SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Herkesin Bir Hesabı Vardı'

A- A+ PAYLAŞ

Malatyaspor'un 5 yıl süre ile başkanlığını yapan işadamı Hikmet Tanrıverdi ile "Anadolu Life" dergisinden Hasan Koç görüştü.

 

Derginin son sayısında yayınlanan röportaj şöyle:

 

....

 

"..Malatya’nın Doğanyol ilçesinden çıkan ve annesinin karnındayken İstanbul’a gelen Hikmet Tanrıverdi ile iş yaşamını ve Malatyaspor’u konuştuk.

 

Hamallık yaparak ailesini geçindiren, çocuklarına kısıtlı imkanlarıyla bir gelecek sunmaya çalışan yiğit bir babanın oğlu olan Hikmet Tanrıverdi, bu şartlar altında başarılı bir öğrencilik dönemi ve başarılı bir iş hayatı sürmüş.

 

Malatyaspor’un kurumsal kimlik kazanmasında, Türk futbolunda oluşturduğu yönetim modeliyle, duruşuyla, beyefendiliğiyle bir o kadar da fedakar oluşuyla örnek bir başkan olan Hikmet Tanrıverdi ile yaptığımız röportaj:

 

-Sayın Tanrıverdi, uzun yıllar Malatyaspor başkanlığı yapmış olmanız nedeniyle Malatyaspor camiası tarafından yakından tanınıyorsunuz. Biz röportajımıza başlarken sizin özgeçmişiniz hakkında bilgi almak istiyoruz.

-1962 yılında doğdum. Daha doğrusu ailem, annem İstanbul’a geldikten 40 gün sonra ben İstanbul'da doğmuşum. Doğanyol- Yalıncak köyüne kayıtlıyım. İstanbul’da rahmetli babam Mercan’da ilk önce hamallık yaparak daha sonra bir handa oda başılığı yaparak, bizlerin eğitimini sağlamaya çalışıyordu. Ben ilkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı imtihanlarına girdim. O dönemki tarihte, gerçi 5-10 senelik olmasına rağmen yeni bir okuldu. Tarihinde ilk defa parasız yatılı imtihanını kazandım ve Haydar Paşa lisesine gittim. Bu benim için bir kırılma noktasıydı. Ondan sonra üniversite sınavlar tabi bizim okuduğumuz dönemler tam öğrenci olaylarının olduğu karışık dönemlerdi, o yüzden liseden iyi eğitim alamadık maalesef. Eksik aldık. Şimdiki gibi kurslar fazla yoktu. Siyasal Bilimleri kazandım. Oraya devam ettik. Siyasal Bilimler Uluslar arası kamu yönetimi bölümünü bitirdim. Üniversiteye girdikten sonra, aynı zamanda kendime ait işyerini 79 yılında musevi bir ortakla beraber açtım. Daha önceden 75 yılında abimle bir yer açmıştık. Ben okulla beraber işi götürmeye çalışıyordum. 79'dan sonra kendi işletmem oldu ortağımla beraber. 11 yıllık ortaklık yaptım. Böylece ticaret hayatına başladık. 90 yılında da imalata girerek, fermuar, düğme ve diğer konfeksiyonun yan sanayi ürünlerini üretmeye başladık. Ve Türkiye’de ihracatın hızla gelişmesinden kaynaklanan bir süreçte, işlerimizi belli bir noktaya getirdik. Tekstil sektöründe 93-94 yılında kendi sektörümüzde ilk önce Konfeksiyon Yapı Sanayi Derneğini kurduk. Kurucu başkanı olduk. 3 yıl başkanlık yaptım yüz onüyesiyle kurduğumuz sektörde, birbirine rakip olan insanları bir araya geldiği dernek oldu. Bugün çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Merter Sanayi İş Adamları Derneğinin kurucusuyum. 2 dönem başkan yardımcılığı yaptım, 3. dönem başkanlığını yaptım 2 ya da 3 yıl orada başkanlık yaptım. 96 yılında İstanbul Ticaret Odası’na girdim. 95 veya 96 yılında orada da 8 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptım. Bu son dönemdeki seçimlerde seçimi kaybettik. Tabi benim Malatyasporda olmam oradaki ilginin biraz azalmasında yol açtı. Aslında orada ciddi bir beklentimiz vardı, gelecekle ilgili. Ama çalışamadık. Malatya’ya çok gelip gitmekten uğraşamadık. 97 yılında Gisad Dış Ticaret adlı bir dış ticaret sermaye şirketi kurduk. Çok ortaklı bir model. Onun ilk kurucusuyum. 3 yılda başkanlığını yaptım GİSAD Dış Ticaret Türkiye’nin en büyük ihracatçı şirketi oldu , benim dönemimde. Türkiye’de ilk defa 1 milyar doları geçen bir şirket oldu. Çok ortaklık bir model, biz orada sadece dış ticaret hizmeti veriyorduk. Daha sonra bu örnek alındı bir çok yerde. Malatyaspordan dolayı da orada da bir dönemden sonra, Malatyaspor ikinci senesindeydi galiba, ordaki görevimi bıraktım.

 

Malatyaspor’da beş yıllık başkanlık dönemim var. Kulüpler birliğinde başkan yardımcılığı yaptım. Geçtiğimiz dönemlerde Malatya İş Adamları Derneği’ni kurduk, MİAD'ın kurucu üyeleri içerisinde yer aldım. MASTÖB’ün ilk kurucularındayım. Malatyaspor’u temsilen orada bulundum. Başkan yardımcılığı görevim var. Son dönemde de MİAD’ın istişare kurulunda başkan yardımcılığı görevini arkadaşlar bize layık gördüler. Orada da başkan yardımcılığı görevinde bulunuyorum. Ayrıca birçok böyle sivil toplum örgütünde ihracatçılar birliklerinde yönetim kurulu üyeliği görevini yaptım, delegelikler yaptım, üyeliklerim var.

 

-Anlattıklarınıza baktığımızda zor şartlar altında eğitim görmüş, iş yaşamınızda büyük mücadeleler vermişsiniz. Malatyaspor sizin yaşamınıza getiri sağlamış görünse de götürüsü de olmuş gibi. Siz Malatyasporu neden tercih ettiniz?

-Şimdi bir kere tabi öncelikle her Malatyalının gönlünde doğduğu şehre katkı yapmak var. Yani bir kere böyle bir Malatyalılık, köken milliyetçiliği diyelim, bir kere o var en önemlisi. Onun haricinde de tabi dediğim gibi sivil toplum örgütlerinde belli noktalara geldiğinizde belli işlerle uğraştığınızda bir yere geldiğinde birileri hep sizi bir yerlere itiyor dönem içerisinde. Malatyasporda da öyle oldu. Yani Malatyalıların içerisinde bir takım aktivitelerde öne çıkmaya başlayınca, böylece Malatyaspor yönetimine girmek durumunda kaldık. Yani tabi orada biraz belki isteyeme istemeye de olsa ama birilerinde yapması lazım diye Malatyaspor yönetimine girdik. Daha sonra da orada yaşananlardan dolayı, o gün ki şartları hatırlayanlar çok rahat bilirler, sonunda başkanlığı almak durumunda kaldım ve böylece Malatyaspor başkanlığını yürüttük.

 

- Hikmet Bey, Türk futbolunda yönetim tarzında bir model oluşturdunuz. Bugün hala sizin yönetiminizdeki isimlere bakıldığında, çoğu hakkında olumlu konuşuluyor. Bu oluşumu nasıl yakaladınız? Bu kadar süreyle nasıl ayakta tuttunuz?

-Biz ilk dönemlerde Malatya’yı çok fazla tanımıyorduk. Belki Malatyalılarında bir kısmını tanımıyorduk. Zaman içerisinde yaptığımız kongrelerde, Malatyalıların önde gelenleriyle yaptığımız istişarelerde belli arkadaşlarla birlikte olduk ve mümkün olduğu kadar tüm dengeleri sağlayarak yönetimi oluşturmaya çalıştık. Bunda da hakikaten hiçbir görüş ayrılığı yaşamadan insanları bir araya getirmeye çalıştık ve bir arada tutmaya çalıştık. O da Malatya için büyük kazanç oldu. Çünkü Malatyaspor herkesin Malatyaspor’u. Sağcısının, solcusunun, sünnisinin, alevisinin hepsinin Malatyaspor’u. O dengeleri ciddi oranda gözetmeye çalıştım. Önemli olan Malatyaspor’da Malatya kimliğiydi. Bu Malatya kimliği olan herkesle çalışabileceğimiz her arkadaşla beraber olmaya çalıştık. Tabi bu işler zor. Yani bu kadar kişiyi idare etmek zor belki. Yirminin üzerinde yöntemi kurulu üyesinin, en azından benle problemi olmasa bile birbirleriyle yaşadıkları sıkıntılar oldu bazen. Ama bunları da hep iyi niyet çerçevesinde çözdük. Bugün hala bu arkadaşlarımızın çoğuyla beraberiz.

 

- Sizden sonra gelen yönetimin başarısız olması ve 1,5 yılda Malatyaspor’un darmadağın hale gelmesinde ki nedenlere baktığınızda neler söylersiniz?

-Şimdi ne kadar iyi niyetli olursanız olun, her şeyi muhakkak sizden daha iyi bilenler vardır. Ve bu işlerde tecrübe çok önemlidir. Ben ona çok inanıyorum. Tecrübeli insanların ciddi şekilde katkısının olması gerekir. Bu tecrübe de bir anda verilecek bir şey değildir. Geçmiş yönetimin gönül isterdi ki, daha fazla benimle ki, her türlü konuda açık olduğumuzu başından sonuna kadar hep söyledik. Her türlü konuda gerekli desteği verebileceğimizi, her türlü ortamda fikrimizi paylaşabileceğimizi söyledik. Çok fazla istişare etmediler. Tabi keşke yapılabilseydi. Ben o konu da gerçekten mütevazı olmayayım ama çok fazla taviz verdiğimi de düşünüyorum. Çünkü ben daha önceden de başkan adayı olmak isteyen arkadaşlar geldiğinde hepsine de söyledim bir şey vardı. ‘Ben Malatyaspor’daki vizyonumu tamamladım ama ben Malatyalıyım. Malatyaspor için Malatya için ne gerekiyorsa ve herkesle birlikte, doğruluğuna inandığım her işte arkasında olurum, beraber olurum ve elimden ne katkı geliyorsa yaparım’ dedim. Yani biri bana ‘Ya başkan kapıda gidip bilet keseceksin’ desin ben gider kapıda bilette keserim. Kesemem diye bir şey söylemem. Çünkü neticede burası Malatya için çok önemli bir değer, önemli olan buranın başarılı olması. Kimse benden sonra tufan diye, yani özellikle benim yapımdaki insanın böyle düşünme şansı yok. Biz daha iyi olsun mücadelesini hep vermeye çalıştık. İşte maalesef Malatya ortamındaki sıkıntıları, yani biliyorsunuz, Malatya'daki çok ciddi dedikodu çarkı var. Ondan dolayı da maalesef istemediğimiz şekilde gelişti bazı olaylar. Ama bundan sonra da kim ne arzu ediyorsa bu bilgi birikimimizi tecrübelerimizi paylaşmaya hazırız.

 

- Kulüp başkanlığını bırakmanızdaki nedenleri anlatır mısınız? Neden Malatyaspor’u aldığınız yerde bırakmadınız? Siz Malatyaspor için Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar demiştiniz? Yiğidi neden kaldırmanız?

-Malatyaspor aldığımız yer bir kere sıfır noktasıydı. Yani Malatyaspor düşmesi kesin bir takımdı. Biz o dönem çok ciddi mücadele verdir. Maddi ve manevi çok ciddi mücadele verdik. Malatyaspor ligde kaldığı 5 yıllık süreç içerisinde de küçük şehirlerde ne kadar dost kazanıyorsanız da bir müddet sonra birileriyle de çatışma durumunda oluyorsunuz? Malatya’da artık Hikmet Tanrıverdi ismi sivrilmeye başladığından dolayı takım insanlarında tepkisi çeker noktaya geldik. Bu siyasetten de oldu, başka türlü de oldu. Ben bizi takip edenler çok iyi bilirler. Bu son dönemimizde başıma gelecekleri bildiğim için televizyonlarda, canlı yayınlarda olan kasetlerde vardır hep ben kesinlikle siyasete girmeyeceğim ve bu işi de alnımın akıyla bırakacağım diye söyledim. Malatya’dan hiçbir beklentimin olmadığını söyledim. Ama maalesef çark öyle olmuyor. Zaten bu son senemizde, Malatyalılar birlik beraberlik içerisinde olsaydılar zaten Malatyaspor düşmezdi. Yani olumsuz düşüncenin olduğu bir yerde başarılı olma şansı yok. Ve şehirde veya Malatyalılar arasında bu tür olumsuz düşünceler gelişti. Bizim irtifa kaybetmemizi beklediler, bunu birçok kişi bekledi. Zaten ben ayrıldıktan sonra da birçok kişini rengi ortaya çıktı. Hem bize karşı olan tutumlarıyla, hem verdikleri demeçlerle, birçok şeyde zaten netleşmiş oldu. Tarih bizi haklı çıkardı yani. O dönemde zaten, Malatyaspor artık ligde de kalsaydı, kesinlikle bırakacaktım. Yani arkadaşlarla, yakın çevremle zaten bu kararı almıştım. Birçok kişiyle paylaşmıştım. Ama Malatyaspor düştü. Birçok oyunu alt etmemize rağmen, yine de son gün başka oyunlardan dolayı yine maalesef düşmek durumunda kaldık. Takım düştükten sonra da ben bu şekilde bırakıp gitmenin doğru olmadığını, takımı tekrar çıkartıp ondan sonra bırakacağımı söyledim. Yoksa normalde takım kalsaydı bir daha kimse beni Malatya’da tutamazdı o şartlarda. Kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi her türlü hazırlığımızı yaptık. Antrenörümüzü aldık, 10'a yakın transfer yaptık. Fakat arkamızdan gelişen bir takım olaylarla, bazı kişilerin önlerinde bizi bir hedef olarak görmelerinden dolayı aldıkları tavırlarla, maalesef artık devam ettiğimizde, gerekli desteği sağlayamayacağımı ve Malatyaspor’a zarar vereceğimi gördüm. Tabi o dönemde, bıraktığımdan sonraki dönemin senesinde seçimler olacak. Seçimlere hazırlanan herkes bir şekilde hangi siyasi parti olursa olsun herkesin bir hesabı vardı. Bu hesaplar içinde de Hikmet Tanrıverdi’nin Malatya’da olmaması vardı.

 

- Bu arada şunu sormak istiyorum. Siz Malatyaspor başkanıyken milletvekili adayı olmuştunuz. Siyasi partilerce de muhtemel ilk tercih edilecek isimlerden birisiniz. Bu anlamda yarattığımız modelle birilerini korkutunuz mu? Bundan sonra ki yaşamımızda siyaset düşünüyor musunuz?

-Tabi bu modelle birilerinin gözü korkmuş oldu. Yapılan kulisler neticesinde baktım ki devam etmem çok fazla mümkün değil. Belediye ayağında sıkıntı var. Bana gösterecekleri destek hep çok göstermelik bir destek olacak, diğer taraftan hazır İstanbul kanadında ki arkadaşlarımızın maalesef bazı çalışmaları vardı. Benim başında söylediğim bir şey vardı, bu 5 yıl içerisinde de hep söyledim. Ben bu işe kendim talip olmadım. Bu takım alıp şampiyon yaparım diye bir şeyde söylemedim. Takımın başında kalmak zorunda kaldım. Her seferinde de Belediye başkanının, valinin onayında biri geldiğinde anahtarı teslim etmeye hazır diyorum. Bu söylemlerin ardından, peşinden de bu yaşanan olaylarla ilgili ki, ben o süreci çok net hatırlıyorum. Aday olup olmamak konusunu daha sonra açıklayacağım dedim. İki tane aday arkadaşımız çıktı. Bu süreç içerisinde orada ki sözlerim aslında birazdan sitemdi, ağırdı.

 

Daha sonra muhtarlar dernek başkanı da beni aradı. Orada, aday olmayacağımı açıklarken, bir laf etmiştim. Beni bir muhtar bile aramadı demiştim. Şimdi Malatyaspor bu kadar değerliyse benim Malatyaspor’da kalmam faydalı olacaksa insanlar beni destekleyecekse, Ben adaylık sürecine girilmiş bir yerde aday olup olmayacağıma karar vereceğim dönemde, on, on beş günlük bir süreç oldu. Kimse beni arayıpta, Hikmet senin devam etmen gerekiyor demedi. Ne milletvekilleri, ne belediye başkanı, ne de herhangi bir yetkili. Şimdi böyle bir ortamda arkanızda bir destek göremezseniz, birileri sizi istemiyor ya da birileri de birilerinin ittirmesiyle iki tane aday çıkıyor. Bu ortamda devam etmenizin bir anlamı yok. Devam ettiğiniz zaman zaten başarısızlığı baştan kabul etmeniz lazım. Malatyaspor’da benim bıraktığımla o gün ki konumuyla 2. Ligden Süper lige, ertesi sene hemen çıkabilecek noktaydı. Hem kadrosuyla hem kulüp yapısı itibariyle, çok müsaitti. Fakat birlik ve beraberliği sağlayamadığınız zaman çok zor olacağını gördüm. Bu dönemde çok ciddi gelişmelerde oldu. Aday olmayacağımı açıkladım. Bunu açıkladıktan sonra da bir 4 günlük süreç vardı. Bu dört günlük süreçte de, kimse bana niye aday olmuyorsun diye söylemedi, sokaktaki vatandaş her zaman o desteğini gösterdi. Ama bu şehri etkileyen insanlar, şehrin üzerinde veya İstanbul'da etkili olan insanların hiç birisinden böyle bir şey gelmedi. Bir şey de gelmeyince daha artık yüzümün eskidiğini ve bu işte devam edersem de başarılı olamayacağımızı gördüğüm için aday olmadım. Ancak seçim günü kongre salonunda o ortam duygusallaşınca, aday olan arkadaşlar işin ciddiyetini anlayınca başkan devam edecekse biz çekilelim dediler ama o saatten sonra da benim tekrar fikir değiştirip devam etmem mümkün değildi. Benim siyasete girmem de o gün ki şartlarda, çok ciddi, çok fazla siyasi olarak hiçbir beklentim yok. O dönemde bana gelen teklifi ki, DYP’de aday oldum. Tansu Çiller başbakandı. Malatya'ya mitingine geldiğinde kendisi de orada söyledi. ‘Siz bana milletvekilliği verin Malatya’ya bir bakanlık vereceğim’ diye. Benim siyasete girmem tamamen, bana verilen o bakanlık taahhüdüyle ilgiliydi. Yoksa normal bir milletvekili olmak için bir beklentim bir şeyim yoktu. O dönemdeki düşüncemden bir tanesi de Malatyaspor koltuğunun değerli olduğunu gösterip, benden önceki dönemdeki Malatyaspor koltuğuna maalesef Malatyalı iş adamlarına uzak durdu. Gerçek iş adamları uzak durdu. Değeri gösterip en azından buranın bir yerlere basamak olacağını düşünsün insanlar, parası olan durumu müsait olanlar, kendine yarın öbür gün böyle milletvekili şansı arayan insanların en azından gelip bu kulübe sahip çıkmasını sağlar diye de düşünmüştüm. Ama maalesef tam tersi oldu. Bu, özellikle ben bıraktıktan sonraki dönemde yaşananlar, konuşulan konular, insanların gözünde özelikle ticari hayati olan insanların gözünde, bunlar Hikmet Tanrıverdi’ye dahi söyleniyorsa, daha bir Allahın kulu Malatya’ya gidip bu işe talip olmaz noktasına getirdi. Yani o değerli olan koltuğu maalesef şimdi kendimiz eğersiz yaptık ve bundan sonra da kolay kolay İstanbul'dan oraya ekonomik gücü yerinde olan, çevresi iyi olan insanlar gitme şansının bundan sonra zor olacağını düşünüyorum. Yani bunu da kendi kendimize yaptık, gereksiz yere yaptık. O dönemde ben siyasette başarılı olup bırakmış olsaydım, Malatyaspor koltuğunu inanın ondan sonraki dönemde hep belli başlı adamlar doldururlardı ve Malatyaspor başarılı olurdu.

 

-Siz Malatyaspor’a alacaklarınızı bağışladınız? Toplamda ne kadarlık bir bağışınız oldu?

-Toplam ben kulübü bıraktığımda 7 trilyon 80 milyar alacağım vardı. Bunun çok cüzi kısmını tahsil edebildim, bunun yarısını aşağı yukarı, ilk kongrede silmiştim. Daha sonra da Malatyaspor bu düştüğü durumdan dolayı sayın Valimizin ‘İnsanlar yardım yapacak ama eski yöneticilere de gidecek, diyecek ki biz yardım yapmıyoruz’ demesi de beni çok etkiledi. Ben çünkü 5 yıllık süreç içerisinde kimin ne kadar yardım ettiğini yardım veya yardım etmemek için ne mazeretler uydurduğunu çok rahat biliyorum. Bununda bir mazeret olduğunu biliyorum. Ama bu mazeretinde insanların önünde kalkması adına böyle bir şeyi ve Malatyaspor’u şu gün ki geldiği durumda benim de bir kattım olacaksa, fesh olmak durumdan kurtulacaksa, Malatyaspor’un önü açılacaksa, benim içinde ciddi bir fedekarlıktı. Yapmamam gereken bir şeydi aslında. Ama orada biraz duygusal düşünerek, başta ben Malatya'ya gelirken böyle bir niyetim yoktu. Oradaki o duygusal ortam, sokaktaki insanların bana tavrı, yaklaşımları orada bir otelin hamamına gitmiştik sabah. Kese yapan adam geldi, 'Ya başkanım 30 milyon liram var, gittim Malatyaspor hesabına yatırdım'dedi. Bu tür insanlar zaten Malatyaspor’u ayakta tutuyor. İmkanları olanların hiç birisi veya çok kişi bu işte destek olmuyor. Hep bir mazeret sürüyorlar. Belki bu mazeretler ortadan kalkar diye böyle bir girişimde bulundum. Önemli olan bundan sonra daha iyi olabilmesi tabi. İnşallah bundan daha kötü duruma düşmez Malatyaspor.

 

- Haşim bey son kongrede yaptığı konuşmada, ‘Hikmet Tanrıverdi ile akraba olduk’ demişti. Spordaki küfür olayları nedeniyle. Sizin bu anlamda taraftarlara ne gibi tavsiyeleriniz olur? Beş yıl hizmet edeceksiniz, dünyanın parasını bağışlacaksınız zaman zaman eleştiriler alacaksınız.

-Ben kimseyle akraba olduğumu kabul etmiyorum. Ben bu beş yıllık süreç içerisinde Türkiye’de hakkında olumsuz en az tezahürat yapılan başkanlarından biri olduğumu iddia ediyorum. Gittiğim her yerde, her zaman en iyi şekilde karşılandım. Verdiğimiz mesajlarla, taraftarın alkışlarıyla karşılandım. Her gittiğimiz şehirde sokakta dolaştığımızda insanlar hep övgüyle ve güzel şeylerden bahsettiler. Malatya’daki dönemde de bir iki ufak tefek çıkar ilişkisinin olduğu durum dışında hiçbir şekilde bana herhangi bir kötü söz söylenmedi taraftarlar tarafından. Taraftarlar kimin ne yapıp yapmadığını çok iyi biliyorlar, kimin ne düşündüğünü çok iyi biliyorlar. Yani sadece arada çıkar ilişkilerden kaynaklanan ufak tefek gerginlikler olmuştur. Ama ben 5 yıllık süreç içerisinde, bulunduğum dönem içerisinde taraftarın bana karşı olumsuz bir tepkisi olduğunu görmedim.  Bahsedilen olayda da cılız birkaç kişinin sesi çıktı. O yapılan diğer tezahüratın peşinden beni de katmak isteyenler oldu. Fakat orada bazılarına karşı çıktığı noktasında benim bilgim var. Öyle cılız bir hareket olduğuna dair. Bu da o anki seyirci psikolojisi etkisi, takımın o anki durumuyla ilgili bir şey. Ben taraftarın en ufak şekilde hala da bizim hakkımızda olumsuz bir şey düşündüğünü zannetmiyorum. Çünkü ben çıkıp Malatya’da sokakta çok rahat dolaşabiliyorum. İstanbul’da Malatyalıların arasında dolaşabiliyorum. Her zaman her yerde olduğu gibi hep alnım açık, hem de hiçbir şeyden korkmadan en ufak bir olumsuz bir şey olmadan dolaşıyorum. İnsanların tepkisi de bugüne kadar bana bire birde hepsinin olumlu tepkileri olmuştur. Benim aldığım telefonlar veya gelen mesajlar yani ben 5 yıldır bu işi yaptım. İki yılda Malatyaspor yönetimden dolayı kötü duruma düştü binlerce mesaj aldım, içinden bir tane olumsuz bir mesaj yok. Yani bu da taraftarımız ne kadar sağduyulu olduğunu gösteriyor.

 

At sahibine göre kişner. Benim döneminde Bizim taraftarımız Türkiye’nin en centilmen en düzgün taraftarıydı. Hiçbir olayı ufak tefek olaylar, bazı gerginliklerden başka ki o da bizi gerginliğe sevk eden rakip taraftarlar olmuştur. Onun haricinde bizim dönemimizde çok ciddi bir olay olmadı. Hiçbir zaman kamuoyunun diline veya basının diline düşmedik. En iyi şekilde taraftarla iyi ilişkiler şekilde götürdük bugüne kadar bizi aldığımızda 5 tane taraftar derneği vardı. Bir sene içerisinde bunu tek taraftar derneğine düşürdük, birlik ve beraberlik içerisinde hiç bir maddi çıkarları içerisinde girmeden bu insanlarımızı yanımızda tuttuk. Bu bir yöneticilik işidir, bu oradaki insanların, doğru işlerin yapıldığını gördüğünde, taraftarlarda doğru gördüğü her şeyin arkasından her zaman geldiler, ben o taraftarlara teşekkür ediyorum. En büyük kahrı da onlar çekti. Yönetimler iyi olduğu müddetçe taraftarın  sonuna kadar Malatyaspor'la birlikte, Malatya'nın 12. adamı olacağını düşünüyorum.

 

-Çok ciddi yaşanan sıkıntılara ve kayyum sürecinden sonra sizin döneminizdeki İlhan Kavuk kulüp başkanı seçildi. Ve bu görev alanlarının isimlerinin çoğu da sizin döneminizde görev yapmış kişilerden oluşmakta. İlhan Kavuk isminin belirlemesinde İstanbul’da yapılan toplantıda siz de yer aldınız? Bu yönetim için neler söyleyeceksiniz?

- Şimdi İlhan Kavuk 5 yıllık süreçte hep benimle beraberdi. Birçok olayı birlikte göğüsledik. Birçok olayda birlikte mücadele ettik. Zaman zaman belki bizimde kendi aramızda anlaşamadığımız konular olmuştur. Ama 5 yılık sürecin tamamında birlikte bu işe başladık ve birlikte bitirdik. Geçtiğimiz dönemde de maalesef 1,5 yıllık Malatyaspor'un kötü bir dönemi var. Aslında biz, benden sonraki dönemde İlhan Kavuk'un devam etmesi noktasında ısrarcı olduk ama kendi özel durumundan dolayı kabul etmek istemedi. Şu an ki gelinen noktada, Malatyaspor için bir şans İlhan Kavuk. Hem kulübü biliyor, hem futbol camiasını biliyor. İnşallah burada şehrin birlikteliği çok önemli, inşallah yarın insanlar başka hesaplar yapmazlar. Başka hesaplar yapmadan herkes hesapsız bir şekilde Malatyaspor'a destek verirse, en azından şu an ki durumunun daha düzgün bir yapıya gideceği, çok büyük sonuç olarak imkanlar doğrultusunda başarılı olmazsa bile, Malatyaspor en azından kötü şeylerle anılmayacak bir Malatyaspor olacak. Ekonomik olarak destek çoğaldığı zamanda Malatyaspor’un her zamanda şampiyonluk potansiyeli var. Şayet Malatyalılar toplanıp bu ekonomik desteği İlhan Kavuk başkana verirlerse, Malatyaspor ikinci senesinde tekrar süper lige döner.

 

Bizden de ne isterse her türlü tecrübemizi bilgimizi burada onlar adına yapabileceğimiz her türlü şeyi onlar için yapacağız. Bu Malatya için çok önemli. Malatyaspor'un bir an önce toparlanması lazım. Herkesin destek olması lazım. Bu diğer başkanlar içinde, diğer yönetimler için de geçerli. Malatyaspor dip yapmıştır, bu dipten kurtulmak için hep birlikte el ele vermemiz lazım.."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız