SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İnönü İçin Anma Töreni

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:03:49
İnönü İçin Anma Töreni
A- A+ PAYLAŞ

Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı, Ulu Önder Atatürk’ün silah arkadaşı, hemşerimiz merhum İsmet İnönü, ölümünün 40. yılında düzenlenen bir törenle anıldı.

İnönü için ilk tören Valilik binası önündeki heykeli önünde yapıldı. Törene, Vali Vasip Şahin, Garnizon Komutan Vekili ve 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Metin Alpcan, Belediye Başkan Vekili Ertan Mumcu, Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, Emniyet Müdürü Mustafa Aygün, CHP İl Başkanı Enver Kiraz ile sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve öğrenciler katıldı. 

Törende, Vali Vasip Şahin, Garnizon Komutan Vekili Tuğgeneral Metin Alpcan, Belediye Başkan Vekili Ertan Mumcu ve CHP İl Başkanı Enver Kiraz tarafından İnönü Heykeli’ne çelenk sunumu yapıldı. Buradaki tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla sona erdi.

Anma törenine yoğun güvenlik önlemi

Bu arada anma etkinliğinin yapıldığı İnönü Heykeli’nin etrafında Özel Harekat polisleri tarafından alınan yoğun güvenlik önlemi dikkat çekti. 

İnönü için konferans

Merhum Cumhurbaşkanı İsmet İnönü için anma töreni daha sonra İl Genel Meclisi toplantı salonunda devam etti. Buradaki törende 2. Ordu Piyade Kurmay Yüzbaşı Metin Eriş tarafından ‘İsmet İnönü’nün Askeri Kişiliği’ konulu bir konferans verildi. 

Yüzbaşı Eriş, konuşmasında, İnönü’nün I. ve II. İnönü Savaşlarının yanı sıra Lozan’da elde ettiği başarılarla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve milli bağımsızlığın kazanılmasında önemli bir yeri olduğunu söyledi. 

Anma programında ‘2.Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’ konulu konferans veren Tarih Öğretmeni Hüseyin Kara, İsmet İnönü’nün hayatını anlattı.

Kara, şunları söyledi:

“Türk Heyeti Lozan’a geldiğinde herkes şaşırmıştı. Hepsi takım elbise giymişti ancak başlarındaki kalpaklarıyla, savaş alanından yeni çıkıp barış masasına gelmiş gibiydiler. İsmet Paşanın kafasında tek bir amaç vardı; “Misak-ı milli sınırlarını garantiye alarak, barışı sağlamak.

Lozan’da 2. tur müzakereler tam 3 ay sürdü ve yine çok çetin geçti. Temmuz ayına gelindiğinde, ihtilaflar çözümlendi ve 143 maddelik anlaşma üzerinde uzlaşmaya varıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedini imzalayan İsmet Paşa, salonu terk ederken, aylardır çektiği sıkıntıların ardından bir sigara yaktı. Saçlarına ak düşmüştü ama başarmıştı işte. Keyif, yüzünden okunuyordu.

29 Ekim 1923’te, yeni Türk Devletinin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olurken, ilk Başvekilde, Malatya milletvekili İsmet Paşa olmuştu. Küçük bir fasıladan sonra, tam olarak 12 yıl Atatürk’ün Başvekilliğini yapmıştı. Türk milleti 10 Kasım 1938’de Atatürk’ü kaybettiğinde, meclis onu Cumhurbaşkanlığına getirmişti. Artık tek başına zirvedeydi ve Milli Şefti.

Aynı dönemde Avrupa’da başka şefler sahnedeydi, barış korunamamış, bloklaşmalar olmuştu. Dünya içten içe kaynıyordu. Naziler kaz adımlarıyla bir Cihan Harbine doğru yürüyordu. İnönü, izlediği denge siyasetiyle savaş dışında kalmayı başarmış ve ülkesini bu ateş çemberinden, yanmadan çıkarmıştı. Fakat ekonomi çok zor durumda kalmıştı. Savaştan sonra çocuğun biri ona, ‘Ne yüzle buralara geliyorsun. Sen bana şekeri 5 liraya yedirmedin mi’ demişti. İnönü buruk bir ifade ile cevaplamıştı; ‘Evet ama seni babasız bırakmadım.’

Hayatının son dönemecindeydi, arkasında ne olduğunu bilmediği kapıyı hiçbir zaman açmamış hep planlı yaşamıştı. Savaşlar kazanmış muzaffer bir kumandan, inatçı bir diplomat, cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı, ideal bir eş, örnek aile babası, ülkenin unutulmaz milli şefiydi.

Hayranları kadar düşmanları da olmuştu, sevenleri kadar nefret edenleri de ama kimse onu görmezden gelememişti. 89 yıllık ömrüne ülkenin bütün tarihini sığdırmıştı. Bütün o idam fermanları, savaş meydanları, parıltılı üniformalar, heyecanlı kalabalıklar, öfkeli nutuklar, kalpaklar, praglar, kasketler hepsi geride kalmıştı."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız