğu gibi sömürü ve aşağılama devam ettirilir. 
 
Ülkemizde Emperyal güçler ve ülkemiz coğrafyası üzerinde ebedi emelleri olan grek-ermeni diasporasının işbirlikçileri PKK yi destekleyip, ülkenin kan kaybederek çöküşünü hızlandırmak gayretindeler. Bir yandan Güvenlik güçlerimiz zaafa uğratılırken, diğer yandan "demokrasi, özgürlük" teraneleriyle laik cumhuriyetin siyasal alt yapısı çökertilmekte, adeta "tavşana kaç, tazıya tut" oyunu oynanmakta, sırası geldiğinde "şehitler ölmez, vatan bölünmez" türünden gaz alan söylemler, sırası geldiğinde demokrasi hokkabazlıkları sergilenmektedir.. Büyük çoğunluğu BDP/PKK arkasında durmayan ve emperyal oyunların farkında olan kürt yurttaşlarımızın barış içersinde kardeşçe birlikte yaşamak istediklerini de bu arada kaydetmek gerekir.
 
Ayrılıkçı terörün bu derece cesaretlenmesinin ardındaki nedenler nelerdir? Ayrılıkçı terörün halen dahi varlığını korumasını Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında nereye oturtabiliriz? Bu saldırılar, Türkiye’nin, sancılı coğrafyamızda birtakım serüvenlere girmesi veya sürüklenmesi adına mı yapılmaktadır? Bazı siyasal aktörlerin terörü koz olarak kullanması demokratik bir düzende meşru sayılabilir mi ? Ve çadır mahkemelerinde haklarında işlem yapılanlar, törenlerle karşılananlar, el üstünde tutulurken, terörle bugüne kadar mücadele edenlerin neden eli kolu bağlanmıştır? 
 
Başta siyasal iktidar olmak üzere konunun aktörlerinin bu sorulara, kamuoyunun vicdanını rahatlatacak biçimde yanıt vermesi ve çözüm üretmesi zorunludur.   Biz,  ulusun, devletin, ülkenin birliğine, dirliğine, göz diken insanlara mihraklara, kötü niyetli çevrelere karşı mücadele vermezsek eğer yarın çocuklarımızın perişan olacağı   ve  üzerimize düşen görevin şehitlik veya gazilik olacağının  bilincindeyiz   Emperyalist güçlerin maşası haline gelen hainler  bilmelidir ki; Her ne şekilde olursa olsun, vatanımızın bütünlüğünü hedef alan güçler, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk insanının mücadele azmi ve kararlılığı karşısında yok olmaya mahkumdurlar 
 
Uluslar arası bir savaşın taşeronluğunu üstlenen PKK’nın yaptığı bu hain ve kalleş saldırıyı nefretle kınıyoruz. Yapılan hain ve alçak saldırıda yaşamını kaybeden kahraman Şehitlerimize rahmet, ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize sabır ve başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar ve ailelerine geçmiş olsun dileklerimizi, sunarız. "
 
Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Malatya Şube Başkanı Duran Şahin de şu açıklamayı yaptı:
 
 
"Diyarbakır’da 13 askerin şehit edilmesi ve 7 askerimizin yaralanması Büyük Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olan Şehit Aileleri ve Malul Gazileri derinden üzmüştür.
 
Eli kanlı bebek katili Öcalan ve terör örgütünün siyasi uzantılarının barış ve demokratikleşme adı altındaki sahte ve yalan sözlerini ve ülkemiz üzerinde oynamaya çalıştıkları çirkin emellerini bir kez daha sergilemiştir.
            
Terörü siyasallaştırarak masum insanların kanını ellerine bulaştırmaya devam eden canilerin sözde demokratikleşme ve barış çabalarının maksadı her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Demokratik özerklik adı altında ülkemizi bölünme sürecine sokacak olan bu hayalleri asla gerçekleşmeyecektir.
 
Son zamanlarda terör örgütünün açıklamalarında ki pervasızlık her kesin malumudur. Kaçırdıkları askerlere “savaş esiri” demekten bile çekinmeyen bir pervasızlık karşısında ne bir müzakere nede bir açılım söz konusu olabilir. Bunlara anlayış göstermek en hafif değerlendirme ile gaflettir.Bıçak kemiğe dayanmıştır. Terörle mücadelenin yolu bellidir. Hain terörü şiddetle kınıyor ve ülkeyi yönetenleri sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyorum.
 
Dün olduğu gibi terörün karşısında Güvenlik güçlerimizin kararlılığı ve haklı mücadelesini desteklemekte Şehit Aileleri ve Malul Gaziler olarak her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini isteriz.
 
Hain saldırıda hayatını kaybederek şehadet şerbetini içen 13 vatan evladına Allah’tan rahmet diler kederli ailelerine ve Türk Milletine sabır dilerken yaralı askerlerimize acil şifalar dileriz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız