SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Herkese Görev Düşüyor'

A- A+ PAYLAŞ

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Ve Dayanışma Günü” nedeniyle Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu tarafından bir basın toplantısı düzenlendi. AKP Milletvekili Öznur Çalık da, bir açıklama yaptı.

BARO'DA..
Komisyon Sekreteri Avukat Arzuhan Kaplan, kadına yönelik şiddettin ister kamusal isterse de özel yaşamda meydana gelmesi kadının insan haklarını ve onurunu zedeleyen bir eylem olduğunu belirtti. Kaplan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Kadına yönelik şiddet olaylarına iş yerinde, sokakta, okulda, gözaltında savaşta rastlanmaktadır. Ama kadınlar en korunduğu yer diye düşünüle “aile içinde” daha büyük ölçüde şiddete uğramaktadır. Hakaret, tehdit, dayak, aşağılanma, cinsel taciz, tecavüz, yaralanma, öldürme gibi eylemler genelikle erkeklerin kadınlar üzerinde faaliyetlerinin yasal ve geleneksel engellerle kısıtlandığı, kadınların evlere mahkûm edildiği, bu engelin aşabilen sınırlı kadının çalışma hayatında ayrımcılık ve haksızlıklara maruz bırakıldığı bir gerçektir”şeklinde konuştu.

Ayrıca Arzuhan Kaplan, şiddetin önlenmesi, failinin cezalandırılması şiddete uğrayanın korunması için uluslar arası ve ulusal hukukta düzenlemeler yapıldığını söyledi.

Kaplan, “ 1993 yılında Birleşmiş Milletler “Kadına yönelik şiddette”özel olarak ele alan ilk insan hakları belgesini kabul etmiştir. Ülkemizde 1988 yılında”4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un kabul edilmesiyle “ aile içi şiddette” karşı duyarlık artmıştır. Yasanın çıkarılması kadar yasının tanıtılması da önemlidir” dedi.

Kaplan yerleşik ataerkil toplum ve aile yapısı nedeniyle kısa sürede yasaların uygulanması ve şiddete son verilmesinin mümkün olmadığını ancak, yasaları yaşama geçirmek için çok çalışmak gerektiğini kaydetti. Kaplan, “ Kadına yönelik şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesi için, yasalar konusunda bilgilendirme toplantıları için barolar ve sivil toplum ve yazılı medyaya kanunun uygulanmasında Aile Mahkemelerine, Adli Tıp, Sosyal Hizmetler ve polis teşkilatına büyük görev düşmektedir. Ailede demokrasi toplumda demokrasinin hareket noktasıdır. Ailede demokrasinin sağlanması için “ aile içi şiddete dur” demek gerekiyor. Şiddettin ortadan kaldırılması insan güvenliği demektir. Barış demektir, insanlığın gelişmesi demektir” ifadelerine yer verdi.

PTT ÖNÜNDE EYLEM..
Bu arada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle PTT önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Malatya Demokratik Kadın Platformu adına okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) Malatya Şube Başkanı Özgür Karakavak, Ankara'da 29 Kasım'da düzenlenecek olan "Krizin bedelini ödemeyeceğiz. İşsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı" mitingine vatandaşları davet etti.

Kadına yönelik şiddete ‘hayır’ dediklerini belirten İHD Malatya Şube Başkanı Özgür Karakavak, "Tüm illerde kadın sığınma evleri açılsın. Kadınlara yönelik cinsel şiddete karşı çıkıyoruz. Kadına yönelik her türlü şiddete karşıyız. Fırsat eşitliği sağlanmalıdır" dedi.

Basın açıklamasından sonra Ankara'da 29 Kasım'da düzenlenecek olan "Krizin bedelini ödemeyeceğiz. İşsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı" mitingine vatandaşlar broşür dağıtılarak davet edildi.

ÇALIK'IN AÇIKLAMASI..
AKP Milletvekili Öznur Çalık da, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Ve Dayanışma Günü” nedeniyle şu açıklamayı yaptı:

"Halkın vicdanını derinden yaralayan ve asla kabul edilemez bir davranış biçimi olan şiddet, ruhsal sağlıkları yerinde olmayan kişilerin davranış biçimidir. Medeni bir biçimde kendini ifade edemeyen, karşısındakini ikna etmek, onunla diyalog kurmak yerine şiddete başvurarak kendi doğrularını karşısındaki insana empoze etmeye çalışan kişiler, kendi acizliklerini ortaya koymaktadırlar. Sebebi her ne olursa olsun kadına yönelik şiddetin anlaşılabilir, kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.

Sorunun çözümüne yönelik toplum-devlet dayanışması içerisinde AK Parti hükümeti olarak ileriye yönelik çalışmalarla problemin çözümü için çabalarımızı sürdürmekteyiz. Hükümet olarak kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çeşitli kanunlar çıkartmakta ve birçok kurum bünyesinde sürdürülen çalışmalarla kadınlarımızı koruma çabası içerisindeyiz. Bu kanun ve çalışmalar:

• 9 Ocak 2003’de “Aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmak üzere” AİLE MAHKEMELERİ” kurulmasına dair kanun kabul edildi.

• 9 Temmuz 2004’teki yeni Belediye Kanunu ile “Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 50.000.’i geçen belediyelere, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açma yükümlülüğü getirildi.

• 26 Eylül 2004 tarihinde Cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konusunda çağdaş düzenlemeler içeren yeni TÜRK CEZA KANUNU kabul edilerek 1.Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girdi.

• 18 Mayıs 2005 tarihinde TBMM “Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasına ilişkin karar” Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girdi.

• 18 Ekim 2005’de Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonu çalışmalarına başladı.

• 12 Temmuz 2006 “Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin önlenmesi için alınacak Tedbirler” konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayınlanarak uygulama, ilgili bakanlıklarından alınan 3’er aylık raporlarla takip edilmeye başlandı.

Sadece kadınlarımızı değil toplumumuzun tümünü ilgilendiren bu yaranın bir an önce tedavi edilmesi ve “Kadına karşı şiddet” gibi toplumumuzun örf ve adetlerine, milli ve manevi değerlerimize yakışmayan bu sorunun artık tarihe karışması için herkesin tek bir yürek olacağına içtenlikle inanıyor, sağlıklı bir nesil için, sevgi ve saygının egemen olduğu aileler için ve toplumumuzun huzuru için bu konuya tüm vatandaşlarımızın gereken önemi vereceklerine inanıyor, tüm halkımıza selam ve saygılarımı sunuyorum."

FOTO: Duygu GÜLAL (Yorum)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız