SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'İktidar Sözcülüğü Yaptı'

A- A+ PAYLAŞ

Atatürk'ün Malatya'ya gelişinin 77. yıldönümü dolayısıyla Belediye tarafından düzenlenen, Malatyalı olan Fransa'nın Rouen Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Cafer Özkul ile adı İnönü Üniversitesi rektör adayları arasında da geçen TÜBİTAK daire başkanlarından Prof.Dr. Cemil Çelik (alttaki fotoğrafta sağdaki)'in konuşmacı oldukları panelde, Çelik'in konuşmasına tepki için salonu terkeden İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, yazılı bir açıklama yaptı. Öte yandan İnönü Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği (İNÖDER) Başkanı Doç.Dr. Süleyman R. Çaylı da, bir açıklama yaparak, panelde Prof.Dr. Hilmioğlu'nun sataşmalara muhatap kaldığını belirtti ve bu durumu kınadı.

HİLMİOĞLU'NUN AÇIKLAMASI..
Panelde Prof.Dr. Çelik'in konuşması sırasında, dinleyicilerden Ö.K. adlı bir genç tarafından "Dinle Hilmioğlu Dinle.. Ders al ders!.." diye bağrılmış, konuşmacı bu kişiyi uyarıp salonu terketmesini istemiş, Ö.K. polis tarafından da gözaltına alınmıştı. Salonda kısa bir süre daha kalan Prof.Dr. Hilmioğlu, daha sonra beraberindeki Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü hemşehrimiz Prof.Dr. Ali Altuntaş, 2 rektör yardımcısı ve 2 dekanla birlikte salonu terketmişti.

Salondan çıkarken basına kısa bir açıklama yapan, makam otosuyla ayrılırken de Belediye Başkan Vekili Osman Bayram tarafından özür dilenen Prof.Dr. Hilmioğlu, daha sonra yazılı bir açıklama yaptı. Hilmioğlu'nun açıklaması şöyle:

"Bilindiği üzere, Malatya Belediyesi tarafından ATATÜRK’ün Malatya’ya gelişinin 77. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 13.02.2008 tarihinde “Eğitim ve Bilimin Kalkınmadaki Yeri: Fransa ve Avrupa Örneği. Türkiye Hangi Konumda?” konulu bir panel düzenlenmiş ve panelde Fransa Rouen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cafer ÖZKUL ile TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanı Prof.Dr.Cemil ÇELİK konuşmacı olarak yer almışlardır.

Panelde ilk konuşmayı yapan Prof. Dr. Cemil ÇELİK, panel konusu ile ilgili bir konuşma yapmak yerine son yıllarda üniversiteler ile siyasi iktidar arasında yaşanan sorunların bir tarafı olarak adeta siyasi iktidarın sözcülüğünü yapmıştır.

Bu toplantının bilimsel olmaktan çıkması nedeni ile, toplantıya katılmak üzere özel olarak 900 km uzaklıktan gelen ve yanımda oturan, kendisi de Malatyalı olan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ali ALTUNTAŞ ile kısa bir değerlendirmeden sonra iki Rektör Yardımcısı ve iki Dekanımızla birlikte toplantı yerinden ayrıldık.

Bu konu ile ilgili değerlendirmelerimiz aşağıdadır:

1-Halen TÜBİTAK’ın başında normal olarak seçimlerle iş başına gelen bir başkan değil, hükümet tarafından hukuk dışı olarak atanan bir başkan ve yönetimi bulunmaktadır. Prof. Dr. Cemil ÇELİK de bu hukuk dışı yönetimin bir parçasıdır.

2-Konuşmacı, üniversitelerin birinci ve tek görevinin bilim ve teknoloji üretmek olduğunu ısrarla ve defalarca söyleyerek üniversitelerimizin ülkemizi tehdit eden iç ve dış sorunlar karşısında bir fikir beyan etmemelerini ve bu konulara tamamen duyarsız kalmalarını önermiştir. Türkiye Cumhuriyetinin bütün kurumlarının ve her Türk vatandaşının birinci görevi, Yüce ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabında ifade edildiği üzere “Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek” olmalıdır. Aksi bir düşünce tarzı, Türkiye Cumhuriyetinin varlığına yönelik tehditler karşısında bile suskun kalmayı gerektirir. Türkiye Cumhuriyetinin varlığı yok olduktan sonra orada artık ne Türk üniversitelerinin varlığından ne de bilim ve teknoloji üretmekten bahsedilebilir.

3-Konuşmacının eleştirdiği diğer bir husus ise üniversitelerin “Ulus Devlet” ideolojisini savunmalarıdır. Bilinmelidir ki; Ulus Devlet anlayışı, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinin temellerindendir. Ulus Devlet; başta bağımsızlık olmak üzere, milli sınırların varlığını ve değişmezliğini, yani tek bir vatanı, ulus birliğinin varlığını, yani tek bir bayrağı ve dil birliğini ifade eder. Anayasamızda yer alan ülkemiz ve milletimizin bölünmez bütünlüğü, Ulus Devlet anlayışının en açık ifadesidir. Bu nedenle Ulus Devleti savunmak, yaşadığımız coğrafyada Türkiye Cumhuriyetinin varlığını savunmak; Ulus Devlete karşı olmak ise Türkiye Cumhuriyetinin varlığına karşı olmak demektir.

Ulus Devlet anlayışı, Yüce ATATÜRK’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin temellerinden birisi olmasına rağmen, ATATÜRK’ün Malatya’ya gelişinin 77. yılı kutlamaları nedeni ile düzenlenen panelde bu ilkeye karşı çıkılması ve bu karşı çıkışın salondaki bazı dinleyiciler tarafından bilerek veya bilmeyerek alkışlanarak onaylanması esef verici ve ülkemizin hangi tehditlerle karşı karşıya olduğunu göstermesi bakımından da ibret ve kaygı vericidir.

Bütün yurttaşlarımız bilmelidir ki; milli sınırlarımızın değişmezliği ve ulusumuzun birliği esasına dayalı Türkiye Cumhuriyetinin varlığını ifade eden Ulus Devlet anlayışını savunmak, bırakınız üniversiteleri; her Türk Yurttaşı için erdemli olmaktan da öte zorunlu bir görevdir. Çünkü Ulus Devlet anlayışını reddetmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını ve ulus birliğimizi reddetmekle eş anlamdadır."

"HERKES DİKKATLİ OLMALI.."
Öte yandan, İNÖDER Başkanı Doç.Dr. Çaylı da, şu açıklamayı yaptı:

"13.02.2008 Çarşamba günü Malatya Belediyesi tarafından organize edilen 'Eğitim ve Bilimin Kalkınmadaki Yeri: Fransa ve Avrupa Örneği. Türkiye Hangi Konumda?' başlıklı panele yapılan davet üzerine katılmış olan Üniversitemiz rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, bir panelde olması gereken asgari akademik düzeyden yoksun bir şekilde sözlü sataşmalara maruz kalmıştır. Bu çirkinliği esefle kınarken üniversitemizde yaklaşan seçim sürecinin daha önceki seçimlerde olduğu gibi düzeyli ve demokratik bir havada cereyan etmesi için sorumluluk sahibi olan herkesi son derece duyarlı olmaya ve özellikle saygıdeğer halkımızla üniversiteyi karşı karşıya getirebilecek tutum ve davranışlardan uzak durmaya davet ediyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız