SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İlk Soyadı Başkaymış

0
Güncellendi - 2015-12-28 00:16:10
İlk Soyadı Başkaymış
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Ahmet Davutoğlu, iç güvenlik paketine ilişkin, "Bu, güvenlik paketi değildir; özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik reformu paketidir, özgürlüklerin korunmasıdır" dedi. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bir iki haftadır 'Türkiye otoriterleşiyor' şeklinde iddiaların olduğunu hatırlatarak, "Grup konuşmamızda özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik reformunu açıkladık. Şunu bekliyorlardı ve kendilerini ona hazırlamışlardı bir iki hafta 'Türkiye polis devleti olmaya gidiyor, Türkiye otoriterleşiyor'. Dışarıda bazı basın yayın organları bu yönde makalelerini bile hazırlamışlardı bizim konuşmamızdan önce ve Türkiye'yi şikayet edeceklerdi, 'bakın gözaltı süresi 24 saate çıkıyor, Türkiye otoriterleşiyor'. Bakın 'molotof kokteyline ceza verilecek, Türkiye otoriterleşiyor'. Hayır özgürlükleri korumaya kararlıdır ve genişletmeye de kararlıdır. Sadece korumaya değil ama özgürlükler güvenin ve huzurun olduğu yerde olur. Mesela Kobani olayları esnasında Diyarbakır'da, Mardin'de, Siirt'te, Batman'da bu olaylar sürerken tam bir kargaşa, kaos ortamı yaratılmaya çalışılırken, bu gruptan, örgütten farklı görüşe sahip olan birileri toplantı ve gösteri yapma hakkını kullanabilirler miydi? Kullanamazlardı ama kamu düzeni, güveni varsa bir sokakta onlar bir başka sokakta da başka türlü düşünenler konuşur ama onların niyeti o değil. Onlar her yerde biz konuşalım diyorlar. Bu topraklar size ait değil, bu topraklar 77 milyon vatandaşımızın her birine ait ve her vatandaşımız her yerde konuşur, her yerde hukuk düzeni içinde görüşünü ifade eder. Şimdi biz bunu teminat altına alıyoruz. Ne diyeceklerini bilemedikleri için bu sefer Kılıçdaroğlu çıktı, 'Biz de molotof kokteyliyle şiddete karşıyız' dedi. Peki bunu Kobani olayları olurken niye söylemedin Kılıçdaroğlu? Senin Genel Başkan yardımcın 'sokaklara çıkın' diye çağrı yaptığında, Türkiye'yi karıştırmak için mesajlar yolladığında sen neredeydin? Her zaman olduğu gibi kış uykusundaydı herhalde, haberi yok. Şimdi baktı ki millette bir tepki var, o tepkiyi kaçırmamak için 'biz de şiddet eylemlerine karşıyız' diyor. Karşıysan çık söyle. Şimdi, bu paketle onun için ısrarla söylüyorum, bu güvenlik paketi değildir arkadaşlar, özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik reformu paketidir. Özgürlüklerin korunmasıdır" dedi.

"BENİM İLK NÜFUS CÜZDANIMDA KALKAN YAZAR"

"Bundan sonra isminden soyisminden memnun olmayanlar gidip de mahkeme kapılarında sürünmeyecekler, bir dilekçe yazacaklar" diyen Davutoğlu, "Vaktinde soyismi kanunu çıktığında köyleri dolaşanlar öylesine soyisim vermişlerdir ki bir kısım benim akrabalarımda da var, memnun değiller soyisminden. Birçok tanınmış ismin dahi soyisminden memnun olmadığını biliyorum. 'Çamur' diyor soyisim olarak ama değiştirmek için mahkeme kapılarında uğraşıyorsunuz. Şimdi o vatandaşımız 'ben şu isim ve soyismi istiyorum 'diye Nufüs İdaresi'ne bildirecek. Öyle kaydedecek. Ben kendim biliyorum. Bizim soyadı kanunu geldiğinde soyadımız Kalkan'mış. Benim hala ilk nüfus cüzdanımda Kalkan yazar. Kanun değişince babam gidip değiştirmiş, Davutoğlu yazmışlar. Davutoğlu ailesi diye bilinen bir aile yıllarca başka bir soyadı taşımış. İsim sahibi olmak kendisinin hakkıdır, başka kimse karışamaz. Ehliyet, pasaport sahibi olmak emniyetle ilgili bir konu değil. Sanki yurt dışına kaçacak adam muamelesi görüyorduk. Bundan sonra ehliyet, pasaport alanlar da nüfus işlerine gidecek. Emniyet ayrıca suçlu varsa takip eder. Olması gerekeni yapıyoruz. Doğum ölüm hallerinde gidip de bildirimde bulunma gibi bir telaşa girmeyecek kimse. Sen nüfusa git bildirim yap. Ölüm için bile bürokrasi yapılmış. Benim yakınım öldü hastane raporu da var ama e-devlette bildirimine yapacak ama kendi taziyesini yaşayacak. Eski Türkiye buydu, devlet mutlaka kendini gösterirdi, bir huzuruma gelsin şu vatandaş. Yeni devlet halkının hizmetinde ve emrindeki devlettir" diye konuştu.

Davutoğlu, "Jandarmamızı ki herbirine de teşekkür ediyorum. Kesinlikle TSK bünyesinde Jandarmamız büyük hizmetler vermiştir. Epeydir çalıştığımız bir reform olarak Jandarmamız İçişleri Bakanlığı'na askeri hizmetler bağlamında TSK'nın parçasıdır ama performans, görev dağıtımı, sicil ve diğer konularda İçişleri Bakanlığı'na zaten bağlıydı. Bütün işleri de İçişleri Bakanlığı'nda yapılacak. TSK'nın ihtiyaçları da ki bu dönemde savunma sanayi üzerinden ne kadar büyük hamleler yaptığımızı herkes biliyor. Jandarmamız kendi kıyafetiyle halkımızla daha yakın çalışma yapma kararını sürdürecek. İşgüvenliği yasası çıkarıyoruz burada" dedi.

Bundan sonra başkasının özel hayatıyla ilgili kişisel veriyi depolanmayacağını belirten Davutoğlu, hiç kimsenin herhangi bir vatandaşın kişisel bilgilerinin işleme ve depolama hakkına sahip olmadığını dile getirdi. Bu çerçevede güvenlik tedbirlerinin de artırılacağını dile getiren Davutoğlu, "Suç işlemeye niyeti olmayanların telaşa etmesinde mahal yoktur ama niyeti olanlar bilsinler ki bundan sonra molotof kokteyliyle bir yere yaklaşan ateşli silahla yaklaşmış muamelesi görecek. Şimdiden uyarıyorum. Toplantı, gösteri yürüyüşü yapacağım diye izin alıp bir takım teröristler eğer ellerinde molotof kokteyliyle ambulansa yaklaşırlarsa, ellerinde molotof kokteyliyle iş yerlerine yaklaşırlarsa, içinde insan olan genç bir kızımızı kaybettiğimiz belediye otobüsüne yaklaşırlarla terörist muamelesi görecekler ve durdurulacaklar. Kimse şikayet etmesin sonra. O saldırganın canı ne kadar kıymetliyse o mağdur genç kızımızın canı da o kadar kıymetli" ifadelerini kullandı. 

Davutoğlu, "Arakan'dan dua mesajı gönderip 'Allah sizlere bulunduğunuz yerde güçlü kılsın çünkü bizim sizin merhametinize ihtiyacımız var' diyenler, dualarla yanımızda olanlar. Onun için bizim siyasetimiz Türkiye sınırlarını aşmıştır. Onun için değerli il başkanları sizin temsil ettiğiniz dava da artık Türkiye sınırlarını aşmış bir davadır. Onunla gurur duymalı ve onu her yerde savunmaya devam etmelisiniz. Şantajda, baskı da, tehdit de olsa Kerbela ve Hicret'i hatırlayıp rahmetle bereketle gelecek günlerin inancıyla direncinizi kaybetmeyeceksiniz, özgüveninizi kaybetmeyeceksiniz. Size saldırmalarının sebebi bundan. Birileri vicdanın sesi sussun diyorlar. Enerji, petrol hesaplarını daha rahat yapabilsinler diye. Kardeşi kardeşe daha rahat kırdırabilsinler diye çözüm süreci dursun diyorlar. Bölgede etnik ve mezhebi çatışma tırmansın diyorlar. Biz, onlara karşı inadına kardeşlik diyeceğiz" açıklamasında bulundu.

Davutoğlu, "Onun için size bir haberim var. MYK'da arkadaşlarla konuştuk ve şöyle bir karar aldık. Bundan sonra Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı Ankara'da yapılmayacak. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı her ay dönüşümlü olarak Türkiye'nin batısında, doğusunda, kuzeyinde, güneyinde, ortasında yapılacak ve göstereceğiz ki AK Parti, Edirne'nin de, Hakkari'nin de , Rize'nin de, Muğla'nın da partisidir. Gittiğimizde omuz omuza Şırnaklıyla Aydınlı, Hakkariliyle Edirneli, Muğlalıyla Bitlisli İl Başkanları kol kola girip bir Edirne sokağında İzmir, Mardin, Van sokağında görülecekler. Dost ve düşman görecek ki kardeşliği kimse bozamaz, çözemez, dağıtamaz. Şimdi diğer partilere çağrıda bulunuyorum, yürekleri yetiyorsa, halk desteğine güveniyorlarsa onlar da aynısını yapsınlar. O da barışa katkı oluyor yani CHP bayraksız gittiği Hakkari'ye bir kere de Türk bayrağıyla gitsin. MHP, Ankara'da milli birlik adına nutuklar atmak kolay kendi ideolojik mahallerinde çok cazibeli alkışlar eşliğinde bayrağa, vatana sadakat nutukları atmak kolay. MHP İl Başkanları Doğu'da, Güneydoğu'da toplansın. Ama acaba teşkilatları var mı? Acaba CHP'nin teşkilatı var mı Doğu'da Güneydoğu Anadolu'da? Kaç kişi bir araya gelebilecekler. Türikye'nin bir bölgesinin ruhundan kopanlar bütün bölgelerinin ruhundan kopmuş olurlar. HDP, gelsin Trabzon'da, Konya'da, Edirne'de toplansın. Her yerde bu toplantıları yapabilelim. Biz bunu istiyoruz ama onlar kendi ideolojik mahallelerinde orada nutuk atmayı severler. HDP'li gelip İç Anadolu'da mesaj veremez. MHP gelip Doğu, Güneydoğu Anadolu'da mesaj veremez. CHP, İç Anadolu'da da birçok mitinglerde gördük, miting yapamadı. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nı Türkiye'nin her yerinde toplayarak omuz omuza, Türkiye'nin bütün bölgelerinden temsili olan her bölgenin ruhuna nüfuz edebilen tek partinin AK Parti'nin dünyaya aleme göstereceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin her yerinin Türkiye olduğunu her yerinin aynı bilinci barındırdığına dikkati çeken Davutoğlu, "Birileri parçalamaya, bölmeye başlamışlarsa birileri bölücülük yapıyor, ama diğerleri de zihinlerinde bölüyorlar. Şu bölgede siyaset yapılamaz gibi bir kanaati. Onun için dikkat ediniz olaylar olur olmaz Bakanlarımız DOğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gitti. Yerel yönetimler başkanımız bölgede dolaştı. Bizler hem belediye hem il başkanlarını topladık. Neden, çünkü Kobani bahane edilerek yapılan bu saldırılarda devleti hedef kıldılar, kamu binalarına saldırarak. İş yerlerine saldırdılar, iş yerlerine saldırarak milletin bölge insanının çözüm süreciyle birlikte gelen ekonomik kalkınma ve aktiviteden gelen ümitlerini kesmelerini hedef ettiler. Bize mesaj, devlete meydan okuruz, kamu düzenini yok ederiz. Yok edemeyeceksiniz. Devlet nerede diye bir soru yöneltildiğinde devletin Türkiye'nin her yerinde olduğunu göstereceğiz. İşyerlerine yönelik mesajlar itibarıyla da o vandallar o teröristler kendilerine yakın olmayanlar iş yerlerini bombalayarak 'burada sadece bize haraç verenler yaşıyor' demek istediler. En iyi bölgedeki kardeşlerimiz bilirler ki çözüm sürecinin getirdiği huzur ortamındaki ekonomik kalkınma devam edecek. Onlar inadına yıkarken biz inadına inşa edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Onlara en güzel cevabı aslında Diyarbakır'ın anneleri verdi" diyen Davutoğlu, "Hepsini saygıyla muhabbetle selamlıyorum. Çocukları savunan o yiğit anneleri selamlıyorum. Bu anlamda kamu düzenini bozma yönünde Kobani'yi bahane ederek, halbuki Kobani'den 200 bin kardeşimizi biz aldık, arka planı belki bilinmez ama siz gittiğiniz yerlerde anlatırsınız diye söylüyorum. Kobani'den gruplar halinde kardeşlerimiz gelmeye başladığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Bey Suruç'a geçti gecenin bir vakti beni aradı dedi ki Sayın Başbakanım karşıdan gelenler içeri alınıyor ama bu sefer arabalarıyla geliyorlar dedi. Arabalarını o tarafta bırakmalarını söyleyelim mi alalım mı', 'Yok dedim onlar hangi emeklerle aldılar, hepsini alın, bir yere park etsinler. İnşallah bir gün Kobani'de barış sağlandığında arabalarını alırlar giderler'. Bir şey daha söyledi, 'Ama yanlarında kuzularıyla geliyorlar'. Onları almak hayvan sağlığı bakımından zorluk barındırıyordu, önce 'Onları alamayız' diye düşünüp' 5 dakika sonra içim rahat etmedi, dedim ki 'onları da alalım'. Her bir kardeşimizin kaç hayvanı olduğunu tespit edelim, rayiç fiyatla satın alalım bedelleri kendilerine ödeyelim, hayvanları da satın aldıktan sonra Kurban Bayramı öncesiydi hepsini keserek oradaki mülteci kardeşlerimizi ikram edelim. Bu, Kurban Bayramı'ndan iki üç gün önce oluyor. Bizim vicdanımıza bakın onların ithamlarına bakın. Bizim Kobani'ye ne yaptığımızı, ne yardımlar yaptığımızı, halkı sokağa çağıran HDP'liler çok iyi biliyorlar. Biz, bu yardımları yapmaya devam edeceğiz çünkü biz merhametli bir milletiz" şeklinde konuştu.

Türkiye iki şeyi aynı anda yürütmeye kararlı olduğunu anlatan Davutoğlu, çözüm sürecinin devam ettirileceğini ve kamu düzeninin egemen olacağını ifade etti. Çözüm sürecinin birinci dünya savaşından sonra parçalanan Ortadoğu coğrafyasındaki tek güzel haber olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Önce biz Türkiye'de birleştireceğiz gönülleri sonra Türkmenler de birbirlerine yakın olacaklar. Önce biz bunu gerçekleştireceğiz. Kesinlikle ırak'ta ve Suriye'de olduğu gibi şu şehir bu mezhebi kimliğe aittir diye bölünmesine izin vermeyeceğiz. Bunun için ateş çemberinin ortasındayız. bu ateş çemberinin içinde umut ışığı olmaya devam edeceğiz" dedi. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız