SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

İç Saha Sendromu (mu?)

İç Saha Sendromu (mu?)
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

deybayah@gmail.com

Grubunda şampiyonluk mücadelesi veren Yeni Malatyaspor’un Konya Anadolu Selçukluspor karşısında almış olduğu 2-1’lik galibiyet “çok değerli” bir 3 puan anlamına geliyor. Her iki takımın lig sıralamasındaki yerine bakarak, 1-0 geriye düşüldükten sonra İnönü Stadında stresin tavan yaptığı son dakikalarda gelen 2-1’lik galibiyetin neresinin çok önemli olduğunu merak edenler olabilir. YMS, özellikle iyi oynamadığı bir maçta Ozan’ın becerisi ve savunmanın basit bir hatası sonucu gelen penaltıyla galip gelebilmişse bunu önemsemek, daha doğrusu “şükretmek” gerekiyor.

Karşılaşmayı değerlendirmeye geçmeden önce bir noktaya değinmekte yarar var:

Yeni Malatyaspor'un, özellikle son haftalarda sergilediği performans ve aldığı sonuçları tek bir sözcükle ifade edecek olursak "garip" dememiz gerekiyor. 

Son 5 haftada alınan sonuçlara ve sergilenen futbola bakarak bu garipliği tespit edebilir miyiz veya bazı ipuçlarına ulaşabilir miyiz ya da gerçekten sorun ve çözümü bu tespitlerin içerisinde mi gizlidir, bilemiyoruz. 

İçeride Turgutlu yenilgisi, son 10 dakikası sakatlık nedeniyle Eren'siz geçen ama 4-0 galip geldiği Gaziosmanpaşa deplasmanı, çok üstün oynadığı halde son dakika golüyle beraberliğe dönen İnegöl maçı, neredeyse üçte birini 10 kişi oynadığı halde Mehmet Türkmehmet imalatı bir korner golü - Mustafa Denizli'nin futbolculuğundan bu yana pek denk gelmediğimiz türden atılan - ve kontratak golüyle çevrilen Dardanelspor karşılaşması ve kötü oynadığı son maçında son dakikalara sığdırdığı gollerle kazanan bir Yeni Malatyaspor tablosuyla karşı karşıyayız. 

Aslında sezon başından beri var olan bu görüntü YMS'nin iç sahada dış saha kadar başarılı olamadığını gösteriyor. Bu durumda akla acaba "iç sahada futbolcular üzerinde oluşan bir baskı mı var?" sorusu geliyor. Çünkü bu kategoride takımına bu kadar ilgi gösteren, takip eden, onu konuşan, yazan ve daha önemlisi maça gelen bir başka takım bulunmuyor. Zaten Türkiye'de futbol "televizyon ve şans oyunu sporu" olduğundan/yapıldığından beri tüm kategorilerde maçlara giden seyirci sayısı çok azaldı. YMS bu konuda çok şanslı ve neredeyse Süper Lig ortalaması kadar seyircisi maça geliyor. Anadolu Selçuklu maçını da 6 bin 341 kişi izlemiş. 

Acaba seyirci yoğunluğu ve desteği futbolcuları daha iyi performans gösterme ve daha iyi oynama konusunda aşırı motivasyona sürükleyip, bununla birlikte psikolojik bir baskı mı yaratıyor?

Kuşkusuz Malatyaspor seyircisi takımına karşı olumsuz bir tablo çizen görüntüde değil. Takımının arkasında, önemli bir bölümü doksan dakika susmuyor, bu maçta olduğu gibi üç-beş çatlak ses olsa da, taraftarın çoğunluğunu oluşturan kitle, yetersiz kaldığı gerekçesiyle oyundan alınan futbolcusunu bile alkışla soyunma odasına gönderiyor. 

Futbolcular üzerinde böyle bir baskı var mı, bilemiyoruz. Varsa bunu tespit edip gerekli önlemi alacak olan teknik kadrodur. 

Karşılaşma

Yeni Malatyaspor- Konya Anadolu Selçukluspor maçı öncesi beklenti, ev sahibi takımın bu maçı rahat kazanacağı şeklindeydi. Muhtemel bir galibiyet, bir sonraki hafta deplasmanda oynanacak Hatayspor maçı öncesinde hem puanlar hem moral anlamına gelecekti. Sakat olan Eren ve Özcan, cezalı Ramazan'dan yoksun sahaya çıkan YMS -eksiklikler nedeniyle 18 kişilik liste 1 eksik yazılmıştı- maçın başında golü bulup rahatlama kaygısıyla baskı kurmaya çalıştı ama Konya ekibi buna izin vermedi. Orta alanı ve savunması arasında boşluk bırakmayan Anadolu Selçuklu, başlarda YMS'nin pek üzerine gitme niyetinde olmadığını gösterdi, uzun paslarla pozisyona girip gol bulma taktiğiyle oynadı. 1 puana razıydılar. Bu konuk takımın ilk yarıdaki görüntüsüydü, ikinci yarıda Malatyaspor'un baskısını önemli ölçüde durdurunca, bu kez cesaretle gol de aramaya başladılar. Ve buldular da...

Pozisyonlara baktığımızda 24.dakikada Mikail'in, 37'de Coşkun, 44'de Serkan ve 45+1'de Halil'in gole dönüşebilecek ataklarda son vuruşu iyi yapamadığını görüyoruz. Ancak bu yarıda en net fırsatı yakalayan konuk ekipten Gökay Işıtan oldu. Bir hafta önce de kritik kurtarışlar yaparak maçı çeviren isim olan kaleci Erşen, Gökay'ı iyi karşıladı ve ilk yarıda skorun değişmesine izin vermedi.

İlk yarının sonunda hakem Adem Sarıtaş adına olumsuz diyebileceğimiz talihsiz bir görüntü vardı. Bir sakatlık sonrası oyun en az 4 dakika durmuştu ama devrenin sonuna 2 dakika eklenince seyirci buna, elleriyle 4-5 işareti yaparak, tepkisini gösterdi. "Talihsizlik" nerede derseniz: Seyirci her şeyi söyleyebilir; ilgili-ilgisiz, haklı-haksız her hakem kararına tepki verebilir ama “hakem için kötü olan” seyircinin haklı olmasıdır. Yani seyircinin gördüğünü bile hakem göremediyse... Olmaz!

YMS'nin ikinci yarı daha istekli ve baskılı oynaması beklenirken, ve de gerekirken, bu beklenti karşılık bulmadı. Oyun kilitlendi, yeteri sayıda pozisyon üretilemedi. Ne sağlı-sollu ortalar geldi, ne de ceza alanı dışından şutlar, ne skoru değiştirebilecek net pozisyonlar. Gökay'ın uygun durumda dışarı attığı bir şut ve Ozan'ın yine autla sonuçlanan kafasından başka pozisyon göremedik ta ki 76. dakikaya kadar. Bu dakikada sağdan Emre'nin kullandığı kornere Yaser'in kafa vuruşuyla gelen gol YMS'de tam bir soğuk duş etkisi yarattı. 78. dakika maçın en kritik anıydı. YMS beraberlik ararken yine Emre'nin pasında savunmanın arkasına sarkan Gökay çok uygun durumda golü atamadı. Bu pozisyon gol olsa büyük ihtimalle maç orada biterdi. 

Bu dakikadan sonra toparlanan YMS, 82'de Ozan'la önemli bir fırsattan yararlanamazken, 85'de yine aynı futbolcuyla beraberlik golünü buldu. Soldan Mehmet'in köşe atışını Ozan gerçekten çok iyi izledi, çok iyi de yükseldi ve çok iyi de vurdu. Bu golde ilk 2 aşamadan daha önemli olan vuruşun köşeye yapılmasıydı. Bu tür kesme toplarda köşelere yapılan vuruş, vuruş kötü bile olsa, savunma ve kalecileri çaresiz bırakır. Birkaç dakika sonra sağdan Mustafa'nın geliştirdiği atakta Ahmet Önay topu elle kesince penaltı oldu ve atışı kullanan Fahri Tatan golünü attı. 

2-1'den sonra sahada ve kenarda profesyonelliğe yakışmayan "memleket manzaraları" izledik. Artık niyeyse, Selçuklu çalıştırıcısı Nevzat Dinçbudak hakeme itiraz etti ve atıldı. Kaldı ki penaltıya sebebiyet veren oyuncusu pozisyonun penaltı olduğunun bilincindeydi ve elle oynama sonrası, ben ne yaptım dercesine, başını ellerinin arasına alıp üzüntüsünü/pişmanlığını. Sonra kaleci Mehmet Zeki ta kalesinden çıkarak, o da artık niyeyse, orta sahaya gelip itiraza başlayınca ikinci sarıdan atıldı. Sonra, artık orada ne olduysa, oyuncular birbirine girdi ve her iki takımdan birer oyuncu, Yaser ve Ozan, atıldı. 

Şimdi ne anladık bu işten? Bu gençler top işinden para kazanıyorlar ve oynamadıkları her maç kasa hesabında açık demek. Futbolu yönetenler, kenardan yönetenler de dahil, tavır ve hareketlerinde daha dikkatli olmalı. Her iki takımdan bu kadar oyuncunun atılmasına ne gerek var, kime yararı var? 

Sonuçta Yeni Malatyaspor, iyi oynayamasa da ve futboluyla taraftarını mutlu edemese de, galip gelmeyi ve sevinen taraf olmayı başardı. YMS'nin, diğer maçlarda olduğu gibi, bu maçta da "kale önünde etkili olamama" sıkıntısı yaşamaya devam ettiğini gördük. Takım bir şekilde ceza alanına kadar gelebiliyor ama son hamle ve vuruşlarda iş bitiricilik sorunu yaşanıyor. Son haftalarda bu sorunu bir nebze çözebilen Ozan'ın Hatay maçında oynamayacak olması gerçekten bir dezavantaj. 

Umarız Eren ve Özcan’ın sakatlığı o tarihe kadar geçer ve takımdaki yerlerini alabilirler.

FOTOĞRAF: Mehmet GÖRESİYE

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Bülent Korkmaz yazıları