SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İki Ölümcül Yanlış.!

A- A+ PAYLAŞ

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU- Hürriyet Gazetesi

En önemli sağlık tehditleri haline gelen şişmanlık, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi sorunlar beslenme biçimimizle doğrudan ilişkili. Ama iki konu başlığı var ki, onlar gerçekten ‘canımıza’ okuyor. Yani o ikisi, “ölümcül yanlışlar!”: Şeker ve tuzu fazla tüketiyoruz...

BİRKAÇ gün evvel sağlık bakanımız, Erzurum’da sohbet ettiği Vahap Munyar’a “Her 3 yetişkinden biri obez oldu” diyerek önemli bir endişesini dile getirdi. Çok haklı. En önemli sağlık tehditleri haline gelen şişmanlık, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi sorunlar beslenme biçimimizle doğrudan ilişkili. Besin seçimlerimizdeki yanlışlar yalnız bu dört hastalığın değil daha pek çok hastalığın da nedeni.Özellikle son 50 yılda, beslenmede önemli hatalar yaptık. Bu hatalar ve yarattığı sorunlar büyüyerek devam ediyor. Mesela “obez bir toplum” olmaya başladık. Diyabet salgını kapımızda. Hipertansiyon önemli bir sorun olma yolunda. Kısacası yanlış besleniyoruz ve bazı sağlık sorunları alarm veriyor.
İki ölümcül yanlış
“Yanlış beslenme” kavramının içinde aslında pek çok alt başlık var: Gıda katkı maddeleri, trans yağları yüksek kötü margarinler, besinlere eklenen hormonlar, tarımsal kimyasallar, suni yemle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler, suni gübreler, gittikçe fazla tükettiğimiz beyaz un ve nişastadan zengin ürünler ve daha pek çok şey... Bunların hepsi önemli ama iki şey daha var ki onlar canımıza okuyor. Yani o ikisi “ölümcül yanlışlar!”: Şeker ve tuzu fazla tüketiyoruz...
Bu iki yanlış canımıza da kastediyor, bizden sonraki nesilleri de tehdit ediyor. Çocuk obezitesinde, genç yaşlarda ortaya çıkan kalp damar hastalıkları ve hipertansiyonda, hemen her yaşta yaygınlaşan kanser ve daha pek çok hastalıkta bu iki yanlışın önemli payı var. Bu “iki ölümcül yanlış” “şekeri ve unu fazla tüketmek”ten başka bir şey değil! Şeker ve şekerli besinlerle ilişkimiz insanlığın tarihi kadar eski. İnsanoğlu, şeker ıhtiyacını başlangıçta baldan ve tatlı meyvelerden karşılamış. Zaman içinde bal üretmeyi, meyve tarımını öğrenmiş, elma, üzüm, armut gibi yiyecekleri kurutup, suyunu sıkıp, pekmez haline getirip, faydalanmayı düşünmüşler.
Vücudumuzun şeker isyanı
Endüstriyel şekerle tanışması ise oldukça yeni. Şimdilerde “bakkal şekeri” olarak bildiğimiz şekerle el sıkışması ise yaklaşık 300 yıl kadar önce olmuş. Endüstriyel devrim şeker üretimini de ticari bir madde haline getirmiş, üretim arttıkça şeker ucuzlamış, ucuzladıkça da tüketim çoğalmış. Eldeki rakamlara bakılırsa 1900’lü yılların başında kişi başına yılda en çok 10–15 kilo tüketirken, bu rakam günümüzde 75–100 kiloya ulaşmış. Kısacası sadece son 100 yıl içinde şeker tüketimimiz neredeyse 30–40 misli artmış. Ulaşılan bu “aşırı şeker yüklemesi”, intibak etmesi mümkün olmayan metabolizmamızı al üst etmiş durumda. Tükettiğimiz şeker miktarı artıkça “şeker ayarlama sistemlerimiz” bozuluyor, isyan ediyor. Neticede damarlarımız sorun çıkarır, doku ve organlarımız hastalanıyor.Ne yapıp etmeli rafine şeker ve en az onun kadar önemli ve hatta daha da tehlikeli sağlık sonuçları olduğu belirtilen mısır şurubu kullanımını azaltmalıyız. İkinci beyaz tehlike “tuz”u gelecek hafta yazacağız...

Obezite ve Diyabet alarm veriyor

ŞEKER tüketimi arttıkça, şişmanlık problemi yaygınlaşıyor. Şeker tüketiminin doğrudan, şişmanlığın dolaylı etkisiyle de “orta yaş diyabeti” salgın bir hastalık haline geliyor (ki öyle de oldu, dünya sağlık örgütü tarihinde ilk kez yaşanan diyabet patlamasını bulaşıcı, mikrobik salgınlarla eşdeğer bir sorun olarak ilan etti). Kalp damar hastalarının yani kalp krizi geçirenlerin şu veya bu nedenle “kalpten ölenlerin” ve felç atağı yaşayanların sayısı artıyor. Yeni kanser vakaları her yıl biraz daha çoğalıyor. Bellek sorunları, romatizmal hastalıklar, safra kesesi taşları ve daha pek çok hastalık da aynı faturaya eklenebiliyor.

Mısır şurubuna DİKKAT!

ÇAY şekerinde yarı yarıya olan glukoz/fruktoz oranı %50/%50, mısır şurubunda %20/%80 ile fruktozun lehine. Mısır şurubu özellikle paketlenmiş şekerlemelerde, meşrubat, kolalı içeceklerde çok kullanılıyor. Aşırı fruktoz ise insülin direnci, kilo problemi, karaciğer yağlanması, trigliserid yüksekliği ve neticede diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyonla bağlantılı olabiliyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız