SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"İlk Defa Burada Başladı"

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:39:40
A- A+ PAYLAŞ

UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Malatya'daki Arslantepe Höyüğü'ndeki kazı çalışmalarında laik sistemin ilk defa Anadolu'da, Arslantepe'de başladığı ortaya çıktı.

Arslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı İtalya Sapienza Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcella Frangipane, M.Ö. 5 bin yıllarından M.S. 11. yüzyıla kadar iskan edilen ve Türkiye'nin en büyük höyüklerinden olan Arslantepe Höyüğü'nde din ve devlet işlerinin ayrı şekilde yürüdüğünü ifade etti.

Kazılarda MÖ 3.600-3.500 yıllarından bir tapınak, MÖ 3.300-3.000 yıllarından bir saray bulunduğunu kaydeden Frangipane, "Saray ve tapınak var. Bu binada platform var, avluyu görüyor ve insanlar, kral ile konuşuyor.Biz bu yüzden laik devlet sistemi başladı diyoruz. Tabi tapınak vardı, o devam ediyor. Önce güç tapınak içindeydi ve sadece o vardı. Bu zamandan sonra ayrı bir sistem başladı yani tapınak ayrı, kral ayrı. Din ayrı devlet ayrı. Beraber gidiyorlar, bağlantı var ama kontrol ayrılmış. Laik sistem ilk defa burada başlıyor" dedi. 

"HİYERARŞİ BAŞLIYOR"

Frangipane, insanların tapınak ve kral için çalıştıklarını, bunun karşılığında da yemek aldıklarını dile getirdi.

Tapınak içerisinde çok sayıda çanak bulduklarını kaydeden Frangipane, "Çanaklar güzel değil ama önemli. Çanaklardan çok var ve hep aynı. Bugün ki plastik bardak gibi. O gün insanlara demek ki yemek veriyorlar. O tapınak ve sarayın içerisinde yemek veriyorlar. Demek ki insanlar kral ve tapınak için çalışıyorlar. Hiyerarşi (yetki ve sorumluluk sıralaması) başlıyor. İnsanlar hep aynı değil. Önce herkes kendisi için çalışıyorlar. Ziraat ve yemek hazırlamada kendisi için çalışıyor ama bu zamandan sonra elit ve halk vardı. Halk, elit için çalışıyor, elit de yemek veriyor. Bunun için bu çanaklar önemli. Bu çanaklardan çok var. O dönemde işveren ve işçi sistemi var. Yani devletle birlikte bu sistemde başladı. Demek elit işveren, devlet işveren olmuş" ifadelerini kullandı. 

"ESKİDEN TAPINAK VARDI, DAHA SONRA DEVLET SİSTEMİ BAŞLADI"

Frangipane, tapınak sisteminden devlet sistemine geçildiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Burada ilk defa laik bir sistemin olduğu görülüyor. Mezopotamya'da büyük şehir vardı. Burada da tapınak var, bu yıl bir tapınak daha bulduk ve o saraydan daha eski. Saraydan önce tapınak sistemi vardı. Mühür baskıları ve çok sayıda çanak bulduk. Ama bu sistem, teokratik (dine dayalı yönetim biçimi) sim sistem. Ama buradaki saray ilk defa güç, direkt insanları kontrol ediyor. Bu saray çok büyük, çok değişik binalara sahip. Depo, avlular, koridor ve binalar var. Bu binalar arasında da bir bağlantı olduğu ortaya çıktı. Çok büyük bir saray ve avlu var. İnsanlar koridordan gelip, avluda toplanıyorlar. Daha ileriye gitmiyorlar çünkü ileride kralın evi var. Kral, buradan insanlarla konuşuyor. Avlunun olması buranın tam bir saray olduğunu gösteriyor. Eskiden tapınak vardı ama daha sonra her şey değişti. Demek ki devlet sistemi başladı."

"2 BİN 500 MÜHÜR BASKISI BULDUK"

Yapılan kazı çalışmalarında 2 bin 500 mühür baskısı bulduklarını ve bu mühür baskılarının bürokrasinin olduğunu gösterdiğini dile getiren Marcella Frangipane, "Tam devlet sistemi. Bürokrasi var. Sarayın içerisinde 2 bin 500 mühür baskısı bulduk. Mühür baskılarının olması da bir kontrolün olduğunu gösteriyor. Memur var ve ne gelip gittiğini kontrol ediyor. Yemek veriliyor ve karşılığında mühür vuruluyor, imza ve makbuz gibi. O zaman toplamışlar ve daha sonra hesap yapmışlar. Biz bunları grup grup bulduk" diye konuştu. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız