SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İnönü - Ecevit Mücadelesinin Kopyası..

A- A+ PAYLAŞ

CHP'de yaşananlar ve Baykal – Kılıçdaroğlu çatışması, partide ikinci büyük dönüşümün işareti olabilir…

“Amerika’daki Demokrasi Üzerine” adlı eserin sahibi Fransız siyasetbilimci, tarihçi, siyaset adamı Alexis de Tocqueville (1805-1859), “Tarih, birkaç hakiki resimle çok sayıda kopyanın bulunduğu bir resim galerisidir” diyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hangisi olmayı seçeceğini zaman gösterecek ama şu günlerde CHP’de yaşananlar 40 yıl öncesinin kopyası gibi…

Bunu anlamak için, önce bir haftadır yaşananları hızla gözümüzün önünden geçirelim.

RÜZGÂR HIZLA BÜYÜYOR
Kaset skandalının ardından CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 10 Mayıs’ta istifa ettiğini açıkladı. Kurultay delegeleri Baykal’ın dönmesi için imza toplamaya başlarken, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu aday olmayacağını açıkladı.

11 Mayıs’ta 13 CHP il örgütü, Baykal’ın yeniden genel başkanlığa aday olmasını istedi. Genel başkanlık için yeni isimler ortaya atılırken, Baykal, “Halk ve parti tabanını gözlemleyeceğim. Halk bana dön derse dönerim” dedi.

12 Mayıs’ta yine Baykal’dan, “İstifam, taze bir başlangıç şansı olmalı. Beni rahatsız edecek tek olay, partinin dağınıklığa girmesi. Sahipsizlik olursa, sorumluluğum devreye girer. Kimsenin gözyaşına bakmam, gereğini yaparım” açıklaması geldi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, Baykal’ın kafasındaki genel başkan adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi, Kılıçdaroğlu’nun da Baykal’a “Gel derseniz gelirim” dediğini aktardı. Baykal bu iddiayı yalanlayarak “Aklımda herhangi biri yok, olursa da sadece ben söylerim” dedi.

13 Mayıs’ta Baykal ile Kılıçdaroğlu’nun beklenen buluşması gerçekleşti. Kılıçdaroğlu görüşmenin ardından “Eğer partinin kendi kültürüne, felsefesine, tarihsel geçmişine uygun olarak bir aday üzerinde uzlaşılırsa bu adaya kendisi de destek verecek” diye konuştu. “O kişi siz olabilir misiniz” sorusuna cevap vermedi.

CHP içinde Baykal’a ilk şok, 14 Mayıs’ta İstanbul Milletvekili Ali Topuz’dan geldi. Topuz, Baykal’ın geri dönüş yollarını aradığını, eğer dönerse partiye zarar vereceğini söyledi. “Ambargo koymak, yasaklamak, icazet almayı hoş bulmuyorum” diyen Topuz, “partide bazı arkadaşlarının sırf kendi gelecekleri ile ilgili olarak Deniz Baykal’ı dönmeye tahrik ettiklerini, çok yanlış yaptıklarını” açıkladı. Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Topuz’a destek verirken, yenileşme ve parti içi demokrasi talebini dile getirdi, Kılıçdaroğlu için “Toplumun kabul ettiği bir aday” dedi.

16 Mayıs’ta Kemal Kılıçdaroğlu Baykal’ın döneceğine inandığını belirterek tekrar “Aday değilim” dedi. Bu arada Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile bir görüşme yaptığı ortaya çıktı.

17 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu, mücadeleye başladı; genel merkezde basın toplantısı düzenleyerek genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. Hemen ardından Önder Sav, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekliyorum. Bundan sonra kim aday olursa olsun tavrım değişmez” dedi. 60’ın üzerinde CHP milletvekili Kılıçdaroğlu’nu telefonla arayarak desteğini açıkladı. CHP MYK toplantısında tartışma çıktı. Toplantıda Baykal’a “Partinin başına dön” çağrısında bulunuldu, Önder Sav’dan “taraf olduğu gerekçesiyle” istifası istendi, Sav toplantıyı terk etti. Bir grup CHP Milletvekili, Kılıçdaroğlu’na desteklerini açıklamak için TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklayarak, “Bazı MYK üyelerinin milletvekillerine imzalarını geri almaları için telefon ettiklerini” söyledi. 65 civarında il başkanının Kılıçdaroğlu’na destek verdiği açıklandı. Önder Sav, “Deniz Baykal’la siyaseten yollarımız ayrıldı” diye konuştu.

Son olarak Deniz Baykal’dan il başkanlarına “Partinize sahip çıkın” gibi ucu açık bir çağrı geldi… Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladıktan sonra ilk seyahatini, 2009 Belediye Başkanlığı seçimlerinde İstanbul’da birlikte çalıştığı İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le birlikte grizu faciasının yaşandığı işçi kenti Zonguldak’a yapmaya karar verdi…

İNÖNÜ – ECEVİT MÜCADELESİ GİBİ
Parti MYK’sının, il başkanlarının, genel başkan ve adayının, genel sekreterin birbirine girdiği, ortalığın toz duman olduğu bu görüntüler 1972 yılındaki CHP’yi hatırlatıyor. Partinin 33 yıllık güçlü ve devrilmez lideri İsmet İnönü’nün koltuğunu, ona karşı çıkma cesaretini gösterip hızla güç kazanan parti genel sekreteri Bülent Ecevit’e devrettiği günleri. Bülent Ecevit’in lider olarak doğduğu günleri…

Şimdi 40 yıl öncesine dönelim…

Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel’in başbakanlığı sırasında ordunun verdiği 12 Mart (1971) muhtırası CHP içinde büyük çalkantılara yol açmıştı. Hükümet kurma görevi CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim’e verilince, CHP’de ilk önemli kriz Erim’in hükümetine katılıp katılmama konusunda çıktı. Erim’in 26 Mart’ta açıkladığı yeni hükümette, üç CHP’li bakan bulunuyordu.

Genel Sekreter Bülent Ecevit ve arkadaşları, müdahaleye karşı açıkça tavır alarak partinin kurulacak hükümette yer almamasını istiyordu. Buna karşılık Genel Başkan İsmet İnönü CHP’nin hükümete katılmasından yanaydı. Ecevit yanlılarının çoğunlukta olduğu CHP merkez yönetim kurulu CHP’nin hükümete üye vermemesini kararlaştırmasına karşın, İnönü’nün denetimindeki CHP meclis ve senato ortak grubu partinin hükümete girmesini kararlaştırdı. Bunun üzerine Ecevit, 21 Mart 1971’de genel sekreterlikten istifa etti. 23 Mart’ta Ecevit yanlısı Şeref Bakşık genel sekreterliğe atanırken, 25 Mart’ta yenilenen parti merkez yönetim kurulu seçimini Ecevit yanlıları kazandı.

İzleyen aylarda parti içindeki örgütsel mücadele şiddetlendi. İnönü ve onun desteklediği Kemal Satır yanlıları ile Ecevit yanlıları parti il kongrelerinde çoğunluğu elde etmek için kıyasıya mücadeleye girdiler ve genel olarak kongreler Ecevit’i destekleyenlerin üstünlüğüyle sonuçlandı. Bu arada Genel Sekreter Bakşık, 18 Kasım’da görevinden istifa etti ve 27 Kasım’da Kamil Kırıkoğlu bu göreve getirildi.

İNÖNÜ DE MAYIS’TA İSTİFA ETTİ
1972 ilkbaharında CHP içinde tam bir kutuplaşma vardı. Partinin meclis ve senato ortak grubunun çoğunluğu İnönü’yü, buna karşılık genel sekreter ile merkez yönetim kurulu ve parti meclisinin çoğunluğu Ecevit’i destekliyordu. 6 Mayıs’ta CHP 5. Olağanüstü Kurultayı toplandı. Parti meclisi için güven oylaması yapılacak ve güvenoyu alamaması halinde yeni parti meclisi seçimi yapılacaktı. Genel Başkan İnönü yaptığı konuşmada kurultaydan, “partiyi çıkmazdan ve muhakkak bir tehlikeden kurtarmak için” birlikte çalışabileceği yeni bir parti meclisi seçmesini istedi. 7 Mayıs’taki güven oylamasında, Ecevit yanlısı parti meclisi 507’ye karşılık 709 oyla güvenoyu aldı. Bu sonuç üzerine İnönü 8 Mayıs’ta CHP genel başkanlığından istifa etti. Genel başkanlık makamının boşalması halinde merkez yönetim kurulunun, yeni genel başkanı seçmek üzere kurultayı hemen toplantıya çağırması gerekiyordu.

CHP kurultayı, 14 Mayıs’ta yeniden toplandı. Gündemin başlıca maddesi yeni genel başkan seçimiydi. Tüzüğe göre seçime tek aday olarak giren Ecevit’in genel başkan seçilebilmesi için kurultay delege sayısının salt çoğunluğunun oyunu alması gerekiyordu. Bunun için 709 oy gerekliydi. Seçime sadece 913 delege katıldı ve Ecevit 826 oyla genel başkan seçildi. 590 kurultay delegesi ya seçime katılmadı ya da Ecevit’e oy vermedi.

Kurultaya katılmayanlar arasında İnönü de vardı. İnönü yıl sonuna doğru, 5 Kasım 1972’de, partinin yeni politikasını benimsemediğini açıklayarak CHP’den istifa etti. İnönü istifa mektubunda şunları belirtti: “12 Mart şartlarının nazik mahiyetini ciddiyetle muhafaza ettiği bir zamanda, parti politikasının memleket için sakıncalı gördüğüm şekil ve istikamette değiştirilmesi sebebiyle CHP’den ayrılmış olduğumu bilgilerinize saygılarımla sunarım.” İnönü Cumhuriyet Senatosu başkanlığına da başvurarak eski cumhurbaşkanı olması nedeniyle tabii senatörlüğe getirilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. İnönü, bu talebi kabul edilince milletvekilliğinden de istifa etti ve Cumhuriyet Senatosu tabii senatörü oldu.

Öte yandan CHP’nin Olağanüstü Kurultay’ından sonra partiden istifalar başladı. İnönü’nün CHP’den ayrılmasından sonra istifa edenlerle birlikte toplam 15 senatör ve 44 milletvekili partiden ayrıldı. İstifa edenlerin bir bölümü 4 Eylül 1972’de Cumhuriyetçi Parti adıyla yeni bir parti kurdu. Ama bu parti uzun ömürlü olmadı ve 4 Mart 1973’te Milli Güven Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Güven Partisi adını aldı.

Peki sonra ne oldu?

Ekim 1969 seçimlerinde CHP’nin yüzde 27.3 olan oyu (143 sandalye – ikinci parti), Ecevit genel başkan olduktan sonra Ekim 1973’teki seçimlerde yüzde 33,3’e (185 sandalye – birinci parti), Haziran 1977’deki seçimlerde yüzde 41,3’e (213 sandalye – birinci parti) çıktı. O dönemin seçim kanunları gereği bu çoğunluklar tek başına iktidar olmaya yetmedi ama Bülent Ecevit, eski genel başkanı kadar siyaset sahnesinde kalmayı ve bir lider olarak anılmayı başardı.

En azından kopya olmadı…

**

1972’DE GÜN GÜN ECEVİT - İNÖNÜ MÜCADELESİ

9 Ocak
CHP’de örgüt içi mücadele kızıştı. İsmet İnönü, Adana İl Kongresi’ne gönderdiği mesajda Ecevit’i şikayet ederek “Eski genel sekreter bana ters düştü” dedi. İnönü’ye cevap veren Ecevit, “CHP örgütü kaya gibi direnmektedir” dedi. Kongreyi Ecevit’in desteklediği aday kazandı.

15 Ocak
CHP Genel Başkanı İnönü, “Parti içine suni nifak girdi” dedi.

16 Ocak
CHP eski genel sekreteri Ecevit, “ortanın solu iktidara gelecek” dedi.

23 Ocak
CHP Ankara Kongresi’ni Ecevitçiler kazandı.

25 Ocak
İnönü, “Başbakan Nihat Erim hükümetini desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

5 Şubat
İnönü, “Ecevit hizbi başarılı olursa başa geleceklerden ciddi olarak endişe ederim” dedi.

9 Şubat
CHP ortak grup bildirisinde “Ortanın solu konusunda İnönü ile Ecevit’in ihtilafı yok” dendi.

10 Şubat
İnönü, “üyeleri etkilememek” gerekçesiyle parti meclisi toplantısına katılmadı.

12 Şubat
İnönü Ecevit’e, “Oyun artık örtüsüz oynanmalı” dedi.

13 Şubat
İnönü parti meclisinin istifasını istedi.

21 Şubat
İnönü “Merkez Yönetim Kurulu’na güvenim yoktur” dedi.

26 Şubat
İnönü MYK’yı evinde topladı.

2 Nisan
Genel Sekreter Kırıkoğlu’nun “Hükümetten bakanları çekelim” demesi CHP’yi karıştırdı.

20 Nisan
CHP Olağanüstü Kurultayı için 280 imza toplandı. Ecevit İnönü’nün tarafsızlığını yitirdiğini iddia ederek “Barış resmen sona ermiştir” dedi. CHP kongreleri ertelendi.

1 Mayıs
Ecevitçiler, “807 delege ve 43 il başkanı bizi destekliyor” dedi. Satır ise “Bu iddia tamamen mesnetsiz” dedi.

5 Mayıs
İnönü rahatsızlandı ve kurultay 1 gün ertelendi.

6 Mayıs
İnönü kurultayda “Ya Ecevit ya CHP” dedi.

7 Mayıs
CHP’de olağanüstü kurultayı Ecevitçiler kazandı. 507’ye karşı 709 oyla Parti Meclisi’ne güvenini bildiren kurultay çalışmalarını bitirdi. İnönü, “Kurultay ne karar verirse, onu sükunetle beklerim” dedi.

8 Mayıs
İsmet İnönü, 33 yıl 4 ay 11 gün sonra CHP genel başkanlığından istifa etti ve kurultayın hemen toplanmasını istedi.

10 Mayıs
CHP yönetimi hükümete katılma kararı aldı. CHP’li 102 parlamenter kurultaya katılmayacağını açıkladı.

12 Mayıs
İnönü, kendisinden direktif almak istediklerini belirten parlamento üyelerine “partinin yönetimine karışmam” dedi.

14 Mayıs
Ecevit 826 oyla genel başkan seçildi.

17 Mayıs
Kemal Satır mücadelenin parti içinde devam edeceğini açıkladı.

28 Mayıs
Ecevit genel başkan olarak ilk yurt gezisini Aydın’a yaptı.

11 Haziran
Ecevit İstanbul İl Kongresi’nde “CHP’de ihanet içinde isyancılar mevcut” dedi. Kongreyi Ecevitçiler kazandı.

12 Haziran
Eski Genel Başkanı İnönü’yü evinde ziyaret eden Ecevit partide değişiklik olmayacağını söyledi.

13 Haziran
Ecevit Doğu Karadeniz gezisinde omuza alınınca sinirlendi ve “Hayatta kimseyi omuza almayın, beni de çabuk indirin” dedi.

24 Haziran
Ecevit, “Kalkınma köylüden başlamalı” dedi.

28 Haziran
Ecevit 18 yaşını dolduran gençlere oy hakkı istedi.

30 Haziran
CHP 21. kurultayında Ecevit reformların engellendiğini söyledi.

1 Temmuz
CHP 21. Kurultay’ında İnönü “Ecevit’e yardımcı olmalıyız. Tüzük değişikliği partiyi kanunlarla çelişme haline getirebilir” dedi Kurultayda tüzük değişiklikleri kabul edildi.

2 Temmuz
Ecevit CHP Genel başkanı seçildi.
(Kaynak: Cumhuriyet Tarihi Ansiklopedisi, II. Cilt, Yapı Kredi Yayınları)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız