SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'İnsanımız Habersiz'

A- A+ PAYLAŞ

İnsan Hakları Haftası dolayısıyla düzenlenen konferansın konuşmacısı olan Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu başkanı Prof.Dr. Tahsin Fendoğlu, insan haklarından 4 grubun sorumlu olduğunu bildirdi.

Konferansla ilgili olarak Belediye Basın Bürosu'nun yayınladığı bülten şöyle:

"..Malatya Belediyesinin, İnsan Hakları Haftası nedeniyle düzenlediği “Günümüzde İnsan Hakları” konulu konferansa vatandaşlar ilgi gösterdi.

15 Aralık Cumartesi günü saat 14.00’de Belediye Konferans Salonun’da düzenlenen konferansa, Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkanı H.Cemal Akın, Vali Yardımcısı Erdinç Filiz, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Kavuk, Dilek Belediye Başkanı Muzaffer Güven, Malatya Müftüsü Bekir Gerek, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, TSO Başkanı Hasan Erkoç, ESKKK Başkanı Ali Evren, Belediye Meclis Üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı H.Cemal Akın, “Hak kavramı ve insan hakları konusu, insanlığın var oluşundan bu yana süregelen bir olgudur. Esasen insan hakları konusu, insanın doğuştan kazanmış olduğu temel hakların başında gelmektedir. Mazisi 60 yılı bulmayan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabulünden asırlar önce, mensubu bulunduğumuz inanç kökleri, bu hakkın doğumla başladığını bizlere öğretmiştir” dedi.

Başkan Akın: “Hak, haktır; hakkın küçüğü, büyüğü, yereli, evrenseli olmaz. Haksızlığa maruz kalmış bir kimse, hakkını alıncaya kadar haksızdan güçlüdür, büyüktür. Bizim inancımız, bir insana zulmetmeyi bütün insanlığa zulmetmekle, bir insanı haksız yere öldürmeyi ise bütün insanlığı öldürmekle eşdeğer kılar. İnsanlık paydası, herkesle paylaşacağımız temel paydadır ve bu zeminde "mazlumun kimliği sorulmaz" ilkesi, şiarımız olmalıdır. Mazlumun ideolojisi, dini, ırkı, uyruğu, mezhebi, meşrebi sorulmaz. Her insan, insan olma vasfı itibarıyla kim olursa olsun zalime karşı ve mazlumdan yana olmayı, 'insan hakları' prensibinden de öte 'insani görev' prensibi içerisinde değerlendirmelidir” dedi.

Mazlumu savunmanın Hakkı ve Adaleti savunmak olduğunu belirten Belediye Başkanı H. Cemal Akın; “Bugün yaşadığımız dünyada ne yazık ki, Hakk’ın yerini güç, söz’ün yerini silah almıştır. Başta yanı başımızdaki Irak olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşanan zulüm ve katliamlar, ne yazık ki demokrasi, barış, özgürlük ve insan hakları maskesi altında yapılmaktadır. Tanklar, savaş uçakları ve misket bombaları altında parçalanan bedenlerin izahı: ‘ülkelerine özgürlük ve barış getirmek’ olarak açıklanmaktadır” diye konuştu.

Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz’de yaptığı konuşmada bu konferansın çok büyük önem taşıdığını belirterek, “Biraz önce sayın Başkanımız insan hakları, kim olduğuna bakılmaksızın doğuştan başladığını söyledi. Günümüzde insan hakları sadece bireyler arasında değil toplumların, milletlerin ve devletlerin medeni bir toplum, medeni bir devlet sayılmasında en önemli kriterlerinden biridir.

Bugün bakın Anayasamıza ve hatta Dünyadaki bütün medeni devletlere hepsinde Anayasa ve Kurucu Anlaşmalarının başında Hukuk Devleti, İnsan Hakları ve Demokrasi gibi kavramlar en başta gelen taleplerdir. Bunun sonucunda da insan hakları evrensel bir boyut kazanmıştır” dedi.

Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz’ün konuşmasının ardından konferansa geçildi. Konferansın konuşmacısı Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu programın düzenlenmesinden dolayı Belediye Başkanı H.Cemal Akın ile diğer yetkililere teşekkür ederek, Malatya’da bulunmaktan mutlu olduğunu söyledi.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu; “Türkiye’de İnsan Hakları Bildirgesini %25’lik bir kesim okumuş ve biliyor. Türkiye’de insan hakları yeteri kadar anlaşılmamaktadır. Genelkurmay başkanımız insan hakları ile ilgili olarak diyor ki, İnsan Hakları Türkiye’de tam olarak içselleştirilememiş, İnsanımızın tam içine kadar gidememiş ve insanımız insan hakları kavramına sahip çıkamamış. Bu bence doğru. İnsan hakları kavramına birileri sahip çıkmış, ama toplum sahip çıkmamış. İnsanımızın %75’inin insan haklarından habersiz olması bunun kanıtı değil mi?

İnsan haklarından 4 gurubun sorumlu olduğunu söylememiz gerekir. Bunlardan Biri Devlet, ikincisi Medya, Üçüncüsü Sivil Toplum Kuruluşları ve Dördüncüsü Bireylerdir.

Aslında en büyük sorun bizlere İnsan Hakları Batıdan gelen taklitçilik olarak söylenmesi olmuştur. Bu kavram batı kavramı değildir. Bizim tarihimiz, kültürümüz ve medeniyetimiz tamamıyla İnsan Hakları değil mi. Kul Hakkı diyoruz, Adalet Mülkün temelidir diyoruz bu insan haklarına ne kadar önem verdiğimizin örneğidir. Bu eskiden beri yok mu buna sahip çıkamamışız bu bizim eksikliğimiz. Topluma bunu kabul ettirememişiz, topluma bunu anlatamamışız devlet olarak bizim eksiğimiz bu.

Medyada Futbol yorumuna, paparazziye ayırdıkları zaman kadar insan haklarına zaman ayırıyorlar mı ayırıyorlar demek çok zor.

Sivil Toplum örgütleri, Acaba Türkiye’de bulunan sivil toplum kuruluşları acaba ideolojik mi davranıyorlar yoksa 70 milyon insanın dertleriyle ilgileniyorlar mı ilgilenmiyorlar mı sizin takdirinize bırakıyorum.

Bireylerimiz acaba insan haklarına saygılı davranıyor mu. Bir başkasının hakkına saygı gösteriyor muyuz. İhlaller hayatın her alanında var.

Gelişmiş ülkeler insan hakları üzerinden hareket ederek kendilerine çıkar sağlıyor. İnsan Hakları üzerinden politika yapıyorlar. Devletler Politikalarını insan haklarını kullanarak yapıyorlar. İnsanın değerli bir varlık olduğuna, insanın kainatın göz bebeği olduğuna inanmak lazım” dedi.

Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu konuşmasının ardından dinleyicilerden gelen soruları yanıtladı."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız