SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İki Güzel İnsandılar..

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

Bir hafta arayla, çok önemli iki kültür ve gönül adamını; Hüseyin Çolak (üstteki) ve Ahmet Şentürk’ü (alttaki) kaybettik.

Onlar, Malatya’ya dair çok önemli kültürel araştırmaları, bilim adamı titizliğiyle, ancak amatör bir heyecanla yapan; bugün elimizde olan kitapları ya da katkıda bulundukları hazırlık aşamasındaki çalışmalarıyla Malatya’nın kültürel kimliğini ortaya koyan çok önemli isimlerdi.

Benim baba dostumdular. Hüseyin Abi ve Ahmet Abi’ydiler benim için. Babam, mekanik ustalığıyla maişetini temin ederken, onlar devlet memuruydular. Gerçek anlamda Malatya için çalışırken, bunu da kendi kazançlarından ayırdıkları sınırlı bütçeleriyle karşılarlardı. Babamın da, onların da ortak özelliği, Malatya tarihine ve daha geniş tanımıyla kültürüne olan ilgileriydi. Zaten öylece bir araya gelmişlerdi. 50 yılı aşkın dostlukları vardı bu üçlünün.

Hüseyin abi ilkokul öğretmeni, Ahmet abi ise DDY müfettişiydi.

Onlar gibi bir Malatya sevdalısı olan babamın, o zaman Fuzuli Caddesi’ndeki, dükkan dediğimiz yazıhane- atölyesinde gördüm, tanıdım ikisini de. Mesailerini bitirdikten sonra, aşağı yukarı her hafta sonu mutlaka uğrarlar, saatlerce Malatya, tarihi, kültürü konuşulurdu. Bilgi ve belgeler üzerine sohbetler edilir, değerlendirmeler yapılırdı. Fuzuli’deki bu dükkan, bir mekanik tamir atölyesi dışında, bir kültür merkezi gibiydi de. O zamanlar Malatya’da üniversite olmadığından, Malatya’ya araştırmaya gelen her tarihçi, her arkeolog, istisnasız bütün akademisyenler, kendilerini bu dükkanda bulurlardı. Türkiye’nin kimi önemli tarihçilerini, arkeologlarını, o çocuk dönemimden hatırlarım ben.

1935 doğumlu olan Hüseyin abi, Arapça ve Osmanlıca bilgisiyle, 1950’li yılların sonlarından itibaren babamla birlikte bir motosikletin üzerinde, Malatya’nın neresinde bir tarihi eser varsa, neresinde bir kitabe ya da tarihi- arkeolojik özelliği olan yapı varsa, oraları adım adım dolaşmışlar, fotoğraflamışlar, tercüme edip Malatya tarihi araştırmalarına kaynak sağlamışlardı.

Ahmet abi; babamın ve Hüseyin abinin hitaplarıyla “Ahmet Bey”, 1924 doğumluydu. Malatya Lisesi’ni bitirmişti. Hani öyle bir lise ki o Malatya Lisesi, Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi mezunu öğretmenlerin ders verdiği bir okul o zaman. İsmet Paşa’nın kendisine sorun iletmeye giden Malatya’dan bir gruba, “Size Türkiye’nin en iyi öğretmenlerini gönderdim” diye işaret ettiği bir eğitim kurumu, Malatya Lisesi. İşte oradan yetişmişti. DDY’da çeşitli kademelerde görev yapmış, en son müfettiş iken emekli olmuştu. Trenle Avrupa turu yapmış, gezi ve gözlem yeteneğini “beynelminel” bir alanda da, yazılarıyla yansıtmıştı.

Hüseyin Abi; babamın hitabıyla “Hüseyin Hoca”, 1960’lı yıllarda “Malatya” adlı bir kitabı yayınlamıştı. Epeyce uzun süre, Malatya’ya dair, özellikle öğrencilerin kaynak olarak kullandıkları yegane eser oldu bu kitap. Daha sonraki yıllarda, babamla birlikte Malatya’ya ilişkin Osmanlıca belgelerin derlenmesi ve tercümesi konusunda çok emek sarfettiler. Şair yönü de vardı Hüseyin Abi’nin. Çok ciddi hasta olmasına rağmen, vefatından 2 gün önce yine malatyahaber.com’un Turfanda İşhanı’ndaki ofisinde, iki dost; babam ve Hüseyin Abi yeni belge tercümeleri yapmışlardı. Aynı akşam, rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı, 2 gün sonra da vefat etti Hüseyin Abi.

Ahmet Abi de, ileri yaşına rağmen hala Malatya’ya dair, “kaynak” olan eserler verme çabasını sürdürdü. Çok sayıda kitabı yayınlandı. En son yayınladığı “Hıfzı Baba’nın Kahvesi” kitabı Malatya’nın bir dönemine dair önemli olayların da bahsedildiği bir öyküler derlemesiydi. Bir çok kitap çalışması kendi adıyla yayınlanırken, birçok çalışması da bazı isimlerle ortak olarak kitap haline dönüştürülmüştü. Ahmet Abinin kitapları, Malatya’ya, yakın tarihine ve kültürüne ilişkin önemli kaynaktır.

Babam çok önemli iki arkadaşını, ben çok saygıdeğer iki baba dostunu, Malatya ise iki gönül ve kültür adamını kaybetti.

İkisini de birer hafta arayla son yolculuklarına uğurlarken, son görevlerini yapan insanlara baktım. Hısım akrabaların dışındakiler, can dostları, onları bilen tanıyan kişilerdi.

Oturdukları koltuğa sığmayan, ama gerçekte o koltukları bir türlü dolduramayan maaşlı, sözde kültür adamlarını aradı gözlerim. Ne belediyeden, ne Valilikten.. Özellikle de Kültür Müdürlüğü’nden.. Hiç kimse yoktu!

Belki farkında bile değildiler, kimlerin göçüp gittiğinin!..

Malatya’yı Malatya’ya tescilleyen isimlerden ikisiydi gidenler.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız