SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İNÖDER'den Tepki

0
Güncellendi - 2015-12-27 12:50:19
İNÖDER'den Tepki
A- A+ PAYLAŞ

Kısa adı İNÖDER olan İnönü Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, eğitimde getirilmeye çalışılan  4+4+4 modeline eleştiri ve tepkisini açıkladı.

İNÖDER’in konuya ilişkin olarak “yönetim kurulu” imzasıyla yaptığı yazılı açıklama şöyle:

"Ülkemiz geleceğinin teminatı çocuklarımızın kaderini belirleyecek olmasına karşın, hiçbir yasal düzenlemede görülmedik bir aceleyle TBMM gündemine getirilmeye çalışılan, kamuoyunun “eğitimde 4+4+4 modeli” olarak bildiği, Milli Eğitim Bakanlığının “Kademeli Eğitim Sistemi” adını verdiği kanun teklifi tasarısına ilişkin olarak, eğitimci olmanın sorumluluğu ile, yıllarını Eğitim Bilimlerine adamış uzman öğretim üyelerinin görüşlerini de alarak aşağıdaki hususların kamuoyuna sunulmasının önemli bir görev olduğu inancındayız.

1.       Gelecekte toplumsal varoluşun yegâne temelini oluşturacak olan “insan gücümüzün” bilimsel ilkeleri temel alan laik, demokratik ve adil bir eğitim sisteminden geçirilmesinin toplumların gelişmişliğinin ve kalkınmışlığının temeli olduğu, insanlık tarafından son üç yüzyıldır artan bir biçimde kavranmış bir olgudur. Toplumu oluşturan bireylerin sadece okuryazar olmalarının bile olmayanlara göre gayri safi milli hâsılada önemli bir artışa neden olduğu, bir toplumun bireylerinin ortalama öğretim sürelerinin bir yıl artırılmasının kalkınmışlık göstergelerini olumlu yönde değiştirebildiği, çocukların okulda kalma süreleri ile toplumda karşılaşılan birçok olumsuzluğun (sokakta çalışma, erken annelik, madde bağımlılığı, çeteleşme, çocuk iş gücü, çocuk istismarı, şiddet, batıl inançlar gibi) giderilmesi arasında ilişki olduğu ortaya konulmuş bilimsel gerçeklerdir. Bu gerçekler açıkça ortada dururken, çocuklarımızın 10-11 yaşından itibaren, nedeni ne olursa olsun, okul ortamından uzaklaştırılmalarının akıl ve mantıkla açıklanacak bir tarafı bulunmadığı gibi, bu yaklaşım bilimsel gerçeklere de açıkça aykırıdır. Ülkemizde, toplumumuzun tüm kesimlerinin çocuklarını gönül rahatlığı ile teslim edebildikleri tek kurumun “Okul” olduğu asla unutulmamalıdır. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı -özellikle kız çocuklarımızı- özellikle kırsalda ve varoşlarda okuldan uzaklaştırmaya hizmet edeceği şimdiden açıkça görülen bir yasal düzenleme neye ve hangi amaca hizmet edecektir? Eğitim Bilimcilerin kesinlikle olumlu bulmadığı ve gelişmiş toplumlarda örneği olmayan bir sistemin ülkemizi ileri medeniyetler seviyesine asla taşıyamayacağı açıktır.

2.       Her kademedeki öğretimin kalitesizliği; okul binalarının ve hizmeti veren insan gücünün yetersizliği ve planlanamayışı; sistemin koyduğu ölçütler nedeniyle toplumun her kesimine eşit düzeyde eğitim sağlanamaması; ulaşım, barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamadığı bir süreçte, eğitimde bir kesimin lehine ideolojik yapılaşmanın had safhalara ulaşması, yönetici atamalarında partizanlığın belirleyici olması, mesleki-teknik eğitimin çağın gerisinde olması ve bitme noktasına gelmesi gibi sorunlarımızın acilen çözülmesi yerine, on iki yıldır uygulanmakta olan ve toplumsal kesimlerin büyük çoğunluğunca benimsenmiş bulunan eğitim sisteminin bir çırpıda bozulması asla akılcı bir yaklaşım değildir. Oysaki mevcut uygulama 1973 yılında kabul edilen bir kanuna dayanmakta olup, hazırlık aşamalarının tamamlanmasından sonra ancak 1997 yılında uygulanmasına başlanabilmiştir. Yani iddia edildiği gibi belli bir sürecin ürünü değildir. Eğitimde bir gecede düzen kurmak ve eğitimi bir gecede planlayarak sağlıklı uygulamak da asla mümkün değildir! Sadece kendi çevrelerinde bulunanların görüşleri ile karar almaya çalışan, ancak ülkenin deneyimli ve yetişmiş eğitim bilimcilerinin görüşlerini göz ardı eden ve tüm bilimsel ve pedagojik yaklaşımları dikkate almayan bir anlayışla kurulmaya çalışılan sistemin çağdaş, laik, ileri refah seviyesini hedefleyen, Atatürk Milliyetçiliği ve Devrimlerinin savunucusu bir eğitim sisteminden çocuklarımızı uzaklaştıracağı açıkça ortadadır. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, bu konuda gündeme getirilecek böyle önemli ve Türk Milletinin geleceğini derinden belirleyecek bir kanun teklifini Millet adına görüşecek olan tüm vekillerimizin gelişmiş batılı ülkelerin eğitim sistemlerini gözden ırak tutmamaları beklentimiz ve çağrımızdır.

3.       Toplumun en üst öğretim kademesinde çalışmakta olan akademisyenlerin kurduğu bir sivil toplum kuruluşu olan ve bünyesinde çok sayıda Eğitim Bilimciyi de barındıran İNÖDER;

-          Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkan, Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetini içine sindirmiş, özümsemiş ve benimsemiş bir neslin yetiştirilmesinden yanadır,

-          Aklı, fikri, vicdanı hür bir neslin yetiştirilmesinden yanadır,

-          Bilimin doğruları ile donanmış, tam bilgi birikimine sahip, kendi doğrularını bilimsel bilgi düzeyine göre oluşturabilme yeteneği kazanmış, buna gönülden inanan ve ona göre davranan bir gençlikten yanadır,

-          Bireyleri özgürleştiren bağımsız, demokratik ve adil bir eğitim sisteminden yanadır,

-          Olayların ve olguların farkında olan, uyutulmayan ve sömürülmeyen bir gençlikten yanadır,

İNÖDER, çocuk işçiliğine, çocuk evliliğine, çocuk istismarına karşıdır OKUL’dan ve Çağdaş Eğitimden yanadır,

İlköğretime getirilmek istenen 4+4+4 kademelendirmesinin yukarıda ifade edilen beklentilerimize ve amaçlarımıza uymadığı, sömürüye karşı verilen onurlu bir mücadele sonucunda kurulan Laik, Demokratik ve Sosyal bir Hukuk Devleti olmayı amaçlamış Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel nitelikleri ve felsefesine açıkça aykırı olduğu, pedagojik bir yaklaşım sergilemediği ve her şeyden önemlisi çağdaş ve bilimsel eğitim sistemi ilkeleri ile bağdaşmadığı ortadadır. Bu sistemin dayatılması toplumumuzu yozlaştıracak, gericileştirecek, aklın ve bilimin doğrularından uzaklaştıracaktır. Ülkemizin aydınlık geleceği olan evlatlarımıza dayatılmak istenen bu eğitim sisteminin büyük bir yanlış olduğu konusunda velilerimizi uyarmayı önemli bir görev kabul ediyoruz. Ayrıca bu konuda asıl söz söyleme görevi olan Eğitim Fakültelerinin ve Üniversite Senatolarının neden suskun kaldıklarını kamuoyunun sorgulaması gerektiğini hatırlatıyoruz.

Ortaya konulan bu yanlış sistem anlayışından derhal vazgeçilmesi taleplerimizi akademisyenler olarak Kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız