SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Hık Diyenin Şakşakcıları"

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:25:38
A- A+ PAYLAŞ
Malatya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası'nın eski başkanı, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir Mustafa Bahadır Altaş, Malatya'da son günlerde artan "Devlet Hastanesi kalsın" kampanyasının yanı sıra kentin diğer sorunlarına bazı kesimlerin "geç kalmış" yaklaşımını, "Hık Diyenin Şakşakcıları" başlığıyla Bakış Gazetesi'ndeki yazısında yazdı.
 
Altaş'ın yazısı şöyle:
 
"HIK DİYENİN ŞAKŞAKCILARI
Nasreddin Hoca medreseyi bitirmiş, gölge kadısı olarak göreve başlamıştı. Bir gün, bir adam yanında bir oduncu ile baş kadıya başvurdu. Davası vardı, şikâyetini anlattı.
– Efendim, bu adam birisine otuz çeki odun yarıyordu. O, baltayı vurdukça ben de karşısına geçtim, “hık hık” diyerek ona şevk ve kuvvet verdim. Odun bitti, o paraları aldı, fakat benim hakkımı vermedi, hakkımı isterim demiş.
Baş kadı, işin içinden çıkamayacağını anlamıştı, davacıya:
– Karşıki odada gölge kadısı var, bu dava onun işi, git derdini ona anlat der.
Davacı, Nasreddin Hoca’ya gelir. Derdini bir daha anlattır. Nasreddin Hoca:
– Evet, hakkın var… Sen karşıda dur, bu kadar “hık” çek, sonunda bütün parayı oduncu
alsın, olur mu bu?..
Zavallı oduncunun benzi atmıştı:
– Aman kadı hazretleri, odunu ben yardım, o karşımda durdu, seyretti. Ne hakkı var?
– Sus!. Bu senin aklının ereceği iş değil… Çabuk bana akçe tahtasını getirin der.
Tahtayı getirirler…. Nasreddin Hoca, oduncudan paraları alır, şakırdata şakırdata tahtaya döker.
Sonra oduncuya:
– Topla paraları, oduncu der.
Hık deyiciye de:
-Haydi, sen de paraların sesini al, diyerek davayı adaletli bir şekilde halleder.
 
* * *
Bundan 5–6 yıl önce Malatya’da mevcut Devlet ve Beydağı (SSK) hastanelerinin yerlerinin TOKİ’ye devir edilerek bunların yerine Şeker Fabrikası arazisine yeni bir hastane yapılması gündeme geldiğinde akli selim insanlar bunun Malatya için doğru olmadığını;  her iki hastanenin bulunduğu yerde kalarak yenilenmesi gerektiğini, yeni yapılacak hastanenin ise şehrin batı kısmına (şöför okulu gibi) yapılmasının doğru olacağını söylediler. Gerekçesi ise Malatya’nın büyük bir şehir olduğu, belki de çok yakın bir gelecekte bu hastanelerin de yetersiz kalacağı ve Şeker Fabrikası arazisine yapılacak olan yeni hastanenin Malatya’nın gelişimini olumsuz etkileyeceği, var olan trafik sorununun daha artacağı şeklinde idi.  
Ama her ne hikmetse akli selim insanlar bunları söylerken birileri hele de bu konuda söz söylemesi gereken kişiler o günler de hep sustular  
Şimdi ne oldu ise birden akıllarına geldi. Diyorlar ki Devlet Hastanesi yerinde kalsın, yıkılmasın. Sonra bu kervana katılımlar başladı. 
Nasrettin Hoca’nın fıkrasında olduğu gibi ola ki hasbel kader bir yanlışlık olurda Devlet Hastanesi yıkılmazsa biz demiştik diyerek hık deme bedelinden mahrum kalmasınlar.  
Yalnız Malatya’nın sorunu sadece bu değil ki, bu arkadaşlar elleri değmişken, hazır söz sırası onlara gelmişken; 
* Atatürk Anıtı’nın yerinin değişimi, yeni tören alanı;
* Yeni Belediye binası yanındaki meydana yapılacak camii;
* Kültür Merkezi’nin yanına yapılan kerpiç evler; 
* Vali beyin yıkmayı aklına koyduğu Vilayet Parkı;
* Artık kartpostallarda kalan Kernek Parkı;
* Efin tefin edilen Beydağı’nın imar durumu;
* Belediyenin satışa çıkardığı gayrimenkuller;
* Malatya’nın sosyal ve kültür dokusunu yok edercesine tek tip proje ile şehre giydirilen üniforma;
* Malatya’nın sosyal-ekonomik gelişmişlik düzeyi ve hepsinden de önemlisi eğitimde Malatya’nın neden gerilediği;
* Konularında da fikir beyan etsinler, söz söylesinler."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız